29.05.2020
Denizlerden, dağlardan, ovalardan geldiler
Surlara al bayrağı dikmek için öldüler
Şira'yı kıskandırdı kalp göğünde ışıklar
Hepsi ölüme teşne, hepsi Hakk'a âşıklar
Kükredi Ulubatlı çalınca mehter marşı
İslâm'ın gür sedası inletti arzı, arşı...
Peygamber müjdesine mazhar olmaktı niyet
Allah'ın nusretini bildiriyordu ayet
Şahîler elli üç gün dövdü kadim surları
Hakk nuru aydınlattı müstakbel asırları
Allah'ın askerleri yârdan, serden geçtiler
Şehadet şerbetini yudum yudum içtiler
O gün tamama erdi yarım kalmış dilekler
Gıptayla nazar kıldı gök kubbeden melekler
Ölerek ölümsüzlük şerbetine kandılar
Baharda gül suyuyla, zemzemle yıkandılar
Yıldızların altında şehrayin vardı o gün
Nice kınalı kuzu vatana yârdi o gün
Akıllara ziyandı İstanbul kuşatması
Emsalsizdi Hilâl'in kör Salip'e çatması
Küçük dilini yuttu Bizans ordusu önce
Fatih'in gemileri karadan yürüyünce
Zalimler dûçâr oldu hançere ve kamaya
Şehitlerin ruhları yükseldiler semaya
Topların ateşinde yandı boğaz suları
Geriye püskürtüldü Bizans'ın pusuları
Cengâver Ulubatlı şanlı sancağı astı
Serdengeçti yiğitler tarihe mühür bastı
Hayra yordu bu millet Fatih'in rüyasını
Sürdü mukaddem şehre İslâm'ın boyasını
Filler sefa sürerken karıncanın sırtında
Bir güneş bekliyordu tepelerin ardında
Kerpetenle söktüler surların dişlerini
Hakikat eylediler Fatih'in düşlerini
Ayakların değdiği her yer yeşerdi o gün
Dağlar gibi heybetli mümin beşerdi o gün
Bir asra sığmayanlar, bazen sığar ânlara
Akşemseddin, Güranî ot tıkadı çanlara
Önüne ne çıkarsa ezip geçti yiğitler!
Fena mülkünü değil, Hakk'ı seçti yiğitler!
Gayyasında ne varsa ağzından kustu haçlı
O gün nutku tutuldu, bir ömür sustu haçlı
Fatih ve İstanbul'un gerçek oldu muradı
Denizlere at sürdü, şaha kalktı kıratı
Uyanmak istemedik gördüğümüz rüyadan
Sükûtu dil eyledik edepten ve hayadan
Rüyanın tabirini sormalıyız Haliç'e
Dağıldı karanlıklar, çok şükür bitti gece?
Bu şehir bir dilberdi işvesiyle, nazıyla
Bir cennetten farksızdı efsunlu Boğaz'ıyla
Ölçülemez kıymeti altına miyar oldu
Onca âşık içinde Fatih'ine yâr oldu
Haçlılara şer olan, bize hayırdı o gün
Cenab-ı Hak hilâli el-hak kayırdı o gün
Konstantiniyye elbet olunacaktı fetih
Hakk sana nasip etti bu kutlu işi Fatih!
Bu mukaddes gazanın destanını yazansın
Şükür, hakkından geldin o köhnemiş Bizans'ın
Topların uğultusu sağır etti kulağı
Hilâlin tebessümü nura gark etti çağı
Muhammed kokan Mehmed, müjdelenmiş serdardı
O, kibirli Bizans'tan İstanbul'u kurtardı
Topların ateşinden hem yer hem de gök yandı
Gözü mahmur Üsküdar bir zafere uyandı
Fatih'iyle gür çıktı mahzun İslâm'ın sesi
O ümmetin kılıcı, kimsesizin kimsesi!
Yıkıp köhnemiş çağı, yeni çağ açtı Fatih!
Yüreklerde muhabbet, başlarda taçtı Fatih!
Bin dört yüz elli üçte nefes aldı İstanbul!
Çok bilinen meçhulden bir ses aldı İstanbul!
Yeditepe, İslâm'a tebessüm etti o gün
Fatih'in orduları küffara yetti o gün
Yine de söyleyeyim, belki değil sırası...
Ezanlara hasrettir o fethin hatırası
Şahadet parmağıdır, kalemdir minaresi
Onsuz iyileşemez yüreklerin yaresi
Fatih'i kahrettirir bu zamanki hâlimiz
Beş buçuk asır evvel bu muydu hayalimiz?
Samimiyet ruhları arındırır kirlerden
Ey şehir kurtul artık köhnemiş fikirlerden!
İdrakin darmadağın, beyninden kan sızıyor
Bak Fatih mezarında bu hâline kızıyor
Gerçeğe uyanmalı, rüyaların deminden
Payını almalısın mâzinin erdeminden
Dağılsın karanlıklar, gayri def olsun sisler
Yüzünden eksilmesin o mübarek akisler
Ümmetin gözbebeği, İslâm'ın öz malısın
Kaybettiğin ruhunu arayıp bulmalısın!
Kalelerin burcunda zaman uyansın bugün
İslâmbol olsun şehir, Hakk'a dayansın bugün
M. NİHAT MALKOÇ
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın