En Seçkin Şathiye Örnekleri

29.05.2017
 
Yücelerden yüce gördüm
 
Yücelerden yüce gördüm
Erbabsın sen koca Tanrı
Alem okur kelâm ile
Sen okursun hece Tanrı
 
Âsi kullar yaratmışsın
Varsın şöyle dursun deyü
Anları koymuş orada
Sen çıkmışsm uca Tanrı
 
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kullar geçsin deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
 
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan
Gerelim bilece Tanrı
 
 
 
ŞATHİYE
 
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine,
Varıp yetesim gelir
 
Sırat kıldan incedir,
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne,
Evler yapasım gelir
 
Altında gayya vardır,
İçi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede,
Biraz yatasım gelir
 
Oda gölgedir deyu,
Ta'n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun,
Biraz yanasım gelir
 
Ben günahımca yanam,
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam,
Biraz uçasım gelir
 
Derviş yunus bu sözü,
Eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken
Bir molla kasım gelir
 
( Yunus Emre )
 
 
 
 
ŞATHİYE  Çıktım erik dalına
 
 
Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
 
Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldi aydır
Hani aldın gözgünü
 
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
 
İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini
 
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yüklettim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını
 
Bir sinek bir kartalı
Salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Ben de gördüm tozunu
 
Bir küt ile güreştim
Elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım
Gövündürdü özümü
 
Kafdağı'ndan bir taşı
Şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü
Bozayazdı yüzümü
 
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü
 
Gözsüze fısıldadım
Sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler
Dilimdeki sözümü
 
Bir öküz boğazladım
Kakladım sere kodum
Öküz ıssı geldi der
Boğazladım kazımı
 
Bundan da kurtulmadım
Nideyim bilemedim
Bir çerçi de geldi der
Kanı aldın gözgümü
 
Tosbağaya sataştım
Gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer nereye
Kayseri'ye âzimi
 
Yunus bir söz söylemiş
Hiçbir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mâ'na yüzünü
 ( Yunus Emre )
 
 
Yeri göğü ins ü cinni yarattın
 
Yeri göğü ins ü cinni yarattın
Sen ey mimar başı eyvana mısın
Ayı burcu günü çarhı var ettin
Ey mekan sahibi rahşancı mısın
 
Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz göğü direksiz
Durdurursun acep iskancı mısın
 
Kullanırsin kanatsızca rüzgarı
Kürekle mi yaptın sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verub can alırsın sen cancı mısın
 
Sekiz cennet yaptın sen Âdem içün
Adın büyük bağışla anın suçun
Âdem’i çıkardın cennetten niçün
Buğday nene lazım harmancı mısın
 
Bu kışlara bedel bu yazı yaptın
Evvel bahara karşı güzü yaptın
Mizanı iki göz terazi yaptın
Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın
 
Kazanlarda katranların kaynarmış
Yer altında balıkların oynarmış
On bu dünya kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsın yılancı mısın
 
Esirci misin koydun cehenneme Arab
Hoca mısın okur yazarsın kitab
Aslın katib midir görürsün hisab
ihtisabın mı var yoksa hancı mısın
 
Yüz bin tamun olsa korkmam birinden
Rahman ismi nazil değil mi senden
Gaffâr-uz-zünûbum demedin mi sen
Affet günahımı yalancı mısın
 
Bilirsin ben kulum sen sultanımsın
Kalpte zikrim dilde tercümanımsın
Sen benim canımda can mihmanımsın
Gönlümün yârisin yabancı mısın
 
Beni delil eyler kendin söylersin
İçinden Azmi’yi pazar eylersin
Yücelerden yüce seyran eylersin
İşin seyran kendin seyrancı mısın
 
Azmi
 
Cümle kaplumbağalar
 
 
Cümle kaplumbağalar
Kanatlanmış uçmağa
Kertenkele derilmiş
Kırım suyun içmeğe
 
Bir pire bir med tuzu
Yüklenmiş gider yola
Geh at olup yorgalar
Geh kuş olup uçmağa
 
Bir karınca devenin
Tepmiş oyluğun ezmiş
Bir budunu götürmüş
Dönüp ister kaçmağa
 
Çekirge buğday ekmiş
Manisa'nın çayında
Sivrisinek derilmiş
Irgat olup içmeğe
 
Balıkçıl köprü yapmış
O çayların birinde
Yüklü yüklü ördekler
Gelir andan geçmeğe
 
Ergene'nin köprüsü
Susuzluktan kurumuş
Edirne'nin minaresi
Eğilmiş su içmeye
 
Kaygusuz'un sözleri
Hindistan'ın kozları
Sen de bu yalan ile
Gidem dersin Uçmağ'a
 
Kaygusuz Abdal
 
 
Kelebek buğday ekmiş Manisa ovasına
 
Kelebek buğday ekmiş Manisa ovasına
Sivrisinek derilmiş ırgad olup biçmeğe
 
Bir sinek bir devenin çekmiş budun koparmış
Salunuben seğirdir bir yar ister kaçmağa
 
Bir aksacık karınca kırk batman tuz yüklenmiş
Gah yorgalar gah seker şehre gider satmağa
 
Donuz düğün eylemiş ayuya kızın vermiş
Maymun sındı getirmiş kaftan gömlek biçmeğe
 
Deve hamama girmiş dana dellaklık eder
Su sığırı natır olmuş növbet ister çıkmağa
 
Kaygusuz’un sözleri Hindistan’ın kozları
Bunca yalan söyledin girer misin uçmağa
                                                          Kaygusuz Abdal

 

Kâf u nûn hitâbı

Kâf u nûn hitâbı izhar olmadan evvel

Biz bu kâinatın ibtidâsıyuz

Kimseler vâsıl-ı dîdâr olmadan

Ol “kaabe kavseyn”in ev ednâsıyuz

 

Yok iken Âdem’le Havvâ âlemde

Hak ile Hak idik sırr-ı mübhemde

Bir gececik mihman kaldık Meryem’de

Hazret-i İsâ’nın öz babasıyuz

 

Bize “Peder” dedi tıfl-ı Mesîhâ

“Rabbi erinî” deyü çağırdı Mûsâ

“Len terânî” deyen biz idik ana

Biz Tûr-ı Sînâ’nın tecellâsıyuz

 

“Küntü kenz” remzinin olduk âgâhı

“Hakk al-yakîn” gördük cemâlullahı

Ey hoca bizdedir sırr-ı ilâhî

Biz Hacı Bektâş’ın fukarâsıyuz

 

Zâhidâ şânımız “İnnâ fetahnâ”

Harâbî kemteri serseri sanma

Bir kılı kırk yarar kâmiliz amma

Pir Balım Sultan’ın budalasıyuz        Edip Harabi (Ahmed Edip)

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da