Eleştirel Gerçeklik Nedir

03.08.2021

 

ELEŞTİREL GERÇEKLİK

Roy Bhaskar’ın  “Scientific” veya “Trancendental Realism” adını verdiği  sosyal bilimlerde kullanılan apozitivizm ile post-pozitivizm arasında köprü kurduğuna inanılan felsefe ekolüne denmektedir. Eleştirel gerçekçilik tabiri sanat kuramcısı György Lukács tarafından önerilmiş bu terim, [1]sosyalist gerçekçi sanat anlayışına uymayan gerçekçi sanat türlerini ayırmak için kullanılmıştır.

Marksizm’e katkı sağlamayı gerçekçilik yaklaşımı anti-pozitivist bir anlayışa yönelip  “ naturalizmi savunmasıyla, Hegel’i eleştirip diyalektiği sahiplenmesiyle ve ‘yokluğun varlığı’na dayanan bir ontolojide ısrar etmesiyle “ dikkat çeken felsefi bir düşünce haline gelir.

Roy Bhaskar’ın ortaya attığı sonradan da  Andrew Sayer’in daha bir olgunlaştırdığı bu felsefe nesnelerinin özleriyle biçimlerinin ayni olmadığını savunan Marksist anlayışı temel almıştır. Buy felsefenin özü  ontoloji problemine dayalı olarak feodal, aristokrat, üst zümre veya burjuvaların temsil ettiği maddiyat veya statülerinden kaynaklanan güçleri karşısında insani değerleri daha üstün tutmaya çalışmıştır.

“Eleştirel gerçekçiliğin materyalist ontolojisine göre kişilerin gözlem ve duyumlarından bağımsız bir gerçek vardır. Bu, gerçeği gözlemlenebilen olgularla sınırlayan pozitivist bilim anlayışına olduğu kadar gerçeğin dilsel ya da söylemsel olduğunu ileri süren post-pozitivist yaklaşımlara da alternatif bir bilim felsefesidir.”[2]

Roy Bhaskar’ın  ortaya attığı görüşler Andrew Sayer  tarafından daha da sistematik hale getirilmiş, eleştirel Gerçekçi felsefesi transandantal realizm, eleştirel natüralizm, açıklayıcı eleştiri ve diyalektik olarak dört temel ilkeye dayanmıştır.

Andrew Sayer, eleştirel gerçekçi felsefesini şu temel noktalara indirger 1. Bizim ona dair bilgimizden bağımsız bir dünya mevcuttur.2. Böyle bir dünyaya ilişkin bilgimizin doğruluğu kuşkuludur. Doğru ve yanlış kavramları bilgi ve bilgi nesnesi arasındaki ilişkiyi tutarlı bir şekilde izah etmeye yeterli değildir.

3.Dünyada zorunluluk mevcuttur. Doğal ya da sosyal nesneler bu zorunluluğa dayalı olarak gerçekleşir. 4. Dünyadaki olguları,  olayları ortaya çıkarma güç ve yetisine sahip olan güçler, nesneler ve yapılar değiştirebilmekte ve yönlendirebilmektedir. Dünya ve insanlık bu nedenle farklılaşmış ve tabakalara ayrılmıştır

Eleştirel gerçekçilik,  Sosyalist Gerçekçilik olarak da algılanmış özellik sanat ve edebiyatta toplumsal çatışmaları bu yönden ele almaya çalışan bir anlayış ortaya koymuştur.  Bu anlayış, insanlığı ve toplumu, yönetenler, güç odakları ve ezilenler olarak görmeye başlamış, toplumun Eleştirel gerçeklik ile ele alındığında bireylerin de iç çatışmalarının analiz edilebileceğini savunan bir yaklaşım yaratmıştır. Eleştirel gerçekçiler yukarıda sıralanan mantık ile toplumun gözlemlenmesine dış bakış adını verir. Bireylerin içlerindeki çatışmaları ifade eden içten bakışında dış bakış ile anlaşılabileceğini savunmuşlardır.

Sosyalist gerçekçiler, sanat ve edebiyatta eleştirel gerçekçiliği toplumsal ve bireysel çatışmalar ve nedenleri üzerinde kurgulamıştır. Bu görüşe göre bireylerin içlerindeki çatışmaların ana etkenleri de toplumsal sınıf farklarını yaratan feodal, burjuvazi, maddi ve siyasi güç odaklarıdır.

 Toplumsal algılar ve doğrular, yönetenlerin, iktidar sahiplerinin din adamlarının, feodal amirlerin burjuvaların vs koydukları kurallara göre düzenlenmiş, bu kalıplaşmış telkinler doğru zannettiğimiz kurallar ve algılar haline gelmiştir.

Kaynakça

 

[1]https://tr.wikipedia.org/wiki/Ele%C5%9Ftirel_ger%C3%A7ek%C3%A7ilik

[2] Faruk YALVAÇ, “Eleştirel Gerçekçilik: Uluslararası İlişkiler Kuramında Post-Pozitivizm Sonrası Aşama”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/540019

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da