04.05.2020
EMİRDAĞ ŞAİRLERİ VE ŞİİRLERİ HAKKINDA
Orta
Asya’ dan konar göçer obalar halinde gelen ve Emirdağ’ la köylerine yerleşen
Yörük ve Türkmen toplulukları, öz kültürlerini de beraberlerinde getirmişler ve
yüzyıllar boyu bu kültürlerini devam ettirmişlerdir. Her ne kadar yerleşik
düzene geçseler de, bahar aylarında koyun ve keçi sürüleriyle yaylaya çıkıp,
güz aylarına kadar kışlık peynir, tereyağ, tarhana ve benzeri yiyeceklerini
burada hazırlıyorlardı. Son yıllarda yurt dışı ve şehre göç nedeniyle yayla
kültürü neredeyse tamamen yok olmaya başlamıştır.
Afyonkarahisar’
ın şirin İlçesi Emirdağ’ la ilgili şiir yazan şairler şiirlerinde, başta yayla
geleneği, ağıtlar, yakılan türküler, gaba havalar, dağlar, yayla, önemli
günler, gurbet, geçmişe özlem, sevda, sevdiğini alamama ve Emirdağ’ la
bütünleşmiş Türbe mezarlarda yatan Ulu kişilerden etkilenmişlerdir.
Yayla
geleneği, dağlar ve türbe mezarlarda yatan Ulu kişiler hemen hemen bütün
şairlerin şiirlerinde dillenir.
Şair
İzzet Yürük şiirinde şöyle diyor;
Emirbaba erenlerin yatağı,
Göğüs yaylası da ömür otağı,
Çiçekle bezenmiş kovan peteği,
Arıların işler bal Emirdağ’ı.
Nacizane bende
bir şiirimde, yaylayı Cennete benzetiyorum;
Baharda yeşerir dağı, ovası,
Yılkı atlarının yurdu, yuvası,
Dertlere dermandır güzel havası,
Yaylası Cennettir Emirdağ’ ının.
Şair Ömer
Çiftçi’ nin şiirinde ise yayla bir başka dilleniyor;
Ne zaman yaylana gidip yaylasam,
Kapanır her yaram, dağılır tasam,
Ab-ı hayat akan pınarlarından;
Su içip eğlensem, gülüp oynasam.
Yörede
meşhur olan ve bazı kişilerin esprili bir şekilde ‘’ Babamın öldüğüne yanmam da,
Salı pazarını kaçırdım ona yanarım’’ dediği Salı pazarını, Şair Muharrem Kubat
dizelerinde coşkun akan bir sele benzetmiş.
Helkeyle yoğurdu alır eline,
Yavaş-yavaş düşer Pazar yoluna,
Gelen giden herkes uğrar haline,
Salısı sel olur Emirdağ’ ının.
1960’
lı yıllarda yoksulluk ve çaresizlik içinde olan insanlar, bir tarla veya
traktör parası kazanıp geri dönme umuduyla, yurtdışına işçi olarak gittiler.
Yıllar geçti ama hepsinin çoluk çocukları orada büyüyüp yetiştiği için, çoğu
vatanına tabutla dönmek zorunda kaldı. Gurbetin derdini ve sıla özlemini bir
gurbetçi şair olan Hakiki Kabakçı şöyle dillendirmiş;
Senden bir isteğim var, eğer olmaz ise
yük,
Birazcık Pınarbaşı, biraz Yellibel
getir.
Emirdağ'ı istesem, biliyorum çok büyük,
Emir Baba başından iki okka yel getir.
Şair Ahmet Köken
ise Emirdağ’ ın garip kalışını ve gurbetçilere özlemi dile getirir dizelerinde;
Ve sen, ellerin koynunda kalakalmışsın
öyle
Biraz yorgun, biraz küskün, biraz
bîçare.
Ama dimdik.
Genlerinden gelen o mağrur duruşunla
Tutunmak için hayata
Avrupalı bulutların sürükleyip
getireceği
Yedinci ay yağmurlarını beklemedesin...
Memuriyet
nedeniyle yıllarca köyünden ayrı kalan Şair Şükrü Türkmen’ de şiirinde sıla
hasretini şu dörtlükle anlatıyor;
Suvermez
diyorlar, o benim yurdum,
Ne adı duyuldu,
ne ben duyurdum,
Hasretine
yandım, hayaller kurdum,
Ah edip sızlamak
neyime benim,
Kazın mezarımı
köyüme benim.
Şair
Fikret Akın’ da sılaya hasreti şiirinde ilmek ilmek işlemiş.
Gurbet elde ufukları kolladım,
Hasretimi zarfa koyup pulladım,
Bir akkuşun kanadında yolladım,
Emirdağ’ ın şafağından geçti mi?
Emirdağ şairlerini ve şiirlerini
etkileyen en önemli etkenlerden birisi de yakılan türkülerdir. Türkü yakıcılar da
türkülerinde; sevda ve sevdiğine kavuşamamayı nakış nakış işlemişlerdir.
Seyrekbasan
(Nuri Demir) yâre sitemi şöyle dillendirmiş;
Top top edip zülüfünü darama,
Beni goyup bi(r) yâr daha arama,
Möhür gözlüm n(e)ettim senin anana,
Melham deyin duz basdırdı yarama.
Kepazenin
Nuri (Nuri İn) türküsünde sevdiğini öpmeye kıyamaz,
Yol üstünde sarı çiçek mezedir,
Ela göze sürme çekmek cezadır,
Gelinin yanağı gülden tazedir,
Öpmeye kıyamam iz olur diye.
Gardiyan
Kamil (Kamil Karanfil) türküsünde başkasına verilen yârinin ardından gözyaşı
döküyor;
Köy içine çıkdım dövülür soku,
Yârin ba(h)çasından geliyo(r) koku,
Bi(r) senelik yârim elden gediyo(r),
Gel otur a(ğ)layak yârenim Fakı.
Halis
Erenoğlu’ da türküsünde sevdalısına kavuşamamayı şöyle dillendiriyor;
Sıvalı evlerin tozu mu olur,
Şu Emirdağ’ ının yazı mı olur
Sevip sevip sevdiğini almayan,
Aldığı garıda gözü mü olur.
Birbirinden
bağımsız dörtlüklerden oluşan ve genellikle gençlerin hep birlikte gezerken,
bir gencin havas olduğu kızın evin önüne geldiği zaman, el kulağa konarak
söylediği dörtlüklerdir. Gaba havayı en güzel dile getirenlerden birisi de,
türkü yakıcı Abdullah Özkurt’ tur.
Yolların boyunda biter üzerlik,
Böyle m(i) olur Suvermez'de gözellik,
Yeni muska çıkmış yâre nazarlık,
Nazar muskan ben oluyum gadın gız.
Geçmişte yaşanmışlıklar ve özlem ise Şair Fakı Edeer’ in şiirinde bir başka anlam kazanıyor.
Çıkrıklıydı bahçemizde guyumuz,
Acık gaba, buz gibiydi suyumuz,
Kış gününde tezek kokan köyümüz,
Gitmesek, gelmesek vardı o zaman.
Emirdağ
kültürünün bir parçası olan kilim dokuma da, Şair Rabia Barış’ ın dizelerinde
can bulmuş;
Birisi seleser, biri oymalı,
Biri koç boynuzu, biri burmalı,
Sol yanı yelenli, sarı sırmalı,
Aynalı kilime sevgi dokudum.
Emirdağ’ın
yetiştirdiği ve Türkiye’ de tanınan, Aşık Yoksul Derviş’ de (Şemsettin Kubat)
şiirinde Emirdağ’ı güle benzetiyor.
Bademlik’ tir Adaçal’ ın yokuşu,
Yaktı beni güzelinin bakışı,
Yel estikçe burcu-burcu kokuşu,
Gülü, gülistanı Emirdağ’ ının.
Sonuç
olarak Emirdağ şiirlerinde yayla, türkü,
ağıt, gurbet, sevda, yöreyle ilgili önemli yerler işlenerek, halk şiiri
tarzında bir kültür mozaiği meydana gelmiştir. Türkü yakıcılardan Kepazenin
Nuri, Seyrekbasan, Gardiyan Kamil, Halis
Erenoğlu ve öbür dünyaya göç eden, bütün şairleri rahmetle anıyor, hayatta olan
türkü yakıcı Abdullah Özkurt ile bütün şairlerimize sağlıklı ve uzun ömür
diliyor, okurları saygıyla selamlıyorum.
Ulvi YÜRÜK
Araştırmacı
Yazar-Şair
KAYNAKÇA:
Emirdağ Şiirleri Antolojisi - Ulvi
YÜRÜK–Emirdağ Belediyesi Yayınları-6 2018 Yılı
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın