Fecr i Ati beyannamesi edebi bir topluluğun kurulmasını ve edebiyata dair görüşlerini ve hedeflerini ilan etmesi bakımından önemlidir. Bu beyanname, bir edebi topluluğun kamu oyuna kuruluşunu ve amaçlarını ilan eden İLK BEYANNAMEDİR.
Fecr-i Âti topluluğu, Fecr-i Ati Encümeni Beyannamesini, Servet-i Fünün Dergisi'nde 24 Şubat 1909'da yayımlar, dönemin edebiyat anlayışını eleştirir ve kaybolan edebiyat değerini ‘boş zaman değerlendirme’ anlayışından ‘ruh terbiyeciliği’ne iade etmek ister. Bu amaçla yola çıkan Ahmed Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülend, Emin Lami, Tahsin Nahid, Celal Sahir (Re'is), Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi, Refik Halit Karay, Şabaheddin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melik, Ali Canib, Ali Süha, Faik Ali, Fazıl Ahmed, Mehmet Behçed, Mehmed Rüşdü, Mehmed Fuad, Müfit Ratib ve Yakub Kadri ilan ettikleri anlayış içerisinde eserler verirler.
Fecr-i Ati Beyannamesine imza atanlar: Ahmet Haşim, Ahmet Samim, Emin Bülent (Serdaroğlu), Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir (Erozan), Doktor Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Refik Halit (Karay), Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih (Devrim), Ali Canip (Yöntem), Ali Süha (Delibaşı), Faik Ali (Ozansoy), Fazıl Ahmet (Aykaç), Mehmet Behçet (Yazar), Mehmet Rüştü, Mehmet Fuat (Köprülü), Müfit Ratib, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İbrahim Alaattin.
- Milli Edebiyat'ın başlamasıyla Hamdullah Suphi, Ali Canib ve Celal Sahir'in bu harekete katılmalarıyla topluluk 1912'de dağılmıştır. Yalnızca Ahmet Haşim Fecr-i Ati edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Milli edebiyat hareketine katılmamıştır.
- Fecri Ati'nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celal Sahir, Ahmet Haşim, Müfit Ratip, Mehmet Fuat ve Ali Canib Resimli Kitap adlı dergide; Mehmet Rauf, Hüseyin Suat ve Raif Necdet de eleştirilere Servet-i Fünûn'da cevap verdiler.
Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi( orijinal metin)
" Şimdiye kadar memleketimizde edebiyat kelimesinin haiz olduğu ehemmiyet ve ciddiyeti anlayan ve bu ehemmiyeti halka ifham eden, tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki, pek az kimse gelmiştir. Tarih-i edebimizi tetkik edersek en parlak devirlerde bile edebiyatın bütün ihata-i mâ’nasiyle anlaşılıp anlatılmadığını görürüz. Onun için biz de san’at ve edebiyat daima boş vakitlerin bir hem-dem-i lâtifi olmaktan pek fazla bir ehemmiyet alamamış ve bunların nasıl terbiye-i hissiyenin tekâmülüne hizmet etmek tarikiyle bir milletin pişve-yi terakkiyâtı olduğu takdir edilememiştir. Edvâr-ı kadimeden ayrılıp asr-ı hâzıra doğru gelince yavaş yavaş suret-i telakkinin bir istihaleye uğradığını görüyoruz. Kemal Bey ve hem-zamanları birçok münasebetlerle bu husustaki fikirlerini söylemişlerdir. Kemal Bey’in ‘edebiyatsız millet dilsiz insan kabilindedir’ sözü meşhurdur. Fakat efkâr-ı umumiyenin anlamamaktan ve anlamak için hiçbir rehber-i hayırkar vecdi bulamamaktan mütehassıl lâkaydisine böyle bir cümlenin devasaz olması elbette mümkün değildir. Bu zamana mahsus edebiyatlarında bu hususta hidemâtı görülmekle beraber Osmanlı efkâr-ı umumiyesinin bu rehberi kat’i surette bulduğu tarih i’tiraf etmeli ki Edebiyat-ı Cedide’nin geç ve faa’l zekâlarının Servet-i Fünun sahifelerinde ilk te’sis-i meslek ettikleri zamana tesadüf eder. Bu hey’et-i edebiyenin erkânı o mecmuanın sahifelerinde muhitini tenvir eden bir mazume-i muzi’e vazifesini görüyordu. Fakat hükümetin gittikçe artan zulmü onların kalemlerini ilk darbe-i anif ü kahhârı indirdi. Ve bunların ileride tekrar toplanmak ümidiyle hepsi dağılıp gittiler. Hürriyetin ilânıyla yeniden ziyâlarına intizar edildiği zaman ise pek az istisna ile artık onlar eski melike-i hayalleri olan san’at ve müştüler. Bunu söylemekle bizden evvel gelenlere itiraz eylemek arzusunda değiliz. Zira onların edebiyatımıza ettikleri hizmeti takdir etmemek her halde kadir-şikenlik olur. Biz onlara mazi-i meslekleri için teşekkür ile hal ve istikbale atf-ı nazar edeceğiz.
İşte bu istikbale bakmak azim ve niyetiyle Fecr-i Ati teşekkül ediyor. Fecr-i Ati azası kendilerine herkesten ziyade edebiyat-perest ve azim-perver olmaktan fazla bir kıymet ve ehemmiyet atfetmek cesaretini almamakla beraber temelini attıkları müessesinin bu beyaban-ı ilm ü edeb içinde bir sâye-zâr-ı zümrüdin olmasına intizaren şimdilik Avrupa’daki emsâlinin küçük bir numunesini temsil ve irade etmesine çalışacaklardır. Lisanın, edebiyatın, ulum-ı edebiye ve ictimâiyenin terakkisine hizmet etmek, ayrı ayrı şurada burada tenemüv eden isti’dadları sinesinde cem ederek ittihad ve ictima’nın hâsıl oedeceği kuvvetle tekemmüle, müsâdeme,i efkârın parlatacağı bârika-i hakikatle tenvir-i efkâra çalışmak: İşte Fecr-i Ati’nin gaye-i azm ü merâmı?
Fecr-i Ati azasının semerât- mesaisini ihtiva edecek bir kütüphane te’sis etmek üzeredir. Edebiyat-ı Cedide’nin parlak zekalarına da matla-ı envar olmak meziyetini haiz olan Servet-i Fünun Mecmuasında neşredecektir.
Bundan başka memleketimizin terakkiyat-ı fikriye ve hissiye sini te’min edecek âsâr-ı mühimme-i garbiyeyi kendi azasına ve mükâfatlı müsabakalarla haricden intihab olunacak zevata tercüme ve neşrettirmek, umumi konferanslar vererek halkın seviye-i zevk,i edebisinin a’lasına, hudud-ı malumatının tevsi’ine çalışmak, memâilik-i garbiyedeki müessesat-ı mümâsile ile te’sisi revâbıt ve münasebât ederek memleketimizin tenemmüvat-ı edebiyesini Garb’a, Garb’ın envarını afak-ı şark’a nakledecek metin ve ulvi bir nakil vazifesini görmek Fecr-i Ati’nin cümle-i emellerindendir.
Tanzim hükumete i’ta olunan Nizamname’nin bir sureti yakında neşrolunacaktır.
Efkar, ı münevvere eshabının bu teşebbüs i hayrı bir nida-yı teşçi ve takdir ile karşılayacağına eminiz. Çünkü acı bir itiraf olmakla beraber söylemekten çekinmeyiz ki memleketimizin ilme, san’ata ihtiyacı pek şediddir. Bu ihtiyacı telafi için atılacak en küçük adım rehiya, i’tilaya doğru atılmış demektir; ve bundan mahrum olmak muazzez vatan için elim bir öksüzlüktür."
BEYANNAMENİN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİLMİŞ HALİ
" Şimdiye kadar memleketimizde “edebiyat” kelimesinin kazandığı önemi ve ciddiyeti anlayan ve bu önemi halka anlatan -tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki- pek az kimse gelmiştir. Edebiyat tarihimizi incelersek en parlak devirlerde bile edebiyatın en geniş manasıyla anlaşılıp anlatılmadığını görürüz. Onun için bizde sanat ve edebiyat daima, boş vakitlerin güzel bir arkadaşı olmaktan pek fazla bir önem kazanmamış ve bunların, duyuların eğitilmesine hizmet ederek bir milletin ilerlemesine öncülük ettiği takdir edilememiştir. Geçmiş devirlerden ayrılıp asrımıza gelince yavaş yavaş bu anlayışın değişmeye uğradığını görürüz.Namık Kemal ve çağdaşları bir çok münasebetlerle bu konudaki fikirlerini söylemişlerdir. Kemal Bey’in ''Edebiyatsız millet dilsiz insan kabilindendir.” sözü meşhurdur.Fakat kamuoyunun, anlamamaktan ve anlamak için hiçbir yol gösterici bulamamaktan hasıl olan ilgisizliğine, böyle bir hamlenin deva olması elbette mümkün değildir. Bu zamana mahsus edebiyatların da bu hususta hizmeti görülmekle beraber Osmanlı kamuoyunun bu yol göstericiyi kati surette bulduğu tarih, itiraf etmeli kî Edebiyat-ı Cedîde’mizin genç ve faal zekalarının Servet-i Fünun sayfalarında edebî mekteplerini ilk kurdukları zamana, rastlar. Bu edebî topluluğun kurucuları o derginin sayfalarında çevresini aydınlatan ışıklı bir burç vazifesini görüyordu. Fakat hükümetin gittikçe Artan zulmü onların kalemlerine ilk sert ve ezici darbeyi vurdu.Bunlar, ilerde tekrar toplanmak ümidiyle hepsi dağılıp gittiler. Hürriyetin ilanı ile yeniden ışıklarının beklendiği zaman ise, pek az istisnası ile, onlar eski hayallerinin melîkesî o!an sanat ve edebiyata karşı bir ilgisizlik bulutuna bürünmüşlerdi. Bunu söylemekle bizden evvel gelenlere itiraz etmek arzusunda değiliz. Zira onların edebiyatımıza ettikleri hizmeti takdir etmemek her halde Kadirbilmezlik olur. Biz onlara geçmiş çalışmaları için teşekkür ile geleceğe gözlerimizi çevireceğiz.işte bu geleceğe bakmak azim ve niyetiyle Fecr-î Ati kuruluyor. Fecr-i Ati üyeleri kendilerine, herkesten çok edebiyat sever ve kararlı olmaktan fazla bir değer ve önem vermek cesaretini bulmamakla, beraber temelini attıkları kuruluşun bu ilim ve edebiyat çölünde yeşil bir gölgelik olmasını beklerken şimdilik Avrupa’da ki benzerlerinin küçük bir örneği, göstermeğe çalışacaklardır. Dilin, edebiyatın, edebî ve sosyal ilimlerin gelişmesine hizmet etmek bir tarafa, şurada burada filizlenen kabiliyetleri, sinesinde toplayarak birlik ve beraberliğin doğuracağı kuvvetle gelişmeye, fikir çatışmalarının parlatacağı hakikat şimşeğiyle fikirleri aydınlatmaya çalışmak: işte ,Fecr-i Ati'nin karar ve niyetinin maksadı!Fecr-i Ati üyelerinin çalışmalarının meyvelerini ihtiva edecek bir kütüphane kurmak üzeredir. Edebiyat-ı Cedîde'nin parlak zekalarına da tanyeri olmak meziyetine sahip olan Servet-i Fünun dergisi eserleri yayınlayacaktır. Bundan başka memleketimizin duygu ve düşünce hayatinin gelişmesini temin edecek önemli batı eserlerini kendi üyelerine ve mükafatlı yarışmalarla dışarıdan seçilecek kişilere tercüme ettirmek halka açık konferanslar vererek halkın edebi zevkinin yükselmesine, bilgisinin sınırlarını genişletmeye çalışmak, Batı ülkelerindeki benzer kurumlarla ilişki kurarak memleketimizin edebî mahsullerini batıya, batının ışıklarını doğu ufuklarına nakledecek sağlam ve yüce bir köprü vazifesi görmek Fecr-i Ati'nin dilekleri arasındadır.Hazırlanan ve hükümete verilen nizamnamenin bir örneği yakında yayınlanacaktır. Aydınlarımızın bu hayırlı teşebbüsü teşvik ve takdir edici bir ifadeyle karşılayacağına eminiz. Çünkü acı bir itiraf olmakla beraber söylemekten çekinmeyiz ki memleketimizin ilme ve sanata ihtiyacı çok fazladır. Bu ihtiyacı telafi için atılacak en küçük adım kurtuluşa, yücelmeye doğru atılmış demektir. Ve bundan mahrum olmak aziz vatan için acı bir öksüzlüktür."
Genel olarak bakıldığında bu beyannamenin söz ettiği başlıklar şunlardır:
1- Edebiyat şahsi ve muhteremdir.
2- Edebiyatın önemi ve ciddiyeti halka anlatılmalıdır. Ülkenin sanata ve ilmi çalışmalara ihtiyacı vardır
3- Sanat ve edebiyat boş vakitlerin verdiği sıkıntıyı gidermek için bir vasıta değildir. O, duyguların eğitimine yardım ederek milletin gelişmesini sağlar.
4- Edebiyatı-ı Cedide’nin, Namık Kemal’den itibaren savunduğu edebiyat anlayışı, halka mal edilmemiştir.
5- Edebiyat-ı Cedideciler Meşrutiyet’ten sonra sanat ve edebiyatla ilgilenmemişlerdir.
6- Fecr-i Ati topluluğu dilin ve edebiyatın gelişmesine hizmet etmek üzere kurulmuştur.
7- Topluluk, Batılı ülkelerin edebiyatlarını Doğu’ya, Doğu’nun edebiyatını da Batı’ya tanıtacaktır.
8- Kütüphaneler açacaklar, batı edebiyatına ait önemli eserleri tercüme edecekler, edebiyata hizmet için konferanslar, düzenleyip yarışmalar açacaklarını söylemektedirler. Edebiyatı ve sanatı ileriye götürmek için her şeyi yapacaklardır.
Tüm bu iddialarına karşın edebiyatta pek bir varlık gösteremeyen topluluk, yapabildikleriyle de Servet-i Fünuncuların çizgilerini aşamamışlar, hedeflerine ulaşamadan, iddialarını yerine getiremeden kısa bir süre içinde dağılmışlardır.
Edebiyatımıza kazandırdıkları en önemli şey de yukarıdaki beyannameleri olmuştur. Fecri Ati kendisini kamuoyuna bir beyanname ile duyuran ilk topluluğumuzdur. Önemleri de işte buradan gelmektedir.
Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilir yazı ve şiirlerinizi; tez, inceleme vb paylaşabilir; yazılara katkıda bulunabilirsiniz.