Göktürk Bengütaşları Yazıtları Anıtları

15.03.2014

 

 

GÖKTÜRK KİTABLERİ- ORHUN YAZITLARI


BENGÜTAŞLARIN KEŞFEDİLMESİ



Farklı Türk dillerinde Mengütaş, Bengüdaş, Bengütaş olarak da söylenir. Orhun Abidelerinin de içinde bulunduğu bu yazılı taşların sayısı yaklaşık olarak 250 adettir. Aşağıda önemli olanlarının zikredileceği bu taşlardan Çin kaynakları eskiden beri söz ederken yakın zamanlara kadar pek çoğu bir sır olarak kalmış ve içerikleri çözümlenememiştir.

Orta Asya da Orhun nehri, Ordu Balık ve Mavu Balık şehirleri yakınlarında üzerinde tuhaf yazıların bulunan taşların yer aldığını belirten ilk kaynak, 13. asırda İlhanlı tarihçisi Alâeddin Ata Melik Cüveynî  ve onun  Tarih-i Cihangüşadır.

Çin kaynakları da kitabelerin dikilişini bildirmiş olsa da 18. ve 19. yüzyıllara kadar bu yazıtlar tespit edilememiştir. Batı’da Yenisey Yazıtları’ndan ilk bahseden Romen Seyyah Nicolaie Gavriloyiç Milescu’dur. Rus çarı I. Petro'nun emriyle Sibirya bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Strahlenberg, 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı ile yazılmış Kırgızlara ait mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtlarından üç tanesini keşfeder. [1] Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap haline getirip Stockholm'de yayınlamıştır. 1889 yılında Nikolay M. Yadrintsev, Moğolistan’da Kül Tigin’e ait olduğu anlaşılan bengü taşı bulmuştur. Yadrintsev Bilge Kağan’a ait abide ile Ongin Bengü Taşını da keşfetmiştir. Bu sırada başka bir araştırmacı 1893’te Hoytu Tamir yazıtlarını bulmuştur. Tonyukuk bengü taşı ise, 1897’de botanikçi Yelizaveta Krements tarafından keşfedilmiştir. [2]

Türkolog Radloff'un başkanlığında bir Rus heyeti bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını alarak kitap  halinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunması süreci hız kazanmıştır.

Yazıtların  çözümlenmesi öyküsü  1889 yılında Moğolistan'ın Orhun Vadisindeki yazıtların çözümlenmesi ile başlar. Bu yazıtlar I. Göktürk ve II. Köktürk devletine ait olan  7. Ve 8. yüzyılın başlarında yazılan bu yazılar 1893 yılında Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Ludwig Peter Thomsen ve Rus Türkolog Vasili Vasilyeviç Radlof'un yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisinde bilim dünyasına açıklanmıştır.

Danimarkalı dil bilimci Thomsen 25 Kasım 1893'te " Göktürk abece” sini çözmüş Orhun yazısını çözmeyi başarmış, , bu keşfini de 15 Aralık 1893'te Danimarka İlimler Akademisinin özel bir oturumunda açıklamıştır. [3] [4]  İlk çözdüğü kelime de Tanrı olmuştur. Yazının çözülmesinden sonraki süreçte Thomsen ve Radloff anıtların metni ve çevirisi üzerinde yarışa girmişlerdir. [5]

Yazıtlar, yazıtlarda kullanılan yazı ve dil üzerindeki çalışmalar günümüzde de devam etmektedir.

Orhun Yazıtları, Türkiye'de ilk kez Necib Asım yayımlamış, Necib Asım bu kitabını Radlof ile Thomsen'in eserlerinden yararlanarak Osmanlıca olarak hazırlamıştır. [6]

Hüseyin Namık Orkun dört cilt olan eserinin birinci cildini Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarına ayrılmıştır. Orkun, Thomsen'in yayınını örnek almış, onun daha sonradan yaptığı düzeltmeler ve Kâşgarlı Mahmud'un sözlüğünden yararlanmıştır. [7] 1970'te Muharrem Ergin Orhun Abideleri isimli eseri yayımlanmış,. Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarının metinleri ve Türkçe çevirileri ile küçük bir sözlüğü de çalışmasının içine almıştır. [8] Yazıtların hem dil hem de yazı bakımından özgün metni ile günümüz Türkçesine çevirisini Prof. Dr. Muharrem Ergin (1971) yapmıştır.[9]

 Böylece Orhun yazısı bilim dünyasının dikkatini çekmiş Orhun yazıtlarından iki yüzyıl öncesine ait Yenisey Yazıtları'nın tamamına yakını da bu süreçte ortaya çıkarılmıştır. Bilge Kağan Tonyukuk ve Külteğin kitabelerinin de dâhil olduğu tespit edilebilen Göktürk bengütaşları şunlardır:

  • Mahan Kağan ( Bugut)
  • Çoyren (Çoyr) / (687 – 692)
  • Hoytu Tamir / (717 – 720)
  • Öngin (İşbara Tamgan Tarkan) (719 – 720)
  • İhe Huşuto (Köl İç Çor) / (723 – 725)
  • İhe Aşete (Altun Tamgan Tarkan) / (724)
  • Bayın Çokto (Tonyukuk) / (716 – 734)
  • Birinci Orhun (Kül Tigin) / (732)
  • İkinci Orhun (Bilge Kağan) / (735)
  • İhe Nur / (730)
  • Hangiday
  • Talas
  • Nalahya
  • Gürbelçin Kaya Yazıtı

 

Bu yazıtların dışında bulunmuş olduğu halde henüz çözülüp okunmamış, içeriği açıklanmamış çok sayıda yazıt vardır. Tespit edilen ve pek çoğu okunan yazıtların toplamı 250 adet civarındadır. “Henüz neşredilmemiş, Kopelko isimli bir ressamın, haber verdiği, kırmızı mürekkeple yazılan bir yazıtı vardır. Bu Yenisey havalisi yazıtıdır, henüz bunu yayınlamadık. gor Leonidoviç Kızlasov metnin yayın hakkını almış, üzerinde çalışıyor.[10]

Mahan Kağan ( Bugut)

 

 “Türk /Bilge/ Kaganı Nivar’ın Mahan Tigin’in ölümü üzerine bir bengü taşın dikilmesini buyurması”, “Mahan Tigin ve Muhan Kağan’ın ortak hükümdarlıkları”, “Mahan Tigin’in tahta çıkışı”, “Mahan Tigin ile Tatpar Kağan’ın (Taspar Kağan’ın)  ortak hükümdarlıkları”… Gibi 572-580 yılları arasında gerçekleşen olaylar teşkil etmektedir. Adını (Kutsal Beyaz Göl) bölgesindeki Bugut dağından alan yazıt, dağın km doğusunda I. Köktürk Kağanlığı (Türük Bil) dönemine ait anıt mezar külliyesindedir. Bugut yazıtı, içerik ve şekil açısından sonraki yıllarda dikilen bengü taşlarına örnek teşkil etmiştir. Bugut yazıtı ve bu yazıta ait kaplumbağa kaide, bugün Çeçerleg Müzesi’nin bahçesindeki açık alanda sergilenmektedir." [11]

Üzerine oturtulduğu kaplumbağa kaidesi ile birlikte 245 cm yüksekliğinde olan yazıtın tepeliğinin ön yüzünde (bugün sağ tarafı parçalanmış durumda) “kurttan süt emen çocuk tasviri” ne yer verilmiştir. Yazıtın, “kaplumbağa” şeklinde bir kaide üzerine oturtulmuş olması, Köl Tigin, Bilge Kağan,  Taryat, Tes, Şine Us yazıtları başta olmak üzere birçok bengü taşın kaplumbağa kaide üzerine yerleştirilmesine; kurttan süt emen çocuk tasvirinin de (farklı şekilde de olsa) Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının tepeliklerinde de yer almasına esas teşkil etmiştir.[12]

Bugut yazıtı, Moğol bilim adamı Ts. DORJSÜREN tarafından 1956 yılında (toprak altından çıkarılan kaplumbağa kaidesi ile birlikte) ait olduğu mezar külliyesinden alınıp, Arhangay Aymag’ın şehir merkezi Çeçerleg’deki müzenin bahçesine getirilir. Saadet Çağatay ve Semih Tezcan bu yazıtı günümüz Türkçesine çevirmişlerdir.

Çoyren (Çoyr) / (687 – 692)

 

"1928'de Moğolistan'ın başkenti Ulan Bator'un güneydoğusunda, Doğu Gobi Aymağı'ndaki Çoyr istasyonunu yakınlarında bulunan Çoyr (ya da Çoyrın) Yazıtı aslında Orta Asya heykelciliğinin tipik bir unsuru olan bir taş baba (ya da taş nine) heykelidir. Bu heykellerin Çin mi yoksa Türk kökenli mi oldukları konusunda kesinlik yoktur. Çoğu beyaz mermerden yapılmış olan ve sağ ellerinde kadeh, bıçak, mendil gibi nesneler tutan ya da tutuyor gibi duran; sol elleri ise görülmeyen bir kılıca uzanan; elbise, saç örgüsü, küpe, başlık, çanta kabartmaları ile süslenmiş taş baba'larda yazıya pek rastlanmaz. Ancak üzerindeki bir sözcükten dolayı bir sınır taşı olduğu tahmin edilen Çoyr Taş Babası, diğerlerinden farklıdır, çünkü üzerinde 6 satırdan oluşan Göktürkçe bir yazıt vardır" ( Toplumsal Tarih Dergisi , Şubat 2003, S.110) 

Bir Köktürk erinin İlteriş’e katıldığını anlatan 6 satırlık bir yazıttır. Kimi bilim adamları Göktürk alfabesinin kullanıldığı ilkyazı olarak kabul etmektedirler.  

 

Hoytu Tamir / (717 – 720): Hoytu Tamir bölgesinde bulunduğu için bu ad ile anılmaktadır. Diğer yazıtlardan taş üzerine kazınarak değil, kayalar üzerine boyanarak oluşturulmuş bir kayanın üzerine kırmızı ve yeşil bir mürekkeple yazılmış olmaları nedeni ile farklıdır. 34 parçadan oluşur. 1893'de jeolog, arkeolog, tarihçi ve etnograf D.A. Klements tarafından bulunan ve ancak ıslandığı zaman görünür hale gelen bu yazıtların Göktürklere bağlı bir kavim olan Tarduşlar'a ait olduğu sanılmaktadır. Çünkü burada İhe Hüşotu adlı bir başka yazıtta da adı geçen Köl İç Çor'un Maymun yılında (720 ?)"Beşbalık üzerine yaptığı dört seferden" söz edilir. [13]

Öngin / Öngin (İşbara Tamgan Tarkan) (719 – 720) 19 satırdan oluşur. Bilge Işbara Tamgan Tarkan adlı bir beyin Türk Ulusu için nasıl çalıştıkları anlatılır. Yazıtta, “kağana bağlılık” fikri işlenmiştir.

 

İhe Huşotu (Köl İç Çor) / (723 – 725): 29 satırdan oluşmaktadır. Bilge Köl İç Çor, muhtemelen Tunyukuk ile aynı yaşlarda veya ondan biraz daha büyük olmalıdır. Bu ad onun bir unvanıdır. “Bilge Köl İç Çor, Kök Türk Kağanlığının yeniden toparlanışında da yer alan kişilerden birisidir. Özellikle ünlü Kapgan Kagan’ın çok sayıda seferine iştirak  etmiş  olup, onun  bir  cihan  devleti  oluşturmasında  mühim bir  rol oynamıştır. Bu sebepten Çinlilerin Tunyukuk gibi çekindikleri bir başka Türk aksakalı da Işbara Bilge Köl İç Çor’du[14]

Metinlerde, Bilge Kağan tarafından Tarduşlara lider olarak atanan Göktürk valisi, komutanı ve savaşçısı Köl İç Çor’un savaşlardaki yiğitliklerini Türgişler’le savaşması, kahramanlıkları ve yuğ töreni anlatılır.  “Onun cenaze merasimine Kapgan Kaganın küçük erkek kardeşi İl Çor Tigin başta olmak üzere birçok Kök Türk ileri geleni katılmış, heykeli ve kitabesi diktirilerek, büyük bir devlet töreniyle son yolculuğuna uğurlanmıştır.[15]


İhe Aşete (Altun Tamgan Tarkan) / (724); İhe Nur / (730) ve Hangiday adlı birkaç satırlık metinden oluşan üç küçük yazıt da, Köktürk Bengü Taşları arasında bulunmaktadır. Altun Tamgan Tarkan’ın anlatıldığı, on satırlık bir yazıdan ibarettir.


Talas Yazıtları

Evliya-Ata şehri civarındaki Ayır-Tam-Oy (=Kırk Kazık) denilen yerde ilki 1886'da, diğerleri ise 1898, 1961 ve 1982 yıllarında bulunan 13 kadar yazıttır.  Bu yazıtlar Altayların batısındaki Türk yazıtlarına örnektir. İlk olarak bir Rus memur ve Finli bilim adamı Heikel tarafından rapor edilen bu yazıtlar Bişkek Müzesi'nde sergilenmektedir. Yazıtların birinde bir adam tarlasına sınır çizdiğinden söz eder. Bir diğerinde bir doğal afetten yakınılır. Bir başkasında ise tipik bir Türk âdeti olan "atın kuyruğunun bağlanması" aktarılır. 1936'da bulunan bir ahşap yazıt ise bir başbuğa haber götüren bir ulağın ağzından yazılmıştır. [16]


Gürbelçin Kaya Yazıtı

1929 yılında Munke Oçir adlı bir Moğolistanlı tarafından Hugunu-Han Dağı'nda Gürbelçin mevkiinde bulunmuştur. Yazıtta günümüz Türkçesiyle "ben Tanrı kulu, yazdım" anlamına gelen "tengri kulı, bitidim" ibaresi okunur. Bu ifade bazılarına Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lugat-it Türk adlı eserinde yer verilen Kulbak adlı bir Türk ereninin öyküsünü hatırlatmıştır. Kaşgarlı Mahmud'un anlattığına göre Kulbak adlı ermiş kişi, Balasagun Dağları'nda taşlara ''Tengri kulı Kulbak'' yazardı ve Kulbak bu yazıyı kara bir taşa yazdığında yazı ak olur, ak bir taşa yazdığında kara olurdu. [17]

 

ORHUN ANITLARI

 

Orhun Yazıtları, Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde, Orhun Vadisindeki Koşo Çaydam gölü civarlarındadır. Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koşo Çaydam bölgesinde Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir.

Göktürk alfabesi ile yazılmış Orhun Anıtlarının da dâhil olduğu tespit edilebilen bengütaşların sayısı 13 civarındadır. Yazıtların üçü çok önemlidir ve bu üç bengütaş Orhun Anıtları veya Orhun Kitabeleri adıyla anılmaktadır.  İki taştan oluşan Tonyukuk, 720; Kül Tigin, 732; Bilge Kağan, 735 yılında dikilmiştir. Kül Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kül Tigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, heykeller, balballar, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları da bulunmaktadır.

Göktürk yazısı iki tip yazılmıştır.  İlk tip yazı büyük anıtlarda karşımıza çıkmış olan özel hattatların ve nakkaşların yazdığı büyük anıtlarda karşımıza çıkan yazı tipidir.   Bu yazı tipleri Bilge Kağan, Köl Tigin, Tonyukuk, Köl-İç-Çor, Ongin ile diğer külliyelerdeki büyük yazıtlardan ve Yenisey boylarındaki küçük yazıtlarda görülmüştür.

Yazı tiplerinin birincisi, Bilge Kağan, Köl Tigin, Tonyukuk yazıtlarında olduğu gibi taşın içerisine kazılan özel hakkakların yapmış olduğu yazıdır. En güzel örneği ve sağlam kalan örneği Tonyukuk Yazıtıdır,

İkinci yazı tipi ise alelacele, kılıçla kamayla veya bıçakla çiziktirilmiş izlenimi veren yazı tipidir. “Ancak taşını dikerken, yanınızda hakkâk yok, yazıyı kim kazıyacak? 0 zaman, kesme yazı dediğimiz yahut çizme yazı dediğimiz, kılıcın, bıçağın ucuyla yapılan yazıtlar. Mesela 134 numaralı Yenisey yazıtı gibi yazıtlar, meydana geliyor.” [18]

 

Tonyukuk Anıtı


Tonyukuk anıtı, dört cepheli iki dikili taş halindedir. Yazılar, diğer taşlara göre daha silik durumdadır. Tonyukuk, Bilge Kağan'ın kayın babası İlteriş Kağan'ın amcası Kapgan Kağan'ın ve Bilge Kağan'ın akıl hocası ve baş veziridir. Bu anıtı Tonyukuk ihtiyarlık günlerinde diktirmiş yazılar da kendisine aittir.

 

Bu taşlarda Göktürklerin, Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, Çinlilerle nasıl savaşıldığı, savaşın nasıl yapıldığı ve Tonyukuk'un neler yaptığı anlatılır.

 

Bu anıtta üç adet bengütaş bulunmaktadır. Birinci yazıt, 243 cm; ikinci yazıt ise 217 cm yüksekliğindedir. Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta 27 satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır.

Kül Tigin Anıtı


Kül Tigin Yazıtı 3,35 metre yükseklikte, kireçtaşından yapılmış ve dört cephelidir. Doğu-batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimetredir. Kuzey-güney cepheleri de aşağıda 46, yukarıda 44 santimetredir. Üst kısım kemer şeklinde ve yukarıda beş kenarlı olarak bitmektedir. Anıttaki satırların uzunluğu 235 santimetredir. Yazıtın doğu yüzünde 40; güney ve kuzey yüzlerinde 13'er satır Göktürk harfli Türkçe metin vardır. Batı yüzünde ise, devrin Tang İmparatoru'nun Kül Tigin'in ölümü dolayısıyla gönderdiği Çince mesajına yer verilmiştir. Batı yüzde Çince yazılar dışında yazıta sonradan eklenmiş Göktürk harfli iki satır bulunmaktadır.

 

Yazıtın kuzeydoğu, güneydoğu, güneybatı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe metinler mevcuttur. Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan'ın ağzından nakledilerek birlik, bütünlük mesajı verilir. Yazıtın doğu, kuzey ve güney yüzlerinin yazıcısı, Yollug Tigin, batı yüzünün yazıcısı ise, Tang İmparatoru Hiuan Tsong'ın yeğeni Çang Sengün'dür. Kül Tigin yazıtının doğu yüzünde, bütün Türk boylarının ortak damgası olduğu sanılan dağ keçisi damgasına; doğuya ve batıya bakan "tepelik" kısımlarında ise, kurttan süt emen çocuk tasvirlerine yer verilmiştir. Yazıt, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Zira yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım yıldırım düşmesi sonucunda parçalanmıştır. Orijinalinde kaplumbağa kaide üzerinde bulunan yazıt, bu kaidenin de parçalanması üzerine 1911 yılında, sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine oturtulmuştur. Ayrıca bu anıt 732 yılında dikilmiştir. Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan`ın ağzından nakledilerek birlik, bütünlük mesajı verilir.

 

Kül Tigin yazıtının Rusça bir yayını da 1899'da Platon Mihayloviç Melioranski tarafından yapılmıştır. Aynı yıl, Radlof yazıtların yeni basımının ikinci cildini yayımlamıştır.


 
Bilge Kağan Anıtı

Bilge Kağan Yazıtı 
Kül Tigin Anıtının bir kilometre uzağındadır. 734 yılında ölen Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılan bu anıt 735 yılında dikilmiştir. Yazıtta Bilge Kağan'ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta, öğütler verilmekte ve Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar da bunlara ilave edilmektedir. Ayrıca Kağan'ın konuşmasından başka yeğeni Yuluğ Tigin'in kayıtları da yer almaktadır. Yaklaşık 3,75 metre yüksekliğinde olan yazıt, dört cephelidir. Yazıtın doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15'er satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır. Batı yüzünde ise, (Kül Tigin yazıtında olduğu gibi), Çince bir metne yer verilmiştir. Batı yüzün tepelik kısmının ortalarına da Göktürk harfli Türkçe manzum metin yazılmıştır. Yazıtın güneydoğu, güneybatı ve batı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe küçük metinler bulunmaktadır.
Çince kitabenin altından Türkçe kitabe devam etmektedir. Ancak Çince kitabe tamamen silinmiştir. Bilge Kağan'ın ölümünden 1 yıl sonra oğlu tarafından yaptırılmıştır. Kitabede Bilge Kağan ve yeğeni Yollug Tigin'in sözleri yer almaktadır. Bilge Kağan Kitabesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır. O yüzden tahribat ve silinti Bilge Kağan Kitabesinde çok fazladır. Bu abidenin etrafında yine türbe enkazı, heykeller bulunmaktadır.


YAZITLARDAKİ KELİMELERİN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE KARŞILAŞTIRMASI

 

Ali CİN ve Yaşar TOKAY,  BENGÜ TAŞLARIN SÖZ VARLIĞI İLE TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SÖZ VARLIĞININ KARŞILAŞTIRILMASI adlı çalışmalarında eski Türk yazıtlarının söz varlığı ile Türkiye Türkçesi ağızlarının söz varlığı karşılaştırılmış ve yazıtlardan tespit edilebilen 1291 sözcüğün 536 sı Türkiye Türkçesi ağızlarında varlığını sürdürmektedir. Bu durumda göz önünde bulundurduğumuz bengü taşlardaki 1291 sözcükten % 41,4 ü bugünkü ağızlarında çeşitli biçimlerle yaşamaktadır. Türkiye Türkçesi

Ağızlarında karşıladığımız bu 536 sözcükten 36'sında anlam değişmesi (% 7); 72'sinde hem ses hem de anlam değişmesi (% 13); 124 ü ise herhangi bir ses ve anlam değişmesine uğramadan (% 23) ağızlara kadar ulaşmıştır. 536 sözcükten 309 u (% 57) yalnızca ses değişmelerine uğrayarak Türkiye Türkçesi ağızlarına kadar gelebilmiş olduklarını tespit etmişlerdir. [19]


KAYNAKÇA

 

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhun_Yaz%C4%B1tlar%C4%B1

[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhun_Yaz%C4%B1tlar%C4%B1

[3] Prof. Dr. Osman F. SERTKAYA, ESKİ TÜRKLER OKUR YAZAR MIYDI,

https://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20DILI/1.php

[4] Thomsen, Vilhelm. Inscriptions de l'Orkhon dèchiffrèes (1896 bas.). Helsingborg.

[5] Radlof, Vasili. "II" (Rusça, Fransızca). Die Alttürkischen inschriften der Mongolei, Neue Folge (1897 bas.). St. Petersburg.

[6] Asım, Necib (Osmanlıca). Orhun Abideleri (1924 bas.). İstanbul.

[7] Orkun, Hüseyin Namık. "I" (Türkçe). Eski Türk Yazıtlar (1936 bas.). İstanbul: Türk Dil Kurumu Yayınları, Devlet Basımevi.

[8] Prof. Dr. Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2002, s. XVI-XXII ISBN 975-451-017-4

[9] Prof. Dr. Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2002, s. XVI-XXII ISBN 975-451-017-4

[10] Prof. Dr. Osman F. SERTKAYA, ESKİ TÜRKLER OKUR YAZAR MIYDI, turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20DILI/1.php

[11] Cengiz ALYILMAZ, Bugut Yazıtı ve Anıt Mezar Külliyesi, https://onturk.wordpress.com/2012/01/25

[12] Cengiz ALYILMAZ, Bugut Yazıtı ve Anıt Mezar Külliyesi, https://onturk.wordpress.com/2012/01/25

[13] Toplumsal Tarih Dergisi , Şubat 2003, S.110

[14] Prof .Dr. Saadettin GÖMEÇ, Işbara Bilge Köl İç Çor”, Orkun, Sayı 68, İstanbul 2003

[15] Prof .Dr. Saadettin GÖMEÇ, Işbara Bilge Köl İç Çor”, Orkun, Sayı 68, İstanbul 2003

[16] T. Tekin, Orhon Yazıtları, İstanbul, 1995.a. g. y., "Kuzey Moğolistan'da Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi",Belleten, Ekim 1982, s.795-838.

[17] Anonim, Tarihi Aydınlatan Benggü Taş'lar newsgroups.derkeiler.com/Archive/Soc/soc.culture.turkish eklenme tarihi 2007-10

[18] Prof. Dr. Osman F. SERTKAYA, ESKİ TÜRKLER OKUR YAZAR MIYDI, turkoloji.cu.edu.tr/ESKI TURK DILI/1.php

[19] Ali CİN ve Yaşar TOKAY,   BENGÜ TAŞLARIN SÖZ VARLIĞI İLE TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SÖZ VARLIĞININ KARŞILAŞTIRILMASI, Turkish Studies - Winter 2012, p.653-703 , TURKEY

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar