28.03.2015
Fakir Balıkçı ile Karısı Grimm Masalları
Fakir Balıkçı ile Karısı masalı Jacob Grimm (1785-1863) ve Wilhelm Grimm (1786-1859), adlı iki kardeşin derlemiş olduğu masallardan biridir. Esasında pek çok yönden bir fabl özelliği gösteren ve Doğu ve Hint Felsefesine ait izler taşıyan bu masal da İki yüzden fazla Avrupa masalı derleyen Grim Kardeşelerin derlediği bir masal olarak bilinir. Fakat bu masal da Grim Kardeşlerin derlediği masallardan biri olarak görülür.
Fakir Balıkçı ile Karısı masalı içerisinde fabl unsurları bulunması işlediği konu ve içerdiği düşünme biçimi nedeni ile büyük ihtimalle de doğu kültürüne ait bir fabldan batı kültürüne ve Grim Kardeşlere geçmiş olmalıdır. Fakir Balıkçı ile Karısı oldukça yoğun, Doğu Kültürüne has hayat dersleri barındıran, ayrıca fabl gibi ders bölümü de içeren çok ilginç bir masaldır. Masal içerdiği ders unsurları açısından diğer Grimm masalları arasında özel bir yere sahiptir.
DİĞER GRİMM MASALLARI İÇİN LİNKİ TIKLAYIN
https://edebiyatvesanatakademisi.com/writer/grim-kardesler
FAKİR BALIKÇI İLE KARISI
Vaktiyle bir a fakir balıkçı ile karısı vardı. İçinde oturacak evleri bile yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı Adam yakındaki denizden balık tutuyor, karısı ise ayrık otları ile kazak örüyordu.
Bir ağacın altında ve dalları içinde yaşıyorlar geceleri ise ağacın altında uyuyorlardı. Adam balık tutarsa balık yiyorlardı.
Fakir balıkçı mutluydu. İnsanlar niçin evlerde yaşar, niçin yatakta uyurlar? Bu ağaç benim evim, bu çimenler ve tarlalar benim yatağım ve ben böyle çok mutluyum diye düşünüyordu. Fakat karısı mutlu değildi. Niçin fakir bir balıkçıyla evlendim. “Evimiz yok, yatağımız yok” diye sızlanıyordu.
Balıkçı o gün de denize balık avlamaya gitti. Adam yola koyulmuş ve deniz kenarına oturup balık tutmak için uğraşamaya başlamıştı. Fakat o gün akşama kadar balık tutamadı hiç balık tutamazsa o gün aç yatacaklardı. Balıkçı çok yorulmuş ve uğraşmış ama hiç balık tutamamıştı. Kalkıp gitmek üzereyken oltasına bir balık gelmişti. Ama balık hem büyük hem de altın bir balıktı. Bu güzel balığı görünce “Karım memnun olacak “ diye düşündü. Balıkçı onu oltadan çıkarırken
- “İyi Adam, ”beni öldürme”. Ben küçük bir balığım daha da büyüyeceğim. Hem sen herhalde konuşan bir balığı yemezsin değil mi? “Beni tekrar denizin içine koy diye seslendi.
Balıkçı duyduklarına inanamadı. “Konuşabilen bir balığı öldüremem” diye düşündü. Konuşan bir balığı yemek istemedi ve onu denize attı. Balıkçı eli boş bir şeklide karısıyla yaşadığı ağacın yanına geldi. Balığı yoktu. Bu yüzden yiyecek yemekleri yoktu.
Karısı neden balık getirmediğini sordu. Balıkçı ise başından geçenleri karısına anlattı. Karısı: Balıkçı
- Sen aptalın tekisin o bir balık değildi. O bir büyücüydü.
Balıkçı ise “Onun bir sihirbaz olup olmadığını bilmiyorum” dedi. Balık bir sihirbaz olduğunu söylemedi”. Balıkçının karısı
- “Konuşabilen bir balık sihirbazdır”. ”O balık değildi”. “O bir sihirbazdı” dedi. Sen git o balıktan bize küçük bir kulübe iste dedi.
Ertesi gün, balıkçı tekrar denize gitti. Taşın üstünde durdu ve bağırdı.
“Denizler adamı, denizler adamı diye seslendi. O zaman balık başını sudan dışarı çıkardı. ve ona sordu “Ne istiyorsun”.
Balıkçı ” Ben hiçbir şey istemiyorum” dedi. “fakat karım bir kulübede oturmak istiyor” dedi.
Balık “Karına dön” dedi. “Onu küçük bir bir kulübede bulacaksın”.
Balıkçı ağacına döndü. Ağaca yakın bir kulübe gördü. O yeni küçük ama güzel bir kulübeydi.
İki güzel penceresi ve güzel bir kapısı, arkada güzel çiçeklerle dolu güzel bir bahçesi vardı.
Kulübeye yakın tavuklarla dolu küçük bir tarla vardı.
Balıkçı Kulübenin içine girdi. Kubbenin içinde küçük bir oda ve küçük bir penceresi vardı. Pencereden güneş ışığı giriyordu ve oda ışık doluydu. Karısı masada oturuyordu. Balıkçı “Şimdi mutlu olmalısın” diye karısına sordu. Karısı,” Güzel bir kulübe ,” dedi. Birkaç gün için balıkçının karısı mutluydu.
Bir kaç hatfa böyle geçti. Fakir balıkçı ve karısı mutluydu. Fakat bir kaç hafta sonra Karısı ona .
“Bu küçük kulübede mutlu değilim. Tavuklar odamda koşuyorlar. Biz daha Güzel bir evde yaşamalıyız. Sen git o balığa git ve bizim için bir ev iste” dedi.
Balıkçı denize gitti. Taşın üstünde durdu ve bağırdı.
“Denizler adamı! Denizler adamı “.
Balık başını sudan çıkardı ve sordu. Ne istiyorsun”.
Balıkçı, “Ben bir şey istemiyorum. Fakat karım bir ev istiyor”.
Balık “Karına dön. Onu bir evin içinde bulacaksın” dedi
Balıkçı kulübesine döndü. Kulübenin olduğu yerde bir ev gördü. Taştan yapılmış çok güzel bir evdi.
Kapının yanında güller vardı. Evin yanında güzel bir bahçe vardı. Bahçe kırmızı ve mavi çiçeklerle doluydu. Evin önde bir ve yanda bir iki kapısı vardı. Önde altı pencere arkasında da altı pencere vardı.
Balıkçı, karısını evin içinde buldu. “Şimdi güzel bir evin var”. “Mutlu olmalısın” dedi.
O, ”Evin dışı güzel, Fakat içerdeki odalar çok büyük değil. Ama çok güzel bir ev diye cevap verdi.
Birkaç gün için balıkçının karısı mutluydu. Fakat bir kaç gün geçtikten sonra kocasına döndü. “Güzel bir evde yaşıyoruz”. “Fakat sen bir balıkçısın ve ben bir balıkçının karısıyım. Kimse bizi görmeye gelmiyor. Sokakta kimse benimle konuşmuyor. Biz daha zengin ve saygın olmalıyız dedi.
Balıkçı “Ne istiyorsun” diye soru. Karısı ona “Senin kral olmanı istiyorum. O zaman da ben kraliçe olacağım. Büyük bir evde yaşayacağız. Hizmetçilerimiz uşaklarımız olacak. Ne dersek yapacaklar.
Balıkçı , “Bir kıral olmak istemiyorum”. “Bir balıkçı olmak ve tarlalarda yaşamak istiyorum”. Diye cevap verdi. Karısı, ”Fakat ben bir kraliçe olmak istiyorum. Git o balığa söyle sen kral olmayacaksan da ben kraliçe olayım dedi.
Balıkçı denize gitti. Taşın üzerine oturdu ve. “Denizler adamı denizler adamı diye bağırdı.
O zaman balık başını sudan dışarı çıkardı ve “Şimdi ne istiyorsun”.
Balıkçı , “Ben bir şey istemiyorum”. “Fakat karım onu bir kraliçe yapmanı istiyor” dedi.
Balık, ”Onu bir kraliçe yapacağım”. “Geri dön. Onu bir kraliçe olarak bulacaksın” dedi.
Balıkçı geri gitti. Büyük bir ev buldu. Kapıda uşaklar vardı. İki uşak balıkçıyı evin içine götürdü.
ve başka iki uşak onu büyük bir odaya götürdü. Karışı orada oturuyordu. Bir kraliçenin elbiselerine sahipti. Balıkçı ,”Şimdi mutlu olmalısın” dedi. “Bir kraliçesin”. “Bu büyük eve ve bütün bu uşaklara sahipsin.
Karısı birkaç gün için mutluydu. Güneş vardı. Bahçeye gitti. ve kırmızı ceketli uşaklar onunla gittiler. Bahçede dolaştılar. Sonra konukları geldi. Onları ağırladılar. Kadın bir kaç gün çok mutlu olmuştu. Fakat sonradan yağmurlar yağmaya başladı. Havalar kapandı Günlerce yağdı. Güneş yoktu. Kadın bahçeye gidemedi. O zaman balıkçının karısı, ”Ben bir kraliçeyim. Bu yağmuru istemiyorum. Güneşi istiyorum. Dedi sonra Balıkçıya dönerek “Git, balıktan beni güneşin ve yağmurların da kraliçesi yapmasını iste”. “O vakit istediğim zaman güneşe ve yağmurlara da hükmedebilirim. Dilediğim zaman yağmur yağdırır. Dilediğim zaman da güneşi açtırırım.
“Balıkçı denize gitti. Taşın üstünde durdu ve. “Denizin adamı, bana gel” dedi. O zaman balık başını sudan dışarı çıkardı ve. “Şimdi ne istiyorsun”. “Konuş!” dedi.
Balıkçı ,” Ben bir şey istemiyorum ana Karım Güneşin ve yağmurların da kraliçesi olmak istiyor.
Balık ,” Senin karın asla mutlu olmayacak. Sen evine dön, tekrar tarlalarda yatacak o ağacın atında uyuyacaksınız dedi.
Balıkçı geriye döndü. Büyük ev ve bahçeler orada değildi. Karısı bir ağacın dibinde oturuyordu.
Yağmur yoktu. Tarlalarda çiçekler ve güneş ışığı vardı.
Karısı “Bütün bu uşaklardan uzak olmak iyi. Gökte parlayan güneşe bak. Şimdi mutluyum” dedi.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın