Estetik Nedir
Estetik Grekçe’deki “aisthesis” ya da” aisthanesthai” sözünden gelir. Grekçe’de “ aisthesis “ sözcüğü; duyum, duygu, algılamak, duyular anlamına gelmektedir. Bu kelime İngilizceye Esthetic şeklinde geçmiş, dilimize de bu hali ile girmiştir.
Kelimenin sözlüklerdeki tanımı: “sanatsal yaratıcılığın, sanatta ve yaşamda güzel ve güzellik denen kavramın bilimi, güzeli araştıran bilim dalı.”, “İnsanda güzel duygusu uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan, güzellik duygusuyla ilgili.” Sanatta ve yaşamda güzelliğin kuramsal bilimi, güzelduyu, bediiyat; kusurlu bir organı düzeltmek ya da güzelleştirmek amacıyla uygulanan yöntemler; güzellik duygusuyla ilgili; güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, ” şekillerindedir.
Felsefeciler estetik kavramı üzerinde bir hayli kafa yormuşlar, hatta estetik konusu bir bilim dalı olarak da kabul edilmiştir. Estetiği bir bilim dalı olarak görenlere göre estetik : “ Güzelliği ve güzelliğin insan ruhundaki etkilerini ele alan bilim dalıdır. “
Sözcük dilimizde güzelduyu, sözcüğü ile de ifade edilebilir.
Estetik, edebiyat ve diğer sanat dalları ile Felsefe de ele alınan bir kavramdır. Hatta felsefenin bir dalıdır. Estetik konusu ile ilk olarak Antik Yunan felsefecileri ilgilenmişler, estetiği metafiziğin genel felsefesi içinde incelemişlerdir. 18 yy da ise Alman düşünür Alexsandr Baumgarten ( 1714-1762 ) estetik kavramanı felsefenin başlı başına bir kolu haline getirmiş ve 1750 yılında bastırdığı “ Aesthetica” adlı eserinde estetik kavramını başlı başına tanımlayarak felsefenin bir dalı haline getirmiştir. Baumgarten’e göre “estetik, duyusal bilginin bilimidir. Ve estetiğin konusu duyusal yetkinliktir. Gerçekleştirmek istediği de güzel üstünde düşünme sanatıdır. . Gerçekleştirmek istediği ise güzel üstünde düşünme sanatıdır. “
Böylece estetik güzeli ve güzel sanatların doğasını inceleyen bir felsefe dalı olarak şekillenmiş Kant ve diğer felsefecilere göre “sanat, kültür ve doğa üzerine eleştirel düşünce çalışması” olarak tanımlanmıştır. Estetik güzel olanı aramak, duyumsamak şeklinde açıklanmıştır.
Estetik insanın “güzel” ve “çirkin” olarak nitelediği öznel ve göreceli değerlendirmeleri ile ilgilenir. Kimi düşünürler güzelliği hakikat ile birlikte düşünmüş, kimi felsefeciler ise “güzel kabul edilen şeyi genel bir hazzın nesnesi “ olarak kabul etmişler “Güzelin bilgiyle ilgili bir değer olan "hakikatle hiçbir ilgisi olamaz” diyerek düşünmüşlerdir.
Ancak doğadaki nesneler ya da sanat eserlerinin eleştirilerinde kullanılan nitelemeler sadece güzel ve çirkin ile sınırlı değildir. “Her hakikat güzel, her güzel olan da hakikat değildir” yaklaşımı sanattaki estetik anlayışa yakın durmaktadır. Örneğin Roden’in “Düşünen Adam Heykeli “ adamın kendisi değil heykelidir. Bu heykeli birisi güzel, diğer birisi çirkin olarak algılayabilir. Bu algılamaların ikisi de hakikattir ama ikisi de hakikatin kendisi değildir. Hakikatin kendisi ile öznel yargılar bir olmadığı gibi bilimsel metotlarla elde edilen kesin hakikatler hakikattir ama güzel olmayabilir. Örneğin “ Eşit şartlar altında su 99 derecede kaynar “ kanunu bir hakikattir ama bu hakikat güzel değildir.
Sanattaki veya doğadaki her şeyi güzel veya çirkin şeklinde anlamlandırmak mümkün olmadığından anlamlı, dengeli, uyumlu, harika, itici, ürpertici, garip, iyi, yararlı, yüce gibi bir dizi başka kavram da değerlendirmeler de vardır. Üstelik doğadaki nesnelerin veya sanattaki uygulamaların güzel veya çirkin oluşu, varlıkların yaklaşımına göre değişen bir konudur. Kömür ısınmak isteyen için güzel iyi ve yararlı ama kömür madeninde çalışanın sağlığı için zararlıdır.
Edebiyatta ve sanatta estetik ise, insanlarda güzel duygusunun uyandıran, itici, yadırganır olmayan, akla, göze, anlayışa güzel gelen anlamındadır. Fakat sanatta ve edebiyattaki güzellik anlayışı çirkin olan bir görüntünün, karakterin veya insanın güzel betimlenmesi, izah edilmesi ve anlatılması da güzeldir şeklinde tarif edilebilecek kavramlar da taşır.
Edebiyatta, resimde ve sanatta aranan salt güzellik değildir. Edebiyatta ve sanatta izah etmenin ve betimlemenin güzelliği izah edilenden ayrı tutulmalıdır. Yani bir ressam çok çirkin ve kambur bir ihtiyarı resmederken resmini betimlediği ihtiyarı çok başarılı bir şekilde, başarılı resim teknikleri ve bakış açıları ile betimlemişse sanata bir estetik kazandırmış demektir. Aynı şey edebiyatta da geçerlidir.