Fabl Nedir Tarihçesi ve Özellikleri

23.01.2016


Fabl:


"Fabl" sözcüğünün kökeni Latince "hikaye" manasına gelen "fabıla" kelimesinden gelmektedir.  Bu sözcüğün hikaye anlamı insanlara ahlaki dersler veren,  alegorik, sembolik  (simgesel)  kısa hikayelerin adı olmuştur.


TANIMI

Düzyazı ya da şiir biçiminde, ders vermek amacıyla kaleme alınmış  hayvanları veya bitkileri insan gibi davrandırarak  insan hayatına dair dersler çıkaran bir anlatı ve yazı türüdür.    Hayvanlar, bitkiler ve cansız varlıklar arasında geçtiği hayal edilen  olaylarla, insana dersler çıkaran anlatı veya yazı türü olarak da tarif edilebilir.

Fabllarda insan dışı canlı ve cansız varlıklar insana ait özelliklere de bürünerek insana veya sosyal hayata  yararlı olabilecek ders verici  olayları canlandırır.  İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklar İnsanlara ait özellikleri kendi özellikleri ile birleştirerek  insanlar gibi düşünüp,, konuşup, davranarak insanlığa ait önemli dersler çıkarır.


Fabl’ın Özellikleri

Fablların kişileri genellikle insan  olmayan yaratıklar  veya cansız nesnelerdir. Fabl’ın  belirleyici özelliği insanlığa dair  özelliklerin  hayvanlar yoluyla anlatılmasıdır. Hayvanların veya cansız varlıkların özledikleri  fabllarda birleşir. Bu özellik birleşmeleri olayın çok kısa ve  çok net izahına olanak verir. Örneğin   Aslan, tilki, güvercin, veya karganın  fabllarda kahraman olmaları   insanlara ait pek çok özelliğin kolay ve kısaca anlatımını sağlar, Aslan yırtıcılığı , gücün, kudretin krallığın vb sembolü oluverir. Tlki, kurnazlık, artıkçılık, hırsızlık, sinsilik,  vb nin , karga ise  çirkinlik, uğursuzluk vb nin sembolü oluverir. Böylece insanlar arasında  geçecek olsa çok uzun tafsilatlar yapılmaya ihtiyaç olabilecek ders verici  bir hadise  fabllarda kolayca ifade bulur

Fabl, kahramanları genellikle hayvanlar olan, içinde hep bir ders bulunan masallardır. Bu masalların çoğunun sonunda ya da içinde okura bir özlü sözle verilen ders bulunur: "İşte bu da ona bir ders olmuş, bir daha kimseyi kandırmamış," ya da, "Uşaklar ilk efendilerinin değerini sonrakilerin eline düştükten sonra anlamışlar," gibi...

Olağanüstü ve alegorik bir hüviyet taşıyan bu öykülerde insanlara ders verme amacı güdülür. Bu ders öykünün sonunda ders bölümü olarak da verilir. Fablın sonunda her zaman bir ahlâk dersi (kıssadan hisse) vardır. Bu ders kısa, açık ve doğru ve öykünün doğal bir neticesi olarak ortaya çıkar.  Fabllar algoriye dayanan, semboller kullanan teşhis ve intak sanatları  ile yapılan  masala benzeyen ama masalların amacını taşımayan anlatılardır.Fabllar özgün olarak nesir düz anlatı şeklindedir. Fakat Pek çok manzum fabl da yazılmıştır.  


TARİHÇESİ:

Fablı ilk olarak yazanların Asur, Babil  Hititler olduğuna dair iddialarda vardır. . Hititler fablları taş tabletlere yazıp resimlemişler,   İ.Ö.VII yy.da Asur-Babil masallarının ilk fabllar olduğunu iddia edenler de çıkmıştır. , Batıda ise İ:Ö:VIII yy.da Atmaca ile Bülbül öyküsünü yazan Hesiodos’a-un ilk fabl yazarı olduğunu savunanlar da vardır.  

Fablın Yunanistanda veya Hindistanda doğduğuna dair iki görüş vardır. Yunanistan’da doğduğunu savunanlar  ilk fabl derlemesini  Ezop’un yaptığını savunur. Hindistan olduğunu iddia edenler ise  (İ.Ö. VI. yy.) İlk fablların Vishnu Şarman tarafından derlenip kaleme alınan Pançatandra Masalları" olduğunu savunur.  Vıshnu Şarman "Mehapur" hükümdarının, üç tembel çocuğunu eğitmek için tuttuğu "Vişnu- Sarma" adlı bir öğretmendir ( Brahman)

Fabl’ların ilk kez önce Hindistan da ortaya çıktığı ve oradan yayıldığı kanaati daha yaygındır. Fabllardaki yapı ile Budizm arasındaki alakalar bu iddiaların daha doğru olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Fablın tarihçesinde Beydaba ve  Kelli-e ve Dimnes-i ,  Ezop ve Msalalrı  İ.S. 300 yılında, Sanskritçe yazılmış Bidpai, Phaedrus ve La Fontaine’nin önemli yerleri vardır.

Fabl islam Edebiyatına  Beydaba ve Kellie Dimne’si ile geçmiş, İran edebiyatında Ubeyd-i Zakanî fablları ile dikkat çekmiştir.  İran edebiyatında Muhammed Bakîr Meclisî’nin Fare ile Kedi (Muş u Gurbe) Sadî’nin Gülistan ve Bostan adlı eserlerinde hayvan hikâyeleri,  Feridüddîn Attar’ın Mantıku’t-tayr tercümesi  önemli eserlerdir. 

Divan edebiyatımızda ise  fablların kökeni İran ve Arap  edebiyatından yapılan çeviri veya yarı telif eserlere dayanır. Gülşenî’nin Gülşenname’si, Ali Şir Nevaî’nin Lisanu’t-tayr’ı, Mehmed Arif’in Ravzatu’tevhid’i, Zaifî’nin Gülşen-i Simurg’u, Fedaî Dedenin Mantıkı’l-esrarı, Şemseddin Sivasî’nin Deh-Murg’u bu tarz eserlerdir. Bu eserlerde tasavvufu düşünceleri elogorik ve sembolik  unsurlarla anlatmak amaçlanmış,  kuşların, hayvanların vb  çetin, meşakkatli yolculukları, kuşların konuşturulması ve sembolize edilmesi  vahdet-i mutlak ve vücut düşüncelerini izah etmek maksatlı yapılmıştır.


Şemseddin Sivasî’nin Deh-Murg Güvahî’nin pendnâmesi ise özel bir yere sahiptir.  Sadi’den yapılan Bostan ve Gülistan tercümleri, Attar’ın Mantık’ut tayr tercümleri,  Mevlana’nın Mesnevisi , Şeyhi’nin Harnamesi,) Şinasi’in yazdığı fabllar, Ahmet Mithat, Kıssadan Hisse’sindeki Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış olduğu çeviri   fabller, Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine’den yaptığı çeviri fabllar,  Nabizade Nazımın Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk adlı  eseri, Ali Ulvi Elöve Çocuklarımıza Neşideler, adlı şiir kitabı, LTarık Dursun K.'nın fabl üzerine yazdığı eserleri , Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, Ömer Rıza Doğrul, Kemal Demiray, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Siracettin Hasırcıklıoğlu, Sebahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgili çeviri ve araştırmaları …



Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar