EL-MUKATTAT

22.01.2018

 
EL-MUKATTAT
1.
-.-- / -.-- / -.-- / -.-
Ân ki der-ser-hoş-dârı çeşm-i ‘ibret-bâz dâd
Kerde-bûdend an-çenân meftûh-ı bâb- ı irşâd
Her kucâ nâzır şodem dîdem revâceş der-meyân
Der-cihân cüzî ne-dîdem men ze-ahkâm-ı Hüdâ
Her ki dîdem pîşe-dâr dâr-ı şârâ kâm-yâb
Ân ki râşî nîst-yâbed kerde şod rû-der-kafâ
Devlet-i islâm der-dest rû-keş-i üftâde bûd
İn-siyeh-rû ‘Arab u ân surh –ı ser-pûde kemâ
V’ân Süleymân-ı mecâzî bûd bî-şek în-zemân
Rând taht-ı kâm-râ lutf-ı ‘Arab bûdeş Sabâ
Gayret-i Hak der-zuhûr âmed cû-der yek-lahza
Gûş-ı cânem pür-sadâ şod în-kucâ şod ân-kucâ
Be-her katl în-dü-kibr ateşi tâ rûz-ı haşr
Nâm-ı Mahmûdî hem-ân âvîhet tîgeş der-semâ
Hâtif-i gaybî nidâyî dâd-dûşem ey Sa‘îd
Sebt-i şedîd-i çerh în –Mahmûd-ı nigû-yı garrâ35
 
35 “Sarhoşluğa ibret gözüyle bakana, bir o kadar irşat kapısı açıldı. Her ne yöne bakarsam
gözüm, ortayı bulur. Dünyada Allah’ın hükmünden başka bir şey görmedim. Güzüm, her
ülkeler alan şâha baktığı zaman, o buyun eğen yüzün kafada olduğunu anlamadığını, gördi.
İslam devleti elinde olanlar, düşkünlerden yüz çevirir oldular. Bu siyah yüzlü Arap, bu kızıl
başlıklı genç... Bu zamanda şüphesiz, o Hz. Süleymân mecâzi oldu. Tahtın saltanatını
sürmeğe Arabın lutfu, Sabâ olur. Hakkın gayreti, arayana bir anda zuhûr eder. Can kulağum
şu sesle doldu: Bu nerede; o nerede olur? Mahşer gününde bu iki kibir ateşini Mahmûdun
adıyla semâda asılı kılıç katledecektir. Ey Said, gâibden gelen, bu şükredenin sesini, çarhın
gıcırtısı içinden duyarım.”

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar