ESKİŞEHİR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Eskişehir, Türkiye 'nin İç Anadolu Bölgesi'ndedir. Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir. 2011 yılının verilerine göre şehir merkezinin toplam nüfusu 648.396'dır.
Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında yer almaktadır. İl merkezi kuzeyinde Mihalgazi ve Sarıcakaya doğusunda Alpu ve Ankara güneyinde Mahmudiye, Seyitgazi ve AFYON', batısında ise İnönü ve Kütahya il sınırları ile çevrilidir.
1950'de 210 bin olan nüfusu 1960'ta 553 bine, 1970'te 786 bine, 1980'de 912 bine, 1990'da 1,3 milyona ulaştıktan sonra 2010'da 1 buçuk milyonu aşmıştır.[1] BM raporuna göre yaşanabilirlik açısından Türkiye'deki kaliteli yaşanabilecek ikinci şehridir.[2]
Eskişehir'den geçen iki önemli akarsudan ilki Sakarya Nehri ikincisi ise Porsuk Çayı'dır. Bu akarsuların il sınırları içerisinde kalan arazisinde 2 adet baraj bulunmaktadır. Porsuk Çayı üzerinde Porsuk Barajı, Sakarya Nehri üzerinde ise Gökçekaya Barajı bulunmaktadır.
Met helvası, Nuga helvası, Haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, Çibörek ve Lületaşı ile meşhurdur. İşlenebilir Lüle Taşı, Türkiye'de yalnız Eskişehir'de çıkarıldığı için Eskişehir taşı olarak bilinir. Türkiye 'de Eskişehir ve Sivrihisar dolaylarında yetişen bir çoban köpeği olan akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir. Sanat kurumları ve tesisleri ile kültür ve sanat dallarında da gelişmiş bir şehirdir.
Şehrin Adı Nereden Geliyor
Şehir, Eski ve Orta çağlarda Yunan ca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınmaktaydı. Dorylaion - Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim oluşmuştur. W.M Ramsay'ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze ulaşmıştır.[3]
ESKİŞEHİR’İN TARİHÇESİ
Eskişehir günümüze kadar değişik uygarlıklar altında varlığını sürdürmüştür. Üzerinde kurulan medeniyetlerden bazıları: Frigya, Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu'dur.
M.Ö. 14. yüzyılda Hititler Eskişehir merkezli büyük bir devlet kurmuşlardır. Eskişehir‘in önemi ve yeri dolayısıyla Hititler döneminde Eti‘lik (Beylik) olduğu görülmektedir. M.Ö. 12. Yüzyılda Anadolu’ya giren Firigler Anadolu'ya yayılmış ve Dorylaion adı ile bölgeye yerleşmiştir. Frigya Devleti’nin kurucusu, başkent Gordion’a adını veren Gordios’tur. En parlak dönemini Kral Midas zamanında yaşayan Frigyalılar tüm Orta ve Güneydoğu Anadolu’ya egemen olmuşlar birçok mimari ve el sanatı ürünleri ortaya koymuşlardır. Frigya'nın başkenti, Gordion şehrinin kalıntıları; Ankara-Eskişehir karayolunun yakınında, Sakarya (Sangarios) ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde, Polatlı'nın 18 km. kuzeybatısındadır[4] Firig lerden sonra bölgeye Lidyalılar daha sonrada Pers ler hâkimiyeti altına almıştır. M.Ö. 4.yy'da Makedon kral İskender ’in eline geçen Eskişehir, İskender ’in’ in ölüm tarihi olan M.Ö. 323 yılına kadar İskender'in İmparatorluğu altında kalmıştır. M.Ö. 2. yy'da Roma İmparatorluğu kontrolüne geçen bölge, Roma ‘nın ikiye ayrılmasına kadar Roma İmparatorluğu’nun ayrıldıktan sonra da Bizans hâkimiyetinde kalmıştır.
Alparslan’ın 1071‘de Malazgirt Savaşı'nı kazanmasından sonra Türklere bütün Anadolu kapıları açıldı. Süratle ilerleyen Türk orduları 1074 ‘de Eskişehir’i aldı. Yeniden Bizans egemenliğine giren Dorylaion 1074'te Selçukluların eline geçti. Şehir Anadolu Selçukluları zamanında, Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur. Bu zamanda şehrin adı "Sultanönü" olarak anılmaktadır. Şehir içinde Selçuklulara ait pek çok eser vardır.
Arap coğrafyacı İbn Said ibn Musa, Antalya - Marki (Fethiye) Körfezi arasındaki Cibâlu’t Türkmân (Türkmen Dağları) adı verilen dağlık bölgede 200.000, Kastamonu yöresinde 100.000, Sultan Önü - Kütahya - Emirdağ - Karahisar-ı Sahip - Sivrihisar yörelerinde 200.000 ve Ankara ’nın kuzeyindeki Karabuli denilen dağlık bölgede 30.000 çadırlık Türkmen kitlelerinin yığıldığını kaydetmektedir.[5]
Osman Bey, uç beyi olduktan sonra, 1289'da Anadolu Selçukluları Eskişehir'i Osman Gazi'ye vermiştir. Orhan Gazi döneminde Karamanlıların eline geçen Eskişehir'i, I. Murad yeniden Osmanlı topraklarına kattı.
Fatih Sultan Mehmet’in ilk zamanlarına kadar şehir Ankara Beyliği'ne bağlı olarak kalmıştır. 1451 yılından sonra Kütahya'nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş, bu arada Ankara'ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliği'ne bağlanmıştır.[6]
Kent 1601'de bir süre Celali Deli Hasan ve yandaşlarının eline geçti. Hüdavendigâr (Bursa) Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza oldu.
Demiryolu'nun Eskişehir'e gelmesi ile (1890) şehirde ticaret canlandı. 19. yüzyıl boyunca yöreye Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler yerleştirildi. [7] Şehir 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra muhacirlerin yerleştirilmeye başlamasıyla beraber gelişmeye başladı. İtilaf Devletleri, “ Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri maddesine dayanarak” İngiliz kuvvetleri, İstanbul-Bağdat demiryolu hattı boyunca önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar. 1919 yılının Ocak ayı sonlarında Eskişehir İstasyonu çevresinde karargâh kurdular.[8]
23 Ocak 1919'da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngiliz kuvvetleri, 20 Mart 1920'de Kuva-yi Milliye'nin baskısıyla işgale son verdi. 1921 yılında Eskişehir'e 40 km. uzaklıktaki İnönü'de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı.[9]
20 Temmuz 1921'de Eskişehir bir süre Yunan ordularının karargâhı oldu. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya'nın doğusuna çekildi. 23 Ağustos 1922'de Yunanlılar yeniden saldırdı. 30 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz’da 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü'nden Eskişehir'e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir'den çıkardılar.[10]
Eskişehir 1925 yılında il olmuştur. [11] 1926 yılında, Sivrihisar, Mihalıçcık ve Seyitgazi olmak üzere üç ilçesi bulunmaktadır. 1954 yılında çıkarılan kanunla Çifteler ve Mahmudiye, 1957 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da Sarıcakaya ilçe haline getirilmiş ve ilçe adedi 6'ya çıkmıştır.
Daha sonra 1987 tarihinde Alpu, Beylikova ve İnönü; 9 Mayıs 1990 tarihinde Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe haline getirilmiş, böylece ilçe sayısı 12'ye çıkmıştır. 22 Mart 2008 tarihinde de Merkez ilçe kaldırılarak Odunpazarı ve Tepebaşı adıyla 2 yeni ilçe daha kurulmuş ve ilin toplam ilçe sayısı 14'e ulaşmıştır.
ESKİŞEHİR’DEKİ ANTİK TARİHİ MEKÂNLAR VE ARKEOLOJİK ALANLAR
Küçük Frigya ve Frig Vadileri,
Frigler M.Ö. 12. - M.Ö 7. yüzyıllar arasında önce Bitinya bölgesi denilen Orta Anadolu'nun batısın yerleştiler ve bu bölgeye egemen oldular. Kesin olmamakla birlikte yaklaşık olarak bölgenin sınırları şöyledir: Helenistik Çağ'da Frigya Epiktetos (Küçük Frigya) adını taşıyan ve Friglerce kutsal olan esas bölge, Afyonkarahisar ile Eskişehir arasındaki dağlık yöredir. [12] Yukarı Sakarya Vadisi'nde Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasında kalan, klasik dönemde Küçük Frigya olarak adlandırılan bölge Eskişehir il merkezine 80 km uzaklıktadır. Han ilçesi sınırları içerisinde Kapadokya bölgesindeki peribacalarını andıran birçok anıt ve doğal coğrafik şekillere rastlamak mümkündür.
Frig Vadileri, Eskişehir'in güneydoğusunda, Türkmen Dağı'nın güneyindeki, Midas - Yazılıkaya Vadisi ve Kümbet Vadisi; Eskişehir'in güneyinde, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya il sınırlarının (İl il Türkiye İçin Tıklayın ) kesiştiği, Türkmen Dağı'nın güneyindeki, Köhnüş Vadisi ve Karababa Vadisi; Eskişehir'in güneybatısında, Eskişehir ve Kütahya il sınırlarının birleştiği, Türkmen Dağı'nın kuzeyindeki küçük vadilerden oluşmaktadır. [13]
Yazılıkaya Frig Vadisi
Dağlık Frigya Bölgesiindeki Yazılıkaya Frig Vadisi, bugün Seyitgazi ve Han
ilçelerindedir. Vadi, arkeolojik ait
alanı ve egzotik görünümlü tüm çevresi ile doğal sit alanı olarak tescil
edilerek koruma altına alınmıştır. ( Frig
Sanatı ve Uygarlığı için Tıklayın)
Frig
Vadisi, Prehistorik Çağlardan
günümüze kadar iskân görmüştür., M.Ö. 8inci yüzyıldan sonra Hellenistik, Roma,
Bizans, Selçuklu, Osmanlı çağlarına ait anıtsal eserler günümüze kadar
ulaşmıştır
Yazılıkaya (Midas Anıtı)
Antik Yazılıkaya Platformunun kuzeydoğu yamacında, 17 m yüksekliğinde ve 16.50
m genişliğinde, doğuya bakan anıt üzerinde yazılar olması nedeniyle
"Yazılıkaya" olarak isimlendirilmiştir, Frig Kralı Midas'a
dayandırılarak "Midas Anıtı" da denmektedir. Antik şehir ismini bu
anıttan almıştır. M.Ö. 6. yy. ilk çeyreğine tarihlenmektedir. Frig Kaya
Anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın önemli, ünik yapılarındandır. (Frigler
için tıklayın GORDION KENTİ MÜZESİ VE HÜYÜĞÜ )
Frig Kaleleri
Kaya anıtları, anıt mezarları yanında, kayalıklar üzerine kurulmuş,
tahkimli Frig kaleleri
Genellikle bölgeye hâkim tepelere kurulmuştur.
Frig Kalelerinde, sur duvarları yanında, kayalara oyulmuş mazgal delikli
sur duvarları, kale girişleri, gizli merdivenler önemli geçitler, dinsel amaçlı
anıtsal nişler, kaya mezarları, anıtsal basamaklar, kaya anıtları, kaya
rölyefleri, sunaklar, sosyal amaçlı sarnıçlar, karlıklar, ahşap
mimari izleri ile Frig
Sanatı ve kaya işçiliğinin bütün detayları görülebilmektedir. Ufak çaptaki
kaleler ise haberleşme kuleleri olarak kullanılmış olmalıdır.
Frig
Kaleleri, Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarında, kaya mezarları,
kaya anıtları ve kaya barınakları ile kayaya oyulmuş irili ufaklı kiliselerin
yapılması ile değişikliklere uğratılmışlardır. Buna rağmen Frig kaya
işçiliğinin detaylarını Frig kalelerinde gözleyebiliriz. Seyitgazi, Çukurca
Köyünde; Doğanlı Kale, Çukurca-Yazılıkaya arasında sıralanan, Antik
Yazılıkaya'nın kuzeyinde bulunan: Akpara Kale, Gökgöz Kale, Pişmiş Kale,
Kocabaş Kale, Seyitgazi Kümbet Köyünde: Kümbet Vadisi, Kümbet Asar Kale ve
Berberini Kaya Kilisesi, Körestan Nekropolü, Delik Kaya, Seyitgazi Yapıldak
Köyünde: Yapıldak Kale ve İnli Yayla, Seyitgazi Göcenoluk Köyünde: Zahran
Yeraltı Şehri ile Eskişehir Merkez Gökçekısık Köyü Gökçekısık Kale, Han İlçesi
Akhisar Köyünde; Akhisar Kale, Dübecik Kale, Sivrihisar Zey Köyü' nde Zeykale,
Merkez Uluçayır Köyü' nde Keskaya önemli Frig Kale ve yerleşimlerindendir.[14]
Eskişehir'de Antik Kentler:
(Türkiyedeki diğer Antik Kentler için tıklayın)
Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi,Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı,Han Antik Kenti,Odunpazarı Kentsel Sit Alanı,Gümüşkonak (Eoudoxıas).
Han Antik Kenti
İl Merkezinin güneydoğusundadır. Çifteler İlçesi üzerinden ve tamamı asfalt
olan yoldan 104 km., Seyitgazi İlçesi üzerinden 72 km.dir. İlçe Merkezinde 1992
yılında Eskişehir Müzesi tarafından kazı ve araştırma yapılmıştır. Han yeraltı
yerleşimi: Doğal kayalıklarda, yeraltına oyularak yapılmıştır. Yeraltına
yapılan kat kat mekânlar ile mekanları birbirine bağlayan koridorlar, en alt
seviyede, kuzeyden gelen bir temiz su kanalına bağlanmaktadır.[15]
Midaion / Karahöyük
Midaion/Karahöyük Eskişehir İlinin 30 km doğusunda, Alpu ovasına hâkim bir
alanda kurulan höyük Tunç Çağından Bizans Çağına kadar kesintisiz yerleşim
görmüştür. Yerleşim alanı höyüğün eteklerinde yaklaşık 500 m çapında bir alana
yayılmaktadır. Doç.Dr.A.Nejat Bilgen
başkanlığında Karahöyük(Midaion) yüzey araştırması yapılmıştır.
Höyükte ve çevresinde kaçak kazılar sırasında çıkarılan, Roma dönemine ait Asklepios Heykeli, Erkek Portresi Heykeli, iki adet Asklepios heykelciği, steller ve sikkeler Eskişehir Arkeoloji Müzesinde, grifon röliefli ortostat ise Antalya Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Pessinus Arkeolojik Siti
Pessinus Antik Kenti, Sivrihisar İlçesi, Ballıhisar Köyü yerleşimi altındadır. Antik
Kral Yolu üzerinde olan kent Kybele ve Attis için yapılan ayinleri ile de ün
salmıştır. Kybele kültünün Frig Krallığının ilk zamanlarına, çok masraflı bir
ilk tapınağın yapılmasını hatta şehrin kuruluşunu Frig Kralı Midas'a bağlayan
geleneğe rağmen, şehrin kuruluşu daha eski çağlara dayanır. [16] Bu Şehirdeki Kybele’nin meşhur heykeli Roma
işgaliyle götürülmüştür. [17] (M.Ö.3.
yy.) Grek hâkimiyeti altına giren Pessinus Yunan anlayışına göre düzenlenir.
Mabet onarılır. Meclis binası, stoa, yollar, kanal ve tiyatro kurulur. M.Ö.25
de Roma hâkimiyeti altına giren şehirde su kanalı mermerlerle onarılarak iki
yanı heykellerle süslü muhteşem bir duruma getirilir. Bizans Çağında şehir çok
bakımsız kalır. Yeni bir şey yapılmaktan ziyade, eski yapılar sökülerek basit
iskân malzemesi olarak kullanılır. Şahane sanat eserleri kırılarak temellerde
yapı malzemesi olarak kullanılır.[18]
ESKİŞEHİR’DE SELÇUKLU VE OSMANLI ESERLERİ
Seyitgazi Kervansarayı ( Eski Han )
Seyitgazi İlçe Merkezi, Derebenek Mahallesindedir. 1635 yılında Erivan
Seferine giderken, IV.Murat tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planda,
kargir olarak inşa edilmiştir. Tamiratlar nedeniyle orijinal görünümünü
kaybetmiştir.
Develik Han
Seyitgazi İlçe Merkezi, Derebenek Mahallesindedir. Seyit Battal Gazi
Külliyesinin yaklaşık 150 m güneyinde yer almaktadır. Kareye yakın dikdörtgen
planda, kargir olarak inşa edilmiştir. Selçuklu Dönemi mimari özellikleri
taşıyan Han harabe halindedir. Bugünkü haliyle sadece dış duvarlar
görülebilmektedir.
Selçuklu Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezi, İkiçeşme Mahallesindedir. Selçuklular Devresinde;
1207-1208 yıllarında Ümmühan Hatun tarafından yaptırılmış, Cumhuriyet Döneminde
restore edilmiştir. Bugünkü görünümüyle; kesme taş malzemeden, kubbeli, kubbe
kasnağı dıştan çokgendir.
Sücaattin Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezine 7 km uzaklıkta Arslanbeyli Köyündedir. 1515
yılında Osmanlılar devrinde yapılmıştır. Bir sıra taş, bir sıra tuğla
malzemeden, dikdörtgen planlı, üzeri tuğla kubbe örtülüdür. Giriş kapısı
kuzeybatı tarafta, yuvarlak kemerli, tuğla örgülüdür. Soğukluk, sıcaklık,
külhan bölmeleri ihtiva eder. Hamam harap durumdadır.
Uyuz Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezine 15 km toprak yolla bağlı Aşağısöğüt Çiftliği
Karaağıl Mevkiindedir. Kükürtlü suyu bulunan hamam harap vaziyettedir.
Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir’e bağlı, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir. Yunus Emre’nin ilk mezarı 13.yüzyıla ait olup, demiryolu bitişiğinde dikdörtgen planlı taşlardan, 1,5 - 2 m yüksekliğinde avlu duvarları içindedir.
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan kendi adı ile anılan parkın içerisindedir. 1267 yılında 3. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Tipik bir Selçuklu camisi iken restorasyonlar ile orijinal şeklini kaybetmiştir.
Seyyit Battal Gazi İKülliyesi ve Türbesi:
Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname. (Tıkla Battal Gazi Destanı Özeti ve Rivayetlerİ ) 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi, l. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüş olduğu rivayet edilen Seyyit Battal Gazi adına bir külliye yaptırılmış ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir.[19]
Kurşunlu Camii ve Külliyesi: Osmanlı İmparatorluğu’nun en tanınmış birkaç Minyatür ustasından biri olan Matrakçı Nasuh ’un Kanûnî Sultan Süleyman’nin Irak seferi sırasında 29 Aralık 1536 yılında çizdiği Eskişehir minyatürünün en göz alıcı yapısı Kurşunlu Camii ve Külliyesi’dir. 1525 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır
Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup, yaşadığı tarihler bilinmemekle birlikte türbesinin 1515 yılında, Yavuz Sultan Selim zamanında Mürvet Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Eskişehir Odunpazarı Evleri
Odunpazarı semtinde koruma altına alınan tarihi Osmanlı evleridir. Genel olarak arsayı tümüyle kaplayan bahçesiz konutlar, yan bahçeli, arka bahçeli ve ön bahçeli konutlar olarak planlanmıştır. Çoğunlukla 2,kısmen 3 katlıdır. Dönemin geleneksel izlerini taşıyan evler aile büyüklüğü ve yaşam biçimi nedeniyle oldukça geniş tasarlanmıştır.[70] Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi kapsamında Beyler Sokak’ta bulunan 27 evin çatı ve dış cephe restorasyonu yapılmıştır.[71] Yapılacak 2. Etap çalışmalarında 3 sokakta 13'ü tarihi eser niteliği taşıyan 37 binanın sağlıklaştırma ve restorasyon çalışması yapılacaktır. Çalışmalar sonucunda Eskişehir'e yılda 250 bin turist, 5 bin kişilik istihdam ve 50 milyon YTL'lik ekonomik girdi sağlaması planlanmaktadır.[72] Hayata geçirilmeye başlanan proje kapsamında Odunpazaraı semti 2008 yılı içinde 100 bin turist ağırlamıştır.[73]
Resim Alıntı: https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Fayton_Eski%C5%9Fehir_DSCN2519.jpg
GEZİLECEK YERLER
Kurşunlu Külliyesi Osmanlı dönemi eseridir. Külliyenin güneydoğusunda Eskişehir Mevlevihanesi bulunur. Külliye, 1525 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami çevresinde medrese ve kervansaray vardır. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beyin kayınpederi olan Şeyh Edebali' nin türbesi şehrin Odunpazarı semtindeki Odunpazarı mezarlığı'nın içinde bulunmaktadır. Türbe, II. Abdülhamit tarafından restore edilmiştir. Ayrıca külliyenin karşısında Şeyh Şehabettin Türbesi bulunmaktadır. [20]
Müzeler ( Müzeler için tıklayın: Türkiye'deki Müzeler ( Başlıcaları ve Hepsi)
Şehirde çeşitli Müzeler de bulunmaktadır. Bunlardan biri şehirde bulunan antik eserlerin yer aldığı Eskişehir Arkeoloji Müzesi 'dir. Ayrıca Bilim Sanat ve Kültür Parkı, Kent Park, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Pessinus Müzesi, Seyitgazi Müzesi, Yunus Emre Müzesi, Eskişehir Atatürk ve Kültür Müzesi, Tayyare Müzesi/Hava Müzesi, Osmanlı Evi Müzesi, Karikatür müzesi ve İnönü Savaşları Karargâh Müzesi bulunmaktadır.[21]
Odunpazarı Belediyesi Lületaşı Müzesi:
Müzede pipoların yanı sıra lületaşından işlenerek yapılan takılar, hatıra ve
kullanım eşyaları ile ulusal ve uluslar arası yarışmalara katılan heykelcikler
yer almaktadır. Müzede ellinin üzerinde sanatçıya ait dört yüz eser
sergilenmektedir.
Tel: (+90-222) 233 05 82
Cumhuriyet Tarihi Müzesi (Merkez)
Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Mimar Kemalettin’in 1916 yılında Turan Numune
Mektebi olarak yaptırdığı binayı restore ederek 23 Nisan 1994’te Cumhuriyet
Tarihi Müzesi olarak ziyarete açmıştır. Müzenin kuruluşundaki amaç Türkiye
Cumhuriyetinin Kurtuluş Savaşı sonrasında kültürel, siyası, ekonomik, sosyal
yapılanmasını belgelerle topluma yansıtılması, anlatılmasıdır.
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Yerli ve yabancı 50’ye yakın çağdaş Cam
Sanatçısının eserlerinin bulunduğu müze Büyükşehir Belediyesi, Anadolu
Üniversitesi ve Cam Dostları Grubunun işbirliği ile oluşturuldu.
Seyitgazi Bor ve Etnoğrafya Müzesi
1207 yılında Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubadın annesi Ümmühan Hatun tarafından yaptırılan Tarihi Selçuklu Hamamı ilçede Bor ve Etnoğrafya Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Türkiye’nin ilk bor Müzesi Seyitgazi ilçesinde kurulmuştur. Müzede Kırka Bigadiç Kestelek Emet ve Bandırma işletme Müdürlükleri tarafından çıkarılan bor madeni ve numuneleri, genel müdürlüğe ve işletme müdürlüklerine ait bilgi ve fotoğraflar, bor madeni ile ilgili bilgiler, açık ocak maketi ve bordan üretilen sanayi ürünleri yer almaktadır.
ESKİŞEHİR’DE KÜLTÜR VE SANAT
Geleneksel el sanatları
Yörede kilim, halı, seccade, heybe ve çuval dokunur. Ayrıca çorap, eldiven, kese, takke ve başlık örgüler gelişmiş durumdadır. Çorap örgülerde "Sıçandişi, arpalı, bal peteği, kestane kabuğu" motifleri görülür. Gelişmiş el sanatlarından biride Lületaşı işlemeciliğidir. Lületaşından yapılan kolye, bilezik, ağızlık, pipo turistik eşya olarak ün kazanmıştır.[60]
Lületaşından ürünler
Eskişehir Lüle Taşında dünya rezervlerinin %70′ine sahiptir. “Beyaz Altın” ve “Denizköpüğü” adları da onun değerini ve rengini anlamlı bir şekilde ortaya koymaktadır. [22]
Eskişehir'in Sarısu, Yenişehir, Türkmentokat, Gökçeoğlu, Karaçay, Söğütçük, Margı, Sepetçi, Nemli, Kümbet, Yeniköy, Kepeztepe, Karahöyük ve Başören köylerindeki sahalarda, yüzeyle 300 metreyi aşan derinlikler arasından çıkarılır.[23]
Arkeolojik çalışmalar, Lüle Taşı nın yaklaşık beş bin yıl öncesinden bilindiğini ve değişik amaçlarla kullanıldığını göstermiştir. [24] Günümüzde Lüle Taşı süs eşyası ve özellikle pipo yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca radyasyon emici özelliğinden dolayı uzay gemilerinde yalıtım malzemesi olarak kullanılır.
Lüle Taşı ve İşlemeciliği Eskişehir için Eskişehir'e özgü bir gelenek oluşturmuş, Eskişehir’de kültürel, sanatsal ve ekonomik anlamda Eskişehir için önemli işkolu yaratmıştır. Ekonomik anlamda pek çok kişiye istihdam ve gelir kapısı olduğu gibi üretilen eşyaların üretim aşamaları ile yepyeni bir kültür meydana getirmiş, sosyal alanda sağladığı getirilerin yanı sıra kültürel anlamda güzel ve kendine özgü bir gelenek oluşturmayı başarmıştır.[25]
Bölge, bor madeni yönünden de önemli rezervlere sahip olup, Kırka'da bulunan Tinkal madeni, işlenerek %33 oranında Borik Oksid (B2O3) elde edilmektedir.[35] Perlit, Manyezit, Kalsedon, Krom, Toryum ve Torit Eskişehir'de bulunan diğer madenlerdir.[36].
TURİZM VE DOĞAL
ZENGİNLİKLERİ
Termal kaynaklar
Termal turizm açısından zengin olan Eskişehir’de Çardak Kaplıcası, Kızılinler, Yenisofça, Hasırca termal kaynağı ve Sakarıılıca termal kaynakları ile Türkiye’nin üçüncü önemli ve termal su kaynaklarına sahiptir. Sıcak sular Porsuk Çayı'nın güney kısmında bulunmaktadır. Sularının sıcaklıkları bazı alanlarda 35 °C 'ye kadar düşmekte, bazı alanlar ise 55° ye kadar yükselmektedir. [26]
Yine il sınırları içerisinde Sakarı Ilıcaları, Hasırca, Kızılinler, Uyuzhamam-Alpu, Alpanos-Seyitgazi, Çardak(Hamamkarahisar)-Günyüzü, Yarıkçı-Mihalıççık bilinen kaplıcalardır.
MAĞARALAR
Mağaraları bakımından da zengin bir il olan Eskişehir’in çeşitli yerlerinde Mağara turizmi açısından da önemli olabilecek Mağaralara sahiptir. Yelinüstü Mağarası (Sivrihisar ile Günyüzü-Sakarya Nehri arasında ) , Yelini Mağarası: ( Sivrihisar ile Günyüzü-Sakarya Nehri arasında) , Beyyayla Düdeni : Eskişehir’in kuzeyinde, Sakarya Nehri’nin tabanında bulunan Sarıcakaya ilçesinin kuzeyindeki Beyyayla Köyü’nün 1,5 km kuzeybatısında , Ulubük Mağarası : Alpu ilçesinin yaklaşık 30 km kuzey batısında, Alpınar Köyünün 2 km güneyindeki Ulubük Yaylası’nda, Kara Mağara : Alpu’nun yaklaşık 25 km kuzeydoğundan bulunan Karacaören köyünün 2 km kuzeyindeki Sulununkıran Tepe’sinin Sakarya Nehri’ne bakan kuzey yamacının başlangıcında, Koçakkıran Mağarası : Kötüfatma, Karamıkini ve Kara Mağaralarının çok yakınında bulunur. Mihalıççık ilçesine bağlı Otluk Köyü’nün Açtım mahallesinin yakınındaki Koçakkıran Tepe(1358 m)’nin 1 km kuzeyinde, Karakaya Mağarası : Mihalıççık ilçesinin kuzeybatısında bulunan Yalımkaya (Domya) köyünün 1 km doğusunda, Sarıkaya Mağarası : Karakaya Mağarası’nın 1,5 km doğusunda, Domya Deresi’nin kolu olan ve boğaz şekilli derin bir vadi içinde akan Çatalkaya Deresi’nin sol yamacında, İnönü Mağarası : Eskişehir’in güneybatısında bulunan İnönü ilçesinin yaslandığı büyük dikliğin orta bölümünde bulunurlar.
EKONOMİ VE SANAYİ
İlk Türk otomobili Devrim, Eskişehir'de bugünkü Tülomsaş'da üretilmiştir. [27]
Eski şehir, Türkiye’nin en büyük Organize Sanayi Bölgeleri'nden birine sahiptir. Bağdat Demiryolu'nun yapımı sırasında 1894'te kurulan Cer Atölyesi 1924 yılında TCDD işletmesine devredilmiş, 1950'lelerin sonundan bu güne il ekonomisinin temelini oluşturmuştur.[28]
1960 sonrasında özel kuruluşların yaptıkları yatırımlarla gıda, tekstil, lokomotif, makine imalat, tuğla, kiremit ve çimento fabrikaları kurulmuştur. Ayrıca kentte lokomotif, motor, basma, şeker, çimento tuğla ve kiremit, un, bisküvi ve şekerleme, beton direk, uçak bakımı ve onarımı (tusaş), sirke ve şarap, sunta ve mobilya, buzdolabı ve soba fabrikaları mevcuttur. Küçük sanayi sitesinde, ağaç işleri, madeni eşya, dökümcüler ve çeşitli imalat ve iş tezgâhları vardır.
Üniversiteler
1958 yılında açılan Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi 1982 yılında Anadolu Üniversitesi'ne dönüşmüştür. [29] Osmangazi Üniversitesi ise 1993 yılında tıp, mühendislik, mimarlık ve fen edebiyat fakültelerinin Anadolu Üniversitesinden ayrılmasıyla kurulmuştur. Anadolu Üniversitesi'nin 12 fakültesi, 6 yüksekokulu, 1 Devlet Konservatuarı, 3 Meslek Yüksekokulu ve 9 enstitüsü; Osmangazi Üniversitesi'nin ise 7 fakültesi 3 yüksekokulu bulunmaktadır. İldeki üniversitelerde örgün öğretimde 40.502 öğrenci eğitim görmektedir. [30] Anadolu Üniversitesi'ndeki Açık öğretim öğrenci sayısı 1.342.502'dir.
İLGİLİ SAYFALAR
İliniz, ilçeniz hatta köylerinizin,
doğal güzellikleri hakkında yazılar yazabilir, Turistik, tarihi ve doğal
güzellikleri fotoğraflarınız ile paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM
veya s_kuzucular@hotmail.com
Not: Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, Resim, Tablo, kaligrafi, ebru, Fotoğraf, minyatür, hat, sedef, el işi, oya, bezeme, Telkari, kazaziye benzeri çalışma ve araştırmalarınızı, sitemize üye olarak, bize başvurarak ESA'da paylaşarak kültürümüze katkıda bulunabilir, kendinizi ve ürünlerinizi tanıtabilirisiniz.