Firuzan'ın Kırk Yedililer Romanı Hakkında ve Özeti

13.10.2019

 
 
 
Kırk Yedililer adlı roman 1935 İstanbul doğumlu Türk kadın yazar Firuzan’ın bir romanıdır.  İlk baskısı 1974 yılında yapılan roman,  12 Mart Muhtırasının arifesinde 68 Kuşağı olarak adlandırılan sol çevrelerin romanı haline gelmiş, bu kuşağı oluşturan sosyalist gençlerin elinden düşürmediği başucu eserlerinden birisi olmuştur.
 
Kırk Yedililer, 1975 yılında Türk Dil Kurumu roman ödülünü de alınca hem yazarı Firüzan oldukça ünlenmiş bir yazar haline gelmiş, hem de bu romanı sosyalist gençliğinin okunmazsa olmaz sayılan eserlerinden birisi olmayı başarmıştır.
İstanbul’da doğan sadece ilkokul eğitimi alabilen, ama kendi kendini yetiştiren Firuzan’ın edebi hayatı 1956 yılında Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayınlanan öyküleri ile başlamış, yazar 1964-1972 yılları arasında a Dost, Yeni Dergi ve Papirüs dergilerinde yayınlanan öyküleri ile edebiyat dünyasında dikkatleri çekmeye başlamıştı. 1971 yılında basılan "Parasız Yatılı" adlı öykü kitabı ile dikkat çekmeyi başaran yazar, 1972 yılında “Parasız Yatılı" adlı öykü kitabı Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanınca dikkatleri çekmeye başlamış, henüz 25 yaşında iken yazdığı ve 1974 te yayımlana 47’liler romanı ile sol çevrelerin dilinden düşürmediği bir romancı olarak tanınmıştı.
 
Sosyalist düşüncedeki gençlere hitap eden roman sosyalist ağabeylerinin ve ablalarının öykülerini anlatan bu romanı çok sevmişler “abi ve ablalarına bakarak yollara düşen devrimci gençler, romanı kolayca benimsemişlerdi” 
Füruzan bu romanında 68 Kuşağı sol ideolojiyesahip siyasi örgütlenmeleri oldukça yoğun ve detaylı olarak işlemiştir. “68 Kuşağı sol ideoloji örgütlenmesinin bir panoraması “olarak görülen bu roman , 68 Kuşağının örgütlenmesini de hikaye etmiş, “68 Kuşağı’nın ideallerini ,eylemlerini, yaşantılarını bakış açılarını  ve hayal kırıklıklarını da çözümlemeye, irdelemeye çalışmıştır.”
 
Cemil Meriç, Hisar dergisinin Haziran 1975 sayısında şu cümlelerle özetlemiş romanı: "Kırk Yedi'liler bir kâbusla başlıyor. Birkaç ay önce yaşadığı bir işkencenin korkunç intibalarını silmek isteyen bir genç kız, hatıralara sığınıyor. Bu bir roman değil, 650 sayfalık bir kâbus. Arada bir insanca pırıltılar, Erzurumdan bir iki kartpostal, birkaç sevimli çehre. Sonra işkence, işkence, işkence... Gerekçesi olmayan bir ithamname bu. Cellatlar korkunç, kurbanlar deli. Kırk Yedi'liler sayıklar gibi konuşuyorlar. Ne söylediklerini anlayamıyoruz. Karşılarında da habis ve kıyıcı hayâletler. Kitap inandırmıyor, isyan ettiriyor. Her adımda bir bataklığa gömülüyorsunuz. Ve içinizden korkunç şüpheler geçiyor: tımarhanede miyim? Bir roman değil, bir kâbus. Yazar uçurumu derinleştiriyor, insanla insan arasındaki uçurumu. Oysa 47'lileri daha çok sevdirebilirdi bize"
 
'Kırk Yedi'liler'i yakın tarihin dramatik bir dönemini, kadın sorununu, Cumhuriyet'in büyük kentlerde ve taşrada izlediği seyri ele alışı ile gözden kaçırılmaması gereken bir hikâyeyi barındırıyor “ Radikal Kitap, 21/04/2006
 
Seçilmiş Hikâyeler' de yayımlanan öyküleri ile yayın hayatına başlayan Firuzan, Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gül Mevsimi, Gecenin Öteki Yüzü gibi öykü kitapları ile öykücülüğünü devam ettirmiştir. “ 47'liler” adlı romanı ile şöhrete kavuşan yazarın diğer romanı ise   “Berlin'in Nar Çiçeği' dir.
 
Benim Sinemalarım adlı öyküsü 1989’de sinemaya uyarlanana yazarın diğer romanı “Berlin’in Nar Çiçeği “1988 yılında yayınlanmıştır.
 
47’liler adlı roman 1969 olaylarına 12 Mart öncesi ve sonrası dönemdeki siyai yapılanmalara ve Türkiye gündemine ışık tutan bir roman olmaktadır. Roman 1969 yılındaki öğrenci örgütlenmeleri ve o yıllardaki sol çevrelerin dünyasını ortaya koymaktaki başarısı ile de dikkat çeker.  Firuzan bu eserini henüz 25 yaşında iken yazmış hemen hemen kendi kuşağını oluşturan bu gençlerin içinde bu gençlerin hayatlarını ve dünyaya bakış açılarını başarı ile gözlemlemiştir.  
 
 
ROMANIN KONUSU
 
68 Kuşağı denilen Üniversite gençliğinin geleneksel toplum ve siyasi yapıyla çatışmaları, devrimci harekete katılan Emine'nin gördüğü işkenceler, sağcı solcu çatışmalarında ardı ardına gelen ölüm haberleri, her türlü şiddet ve çatışma şekliyle karşılaşan gençlerin hayata bakışları ve anlamlandırmaları eserin konularını teşkil etmektedir.
Roman, ezilenlerin, göçmenlerin ve sosyalist gençlerin doğru bildikleri ile sistem, geleneksel yapılar, rejim ve karşıt görüşler ile yaşadıkları çatışmalara dayanmaktadır. 
 
ÖZETİ
 
68 kuşağı denilen 1970 li yıllardaki solcu ve sosyalistlerin romanı olan roman 1947 doğumlu Emine’nin polislerden işkence gördüğü günlerde ailesini ve çocukluk günlerini hatırlaması ile başlar.  Emine’nin annesi ve babası da öğretmendir.
Emine’nin babası olan Başöğretmen Selahattin Kozlu,  annesi ise İlkokul Öğretmeni Nüveyre Kozlu’dur.  Selahattin Kozlu ve Nüveyre, Erzumda yaşamaktadır.  Erzurum’da bir okulda başöğretmen, eşi Nüveyre Kozlu da aynı okulda ilkokul öğretmenidir
 Emine’nin iki kardeşi daha vardır. Emine’nin ablası Seçil,  güzel bir genç kızdır. Emine’nin küçüğü ve erkek kardeşi olan Kubilay ise tek erkek çocuğu olduğu için şımarık büyümüştür.  
Emine’nin ailesi ev işlerine yardımcı olsun diye evlerine Kiraz adındaki Karslı bir kızı almışlardır. Kiraz da tıpkı Emine gibi 1947 doğumlu ve Emine ile yaşıt fakir bir ailenin kızıdır. Emine’nin annesi  Nüveyre Hanım,  Kiraz’ı ve ailesini alt sınıf insanları olarak görmekte Kiraz ve ninesine onlar diye hitap etmektedir. Kiraz, Nüveyre Hanım tarafından aşağılanmasına rağmen Nüveyre Hanım, tarafından her türlü kötülüğü yapabilecek kişiler olarak görülmelerine rağmen onlarla yaşamaktadır.  Nüveyre Öğretmen evini ve düzenini korumak için devlet, ahlak ve düzene bağlı gözüken bir kadındır. Fakat hem Seçil hem de Emine ile yakın bir  bağ kuramamış Sosyalist ve devrimci düşüncelere kapılan kızları ile iyi anlaşamamaktadır.
Evin işleri çoğalınca Kiraz’ın ninesi de eve çağrılmakta Nüveyre Hanım, onlar diye nitelendirdiği Kiraz ve Ninesini en azla yetinmeyi hak edecek alt sınıftan insanlar olarak görmektedir. Fakat Emine Kiraz ve Ninesini sevmekte annesinin onlara haksızlı ettiğini düşünmektedir. Bu nedenle Emine, evlerindeki çalışan Kiraz ve ninesine çok yakın davranmaktadır.
Emine’nin ablası Seçil, Ertegün adındaki bir evli bir Üsteğmene âşık olur.  Bunun üzerine ailesi onu İstanbul’daki anneannesinin yanına gönderirler. Seçil,  İstanbul’da ve anneannesinin yanında liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümüne devam eder ve bu bölümü bitirir. Seçil mezun olduktan sonra zengin bir avukatla evlenerek İzmir’e yerleşir.
Selahattin ve Nüveyre Kozlu’nun tayinleri Ankara’ya çıkmıştır. İzmir’e yerleşen Seçil’in burada iki çocuğu dünyaya gelir. Emine de büyüyüp liseyi bitirince İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’ne girer.  Devrimciler arasına karışan Emine, kendisi gibi 1947 doğumlu diğer solcu ve devrimci öğrencilerle 1969 yılında başlayan öğrenci olaylarına karışır. Emine’nin  kendisi gibi 1947 doğumlu olan Haydar adındaki bir sevgilisi vardır.
Emine ile Haydar diğer solcu öğrenciler gibi olaylara karşımaya başlamışlardır. 1969 olaylarına karışan öğrencilerin ön yüzde gözüken amaçları üniversite reformunu sağlamak emperyalizm ve sömürü düzenine dikkat çekmektir.  Fakat diğer öğrencilerle birlikte Emine ve Haydar da tutuklanır. Emine ve haydar hapiste işkenceler görmüşlerdir.  İşkenceler sonrasında hapisten çıkan Emine’yi ailesi Teşvikiye’deki apartmanlarına bırakır. Ancak sevgilisi Kağızmanlı Haydar, hâlâ tutuklu kalmıştır.
Bu esnada İzmir’de yaşayan Seçil’den üzücü bir haber gelir.. Selahattin Bey’le Nüveyre Hanım’ın büyük kızları ve Emine’nin ablası olan Seçil, daha önce iki kez intihardan kurtulmuş ama üçüncü intihar teşebbüsünde canına kıymış, iki çocuğunu da artık yetim bırakmıştır.
Haydar, hapiste iken Emine Haydar’ın ailesi ile tanışır. Haydar’ın ailesi, Emine’ye Emine’nin anne ve babasından daha da yakın davranmaktadır. Bunun üzerine Emine, Haydar’ın ailesi ile yaşamak için onların köylerine gitmeye karar verir.
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar