KategorilerYabancı Roman Özetleri Romancılar Frankenstein Hakkında Özeti Mary Godwin Shelley

Frankenstein Hakkında Özeti Mary Godwin Shelley

14.03.2015

Frankenstein  adlı roman  İngiliz yazar Mary Wollstonecraft Godwin Shelley (d. 30 Ağustos 1797 - ö. 1 Şubat 1851), yazdığı bir romandır.

1797 yılında Londra'da doğan Mary Wollstonecraft  Godwin Shelley’in  Babası William Godwin, siyasi görüşleriyle tanınan bir yazar, annesi Mary Wollstonecraft ise dönemin etkili bir kadın hakları savunucusuydu. Annesi doğumu sırasında ölen yazarı babası büyütmüş, Mary Shelley çocukluğunun büyük bölümünü kitap okuyarak, hikâyeler yazarak geçirmişti.  Mary 1814'de, romantik şair, Percy Bysshe Shelley'e âşık olmuş onunla evlenerek  İtalya'ya yerleşmişti.

Frankenstein romanın ana hatları  Mary’nin ilk yıllarında  ve  1816 yılının yaz aylarında   yarı uyanık bir halde iken gördüğü bir kâbus neticesinde oluşmuş; eşi tarafından da desteklenen bu hikâyesi “ Frankenstein ya da Modern Prometheus “ başlığı altında 1818 başlarında yayımlanmıştı. [1]

Yazar Mary Shelley’in  romantizme dâhil olan bir şairle evlenmesi bu romanın tarzının ortaya çıkmasında etkili bir olaydır.  Mary Shelley bu romanını yazarken Frankenstein karakterini 17.yüzyıl'da Almanya'da Frankenstein Şatosu’nda doğmuş olan simyacı Johann Konrad Dippel ve çalışmalarından etkilenerek oluşturmuştur.  Ayrıca romanın üzerinde  18.yüzyılda yaşamış olan  İtalyan bilim adamı Giovanni Aldini'nin de etkisi önemlidir.

Bu roman çok ses getirecek romantik akımın en güçlü seslerinden biri olacaktı.  Felsefi bir konu ve amaç için yazılmış olsa da bir korku romanı olarak anılacak olan bu romanda yazarın hayatı ile ilgili ilginç bir  ayrıntı vardı.  Romanın karakterleri tıpkı yazarları gibi annesiz  karakterlerdi. Frankenstein, Walton, Elizabeth, Justin, Felix, Agatha, Safie ve Canavar bir biçimde ya anneden mahrum kalmış  ya da  hiç bir zaman bir anneye sahip olamamışlardı.[2] Kadın karakterlerin son derece pasif, erkeklerin ise  takıntılı derecede macera, bilgi ve ün peşinde koşuyor olmaları dikkati çeken diğer bir yönüdür. Ayrıca Milton’un kayıp Cennet romanı ve Genç Werter’in acıları adlı romanın tesiri bu eserde açıkça görülür. Canavar bu romanları okuyarak hayatı, kendisi ve insanlığı sorgulamakta o yüzden de kendi tanrısından bir Havva istemektedir.

Frankenstein;  yayınlandıktan sonra pek çok kimse tarafından bir korku romanı gibi algılandı. Katil, canavar denilen yaratık ve yaratıcısı Dr. Frankenstein  aslında bir kurbandı ve Modern çağa ve rasyonel aklın egemenliğine karşı romantik başkaldırının metaforu olarak tasarlanmış bir karakterdi.  Bu roman yazarından da çok meşhur olan ve tanınan romanlardan biri  olmuştu. Mary Shelly ise bu romanın yazarı olarak ve Frankesteın romanı sayesinde bilinen bir yazar oldu.

Frankenstein ile adı  anılan bilenen  Mary Shelley  Lodore, Falkner ( 1837 ), Perkin Warbeck ve The Last Man[3] adlı romanlar da yazan bir yazar olmasına rağmen onun ünü en çok tanınmış olan Frenkesteın adlı romanın gölgesinde kalmıştı.

Frankenstein veya Modern Prometheus,  ilk kez İngilizce olarak 1818 yılında Büyük Britanya'da yayımlandı.  Birçok kez sinema ve tiyatroya da uyarlanmış olan bu roman ünü tüm dünyaya yayılan ve benzeri pek çok romana esin kaynağı olan bir roman haline geldi.

Fernkesteın’ın konusu öylesine etkili olmuştu ki tüm dünyada buna benzer pek çok romanın yazılmasına da vesile oldu. Bu bakımdan Mary Sheller’in bu eseri bu türden eserlerin ilk örneği veya membaı haline gelmiş oldu.

Aslında yazar tarafından felsefi bir roman olsun diye yazılan  Frankenstein, daha çok korku romanı olarak hatırlanıp bilinmişti, Yazar bu romanında  “ toplum dışına itilen, kendi savaşını veren ve bu savaşta yenilen farklı insanların acıklı öyküsü anlatmak “ istemişti.

“Yaratığın, tanrısına başkaldırmasını işleyen romanda, Mary Shelley de tanrıya yaşadığı mutsuzlukların sebebini sormaktadır. Annesinin ölümüne sebep olmasının acısı (annesi onu doğururken ölmüştür), mutsuz ve yalnız çocukluğu, sorunlu eşi, ölen çocukları nedeniyle, yarattığı kahraman aracılığıyla tanrıya başkaldırır: -"Madem beni sevmeyecektin, beni neden yarattın?"[4]

Roman pek çok kez tiyatroya ve sinemaya uyarlandı. Romandan esinlenerek yapılan en meşhur filmlerden birisi 1994 İngiltere - ABD ortak yapımı korku filmi olan ve Özgün adı Mary Shelley's Frankenstein olan film üt 1995'te Türkiye'de de sinemalarda gösterime verilmişti.[5]

KONUSU

Tıp öğrencisi Victor Frankenstein; ölümsüzlüğü bulmayı amaçlamaktadır.  Sonunda hayatın sırrını keşfedip bir ucube yaratır. Victor Frankenstein  canlandırdığı bu ucubeden tiksinip kaçmış ama ucube onun peşini bırakmamıştır.  İyi kalpli olmasına rağmen bu ucube, sevgisizlik ve yalnızlık sebebi ile Yaratıcısından bir Havva isteyecektir. Yaratıcısı bunu kabul etmeyince öç almaya kalkışmış ve işler çok karışmıştır.

Dr. Frankenstein, , Tanrı'nın yerine geçmek arzusunun, kadının rolüne soyunmak ve canlı bir varlık "doğurmak" istemesinin bedelini ödeyecektir.

ÖZET

Tıp öğrencisi Victor Frankenstein; hastalıklara son verebilmek için ölümsüzlüğü bulmayı amaçlamaktadır. Deneyleri sonunda yaşamın sırrını keşfeder ve bunu üstün bir insan yaratmaya kafasına koyar. Çeşitli mezar ve mahzenlerden topladığı ceset parçalarını bir araya getirerek 2,50 metre boyunda bir insan yaratmaya  çalışır. Sonunda Frankenstein  adındaki ucubeyi  canlandırır.  Fakat Victor Frankenstein  canlandırdığı bu yaratık gözlerini açtığında tiksinti duyarak kaçar. Canavar

Yaratık ise kendisini yaratan Victor Frankenstein  tanımakta fakat  insanların ondan neden korkup kaçtıklarını anlayamamaktadır.  Yaratık babası kabul ettiği Dr. Frankestıen’i  buldukça, Dr fırsatta kendi yarattığı bu yaratıktan kaçmaya çalışmaktadır.

Ucube görüntüsüne rağmen  iyi yürekli temiz kalpli, yumuşak mizaçlı şiddetten kaçınan bu yaratık görüntüsünden dolayı insanları korkutup ürkütmektedir.  Görenlerde korku, iğrenme ve tiksinti uyandırdığı için  insanlar arasına girmemektedir. Bu yalnızlık ve dışlanmışlık duygusu  ve toplumun ondan nefret etmesine dayanamaması  bu yaratığı bunalıma  itmektedir.  Yaratık babası (Dr. Frankenstein'ı) bulup, ondan hesap sormak istemeyi düşünmeye başlamıştır.

Bir müddet sonra bir aileyi izlemeye başlar. Canavar yanlarına sığındığı bir aileyi izleyip dinleyerek konuşmayı ve okumayı öğrenir. Okuduğu  üç kitap sayesinde, insanlığı ve kendi hayatını sorgulamaya başlar. Plutarc’ın Yaşamları, ona insanlık tarihinin önemli kişiliklerini, savaşı, erdemi ve kötülüğü, Goethe’nin “Werter’in Acıları” romanı “ümitsizliği ve hüznü” öğretmiştir.  Milton’ın Kayıp Cennet’i ise Canavar’ın durumuna daha  yakındır. Kendi tanrısını bu hikâyedeki tanrı ile karşılaştırır. Âdem’in tanrısı yarattığı varlığı korumuş, yalnız kalmaması için ona bir eş vermiştir.  Canavarın tanrısı ise düşünme, konuşma, hissetme yetenekleri verse de onu sevgisiz bırakmıştır.

Ucube Frankenstein,  bu ailedeki fertlerin birbirlerine karşı duyduğu sevgiyi gördükçe ve kendisini yalnız  ve sevgisiz hissetmektedir.  Babası ile konuşarak kendisine  bir eş yaratmasını ve aile kurmasını istemeye  başlar.  Ancak Dr. Frankenstein  ikinci bir canavar ve Havva yaratmanın sonuçlarından çok korkmuş ve verdiği sözü tutmaktan vaz geçmiştir.  Yaratığın bunalımı çoğaldıkça acımasız bir yaratık haline gelmeye başlar ve kendisini yaratan Dr. dan öç almaya karar verir.

Yaratıcısının da  kendisi gibi acı çekmesine, yalnız kalmasına sebep olacak ölümler zincirini başlatan yaratık Dr. Frankenstein'ın en küçük kardeşini öldürerek işe başlar.   Açılan  dava sonunda diğer kardeşi  suçlu bulunup  idam edilir. Dr. Frankenstein  bu vicdan azabı ile yaşarken Elizabeth  adlı bir kadınla evlenmiş ve evlendiği ilk geçe Elizabet de canavar tarafından öldürülmüştür.

Canavarın, cinayetleri durdurmak için tek şartı tanrısının kendisine benzeyen bir dişi yaratmasıdır. Frankenstein, bunu önce kabul etse de  oluşacak muhtemel kötü sonuçları düşünerek bu sözünden vaz geçer.

Dr. Frankenstein  bunun üzerine canavarı yok etmek için   peşine düşerek Kuzey Kutbu'na ulaşır.  Yolunu kaybeden WıctorFrenkesteıne’yi   Kaptan Robert Walton  gemisine alır. İyice yorgun düşen Victor Kaptan'a hikâyesini anlatır. Bir kaç saat sonra Kaptan Walton canavarı yaratıcısının cesedinin üzerinde ağlarken görmüştür.  Canavar  kapatana  yaşamından nefret ettiğini vicdan azabından kurtulmak için kutbun uzak bir köşesinde kendini yakacağını başka birisi daha benzeri bir canavar yaratmasın diye bedenini yok edeceğini söyler.

Canavar, yüzen bir buz parçasına atlar ve karanlıkta kaybolur.

KAYNAKÇA


[1]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Mary_Shelley

[2]  https://www.kitapozeti.net/frankenstein.html

[3]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Mary_Shelley

[4]  https://tr.wikipedia.org/wiki/Frankenstein

[5]  ] Milliyet Gazete Arşivi" (Türkçe). gazetearsivi.milliyet.com.tr. Erişim tarihi 23-6-2015

 

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da