Eglog Nedir

09.11.2015


EGLOG

 Egloglar Pastoral şiirin bir türüdür. Pastoral şiirler  idil ve eglog olarak ikiye ayrılır. Türk şiirinde  idil benzeri şiirlere rastlanılsa da  eglog türünde pek şiir yazılmamıştır.

Eglog: Latin edebiyatında ortaya çıkan bu kelime kısa kır manzumesi, çoban türküsü, anlamına gelir.    Tabiat, kır hayatı, çobanlık konulu şiirler eglog denmiş   bu tip şiirlerde   kır hayatının güzellikleri, doğal hayat   karşılıklı konuşmalar  yapılıyormuş izlenimi verecek şekillerde anlatılmıştır.  Egloglarda  kırsal dünya köylülerin ve çobanların yaşamı yüceltilerek ve küçük bir vakanın içinde kişiler konuşuyormuş gibi  dile getirilir.

Eglog türündeki  ilk şiir örnekleri Latin Edebiyatında  Theokritos'un eidyllionlarıdır.  Theokritos'tan sonra, Vergilius'un Bucolica (çoban şi­irleri) adlı kitabı bu türün diğer örnekleri olmuşlardır.  Latin edebiyatının ünlü şairi   Vergilus’un  Bucolica adlı eserinde  toplanan 10 eglogdan beş tanesi monolog, beş tanesi de diyalog biçimin­de yazılmıştır.

Latin edebiyatında  ortaya çıkan bu şiir   kırlarda geçen bir aşk olayını  küçük bir piyes biçimde anlatıyormuş gibi iki çobanın arasında geçen diyaloglar halinde anlatan şiirler için kullanılan bir terim haline gelmiştir.   Bu nedenle egloglar karşılıklı konuşma havası içinde yazılan şiirledir.

Egloglar  idillerde olduğu gibi, engin ve dingin kır hayatının verdiği huzuru, kır  ve köy hayatının verdiği mutluluk  duygularını  ve aşk özlemi dile getiren şiirlerdir.

Egloglar pastoral şiirin bir parçası kabul edilebilir.  Egloglar  Türk edebiyatında  fazla rağbet görmemiş tir.  Latin ve Batı edebiyatında ise  Dante, Petrarca ve Boccaccio gibi  rönesans öncesi ve Ronsard, Fontenelle, A. Chénier, Lamartine, E. Spenser, A. Pope, J. Swift gibi Rönesans ve sonrası dönemi şairleri önemli eserler vermişlerdir.

Türk şiirinde egloğun özelliklerini taşıyan şiirler yazılmış olmasa da kır ve tabiat özlemini dile getiren çağdaş, divan ve halk şiiri tarzında pek çok şair ve şiir olmuştur.

 

ÇOBAN ÇEŞMESİ

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.

“Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…

“O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.    Faruk Nafiz.

…..

Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telaş, bir telaş 
Karıncalar öteden beri dostum.            Behçet Necatigil

Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.                    Cahit Külebi

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da