Birçoğumuz, akrabalarımız ve arkadaşlarımız hakkında yaptığımız bazı konuşmaları; dertleşmek, içini dökmek , paylaşmak gibi duygularla yaptığımızı söyleriz . Bu şekilde ifade ederek, sanki vicdanımızı da rahatlatmaya çalışır ve bir bakıma yaptığımızı masum gibi göstermeye çalışırız. Aslında o konuşmalar da bir nevi gıybet değil midir? Haklarında olumsuz değerlendirmeler-bize göre doğru da olsa, haklı da olsak- yaptığımız kişiler, o sözleri duyduklarında, üzülecek ve tepki göstereceklerdir büyük bir olasılıkla. O halde haklı da olsak böyle bir davranıştan sakınmaya çalışmalıyız. Vicdanımızı rahatlatmak adına, yanlış davranışlarımıza kılıf aramamalı; dilimizi gıybetten arındırmalıyız. En azından yaptığımızı meşrulaştırmayıp yanlış bir davranışta bulunduğumuzun farkında olalım ki o davranışa yönelmeyelim. Gıybetini yaptığımız kişilere karşı öfkemizi, kötü düşüncelerimizi daha da beslemeyelim. Unutmayı, büyütmemeyi, o kişileri olduğu gibi kabullenmeyi deneyelim. Kalbimizi affetmeye alıştıralım. Affetmek elbette Allah'a mahsustur. Biz de hoşgörülü olmaya çalışalım. Hoşgörülemeyecek durumları da hoş görün demiyorum tabii ki. Ama insanî bir yaklaşımla ve düzgün bir üslûpla, yanlış bulduğumuz davranışları ve durumları yüz yüze konuşmak mümkün değil mi ? Gıybeti, günlük hayatımızın olağan ve rutin durumlarından biri olarak görmesek daha iyi olmaz mı? O halde, dertleşmek, paylasmak, içini dökmek gibi maskeler takarak karşımıza çıkan gıybetin tuzağına düşmeyelim. Sevdiklerimizi hoş sözlerle anarken, davranışlarından hoşlanmadıklarımızı da haklı da olsak yanlışlarını üçüncü şahısların yanında dillendirmeyelim. Ancak o kişinin başkalarına zararı olacağını düşünüyorsanız, yani yaptığı yanlışların konuşulmasında bir yarar görüyorsanız, yaptığınız elbette gıybet değildir. Kötülükler konusunda tabii ki uyarıcı olalım. Ama gönlünüz, fikriniz ve zikriniz iyilikleri konuşmaktan yana olsun. Kötülükleri yeren, iyilikleri öven bir dile; kötülere Cenab-ı Allah'tan hidayet dileyen, iyilerin kiymetini bilen zengin bir kalbe sahip olalım. İyilere yakın olalım; kötülüğü huy edinenlerden de çok uzak duralım. İyiliklerle kalın! Dostlarınız iyilerden olsun. Sözlerimi, Allahü Teala'nın Hucurat Suresi'ndeki gıybete dair şu ayetiyle noktalamak istiyorum:
" Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin( birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın( arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir."( Hucurat Suresi, 12)
Sevim Kınalı
8 years ago