EDEP ÜZERİNE

30.11.2016
 EDEP ÜZERİNE   
 
 
       Ne zaman elime bir kitap alsam,hemen edep ‘’sözcükleri’’ dökülür dudaklarımdan.Bir şiir okusam,bir roman,bir hikaye fark etmez.Her cümlenin sonunda,’’edep ya hu ‘’ demekten kendimi alamıyorum.’’Alem-i cihan’’ da edepten daha güzel bir şey var mı bilemiyorum?.Sanki alem edep üzerine hareket ediyor gibi duygulara kapılırım.Birden Efendilerin efendisini sevgili damadı aklıma gelir.İki göz bebeğine eş olma şerefine nail olmuş Hz. Osman’ı düşünmeden edemem.Efendilerin efendisi ‘’Ben edebin şehriyim,Osman’sa kapısı’’ dememiş mi?Elbette edep deyince ilk akla gelecek O olsa gerekir.Hz. Osman’ın hal ve hareketleri,tavırları,edaları,nazları,sevgili eşlerine davranışları bizi efendiler efendisinin yanına götüreceğini bildiğim için hatırlamam gerekiyor.O’nun yaşantısını pınar suyunu içer gibi yudumlamak en büyük gaye olsa gerekir diye düşünüyorum.
       Sokağa çıktığımda anadan üryan bir vaziyette gezen kızlı erkekli gurupları görünce ‘’edep’’ diyorum,’’edep’’.Yanındakinin beline sarılmış yürüyen birini görünce ‘’Galiba evleri yok’’ diye içimden geçiriyorum. Efendiler efendisinin yolunun yolcusu bir güzel insan yol kenarında edebe mugayir harekette iki kişinin üzerine paltosunu örtüp;’’Vah zavallıların gidecek evleri de yok galiba(*)’’ dediğini hatırlayıp ‘’edep yahu ‘’ deyip gördüğüm bütün edepsizliklerin üzerini örtmek istiyorum, ama gücüm yetmiyor. Bari dilimi tutayım da bu gördüklerimi kimse duymasın deyip susuyorum. Birden hafızamda Osmanlı Türk Devletinin kurucusu, dedem Osman Gazi’nin Kur’an karşısındaki duruşu canlanıveriyor. Kendi kendime ;’’Ya Rabbi edebin zirve noktası ‘’ bu olmalı diyorum.
       Okuduğum her eserde ‘’edep’’ ararken birden bir güzel insanın yazdığı;’’ Her şeyimiz çoğalırken edep ve terbiyeden nasibimiz azalıyor mu? Nezaket, nezahet, zarafet ve fazilet gibi kavramlar arkeolojik malzeme muamelesi mi görüyor? Edep örnekleri neden fark edilmeyecek kadar azaldı? Edebi takdir edecek büyükler kalmadığı için mi küçükler edebe özenmiyor? Medeni cesaret adı altında edepsizliğin pompalandığının farkında mıyız? Edepli biri sadece insanlarla mı, yoksa bütün kâinatla mı uyumlu yaşamaya önem verir?’’ sorularıyla muhatap oluyorum. Daha doğrusu soruları kendime sorulmuş gibi algılıyorum. Çünkü edepsizlik yüzünden bu âlem batarsa hep birlikte batacağımızı bildiğim için soruları muhatap kabul ediyorum kendimi. Birden Sadi’nin;
       ‘’Ayıp arayan göz hüner görmez
         Rıza gözü kördür kusur görmez’’
Beyti aklıma geliyor. Asırlar öncesinden bizlere sesleniyor mübarek insan.
       Hazreti Mevlana; ‘’İnsanla hayvan arasındaki fark edeptir’’ demiyor mu?
       Ne zaman elime bir kitap alsam edep sözcükleri dökülür dudaklarımdan demiştim. Çünkü her zaman edebiyatı edeple ilişkilendiririm de ondan. Edepsiz bir edebiyat olamayacağını düşünürüm, söylerim. Edepsiz bir şiir düşünemiyorum, Onun içinde edepsiz bir romanda olmaz, hikâyede olmaz diyorum. Olursa nemi olur? Tabi ona cevabım çok da onu söylemeye edebim müsaade etmiyor. Zaten hafızamdaki edepsiz kelimeleri çoktan sildiğim için cevap veremiyorum. Ziya Paşa ne güzel söylemiş;
       İlim meclisine girdim, kıldım talep
       İlim tâ geride kaldı, illâ edep illâ edep.
Türkmen kocası derviş Yunus ise;
 
Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep,
dediler ilim geride, illa edep illa edep.
 
                                                                 Musa SERİN   
    
(*) İmam-ı AZAM                                                                                                

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar