Abdal: Hem şiir hem de düzyazıda
derviş anlamına gelen bu sözcük, halk ozanlarının adının başına ya da
sonuna gelerek onların mahlası olarak da kullanılmıştır. (Pir Sultan
Abdal, Kaygusuz Abdal gibi, GENİŞ BİLGİ İÇİN BKZ Abdal Nedir ve Beyitllerle Abdal Mazmunu, Abdal Sırrı ve Mazmun )
AÇIKLIK :Bir metinde
belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay, anlaşılır, herhangi
bir ek yoruma açıklamaya gerek kalmadan kavranılabilir olmasıdır. ( bkz: Açıklık Nedir ( Edebiyatta)
AÇIK HECE:Türkçe sözcüklerde sesli
harf ile belirtilen kısa heceler. Örneğin a-na-do-lu, a-şı-la-ma gibi.
Arapça ve Farsça'da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke
ile gösterilen kısa hecelere verilen isim. Örneğin ka-de-me, ha-se-ne
gibi. Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir. ( bkz Açık Hece )
Acem Koşması: Âşıkların, özellikle Anadolu'nun kimi yörelerinde Azerbaycan’a özgü bir ezgiyle okudukları koşma türü.
Açık Mektup: Bir kişiye seslenen ancak başkalarının da okuması için gazete veya dergilerde yayımlanmak amacıyla yazılan mektup...
ADAPTE Herhangi bir dilde yazılmış
bir eseri, başka bir dile yer ve kişi adlarını değiştirerek, olayları
örf ve adet, duyuş ve düşünüş bakımından aktarıldığı dili konuşanların
hayatına uygulamak yöntemli serbest çeviri tarzıdır. Türk edebiyatında
daha çok tiyatro eserlerinde kullanılır. Örneğin Tanzimat edebiyatı
yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı adapteler gibi. ( BKZ GENİŞ BİLGİ: Adapte )
ADAPTASYON Farklı türde bir eserin
(roman, öykü, anı gibi), sahne veya sinemaya uyarlanması ya da farklı
türde bir eserden (roman, destan, öykü gibi) farklı bir edebi eser
(örneğin oyun) meydana getirilmesidir.
AHREB ve AHREM Rubai vezinlerinin ana ölçüsüdür. Mef’ulü ile başlayanlara ahreb, mef’ulün ile başlayanlara ahrem denir( BKZ GENİŞ BİLGİ Ahrep- Ahrem )
Ağıt: Bir ölünün ardından onu yüceltmek amacıyla söylenen halk şiiri. Divan Edebiyatı'nda Mersiye'nin karşılığıdır ( BKZ GENİŞ BİLG.Ağıtların Yapıları Türleri ve Konularına Göre Ağıt Örnekleri, Anadolu'dan Ağıt Örnekleri)
Ağız: Bir ülkede görülen değişik
konuşma biçimlerini, söyleyiş türlerini ve ayrılılıklarını yansıtan
kullanımlardan her birine verilen ad. ( bkz Ağız ve Aksan )
AKICILIK: Sözcük ve cümlelerin dile
takılmadan kolayca okunabilmesi için anlatılmak istenen düşüncenin
rahatlıkla anlaşılır şekilde ifade edilmesi. Akıcılık, düşüncelerin bir
düzenleme kapsamında sıralanması, bu düşüncenin herkes tarafından
bilinen ve kolay söylenebilen sözcüklerle anlatılması, cümlelerin kısa
ve yapı bakımından doğru olması ile sağlanır. Akıcılık, içerikten çok
bir üslup özelliğidir. BKZ Açıklık Nedir ( Edebiyatta)
AKROSTİŞBir şiirde dizelerin ilk
harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük
meydana getirmesi. Divan edebiyatında akrostiş’e muvaşşah ya da istihrac
denir. Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş “üç dize” anlamına
gelir. bkz Akrostiş nedir
AKS, AKİS :Bir cümlede, bir dizede
iki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan
söz sanatı. Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da
arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır. Tard ü aks veya aks ü
tebdil de denir. Aks-i tam (tam akis) aks-i nakıs (eksik akis) olmak
üzere iki türü var.
Aks-i tam, cümle ya da dizenin anlamlı iki parçası kalıp halinde yer değiştirir, ekleme ve çıkarma yapılmaz. Örneğin:
Mümkün değil Hudâyı bilmek de bilmemek de
Mâtem görünür şâdi şâdi görünür mâtem
Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ
Kürema dergehine gelse görürler ikrâm
Ziya Paşa
AKSAN: Vurgu demektir. Söyleyiş farkını belirtmek için bazı seslerin üzerine konur.
AKS-İ MÜFRED: Bir sözcükteki
harflerin sondan başa doğru alınması halinde yine anlamlı bir sözcüğün
meydana gelmesidir. Örneğin ayak-kaya gibi.
ALEGORİ: Bir düşüncenin canlı bir
varlık olarak anlatılması. Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile
göstermek gibi. Örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi
bulunan bir kadınla anlatılması gibi. BKZ Alegori Nedir
Alıntı: Öne sürülen bir savı ya da
düşünceyi açmak, geliştirmek için o sav ya da düşüncenin ilgili olduğu
alanda tanınmış bir kimsenin söylediği bir sözle pekiştirme.
ALİTERASYON : Şiir ya da düzyazıda
bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri taşıyan sözcükleri sık sık ve
art arda tekrarlamak. Bir dizede ya da cümlede kulağa hoş gelecek bir
uyum sağlamak amacıyla aynı seslerin yenilenmesi. Örneğin:
Ezim ezim ezdi elem ezgiler eza eder. ( Şahamettin Kuzucular- Ezgiler Eza Eder )
Karındaşım Kayan kanını almadan komazım ( Dede Korkut ) BKZ Aliterasyon
Anakronizm: Zamanda yanılma.
Özellikle sözlü edebiyatta kimi ozanları değişik zaman dilimleri içinde
yaşatma halkın onları benimseme kaygısıyla ortaya çıkmıştı. BKZ Anokronizm Nedir
ANA FİKİR: Belirli bir konuda yazılmış eserlerin temelini oluşturan ve okuyu cuya verilmek istenen asıl düşünce.
ANLAM: Sözcüklerin
eylem varlık veya kavramların zihinde uyandırdığı izlenim. Temel, yan,
mecaz, terim. Temel: Sözcüğün edindiğ ve karşıladığı ilk anlam, Yan
anlam: Temel anlamla ilişkili ilave anlam Mecaz. Sözcüğün kendi
anlamının dışında kullanılması, Terim Anlm: Sözcüğün edindiği bilim
kollarındaki özel anlamı. Zamanla anlamlarının kaybetmelerine anlam
daralması denir. Dar anlamı bulunan sözcüklerin anlamlarının
genişlemesine de anlam genişlemesi denir.
ANLATIM: Duygu ve düşüncelerin sözlü
ya da yazılı ifadesi. Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için
kullanılır. Anlatımın aracı sözcüklerdir. Sözcüklerin dilbilgisi
kullarına uygun olarak sıralanmasıyla anlatım ortaya çıkar. Edebiyatta
anlatım genel olarak iki türde yapılır. Biri nesir (düzyazı) diğeri
nazım (şiir).
ANTOLOJİ: Eser değerindeki
örneklerin eser ad, yazar ad veya dönem yy . lara vb. göre derlenmesi.
Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplama) sözcüklerinden türemiştir.
Batı'da ilk örneklerini Yunanlılar verdi. Gadaralı Meleagros ile
Makedonyalı Filippos'un Stephanos (Çelenk) isimle derlemeleri ilk
antolojidir. Türkçe'deki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid'in 1436'da
yaptığı Mecmuatü'n Nezâir'dir. 83 şairin 397 şiirini kapsayan bu
antolojiyi Prof. Dr. Mustafa Canpolat 1978'de Latin harfleriyle
yayımladı.
Arkaizm: Bir anlatıda dilden kaybolmuş ya da geçerliliğini yitirmiş sözcüklere ya da sözdizimlerine yer verme sanatı.
ANALİZ : Bir bütünü parçalarına
ayırarak detaylı inceleme. Bir edebi eserin analizi, olayların,
kişilerin ve üslupların ayrı ayrı incelenmesi yöntemiyle yapılır.
Analizden çıkarılan sonuç bir tartışma konusu olursa bu duruma eleştiri
(tenkit) denir.
ANJANBMAN: Şiirde cümlelerin bir
dize ya da beyitte bitmeyip diğer dize, beyit veya bendlere kaymasıdır.
Türk şiirine Fransız şiirinden geçti. Servet-i Fünun döneminde
yaygınlaştı. Düzyazıyı şiire yaklaştıran önemli bir üsluptur. Örneğin:
Geçen akşam eve geldim. Dediler:
Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz, oğlu haber verdi ( BKZ : ANJANBMAN NEDİR )
Aşık: Halk ozanı ya da saz şaiiri.
Ayak: Halk şiirinde kafiye yerine kullanılan terim.
-
İLGİLİ SAYFALAR
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( T-U-Ü-V-Y-Z)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( O-Ö-P-R-S-Ş)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( L-M-N)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( H-I-İ- K)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( Ç-D-E-F )
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ ( A-B-C-D)
- Atasözleri ve Açıklamalı Sözllüğü ( A- B ve C ilebaşlayanlar )
- Atasözleri ve Açıklamalı Sözlüğü( D-E-F-G) ile başlayanlar
- Atasözleri ve Açıklamalı Sözlüğü ( H-I-İ )ile başlayanlar
- Atasözleri ve Açıklamalı Sözlüğü(K- L-M-N ) ile başlayanlar
- Atsözleri Sözlüğü ve Açıklamaları(-S-Ş ) ile başlayanlar
- Atasözleri Sözlüğü ( T-U-Ü V-Y-Z) Harfleriyle başlayanlar
- Atasözleri Sözlüğü( V-Y ile Z harfleriyle başlayanlar )
- Deyim Nedir ve Özellikleri,
- Deyimler Sözlüğü :"A " ile Başlayanlar
- Deyimler Sözlüğü :"B" Harfi ile Başlayanlar
- Deyimler Sözlüğü: "C-Ç" Sesi ile Başlayanlar
- Deyimler Sözlüğü "D" ile Başlayanlar
- Deyimler Sözlüğü" E-F" ile Başlayanlar
- Deyimler Sözlüğü " G-H" ile Başlayanlar ve Açıklamaları
- Deyimler Sözlüğü "I-İ-K" ile Başlayanlar ve Açıklamaları
- Deyimler Sözlüğü "L-M-N-O-Ö-P-R" ile Başlayanlar ve Açıklamaları
- Deyimler Sözlüğü"S-Ş-T-U-Ü" ile Başaayanlar ve Açıklamaları
- Deyimler Sözlüğü "V-Y-Z" ile Başlayanlar ve Açıklamaları
Nahit Sadi Baysal
5 years ago