Evladını kaybetmiş anne ve babanın yüreği yanardağ misalidir. Acısı tazelendikçe, dilinden dökülen sözcükler o dağdan püsküren birer lav gibidir. Büyüklerimiz de evlat acısını bütün acıların içinde ayrı bir yere koymuşlar ki hep "Allah evlat acısı tattırmasın" diye dua ederler. Bu dua sanki bütün duaların da üstündedir. Ama inanıyoruz ki acıyı veren Rabbimiz sabrını da tesellisini de verir. Veriyor da... Yeter ki O'na sığınmaktan, O'na inanmaktan asla ama asla vazgeçmeyelim.
Elbette her sevdiğimiz kalbimizde ayrı bir yere sahiptir. Ama evlat yüreğimizin en özel köşesindedir. Korumamız, her zaman onun arkasında durmaya çalışmamız da bundandır. Sevgisi ayrı olanın acısı da pek tabii ki ayrıdır. Üzerine titrediğimiz, onunla yeniden büyüdüğümüz, hayatı yeniden keşfettiğimiz sevgili, biricik yavrumuzdur o. Ümitleri bizim desteğimizle yeşerebilir. Bizim sevgimizle yoluna devam edebilir. Ona öğrettiklerimiz de ayrı bir öneme sahiptir. Hayat karşısındaki güzel ve sağlam duruşunun da arkasında çoğu zaman bizim kazandırdığımız değerler vardır. İnancını, aklını ve kalbini doğru bir şekilde harmanlamayı öğretebilmişsek ne mutlu bize! Ebedi hayata da hazırlayabilmişsek daha huzurlu olabiliriz.
Evlat sevgisi, evlat acısı hakkında söylenebilecek o kadar çok şey var ki! Her anne ve her baba yüreği evladının varlığıyla da yokluğuyla da büyük bir sınav verir. Biz ne kadar güçlü olabiliyorsak, ona da o ölçüde güç ve inanç telkin edebiliriz. Varlığıyla mutlu olduğumuz evladımız, yokluğuyla da acıların belki de en büyüğünü yaşatır bize. Evlat acısı yaşayanlara, bu acıyla imtihan olanlara selam olsun! Yürekleri sabırla dolsun!
Ecir Demirkıran
8 years ago
Sevim Kınalı
4 months ago