EGLOG
Egloglar Pastoral şiirin bir türüdür. Pastoral şiirler idil ve eglog olarak ikiye ayrılır. Türk şiirinde idil benzeri şiirlere rastlanılsa da eglog türünde pek şiir yazılmamıştır.
Eglog: Latin edebiyatında ortaya çıkan bu kelime kısa kır manzumesi, çoban türküsü, anlamına gelir. Tabiat, kır hayatı, çobanlık konulu şiirler eglog denmiş bu tip şiirlerde kır hayatının güzellikleri, doğal hayat karşılıklı konuşmalar yapılıyormuş izlenimi verecek şekillerde anlatılmıştır. Egloglarda kırsal dünya köylülerin ve çobanların yaşamı yüceltilerek ve küçük bir vakanın içinde kişiler konuşuyormuş gibi dile getirilir.
Eglog türündeki ilk şiir örnekleri Latin Edebiyatında Theokritos'un eidyllionlarıdır. Theokritos'tan sonra, Vergilius'un Bucolica (çoban şiirleri) adlı kitabı bu türün diğer örnekleri olmuşlardır. Latin edebiyatının ünlü şairi Vergilus’un Bucolica adlı eserinde toplanan 10 eglogdan beş tanesi monolog, beş tanesi de diyalog biçiminde yazılmıştır.
Latin edebiyatında ortaya çıkan bu şiir kırlarda geçen bir aşk olayını küçük bir piyes biçimde anlatıyormuş gibi iki çobanın arasında geçen diyaloglar halinde anlatan şiirler için kullanılan bir terim haline gelmiştir. Bu nedenle egloglar karşılıklı konuşma havası içinde yazılan şiirledir.
Egloglar idillerde olduğu gibi, engin ve dingin kır hayatının verdiği huzuru, kır ve köy hayatının verdiği mutluluk duygularını ve aşk özlemi dile getiren şiirlerdir.
Egloglar pastoral şiirin bir parçası kabul edilebilir. Egloglar Türk edebiyatında fazla rağbet görmemiş tir. Latin ve Batı edebiyatında ise Dante, Petrarca ve Boccaccio gibi rönesans öncesi ve Ronsard, Fontenelle, A. Chénier, Lamartine, E. Spenser, A. Pope, J. Swift gibi Rönesans ve sonrası dönemi şairleri önemli eserler vermişlerdir.
Türk şiirinde egloğun özelliklerini taşıyan şiirler yazılmış olmasa da kır ve tabiat özlemini dile getiren çağdaş, divan ve halk şiiri tarzında pek çok şair ve şiir olmuştur.
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.
“Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…
“O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. Faruk Nafiz.
…..
Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telaş, bir telaş
Karıncalar öteden beri dostum. Behçet Necatigil
Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın. Cahit Külebi