ELİFNÂME
Eski Türk şiirinde mısra başı kafiye sistemi olduğu gibi akrostiş şiir örnekleri de vardır. Nitekim Ugur Burkancı şiirinde bu tarz şiirlere rastlanılmıştır.[1] Elif nameler divan edebiyatında da gözüken günümüz şiirinde ise akrostiş şiir olarak bilinen teknikle yazılmış şiirlerdir. Elif nameler bir nazım biçimi olmaktan ziyade şiirde bir nazım tekniğini ifade etmektedir.
Elif-nâme, elif ve nâme sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelen bir terkiptir. “Elif”, Arap alfabesinin ilk harfi “nâme” ise Farsça “mektup, risale, kitap” anlamına gelir. Kimi araştırmacılara göre bir nazım türü mü veya nazım şekli olduğu tartışılan Elifnameler nazım şekli olmaktan ziyade bir nazım tekniği özelliği göstermektedir.
Elifnameler Elif harfinden başlayarak ye harfine doğru alfabetik olarak düzden veya tersten sıralanarak yazılan yeni edebiyatta akrostiş eski edebiyatta muvaşşah sanatı[2] denilen sistemle yazılmış şiirlerdir. “Muvaşşah sanatı beyitlerin veya mısraların baş veya ortalarına bazı harf veya kelimeler getirilir. İlgili kelimeler aynen veya noktalarında değişiklik yapılıp alınınca ortaya bir isim veya bir maksat çıkar.” Elif namler EYunan ve Latin edebiyatlarındaki akrostiş ile eski şiirimizdeki “ muvaşşah “ şiir türüyle benzerlikler taşır . Fakat Akrostiş ya da muvaşşah tekniği veya sanatının sadece manzumelerin mısra başlarında kullanılmamış olması elifnamlerin akrostiş ve muvaşşahtan farklı bir teknik olmasına neden olur.
Türk edebiyatında harflerle ilgili olarak bir çok söz sanatı , ilmi huruf, ebced hesabı , akrostiş muvaşşah ve elifnameler gibi uygulamalar geliştirlmiştir.
Elifnamelerin Dîvân, halk ve tekke şiirinde de örnekleri vardır. Özellikle dinî ve tasavvufî konularda yazılmış eserlerde daha çok elifname özelliği görülmüş adin dışı konularda da kaleme alınmış elif-nâmeler görülmüştür.
Elifnameler “ önce harfin zikredilmesi, sonra da onunla başlayan bir kelimenin seçilmesi biçiminde olabildiği gibi sadece alfabetik dizilişleri alt alta sıralı ya da belli bir düzen dahilinde kelimelerin seçilmesi yolu ile de meydana getirilmiştir.”
Prof. Dr. Nihat Öztoprak ‘ın ifadesine göre Elifnamelerin diğer bir özelliği de aruzun fâilâtün/ fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla ve gazel, kaside, mesnevi farklı nazım şekilleri ile yazılmış olmasıdır. Elifnamelerin gazel, kaside, mesnevi gibi farklı nazım şekillerinde kullanılmış bir şiir tekniği olmasına itiraz etmek mümkün değilse de tüm elifnamlerin aynı aruz kalıbı ile yazılmış olup olmadığı biraz daha açıklık getirilmesi gereken bir konudur. Bu tespit divan şiiri için doğru olabilecekse de halk şiiri için geçerli olamayacak bir tespittir.
Prof. Dr. Nihat Öztoprak, elifnameyi şu şekilde tarif etmektedir. “Elif-nâme, mısra veya beyitlerin ilk harfleri alt alta getirildiğinde, elif’ten ye’ye alfabetik bir şekilde sıralanan, ekseriyetle aruzun fâilâtün/ fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla ya da 11 li hece ölçüsüyle nazm edilen, gazel, kaside, müseddes gibi farklı şekillerle yazılabilen, daha çok dinî ve didaktik konulu olmakla birlikte her konuda örnekleri görülebilen şiirlerdir.”[3]
Prof. Dr. Abdurrahman Güzel ise Elifnameleri şu şekilde tarif eder: “Osmanlı Türkçesindeki otuz üç harfin değişik konularda, değişik şekillerle, genellikle mısra başlarındaki harflerin alt alta alfabetik sıra ile beyitler hâlinde yazılarak devam etmesi neticesinde oluşan manzum eserlerdir” [4]
Elifname Türleri
Prof. Dr. Nihat Öztoprak elifnâmeleri tertip hususiyetlerine göre 5 gruba ayırmıştır:
Düz elif-nâmeler: mısra başlarındaki kelimelerin ilk harfleri elif’ten ye’ye doğru alfabetik sırayla yazılan elifnamlerdir. . Düz elif-nâmeler mısra başları alfabetik, beyit ve dörtlük başları alfabetik olanlar, şeklinde gruplandırılabilir.
Ters elif-nâmeler: Düz elifnamlerin tersi olan ye’den başlayıp Elif’e doğru giden elifnamlerdir.
Düz-ters elif-nâmeler: Baştan sona ve sondan başa doğru karışık sıralanan elifnameler
Kafiyeleri alfabetik dizilen elifnameler : kafiyeleri alfabetik dizilen ve mesnevî nazım şekliyle yazılan eserlerdir.
Halk oyunu şeklinde tertip edilmiş olan elif-nâmeler: Bu elif-nâmelerde mısra başlarındaki harfler, elif’ten ye’ye alfabetik sıralanırken ilk kelime bir şehir, ikinci kelime bir sanatkâr, üçüncü kelime ise o sanatkârın ortaya koyduğu eserin adı şeklindedir. [5]
Türk Edebiyatında Elifname Yazan Şairler
Türk edebiyatında çok sayıda elifname yazan şailerimiz vardır. Elifnameler sadece Anadolu sahasında değil Azerbaycan , Çağatay ve Kıpçak sahasında da uygulanmıştır. Elifnameler hem divan , hem dini tasavvufi hem de aşık şiirimizde karşımıza çıkar. “ Ahmet Sûzî, Askerî, Âşık, Âşık Ömer, Âşık Paşa, Bosnalı Tâlib, Bursalı Feyzî, Dukakinzâde Ahmet Bey, Erbâbî, Esrar Dede, Fahrî, Fakîh, Gazâlî, Giritli Aşkî, Fuzûlî, Hâşimî, Hatâyî, Himmet Üstadım, Kâdirî, Kâimî, Kaygusuz Visalî Alâeddin, Kul Seher Abdal, Mihrî Hatun, Misâlî, Muhibbî, Nesîmî, Nihânî, Sırrî, Vîrânî , Dertli, Kul Himmet, Ruhsati, Aşık Şenlik, Aşık Elesker [6] Türk edebiyatında elif-nâme örneği veren isimlerden bazılarıdır.
Elifname Örneği
ELİFNAME
Elif kaddün görüb aklın şaşurdı âşıkun ey can
Belâ vâdîsine düşüb gezer mecnun-veş hayrân
Temâşâ zevkını sürdi bilenler aşk-ı cânânı
Sevâbum var günâhum var diyenler kaldılar hüsrân
Cemâlün seyrine geldük senünle bakaruz veche
Habîbâ çün hayâlündür bu çeşmümde olan her ân
Haber alduk dudağundan akan su âb-ı hayvândur
Dehânundan Hızır içmiş karanlıkda eyâ insân
Zelîl oldı iden inkâr senün sun’una ey dilber
Ruhuna eyleyen secde melâikdür degül şeytân
Ziyân ıssı ana n’eyler bulınca seni bir tâlib
Senün zâtunda mahv olmış kamu ednâ ile ayân
Şehâdetden niçün kaçsun muhibbün muhlisün cânâ
Sıfâtun çün vücudı yok senün zâtunsuz ey sultân
Dalâlet ana irişdi seni tanmadı bu mülkde
Tama-kâr oldı dünyâya cahîme gitdi o hayvân
Zalemnâ rabbünâ söyler o kim ferzend-i âdemdür
Âlîm oldur sudûr içre ne fikr eylerse bu merdân
Gafûr âyetüni virdün tesellî kullara yâ rab
Fenâ olmak gibi yokdur huzurında eyâ Yezdân
Kanâat virici sensin süluk ehline her demde
Kemâli cümle mahlûkun senündür çünkim ey sübhân
Leke’l-hamd cevher-i hâlün çü sensin fâil-i muhtâr
Menâzil esfel ü a’lâ ki mahv oldı akıl izân
Ne denlü enbiyâ geldi velîler dahi lâ-yuhsâ
Ve bî-yantik ve bî-yübsir deminde kaldı ser-gerdân
Helâk olmak mukarrerdür buyurdun gayr-ı vechünden
Yâ gâfil Kâ’imî sen ben dimekle olamaz seyrân
Bosnalı Kâimî, Allah ve peygamber sevgisini dile getirdiği münacât ve na’t türlerinde iki elifname (Aydın, 2007: 477-478) kaleme almıştır:
DİVAN EDEBİYATINDA ELİFNAMELER VE BİLİNMEYEN İKİ ELİFNAME ÖRNEĞİ: MEMİ CAN SARUHÂNÎ ve ÖMER KARÎBÎ ELİFNAMELERİ
Lokman TAŞKESENLİOĞLU
KAYNAKÇA