Eleştiri Tenkit Eleştirmen ve Özellikleri

24.05.2011

 

ELEŞTİRİ TENKİT KRİTİK NEDİR VE SÖZLÜK ANLAMLARI

Eleştiri sözcüğü kelime olarak eleştirmek fiilinden türemiş ve edebiyatta bir terim haline gelmiştir. Edebiyatta bir terim olarak ise bir münekkidin –tenkitçinin- bir edebi eseri çok çeşitli yönlerden tahlil etmesi, eserin sanat yönünden kıymetini ortaya koyması, teknik, konu içerik, fikir, yanlışları doğruları açılarından analiz edilmesidir.  Eleştiri sözcüğünün sözlüklerdeki tariflerine bakacak olursak : “ Bir insanı, bir konuyu, bir yapıtı, doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek ereğiyle inceleme işi.” TDK olarak açıklanır. Elbetteki  TDK ‘nın yaptığı bu basit tanım bu türü anlamamıza yetmeyecektir.

Eleştiri her şeyden önce yazınsal bir ürünü her yönden değerlendirmek yani eserin kıymetini yahut kıymetsizliğini yahut da hem kıymetli hem de hatalı kısımlarını ortaya koyma işidir. Bu bağlamda eleştir sözcüğünün kritik yapma ve tenkit sözcükleri ile bağlantısı ortaya çıkar.  Eleştiri işi bir şeye kıymet biçme, o şeyi kıymetlendirme işlevinden hareketle kritik sözcüğü ile irtibatladır. Aslı Yunanca "Kritikos" kelimesinden gelen "Critic" (hükmetme)  anlamındadır. Bu sözcüğün eski dildeki karşılığı ise tenkit kelimesidir.  Arapça kökenli olan tenkid sözcüğü ise "nakd" kökünden türemiştir. "Nakd", bir şeyi satın alırken verilen akçe, kıymet ölçüsüdür ve tenkit, o şeyi kıymetlendirme anlamını taşır. (F. A. TANSEL, İyi ve Doğru Yazma Usulleri, Cilt: I-II, s. 192)

Münekkid sözcüğü de kıymet veren anlamında tenkid sözcüğü ile birlikte nakd kökünden türemiştir. Münekkit ise tenkit eden demektir. Şu halde  eski dildeki tenkit sözcüğü günümüzde eleştiri olarak ifade edilmekte, münekkid yerine de eleştirmen denmektedir.

Şu halde sözlük anlamlarından hareketle, eleştiri ve tenkit bir kritik yapma bir eseri kıymetlendirme, bir esere kıymet verme, onun değerini ortaya koyma işidir. Bu bağlamdan hareketle eleştiri bir edebi eseri olumlu olumsuz, değerli değersiz, yararlı yararsız, faydalı zararlı, iyi kötü vb yönlerden tartma, ölçme, değerlendirme işidir.

 

ELEŞTİRMEN:

Bir eser ya da yazar hakkında inceleme yapan ve bir değer yargısına varan kişiye eleştirmen (münekkit = tenkitçi) denir. Eleştirmen; düşünce, sanat ve edebiyat alanında topluma yarar sağlayan; sanatın, sanatçının ve toplumun yol göstericisi olan; eserlerdeki zenginlikleri gözler önüne seren; okuyucuya kılavuzluk yapan kişidir. Eleştirmen bir esere kıymet biçen kişi anlamındadır.

 

ELEŞTİRİ TANIMLAMALARI:

Eleştiri yani tenkidin tanımı yapmadan diğer tanımlardan hareket etmek daha sağlıklı olacaktır. Eleştirinin farklı tanımlarına göz atacak olursak:  “ Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken, zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini yansıtma amacıyla yazılan yazılara eleştiri (tenkit) denir. (E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 237 - 241)”

Tarık Buğra eleştiriyi şu şekilde tanımlar: “ Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit: "Fırkacılık, karşıya sövüp saymadan çamur atmadan çok önce hatta karşıyı eleştiriden önce, kendi ilke ve amaçlarını, uygulama yöntemlerini anlatmaktır."-

Kuşku ve eleştiri, bilimsel düşüncenin ve sosyal-ekonomik gelişmenin ilk adımıdır. Eleştirel düşünce, fikir ve öneri zenginliğinin kaynağıdır. Değişime uyum da ancak mevcut sisteme yönelen eleştirilerle kolaylaşır. Tüm modern cihaz ve araçların çalışmasında önemli bir rolü olan geri bildirim (feedback) mekanizmasının toplumsal ilişkilerdeki karşılığı "eleştiridir.

Eleştirinin işlevi yapıtın ne anlama geldiğini göstermek değil, nasıl o şey olduğunu, hatta onun o şey olduğunu , göstermek olmalıdır”; Susan Sontag.

 “ Eleştiri bir "çaba"dır. Yüzde yüz doğru ilkeler adına konuşmaktan başka bir "ussal edimler dizisi"dir. Göreviyse gerçekler bulmak değil, geçerlilikler bulmaktır.” Roland Barthes,

 Yukarıdaki tanımların hepsi eleştiriyi bir değerlendirme, eserin kıstaslarını ortaya koyma,  eserin yazınsal düşünsel, sanatsal boyutu hakkında kritikler yapma ve değerini ortaya koyma işi olduğunu ortaya koymaktadır.

 

ELEŞTİRİNİN AMACI:

Eleştiride amaç; iyi olanın değerini ortaya koymak, sanatı unutulmaktan kurtarmak, iyi olmayana ve kötüye fırsat vermemektir. Eleştiri yapmak için inceleme yapmasını bilmek gerekir. İnceleme yoluyla, eleştirilecek olan şey tanıtılır, sonra eleştiriye geçilerek olumlu ve olumsuz yanlar bulunur ve bir yargıya varılır. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 354) (E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 242 - 243)

Eleştirinin amacı hakkında pek çok başka örnek verilebilir. Ancak eleştirinin amacı ile eleştiri işi aynı kapıya çıkmaktadır. Eleştiri , bir edebi eseri yansız bir şekilde eseri değerlendirmek işidir. Elbetteki bu değerlendirmeyi yapan münekkidin bir eseri değerlendirebilecek konumda, birikimde ve yetkinlikte olması gerekecektir.

 

ELEŞTİRİ VE ELEŞTİRMENİN NİTELİKLERİ.

Sanat eserlerini oluşturan bir takım kaideler, kıstaslar, iç ve dış yapı özellikleri, düşünsel ve sanatsal kıstasları vardır. Tüm bu özellikler o edebi eserin kendi tür özellikleridir. Bir edebi eserin kendi özellikleri münekkit yani eleştirmenin dayanakları olmaktadır. Bir münekkid bir eseri tenkit ederken o edebi türün kendi hususiyetlerini göz önüne alarak hareket eder. Eleştirisini de o edebi türün belirlenmiş kıstaslarını göz önünde bulundurarak yapar. Yani bir romanı eleştiren münekkid o romanı öykü veya tiyatro kıstasları ile eleştiremez. Edebi türlerin kendi özelliklerini oluşturan şartlara ve yasalara dayalı olarak eleştiri yapılır.  Ebetteki bir edebi eseri veya sanat eserini sadece yapısal yeterlilik veya yetersizlik üzerinden eleştirmek çok sığ bir tenkit olacaktır. Bir edebi eseri veya sanat eseri teknik açılardan muntazam olması gerektiği gibi  daha ziyade düşünsel buluş,  yaratıcı imge, özgün algılama, teknik yönlerden fark yaratma, çığır açma,  anlatım  başarısı gibi yönlerden irdeleyebilmek çok daha önemlidir. Tüm bunları yapabilmek için eleştirmenin  ürünü çok iyi irdeleyebilmesi, sanatçıdan daha da fazla birikime sahip olabilmesi gerekir.  Sanatçının seviyesine yetişemeyen bir eleştirmenin sanatçıyı çözümleyemeyeceği açıktır. Şu halde sanatçıyı çözümleyemeyen, sanatçının birikimine erişemeyen birinin böyle bir eseri tenkit etmeye kalkışması abestir.  Şu halde bir eleştirmende olabilmesi gereken birikim düzeyi çözümleme ve yorumlama yapmasına olanak verecektir. 

 

Çözümleme Yorumlama ve Eleştirmenin Nitelikleri

Eleştiri, sadece övgü ya da yergi değildir. Eleştiriler, ele alınan eserin ya da yazarın iyi anlaşılmasını sağlamak, eseri çözümlemek, çözümleri yorumlamak ve kıymetini ortaya koymak işidir.

En meşru anlamıyla eleştiri, bir sıralama düzeni kuran, şeyleri tartan ve güçleri ölçen bir değer yargısıdır. Ve tüm yorumlama değerlendirmedir. Eleştirinin işi, sanat yapıtının bizim ile kendisi arasında bıraktığı mesafeyi kapatmak değildir. Sanat eleştirisi o mesafeyi bizim nasıl kapatabileceğimizi sezinletebilmeli ve değişik görme, algılama yolları için farklı farklı açılar kurarak işaretlemelerde bulunabilmeli, donatı malzemesi sunabilmelidir.”  ( İsmail Mert Başat, Sanat Eleştirmenliği,)

Şu halde yetkinliği olmayan bir eleştirmen eleştirisini sadece öznel beğeni veya öznel beğenmezliğinden ibaret kalacaktır ki bu ise eleştiri değil densizlik olacaktır.  Eleştirmenin yetkinliği ile eleştirinin yetkinliği doğru orantılıdır.  Eleştirmen esere karşı yandaş veya karşıt bir tutum sergilediğinde dahi yaptığı iş tenkit değil ya övgü veya yergi yapıyor olacaktır. Şu halde eleştiri ne övme çabası ne de  karalama ve hicvetme işidir. Eleştiri keyfi gerekçelendirme, kasıtlı yerme, amaçlı övme işi olamaz.  Zaten eleştirinin kendisi, bu amaçları yaklaşım tarzı ile ele verecek ve eleştiri olmadığını bariz bir şekilde ortaya koyacaktır.

Eleştirmen, yapıtı çözümleyebildiğini ispatla mükelleftir. Yapıtı çözümleyemeyen eleştirmenin yapıta değer biçme yetkisi de olamaz. Eleştirmen yapıtı çözümleyebildiğini kanıtlayabilmeli,  eserin tekniğini, düşünsel bağlamını, yol ve yöntemini ortaya çıkartabildiğini belli edebilmeli daha sonra da eseri bu yönlerdeki başarısı veya başarısızlığı yönünden irdeleyebilmeli ve yorumlayabilmelidir. Yani eleştiri keyfi değerlendirme olamaz. Eleştirmen bir eseri çözümleyip yorumlarken öznel ifadelerle, muğlâk beğeni veya somut olmayan verilerle övmeye yahut da yerin dibine sokmaya kalkışamaz. Tüm bunlar eleştirmenin vasıfları değildir.

Eleştirmen eserin tanıtıcısı gibi davranmamalı yahut da eserin baltacısı rolüne girmemelidir. “ Tanıtmanın ötesinde işleve dönük, yoruma geniş yer veren sanat eleştirisinin, sanatçılar yönünde tepkiyle karşılanması, biraz da eşyanın tabiatı gereğidir. Nesnel davranmayı kendine ilke edinen bir eleştirmenin, yapıtları üzerinde yorumda bulunduğu, eleştirdiği her sanatçının övgüsünü, desteğini kazanması elbette düşünülemez… Bizde yakın tarihlere kadar sanat eleştirisi adına gazete ve dergilerde yer alan yazılar, daha çok es-dost yakınlaşmasının örnekleridir.” Özsezgin, Kaya; Sesimiz 107, Haziran 1978)

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya [email protected] 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar