‘’Ey, şiir
Geldiysen üç kere vur, evde yoksak not bırak,
Ya da sonra gel, ama mutlaka bekle bizi,
Birkaç gün bizde kal, İstanbul güzeldir,
Acelen ne, gideceğin yerde biraz daha beklesinler seni,
Hem beklemek kadar beklenmek de güzeldir.’’
(Alıntı)
Maviden bir rota çizdim içimin eklemlerinde
Yalansız sevgiler ördüm
Şifa niyetine sevdim ben
Sefasını da sürdüm sevginin ve rahmetin
Kucağımda dizeler İç geçirdim;
Aklımdan geçirdim
Nihayetinde infilak etti yüreğim bir tan vakti
Soyutladım gizemi
Aşka bandıkça kalemi
Yâd ettim maziyi.
Efkârlı bir tuşla yenildim
Sözcüklerdi acıyı sağaltan
İnsandı elbet zehrini alan yorgun mevtanın da
Haznesinde,
Kayrası kayıp şiirler derledikçe
Akça pakça kâğıdın şiirlerce kirletildiğine
Tanıktı kalem ve de nasıl yanık
Kelam:
Ama yoktu da tek yalan.
Sözlendim bakir düşlerle
Sarmalında hidayetin sevdalandım umuda ve yeni güne.
Maviydi rotam ve sahi:
Bir o kadar sabi yürek
Kılkuyruk şiirler
Göğün tantanası ermişti madem nihayete
Görücü usulü sevdim acılarımı
Acılar da en çok beni.
Nemalandım ve havsalamda çürük imgeler:
Günü bölüp de şiirlere
Sefertasımda imgeler,
Yatıya kaldım şairin evinde:
Tutanaklara geçti sözlerim
Kendime geçmedi sözüm.
Ne zamanki düşsem aşka
Başım darda madem
Daha çok sevmeye meylettim.
Azıcık hırpalandığım göğün manifestosuyla
Koştum Rabbime ve şiire:
Şiir gözlerinde annemin evlattım;
Aşkın nankör kollarında sevdalı Yaratanına
Kaybolan resimleri çizdim şiir dilinde
Nazenin düşler yükledim şiirlere
Kaybolan neyse
Andım dünün hükmüyle
An’a serildim yarına düşlediğim
Her kehanette yüklendiğim
O farkındalık
Elbette bir düş çukurunda debelenen kalemime
Sitem ettim.
Turkuaz renginde göğün
Saflarında sevginin, niyazın
Devasa lanet nasıl ki sonlanacaktı;
Yalana meyleden nasıl da takılacaktı
Hakkın engeline
Lafügüzaf bir seyrüsefer
Küpeştesinde gecenin
Anıp da doğruyu ve güzeli…