KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarGayb Erenleri Nedir Kutb Üçler Yediler Kırklar

Gayb Erenleri Nedir Kutb Üçler Yediler Kırklar

20.03.2017
 
 

Gayb Erenleri  (   Kutb Üçler Yediler Kırklar  )

Osmanlıca yazılışı;  gayb :  غيب

Gayb kelimesi Arapça kökenlidir. Lügatlerdeki manaları: gizli olan, göze görünmiyen, kayıp, belirsiz, bilinmiyen şeyler şekillerindedir.

Alem-i gayb : gözle görünmiyen şeylerin âlemi.

Alim-ül-gayb : görünmez şeyleri bilen, Allah.

Hazîne-i gayb : Allah nimetlerinin gözle görünmiyen hazînesi.

Ricâl-i gayb :herkes tarafından görülemeyen ve Allah'ın emirlerine göre insanları idare etmeye çalışan kutsal kimseler.” ( bkz.osmanice.com/osmanlica-8659-)

Arapçada “duyu organları ve aletler aracılığı ile algılanamayan “ soyut varlıkları ifade eden  “  gayb “ kelimesi ile Türkçe asıllı olup “ olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Tanrı'ya adamış, ermiş, evliya, veli.[1] Anlamına gelen eren sözcüğünün birleşmesi ile oluşmuştur.

Gayb Erenleri, Ricâl yahut mâlü’lgayb olarak da ifade edilen halk arasında üçler, yediler, kırklar olarak bilinen kutsanmış kulları ifade eder.

Gayb erenleri hakkında farklı kaynaklar şunları yazmaktadır. “Şeyh Muhyiddin ” Ricalil ğayb dünyanın her tarafını gezip, dünya için çok faydalı işler yaparlar.”[2]

“Ricalil ğayb yedi (7) kişidirler. İbrahim Aleyhisselamın ve Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.) in milletindedirler. Dünya üzerinde sekiz yöne dağılmışlardır. Bu dağıldıkları yönler, Doğu, Kuzey doğu, kuzey, Kuzey batı, Batı, Güney batı, Güney ve Güney doğu yönünde olurlar.”[3]

Ricaü’l gayb  yani erenler :” arzda ve semada Hak’tan başka yerlerini kimsenin bilmediği, alçak sesle konuşan, utangaç, yeryüzünde vakarla yürüyen, kendilerine rastlayanlara selâm verip geçen ve huşû içinde.  Yaşayan velîler zümresidir. Ricâlü’l-gaybın şahısları değil mânevî halleri gizlidir” [4]

İskender Pala  “Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğünde şu şekilde açıklar:  “Bunlar her devirde mevcut olup Allah'ın emirlerine göre insanları idareye çalışırlar. Ancak halk bunların kim olduklarını bilemez. Her çağda Allah’ın tecellisine mazhar olup Peygamberimizin manevi mirasına sahip olan bir kişi yaşar. Buna kutup denir. Kutbun sağında ve solunda iki yardımcısı vardır ki bunların hepsine birden "üçler" denir. Ayrıca âlemin dört yanında idareyi sürdüren dört kişi daha vardır ki diğer üçüyle birlikte "yediler" adını alırlar. Bunlardan sonra da dereceleri daha düşük kırk kişi gelir ki bunlara da "kırklar" denir. “[5]

Ricalü’l Gaybin en üst mertebesinde bulunan ulu erene Kutb denir.  “Onun kalbi Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in kalbi üzredir.” Üçler, yediler, kırklar ve ahyarlar Kutb’un alt mertebelerinde olan erenlerdir.  Üçler tayy-i zamân ve tayy-i mekân sırlarına sahip olan kişilerdir. Tayy-i mekân yerin ayakaltında dürülmesi ve böylece uzak bir yere çok hızlı şekilde gidilmesidir. Kutbun aynı anda iki yerde görülmesinin sırrı da buradadır. Tayy-i zaman ise bir an içinde çok uzun bir zamanın geçmesidir.

Üçlerden sonra abdallar gelir.   Allah yedi iklimi yedi Abdal ile korur. Yedi semanın ruhaniyeti yedi Abdala bağlıdır. Bu yedi Abdal her biri yedi semadan birinde duran peygamberlerin birinden güç alır.  Haftanın yedi gününde olacakları yedi iklim ve yedi peygamber sayesinde Abdalların tasarrufuna verilmiştir.[6]

Abdallar istedikleri kişilere görünen, istemediklerine görünmeyen, zamanı ve mekânı aşarak diledikleri yere gidip gelebilen ve diledikleri zamanda olabilen gizemli güçlere sahip ulular olarak düşünülmüştür. [7]Abdalların dileklerinin Allah katında çok kıymetli olduğu onların hiçbir dileğinin geri çevrilmeyeceği inancı vardır. İnanışa göre gizli güçleri olan ve büyü gücüne sahip olan abdallar, bol yağmur yağması, bereketin artması ve belalardan korunmak için Allah’tan ne dilerse kabul edilir. Bu bakımdan abdallar sevilen, güçlerinden medet umulan, hatta korkulan kimselerdir[8]

Uşşak-ı terk edip  sefer etti ol  mâh- rû
Gaib erenleri ola her yerde hazır.                      Nevi

Enîsi gâyib erenler celisi ehl-i safâ
Ziyâde ede yaşım gibi rahmetin Mevlâ   Yahyâ Bey

 KAYNAKÇA

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
esaesa446
Esa Resmi Hesap8 years ago
Gayemiz , doğru, yanlış, iyi, kötü, faydalı, faydasız diye niteleyip yorumlamadan kültürel varlıklarmızın zenginliklerini ve detaylarını ortaya koymaktır. Nesnel açıdan bakılınca taş faydasız, çamur değersiz, elmas kıymetli , kum yararsız değildir. Daha doğrusu nesnel bakış nesneye bu açılardan bakmaz , çamurun taşın elmasın öznel özelliklerini tespite ve tanımlamaya çalışır. Bu ise bir anlamda Padışahın o nesnede tezahür ettiği sırı açığa çıkarmak manasına da gelebilir. Nitekim, yarasanın nasıl uçtuğunu anlamak radyo dalgalarını, radarları tv uydu alıcılarını vb keşfettirmiştir. Yorumunuz seyr ü seferinize neden olan inanç , tefekkür, ruh ve düşün dünyanızın izleklerini ortaya koymuştur. Şunu da demek isterim ki. dünya ve içindekiler aleme göre sahrada bir kum tanesidir. Bu dünya kum tanesi ise gördüğümüz ve anladığımız sadece bu kum tanesi. Dünya gibi olan milyarlarca kum tanesi olduğu anlaşılınca , bu düşün ve inanç dünyalarımız kim bilir nasıl sarsılacak?