İlahi bir notaydı aşk bazen serzenişin damladığı belki de sınıf atlayandı aşk en çok en çok da duyguların hizaya geldiği bir yakarış.
İdame ettiği idi şairin
Çalakalem yazmanın rüyası
Ne de olsa büyülü bir varsayımdı aşk:
Şairin g/özünde büyüttüğü
Bir çocuk gibi
Bir iklim gibi
Şairin yere serdiği kilimden sökün eden desenleri…
Nasıl da el emeği göz nuru işliyordu şair
Bazen savsaklandığı
Sergüzeşt iklimlerden seken yüreğe
Bir gün ışığı saklı iken gecenin tarifesinde
Ve işte depoladığı ruhun
Depoziti olmayan bir tutkunun
Baş şehri İlahi Yoldaş
Aşkın ve hayatın merhalesi
Künyesinde saklı tek hece
En muteber kelime sığdığı kâinatın
Ansızın yola düşen bir yaprağın
Uçuştuğu kadar esintiye mahal veren
Rüzgârın da tutanağı tutkusu
Köküne sadık çınar ağacı
Gölgesinde serinlemenin rüyası
Çatallıydı sesi bilinmezin
Bilindik neyse denk düşen şairin
Güncesi ve güftesi ve güdüsü
Eş anlamlı nice sözcük nice duygu
Kat çıktığı kadar şairin aşkın nidalarına
Alışık özlemin yüreği
Kıpraştırdığı ulvi bir hırka
Adı hüzün dikişleri sökük
Sürgün edilmiş çile çile yün ne ki:
Çile çekilesi dünyanın mazhar olduğu o büyülü resmi
Bahşedendi mademki Tanrı
Ve koynunda saklı aşkın nidalar
En çok da ses etmeden seven yaralı âşıklar
Beklentisiz bir kıblede saklı nice dua
Ruhun tünediği duygularda saklı
Fıtratı gizemin
İzini sürdüğü ilke tek hece şairin
İklimlerin de en muhteşemi
Öyle ki dolmak bilmedi kotası
Koyunda deryanın
Koyduğu taş taşın üstüne inşa ettiği kalenin
Kalemin de rüzgârı dinmek bilmedi…
Huda’nın eseri kâinatı
Nasıl sığdırırdı yoksa tek heceye
Tekleyen kalbine taziyelerini sunduğu şairin
Müptelası olmuş mademki bu iksirli duygunun
Dibi gelmiş bir şişe suda nasıl ki
Fırtınalar koptu aşkın ve çaresizliğin uğrunda serildiği
Sarmalı bitimsiz hicvin
Nakaratı yerin ve göğün ve evrenin
Yaşanmış duyguların en kutsalı.
Bazen bir redif bazen bir hikâye
Kurmaca olmayan tek duygu
Kainatın aralıksız buyurduğu…