Gecelerimiz

10.11.2016
Gecelerimiz
 
Sararmış alnı derin, gamlı çizgilerle hazin
Bir infiâlini takrir eden zavallı güneş
Yanında zühreyi bulmuştu âsumândan eş.
 
Ve gözyaşıydı bütün hasta, münfail denizin
Kadın likaasını örten hafî, güzel kederi,
Sevimli, ra’şeli, âzürde, ince şübheleri;
 
Semâ karardı; bütün sisli bir tefekkürden
Temessül etmişe pek benzeyen sönük geceler
Öpüştü rûhumuzun neş’esiyle az, muğber.
 
Ve biz, bu levhanın üstünde serpilen, büyüyen
Bulutların mütereddid kanadlı sinesine
O günkü his ile baktık niçin, yavaşça yine?..
 
O his, o tattığımız zehr, o belki bir hicrân,
Hayır o hiç, yok o her şey, bugün kanattı bizi,
Fakat niçin, neye ketm ettiniz şu giryenizi?..
 
Elem şebâbımızın hakkıdır, ve ağlamayan
Her aşk evet ne kadar sahte bir muhabbettir;
Ve saklanırsa elem belki bir cinâyettirl...
 
Bakın denizlere hicrân bakışlı dalgaların
Şu taşlar, inciterek gizli gizli her yerini,
Nasıl kanattırıyor incecik kederlerini!..
 
Ve siz de ey büyük, ey hasta, ey sevimli kadın
Biraz gurûrumu yerlerde şöyle ağlatınız;
Biraz bu kalbime en doğru aşkı anlatınız!..
 
Sönük, hazîn geceler artık öptü, sildi bizi;
Semâ yok işte; uzaklarda zühreler eriyor;
Karanlık en acı, en kirli perdeler geriyor.
 
 
Biraz karanlığa yaklaştırın şu kalbinizi;
Yazıktır, aşkımı hissettirin; yeter, başımı
Biraz da okşamayın; silmeyin bu gözyaşım:!...
 
 (Geçtiğim Yol, 1912)
 

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar