15.11.2016
FATİH HARBİYE HAKKINDA
Fatih-Harbiye, Peyami Safa tarafından yazılmış ve 1931 yılında basılmıştır. Roman modern bir hayat ile geleneksel eski değerlere bağlı bir hayat arasında bocalayan Neriman'ın bocalamaları ve yaşadığı psikolojik ve kültürel çatışmaları ele almaktadır. Peyami Safa’nın diğer eserlerinde de sık sık karşımıza çıkan bu temayı en iyi işleyen romanlarından birisi bu romanı sayılmaktadır. Roman 1990 yılında aynı adla televizyon dizisi olarak da uyarlanmıştır.
KONU
Roman geleneksel Türk tipi eğitimi ile yetişen Neriman, aldığı eğitime rağmen batılı yaşamın büyüsüne kapılarak ailesinden, geleneklerinden, semtinden ve insanlarından kopmaya başlar. Bu kopuş Harbiye ve Şişli de gördüğü batılı yaşama duyduğu özentiden kaynaklanır. Bu özenti onu doğuya ait olan ne varsa her şeyden koparmaya, batılı yaşama dair ne varsa ona doğu yönelme şeklinde cereyan eder.
Batılı yaşama kavuşma hevesi, sevgilisi Şinasi’den kopma, batılı yaşamı temsil eden Macit’e yönelme şekline de dönüşmüştür. Neriman bu kopuşun sonrasında artık nihai kararını vermek, Fatih ile Harbiye, Şinasi ile Macit, ailesi ile batılı yaşam arasında bir tercih yapacağı bir noktaya gelmiştir.
Roman, ananevi değerlere sahip bir semtte yetişen muhafazakâr bir ailenin kızı olan Neriman’ın geleneklerinden kopmaya başlaması, kültürel erozyona uğraması, yaşadığı yozlaşma sürecine kapılarak batılı yaşama yönelmesi konusu üzerinde kurgulamıştır.
ANLATIM DİL VE ÜSLUP
Roman gözlemci bakış açısı ve sentezler de yapan üçüncü şahıs aktarımı ile anlatılmıştır. Gözlemci, olaylara dahil olmayan, Neriman, Şinasi, Macit ve Faiz beyin düşüncelerini de okuyarak analiz edip bize aktaran bir anlatıcıdır.
Anlatıcı olayları netleştirmek için doğu, batı; Fatih Harbiye,; Şinasi, Macit çelişkilerini ortaya koyarak aktarır. Neriman, Şinasi, Macit aşkları etrafında anlatılanlar batının bilim ve sanatına değil, yaşama şekli ve tavırlarına yönelmelerin insanların ruhlarında oluşturduğu çatışmaları ve geleneklerden kopmanın bir çeşit kendinden kopma olduğu tezini belirginleştirecek zıtlıkları ortaya koyarak ana fikri netleştirmek amacına yönelik olarak seçilmiştir.
Romandaki anlatıcı, dış betimlemelerden çok iç gözleme, önem veren ruhi tahliller yapmayı seven, eski dilden kelimeleri de kullanmaktan kaçınmayan bir dil ve üsluba sahiptir. Roman didaktik bir gaye, telkin edici bir dil ve üsluba sahiptir.
ÇATIŞMALAR
Yanlış batılılaşma, geleneklerin önemi, huzur ve sağlıklı bir ruh hali için kendine yabancılaşmamak gerektiği, ruhsal sağlık için çevre ile uyum sağlayabilmenin önemi gibi bireysel ve sosyal temaları işleyen romanda ki bu temalar zıt mekanlar, kişiler, çevreler, karakterler ve yönelmeler şeklinde oluşturulur.
Doğu ve batı kültürü çatışmasını temel konu olarak ele alan roman bu çatışmayı, doğuyu ve batıyı temsil eden kişiler, yerler ve çevreler çatışması şeklinde vermiştir.
Fatih semti doğuyu, Harbiye ve Şişli batıyı temsil ederken, Bu semtlerde yaşayan insanların kültürel farklılıkları ve çatışmaları bu iki farklı mekân unsurlarının çatışması halinde işlenir. Neriman, Fatih’te doğan yüzünü Beyoğlu’na çeviren ve iki semt ve kültürü arasında bocalayan bir genç kızdır.
Şinasi, Fatih’li kalmayı tercih eden Şişli ve Harbiye’dekilere karşıt bir pozisyonda yer almıştır. Batıya karşı değil, ama kültürel yönden milli özelliklere sahip çıkan sağduyulu bir gençtir. Harbiye, ona göre batı kültürünün yozlaşmış tarafıdır.
Macit batılı yaşamı ve kültürü temsil eden bir gençtir. Fatih’in kültürel muhiti ile Harbiye’nin kültürel muhiti, doğu ile batı, eski ile yeni, yozlaşma ile Batılılaşma veya geleneklere bağlı kalarak batılılaşma düşüncelerinin çatıştığı mekânlar ve sosyal çevreler olarak karşımıza çıkar.
ROMANIN TÜRÜ
Geleneklerden koparak özentili olmanın kişilerin ruh dünyası, davranışları ve hayatlarında yaratacağı sarsıntıları ele alan Psikolojik bir romandır. Toplumsal değişimleri ferlerin ruh dünyasında oluşturduğu fırtınalar halinde incelemesine rağmen ele alınan bu konu sosyal bir sorun olarak da karşımızda durmakta olduğundan bu romanı sosyal bir psikolojik roman olarak da değerlendirmek mümkündür.
Romandaki mesajlar bireyler örnek verilip topluma iletilmekte, bireylerin örneği ile toplumsal bir sorun ele alınmaktadır.
ROMANIN MEKÂNLARI
Romandaki olaylar Fatih, Harbiye, Şişli ve Beyoğlu’nda geçmektedir. Fatih, Müslümanların oturduğu, doğuyu temsil eden tarihi bir mahalledir. Evleri, sokakları, camileri, mescitleri ile tam bir geleneksel Müslüman mahallesidir. Harbiye, Şişli ve Beyoğlu genelde gayrimüslimlerin oturduğu, batılı yaşamın çöreklendiği, bu tarz yaşantıdaki insanlar ve mekânlarla dopdolu, batıyı temsil eden semtlerdir. Fatih ve Harbiye ikisi de İstanbul’un Avrupa yakasında ama kültürel yönden birbirlerinden çok çok uzak semtlerdir. Fatih’ten Beyoğlu’na tramvayla kısa bir sürede gidilebildiği halde bu iki semt kültürel yönden doğu ile batı kadar birbirlerinden çok uzak iki semttir.
ROMANDAKİ ZAMAN
1930’lu yıllar, Tanzimat’la başlayan batılılaşma hareketlerinin iyice alevlendiği, Türk tipinde ve cemiyetinde farklılıklar oluşmaya başladığı bazı Türklerin batı medeniyetini, doğu medeniyetinden üstün görmeye başladığı bir zamandır. Romandaki olaylarda işte bu zamanlarda geçmektedir.
Kitapta geçen olaylar on gün içinde olmaktadır. Ara sıra anlatım içinde eski günlere dönülmekte ve o günler anlatılmaktadır.
KİŞİLERİ
NERİMAN:
Darülelhan’da müzik eğitimi alan ve ud çalan Fatih semtinde geleneklerine uygun olarak yetişen lisede eğitim gören bir genç kızdır. Birden bire Batı kültürü ve ona ait olan şeylere merak eden birisi haline gelmiş, semtinden, insanlarından ve doğu kültürünü temsil eden her şeyden kopmaya başlamıştır. Artık kıyafetleri, tavırları, zevk ve beğenilere değişmeye başlayarak, Batılı yaşamın şaşaasına kapılmaya başlar. Yetişme tarzı ve ile batılı yaşam arasında kalması nedeniyle düştüğü buhranlar onu sinir nöbetleri geçiren bir genç kız haline de getirmiştir. Doğu kültürüne yatkın yetişmiş, Batı kültürüne özenmiş ve çelişkiler içinde kalmış bir genç kızdır. Doğu ve Batı kültürü arasında bocalamaktadır.
ŞİNASİ:
Neriman’ın sevgilisi olan Şinasi, Fatih’teki kültür ortamında yetişen, terbiyeli iyi bir eğitim almış, kişiliği oturmuş, yetişme şartları ile barışık ve memnun biridir. Neriman Batılı yaşama doğru kayan bir kendinden geçişi temsil ederken, o ise kültürüne bağlı bilinçli bir gençliği temsil eder. Şinasi batılı yaşama, görüntüye, davranışlara ve zevklere yönelmeyen ayakları sağlam basan bir gençtir. Şinasi kemençe çalmayı çok seven saygılı az konuşan kararlı ve sağlam karakterli bir gençtir. Şinasi’de Neriman gibi Darülelhan’da müzik eğitimi almakta, doğu kültürünü temsil eden bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır.
FAİZ BEY:
Neriman’ın babası: Ney çalmayı seven, Mesnevi, Rubai, Gazali ile Farabi’yi okuyan eski kültürü temsil eden eğitimli bir babadır. Şu an emekli olan Üsküdar Maarif Evrak Müdürü’dür. Faiz Bey kızına son derece düşkün ve sessiz biridir.
MACİT:
Temiz, bakımlı, giyimine dikkat eden ,nazik yeni kuşak batılı yaşama meyleden gençliğin temsil eden bir karakterdir. Bir süre Darülelhan’da müzik eğitimi almış ve keman çalan biridir. Darülelhan’da Neriman’la tanışıp arkadaş olmuş, Neriman’ın Şinasi’den uzaklaşmasına yol açmıştır. Sadece gönül eğlendirmek için Neriman’la birlikte olan Batılı yaşama uygun bir ortamda yaşayan bir kişidir.
GÜLTER: Faiz Bey ve ailesinin uzun yıllardan beri hizmetçiliğini yapan, Faiz Bey’in sözünden dışarı çıkmayan, biridir.
FAHRİYE: Neriman’ın ve Şinasi’nin kız arkadaşıdır. Darülelhan’da müzik eğitimi alan Neriman’ın kafa dengi kız arkadaşıdır.
NEZAHET: Şinasi’nin kız kardeşi aynı zamanda Neriman’ın kız arkadaşıdır. Neriman’la birlikte Süleymaniye Kız Lisesi’ne gitmiştir.
FERİT: Şinasi’nin erkek arkadaşıdır.
MUAMMER: Ferit’in arkadaşıdır.
NERİMAN’IN DAYISININ KIZLARI: Şişli’de oturuyorlar. Birçok baloya gitmiş ve batı kültürüyle yetişmişlerdir.
ÜLVİYE: Neriman’ın kız arkadaşıdır.
NERİMAN’IN BÜYÜK ANNESİ: Becerikli, temiz, tertipli iyi bir ev kadınıdır. Tarih okumayı seven, Arapça ve Farisi’ce bilen biridir.
FATİH-HARBİYE ÖZETİ
Darülelhn’da müzik eğitimi alan ve ud çalmayı da öğrenmiş iyi yetişen bir genç kızdır. Neriman liseden tanıştığı ve yedi yıldır birlikte olduğu Şinasi’den gittikçe kopmaktadır. Artık batılılar gibi yaşamak arzusuna düşmüştür. Şinasi ise Fatih semtinin ve geleneksel yaşantının izinde giden bir insandır. Artık Şinasi ve çevresindekilerin tanıdığı Neriman değildir. Giyimi, zevkleri, derslerine ve çevresine karşı olan tavırları değişmiştir. Ud çalmayı bile bırakmış, ud’u köhnemiş ve eskimiş bir zihniyetin çalgısı olarak görmeye başlamıştır.
Neriman Doğulu olmaktan kopmuş Batılı yaşam özentisine kapılmıştır. Batı medeniyeti ait her şeye hayranlık duymaktadır. Bu yüzden İstanbul’da batının etkilerini en çok üzerinde taşıyan Beyoğlu semtine ilgi duymakta Batı medeniyetinin örneklerini gördüğü Beyoğlu’na gidip gelmeye başlamıştır. Her fırsatta evlerinin bulunduğu Fatih’ten tramvayla oraya gitmektedir.
Neriman Beyoğlu’nda zengin bir aile çocuğu olan ve konservatuarın Batı müziği bölümünde okuyan Macit’le arkadaş olur. Macit, Neriman’ın gözünde Batıyı ve medeniliği temsil eden bir gençtir. Neriman bir gün Şinasi ile okuldan birlikte çıkmış Şinasi’ye hayatında ilk defa yalan söyleyerek Macit ile buluşmaya gitmiştir. Şinasi bu yalanın farkına varmış Neriman’ın Macit ile buluştuklarını fark etmiştir. Bu olay Neriman ile Şinasi’nin zaten bozulmakta olan ilişkilerine ağır bir darbe vurmuştur ve araları iyice bozulur.
Neriman batıya ait şeylere merak sarmaya başladığından beri Fatih semtinden ve oradaki yaşantıdan iyice sıkılmaya başlamıştı. Beyoğlu’na gidince sanki hapisten çıkmış gibi oluyordu. Beyoğlu, onun için bir Newyork, Fatih ise Kabil şehri gibi geliyordu.
Neriman arkadaşı Fahriye’yle birlikte Beyoğlu’nda gezerken Macit’e rastlar. Macit Neriman’ı zengin insanların katılacağı büyük bir baloya davet eder. Neriman bu baloya katılmayı çok ister. Baloya gidebilmek için ailesinden izin alabilmek ve gerekli parayı temin edebilmek için Babası Faiz Bey’in gözüne girmeye çabalar. Babası ise değişen tavırlarından dolayı Neriman’a içten içe ve bazen da belli ederek kızmaya başlamıştır. Bu amaçla mutfağa girmekten iğreti duyan Neriman o akşam mutfağa girer ve babasının gözüne girmeyi başarır. Neriman babasının hoşuna gidecek davranışlar yaparak babasını ikna edebilecek tavırlar içine girer. Balo için izin almak ve babasından gereken parayı temin etmek amacındadır.
Neriman yaşadığı semtten ve insanlarından nefret etmeye başlamıştır. Evde durmak zorunda olmak onu boğmaktadır. Akşamları evden çıkıp Beyoğlu’na gitmek istemektedir. Sokaktan geçen helvacılardan, başına koyduğu yastıktan gelen lavanta çiçeği kokusundan ve minarelerden yükselen ezanlardan bıkmıştır. Neriman, eskiden beri hoşlandığı her şeyden bıkmış Beyoğlu’ndaki ışıltılı şeyleri çok sever olmuştur. Fatih semtindeki her şey ona yavan, sıradan basit ve sıkıcı gelmektedir. Fatih, doğuyu, gelişmemişligi ve eskiyi temsil eden evleri virane gibi olan eski bir semttir. Harbiye ise ışıl ışıl sokakları, dükkânları eğlence merkezleri olan şık ve zengin insanların yaşadığı eğlendiği şaşaalı bir yerdir.
Neriman, Macit ile bir kaç sefer Şinasi’den habersizce buluşurlar. Neriman Şinasi’yi gerçekten sevip sevmediğini, Şinasi ile aralarındakilerin bir aşk mı yoksa çocukluktan gelen bir sevgi mi olduğunu sorgulamaya başlamıştır. Şinasi ile aralarındaki ilişki eskiden çok iyi olduğu halde Macit’le tanıştıktan sonra aralarındaki aşkı sorgulamaya başlaması ona da garip gelmeye başlamıştır.
Şinasi’yi gerçekten sevmektedir. Eskiden de birkaç kez bozuşmuşlar ama daha sonra tekrar beraber olmuşlardır. Şinasi’nin ona karşı tavır almasından bu küskünlüğün de bir müddet sonra düzeleceğini ummaktadır. Çünkü aralarında kuvvetli bir sevgi vardır. Babasının bir akşam Şinasi’yi eve çağırması vesilesiyle Şinasi’nin yanına gider. Şinasi ile aralarındaki durumu konuşurlar. Şinasi bir ara Neriman’a oldukça gücenmiştir Neriman’a bir hayli sitem etmiş ona ağır sözler de söylemiştir. Neriman sapsarı kesilir. Neriman’ın önceden beri sinir krizleri geçirdiğini bilen sinir krizi geçirebileceğinden korkan Şinasi Neriman’ın koluna girer. Neriman kolunu şiddetle çeker ve bir şey söyleyecekken söyleyemeden düşüp bayılır. Şinasi. Neriman’ı önce eczaneye sonra da evine götürür. Eve geldiklerinde Faiz Bey, Şinasi’ye artık Neriman’la evlenmeleri gerektiğini söyler Şinasi de evleneceklerini Faiz Bey’e bildirir.
Faiz Bey bu düşüncesini kızı Neriman’a da açar. Neriman da babasına Şinasi’yle uzun zamandan beri birlikte olduklarını, onu çok sevdiğini ve Şinasi ile evleneceklerini ifade eder. Ancak babasından bunun için bir iki ay beklemesi gerektiği yolunda bir süre ortaya koymuştur. Karışık duygular içinde olduğunu, kafasını toparladıktan sonra bu işin olacağını söyler. Arkasından baloya gitmek isteğini bildirmek için en uygun zamanı yakaladığını fark ederek bütün arkadaşlarının katılacağı bir balo daveti aldığını ve kendisinin de bu baloya gitmek istediğini babasına bildirir. Faiz Bey de baloya katılmasına müsaade eder ancak bir şartı vardır. Eğer Şinasi ile giderse buna izin verecektir.
Neriman babasının orataya koyduğu bu şartı Şinasi ye açar. Şinasi konuyu düşünmek ister ama kafası daha da çok karışmıştır. Neriman’daki değişimlerden git gide rahatsız olmaktadır. Bu yüzden Şinasi ise arkadaşı Ferit’le buluşup Neriman’ın çok değiştiğini buna engel olamadığını anlatır. Ferit’te Şinasi’ye Neriman ile Macit’le görüşmesine engel olması gerektiğini tavsiye eder. Bu konuşmadan sonra Şinasi’nin bütün fikirleri bir anda değişir ve bir daha Neriman’ı Macit’le görüştürmemeye karar verir. Ve baloya gitmesine de engel olmaya azimlidir. O akşam Neriman’ı Feritlere çağırıp kararlarını Neriman’a söylemeye karar verir.
Neriman’ın baloya gidebilmesi için bir elbiseye ve biraz da paraya ihtiyacı vardır. Elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında ne tür bir elbise alaması gerektiğine bir türlü karar veremez. Bunun için bir çok baloya katılmış olan dayısının kızlarından balo için fikir edinmek ihtiyacını duymuş onların yanına ve Şişli’ye gitmiştir.
Dayılarının kızlarının evine gittiğinde hayatına yön verecek olan bir olayla karşılaşır. Şahit olduğu buolay Neriman’ın hayatını değiştirir. Eve gittiğinde bir kadının ağlamaktan harap olduğunu görür ve dayılarının kızına bunun nedenini sorar. Anlatılan olay şudur: ”Fakir bir Rus gitaristiyle yaşayan bir Rus kızı, az parayla yaşamak kendisine ağır geldiği için onu terk ederek, tanıştığı zengin bir Rum ile evlenir. Artık balolara gidebilmekte ve her istediğini yapabilmektedir. Ancak gerçek mutluluğu bulamamaktadır. Tahsil görmüş bir kız olduğundan hakiki güzelliği aramaktadır. Rus gencinde bulduğu içtenlik, samimiyet eğitim, kültür ve musiki konularındaki yapabildikleri muhabbetleri bu zengin adamda bulamamaktadır. Zenginlik içindeki bu hayatta eskisinden çok daha mutsuzdur. Her şeyi ve çevresindeki insanların davranışlarını basit ve yapmacık bulur. Pişman olarak tekrar fakir Rus gitariste döner. Fakat adam kendisini kabul etmez. Buna dayanamayan Rus kızı intihar etmiştir.”
Neriman dinlediği bu olayla kendi hayatı arasında büyük bir benzerlik bulmuş birden bire kendine gelmiştir. Gittiği yolun yanlış olduğunu, mutlu olmak için sadece paranın ve medeniyetin yeterli olmadığını, iç huzurun da gerektiğini anlamıştır. Bu öyküyü dinledikten sonra balodan da Macit’ten de vazgeçer.
Neriman akşam Feritlere Gülter ile birlikte gider. Burada Nezahet, Şinasi, Faiz Bey, Müderris Şeref Bey, Ziya Bey, Muammer ve Ferit vardır. Sohbette doğu müziğinin Batı müziğinden üstün olduğu tartışılmaktadır.
Konuşmalardaki bütün laflar Neriman’a dokundurulan imalar ile doludur. Neriman sonunda dayanamayarak ağlamaya başlar. Ben alçak değilim baba, ben alçak değilim…”diyerek sızlanmaktadır. Ağlaması bitince orada bulunanlara balodan ve Macit’ten vazgeçtiğini söyler.
Doğu medeniyetinin köhnemiş bir ürünü olduğu düşünerek bir kenara bırakmış olduğu udunu eline alarak çalmaya başlar. Herkes Neriman’ın eski haline dönmesinden çok mutlu olmuştur.
Onca zamandır, onca geceler boyu uykusuz olan Faiz Bey o gece rahat bir uykuya dalar.
PEYAMİ SAFA İLGİLİ TÜM LİNKLERİ SAYFASI
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın