Estetik Nedir

07.01.2016



 Estetik Nedir

Estetik  Grekçe’deki   “aisthesis” ya da” aisthanesthai” sözünden gelir.  Grekçe’de “ aisthesis “ sözcüğü; duyum, duygu, algılamak, duyular anlamına gelmektedir. Bu kelime İngilizceye Esthetic  şeklinde geçmiş, dilimize de bu hali ile girmiştir.

Kelimenin sözlüklerdeki tanımı: “sanatsal yaratıcılığın, sanatta ve yaşamda güzel ve güzellik denen kavramın bilimi, güzeli araştıran bilim dalı.”, “İnsanda güzel duygusu uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan, güzellik duygusuyla ilgili.” Sanatta ve yaşamda güzelliğin kuramsal bilimi, güzelduyu, bediiyat; kusurlu bir organı düzeltmek ya da güzelleştirmek amacıyla uygulanan yöntemler; güzellik duygusuyla ilgili;  güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, ” şekillerindedir.

Felsefeciler estetik kavramı üzerinde bir hayli kafa yormuşlar, hatta estetik konusu bir bilim dalı olarak da kabul edilmiştir.  Estetiği bir bilim dalı olarak görenlere göre  estetik : “ Güzelliği ve güzelliğin insan ruhundaki etkilerini ele alan bilim dalıdır. “

Sözcük dilimizde güzelduyu,  sözcüğü ile de ifade edilebilir.

Estetik, edebiyat ve diğer sanat dalları ile Felsefe de ele alınan bir kavramdır. Hatta felsefenin bir dalıdır. Estetik konusu ile ilk olarak Antik Yunan felsefecileri ilgilenmişler, estetiği metafiziğin  genel felsefesi içinde incelemişlerdir.  18 yy da ise Alman düşünür Alexsandr Baumgarten ( 1714-1762 )  estetik kavramanı felsefenin başlı başına bir kolu haline getirmiş ve 1750 yılında bastırdığı “ Aesthetica” adlı eserinde  estetik kavramını  başlı başına tanımlayarak felsefenin bir dalı haline getirmiştir.  Baumgarten’e göre  “estetik, duyusal bilginin bilimidir. Ve estetiğin  konusu duyusal yetkinliktir. Gerçekleştirmek istediği de güzel üstünde düşünme sanatıdır. . Gerçekleştirmek istediği ise güzel üstünde düşünme sanatıdır. “

Böylece estetik  güzeli ve güzel sanatların doğasını inceleyen bir  felsefe dalı olarak şekillenmiş Kant ve diğer felsefecilere göre  “sanat, kültür ve doğa üzerine eleştirel düşünce çalışması” olarak tanımlanmıştır. Estetik  güzel olanı aramak, duyumsamak şeklinde açıklanmıştır.

Estetik insanın “güzel” ve “çirkin”  olarak nitelediği  öznel ve göreceli değerlendirmeleri ile ilgilenir.  Kimi düşünürler güzelliği hakikat ile birlikte düşünmüş, kimi felsefeciler ise  “güzel  kabul edilen şeyi genel bir hazzın nesnesi “ olarak kabul etmişler “Güzelin bilgiyle il­gili bir değer olan "hakikatle hiçbir ilgisi olamaz” diyerek düşünmüşlerdir.

Ancak doğadaki nesneler  ya da sanat  eserlerinin eleştirilerinde kullanılan nitelemeler sadece  güzel ve çirkin ile sınırlı değildir.  “Her hakikat güzel, her güzel olan da hakikat değildir” yaklaşımı sanattaki estetik anlayışa yakın durmaktadır.  Örneğin Roden’in  “Düşünen Adam Heykeli “ adamın kendisi değil  heykelidir.  Bu heykeli birisi  güzel, diğer birisi çirkin olarak algılayabilir.  Bu algılamaların ikisi de hakikattir ama ikisi de hakikatin kendisi değildir. Hakikatin kendisi ile öznel yargılar bir olmadığı gibi bilimsel metotlarla elde edilen kesin hakikatler hakikattir ama güzel olmayabilir. Örneğin  “ Eşit şartlar altında su 99 derecede kaynar “  kanunu bir hakikattir ama  bu hakikat güzel değildir.

Sanattaki veya doğadaki her şeyi güzel veya çirkin şeklinde anlamlandırmak  mümkün olmadığından  anlamlı, dengeli, uyumlu,  harika,  itici, ürpertici, garip, iyi, yararlı,  yüce gibi bir dizi başka kavram da değerlendirmeler de vardır.  Üstelik  doğadaki  nesnelerin  veya sanattaki uygulamaların güzel veya çirkin oluşu, varlıkların yaklaşımına göre değişen bir konudur.   Kömür ısınmak isteyen için güzel iyi ve yararlı ama  kömür madeninde çalışanın sağlığı için zararlıdır.

Edebiyatta ve  sanatta estetik ise, insanlarda güzel duygusunun uyandıran, itici, yadırganır olmayan, akla, göze, anlayışa güzel gelen anlamındadır. Fakat sanatta ve edebiyattaki güzellik anlayışı    çirkin olan bir  görüntünün, karakterin veya insanın güzel betimlenmesi, izah edilmesi ve anlatılması  da güzeldir şeklinde tarif edilebilecek kavramlar da taşır.  

Edebiyatta, resimde ve sanatta aranan salt güzellik değildir.   Edebiyatta ve sanatta  izah etmenin ve betimlemenin  güzelliği izah edilenden ayrı tutulmalıdır.  Yani  bir ressam çok çirkin ve kambur bir ihtiyarı resmederken  resmini  betimlediği ihtiyarı çok başarılı bir şekilde, başarılı  resim teknikleri ve bakış açıları ile  betimlemişse sanata bir estetik kazandırmış demektir.  Aynı şey edebiyatta da geçerlidir. 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da