Gül Kasidesi

15.03.2012



Gül Kasidesi


Habib’im bir gülü vermez diye küsmüş yare gül 
Ele gülmüş bana gülmez diye kaç bin pare gül. 


Çiseler dökse gözünden bağa tek sır dememiş 
O tomurcuk kederinden bulamaz tek çare gül 


Nice bülbül sesi duymuş yüreğin mest edecek 
Razı gelmez Habib’inden demeyen sazlara gül 


Bade içmiş rüyasından o yârin Ay simadan 
O hayalin hicabından yüze tülbent sara gül 


Süsenin hançeri yarmış kanı her dem akıyor. 
Ne haram eyledi bilmez yine düşmüş zara gül 


Kimi kan der, kimi çiy der; utanıp döktüğü ter 
Rüyadan yordu duyanlar kızarır ısrara gül 


Deva bulsun yüreğinden onu el üste tutan 
Yanağından koku kalmış Habib’im gül-zara gül 


Bade içtin name aldın kokular açtı için 
Yedi renk kaftanı giydin niye bahtın kara gül 


Dudağın resmine dönmüş Habib’im güldü deyip 
Nazenin kaldı o yüzden cemalinden hare gül 


O tomurcuk gibi kalsam diyemem sevda büyük 
Diyerek yüz dudağından açılır bağlara gül 


Habib’imden reha bulsam diye feryat ederek 
İki günden daha artık yanamazmış nara gül 


Talibiz sam ve seherden rızkımız doğdu deyip 
Gözü tandan saçarak kan dayanır her dara gül 


Seda duydum Habib’imden diye yelden sakınır 
Dalının üstüne hançer çekerek rüzgâra gül 


'Oku' dermiş Habib’imden yele baygın bakarak 
Namesinden reha sinmiş okuyor her pare gül 


Elifin Kaf’la vav’ından kama çekmiş dikenin 
'Oku' dermiş Resulümden Şah'a vurmuş Çar'a gül 


Kılıcın Türk gibi tutmuş yatağan sallatıyor 
Teni kandan sıvalanmış yüzü kat kat yara gül 


Nice kanlar döküvermiş Habib’in emri sayıp 
Nice Hanlıklara girmiş yürümüş hünkâra gül 


Karabağdan gece geçmiş Çat’la Mısırdan bi haber 
Bize şam'dan mı sorarmış bana her an kara gül 


Neyi eksik imanımdan niye gülmez ki Rahim 
Diye bir suç aranırken düşüyor efkâra gül 


Yedi rengin kanı akmış dikenim battı sanıp 
Bu vehimden düşüvermiş Habib’im kollara gül 


Ganimet umdu ki gülşen güle dostluk dolaşır 
Kokusundan kimi çalmış, kimi kapmış para gül 


Niye vermek ile dostluk aranırmış bilecek 
Kederin pay edecek dost bulamaz git ara gül 


Lale sümbül eteğinden çekişip yalvarıyor 
Yele derviş gibi çılgın tutulur yekpare gül 


Ala bir tennure giymiş elifin kemha yeşil 
Semazen Mevlevi olmuş sesi ney rüzgâra gül 


Habib’im gitti elimden diye her an eleminden 
Soluyor gül kederinden küsüyor gül zara gül 


Bu tevekkül ile çökmüş kaderim böyle deyip 
Başı eğmiş dalı düşmüş seni kim kurtara gül 


Güne beş kez yeri öpmüş niyazın göstererek 
Çöpe dönmüş bu oruçtan gidiyor Layhar'a gül 


Hani handın, hani beydin? Sera ser kemha giyen 
Camekândan görünürdün niye soldun mora gül 


Cihanın cilvesi buymuş diyecek dost arıyor 
Habib’im tut yanağından düşüyor ağyara gül 


Büzüşen boynunu bükmüş yere canlar akıyor 
Bu cehennem azabından sana cennet vara gül 


Dökülüp can damarından yere ölgün bakıyor. 
Düşüyor can kanadından Habib’im taşlara gül 


Bu nazımım nizamından sese destan dokunur 
Avazımın icabından Habib’im kapkara gül 


Nice güldün zamanından avazın denmeyecek 
Seladan bir seda kaldın dizilen saflara gül 


Güle göster cemalinden dualar eyleyerek 
Şefaat et ya Habibim! Gülü ver dostlara gül 








Susen: Kılıç benzeri yapraklı çiçek(Divan şiirinde gülzarın bekçisi) 
Reha: Koku, rayiha 
Talip: Talep eden, isteyen, talebe 
Layhar: İranda Şah iken, hanlığı bırakıp hamamın külhanında üzüm çöpü artığı ile beslenen evliya 
Seraser: Padışahlara özel dikilen altın işlemeli kumaş 
Kemha:  Altın ve ipekle padışahlara öagü dokunan kumaş
Tennure: Mevlevil kaftanı 
Elif: Arapçanın ilk harfi, Mevlevilerin giydiği pantolon


Not: 
 
Ümraniye Belediyesi, “NAAT” Konulu 2012 yılı, 8. Geleneksel Şiir Yarışması jürisi, Birinciliğe ve ikinciliğe değer eser bulamamış ve bu şiirime Mansiyon layık görmüş. Biliyorum ki bu şiirin değeri çok sonra bilinecek . Birileri bir zaman kadrini fark edecek

Değerli Hocalarımız Aruz Ölçüsünü bilmediğim kanaatine ulaşmış olmalılar. Evet bu şiir Aruz vezni ile değil  Özleşim ölçüsüyledir. 


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar