Edirneli Kâmî, D. Edirne 1640-1649- Ö. İstanbul 1724
Kâmî Mehmed veya Mehmed Kâmî, “Edirneli Efendi” ve “Edirnevî Çelebi” isimleri ile de bilinen 18. Yy. gazel, kaside ve lugazları ile bilinen divan şairi
Kâmî Mehmed veya Mehmed Kâmî, “Edirneli Efendi” ve “Edirnevî Çelebi” isimleri ile de bilinen Edirneli Kâmî’nin asıl adı Mehmed, mahlası ise Kâmî’dir.
Devrin kaynakları onun doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi vermediklerinden tahminen 1050- 1059 / 1640-1649 tarihleri arasında Edirne’de doğmuş olduğu düşünülmektedir. [1]“Kâmî Dîvânı'nın nüshalarından birinin sonunda kayıtlı hayat hikâyesinde yer alan “86 yaşında 1136/1723-24 senesinde öldüğü” ifadesine göre ise 1050/1640-41 senesinde doğmuş olması gerekir. “ [2]
Tanınmış bir aileden gelen Kâmi’nin dedesinin babası Gülşenî tarikati şeyhlerinden Derviş İbrahim-i Gülşenî’nin oğludur. Kâmî’nin dedesi ise Manisalı Semerci Dede (Sâlim 2005: 204; Şeyhî 1989: IV/35; Nail Tuman 2001: II/845; Peremeci 1940: 259) veya Şeyh Sinan bin Mahmud’dur (Babinger 1982: 281). [3]
Gülşeni tarikatı şeyhlerine kadar uzanan önemli bir aileden gelen Kâmi iyi bir eğitim almaya başlamış, Edirne Mevlevîhânesi şeyhi Neşâtî Dede’den edebiyat ve Farsça dersleri alarak (Adıgüzel 2008: 295). , daha pek genç iken Edirne’de parmakla gösterilen ilmiye sınıfı mensuplarından birisi olmuştur.
Kaynaklar onun Edirne’deki Gülşenî Tekkesi şeyhi Lâ‘lî Efendi’nin yanında tasavvufî terbiye de aldığını belirtmektedir. (Râmiz 1994: 256). Şu halde aile köklerinden gelen Gülşeniliği Kâmi’nin de devam ettirdiği rahatlıkla söylenebilir.
Ankaravî Mehmed Efendi’den mülazım olarak icazetini alan Kâmi Mehmet Efendi, mülazımlığından sonra da eğitimini davam ettirmiş, müderrisliğe kadar yükselmiş, İvaz Efendi, Nişancı Paşa-yı Atik, Behrâmiye, Topkapı Ahmed Paşa, İbrahim Paşa-yı Atik, Sahn-ı Seman medreseleri gibi medreselerde uzun süre pek çok müderrisliklerde bulunmuştur. [4] Bağdat’ta kadı olarak bulunduğu sırada Tuhfetü’z-zevrâ adlı mesnevisini kaleme aldığı da bilinmektedir. [5] Müderrislik dışında fetva eminliği, Bağdat ve Mısır kadılıkları ile evkaf müfettişliği yapmış, bilinmeyen bir tarihte İstanbul’ da gelip yerleşmiştir. [6]
Yakalandığı humma hastalığından kurtulamayan Kâmi Mehmet Efendi Temmuz 1724’te vefat etmiş ve Üsküdar’da Karacaahmet türbesi karşısına defnedilmiştir.
Dedeleri ve babası gibi Gülşeni tarikatına mensup olan olan Kâmî, şiirlerinde daha çok tasavvufi konuları işlemiş, Nabi’nin de etkisi altına hikemi tarzda şiirler de kalem almış, zaman zaman Nedim’in etkisinde gazeller de yazmıştır.
Kasidelerinde Nefi’nin etkisindedir. Gazel ve kasideleri ile birlikte lugaz türünde de eserler vermiştir. Özgün bir söyleyişe sahip olamayan şair, Nefi, Nedim, Nabi gibi şairlere nazireler yazmıştır. Arapça ve Farsçaya oldukça hâkim bir şair olmasına rağmen sade bir Türkçe ile yazmayı tercih etmiştir.
DİVANI
Divanı dışında on bir adet eser daha yazan Kami’nin en önemli eserleri Divanı ve Tuhfetü’z-zevrâ adlı mesnevisidir.
Kâmî Divanı’nın Türkiye ve Türkiye dışındaki 21 nüshası tespit edilmiştir. [7] Kâmî Divanı ve ve dört nüshası PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI tarafından karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve tenkitli Divanı PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI tarafından hazırlanmıştır. Kami’nin biyografisine dair bilinenelerin tümü de PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI tarafından tespit edilmiş, Kami’nin biyografisine dair tespit edilen tüm hususlarda bu eserde ayrıntıları ile yazıya dökülmüştür.
Kâmi hakkında yapılan diğer bir çalışma da ALİ YILDIRIM’a aittir. ; “KÂMÎ DÎVÂNI (EDİRNELİ EFENDİ ÇELEBİ)” HAYATI, SANATI, ESERLERİ ve DÎVÂNININ TENKİTLİ METNİ T.C.MEB Yayınları, Ankara 2009,
Kâmî Divanı’nın PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI tarafından hazırlanan tenkitli metninde 25 kaside, 9 musammat, 6 mesnevi, 20 kıt‘a, 70 tarih manzumesi, 227 gazel, 29 muamma, 17 lugaz, 1 rubai, 168 matla ve 11 müfred mevcuttur.
Tuhfetü’z-zevrâ Mesnevisi 26 başlık altında 581 beyitten oluşmaktadır. Aruzun “mef‘ûlü mefâ‘ilün fa‘ûlün” kalıbıyla yazılmış olan mesnevide Hallac-ı Mansur’u çarpıcı benzetmelerle tasvir etmiş, hayatı, çevresi ve düşünceleri hakkında çeşitli bilgiler vermiştir. [8]
Diğer Eserleri
Firuz-nâme, Âsaf-nâme, Terceme-i Salfit-ı Mesudî,. Riyazü’l-Kasımîn, Ta baka t-1 Hanefiyye,. Nefİsetü’l-Uhrevİyye, Huz mâ-safâ, 9. Behcetü’l-muamma. Fıkha dâir eserleri de vardır [Ali Canib (Yöntem)
KAYNAKÇA
[1] Yrd. Doç. Dr. Gülgün Erişen YAZICI, EDİRNELİ KÂMÎ VE DÎVÂNI, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10619,kamipdf.pdf?0
[2] PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI, KÂMÎ, Edirneli Mehmed Kâmî Efendi, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4386
[3] PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI, KÂMÎ, Edirneli Mehmed Kâmî Efendi, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4386
[4] PROF. DR. GÜLGÜN YAZICI, KÂMÎ, Edirneli Mehmed Kâmî Efendi, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4386
[5] Kaplan ÜSTÜNER , BİR DİVAN ŞAİRİNİN HALLAC-I MANSUR YORUMU , https://ijla.net/DergiTamDetay.aspx?ID
[6] Yrd. Doç. Dr. Gülgün Erişen YAZICI, EDİRNELİ KÂMÎ VE DÎVÂNI, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10619,kamipdf.pdf?0
[7] Yrd. Doç. Dr. Gülgün Erişen YAZICI, EDİRNELİ KÂMÎ VE DÎVÂNI, https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10619,kamipdf.pdf?0
[8] Kaplan ÜSTÜNER , BİR DİVAN ŞAİRİNİN HALLAC-I MANSUR YORUMU , https://ijla.net/DergiTamDetay.aspx?ID