Günümüz Türkçesiyle:
1-Gönül, senin gül gibi olan yüzünde o yasemin kokulu saçını
gördüğünden beri, perişan halde, kuru, boş sevda ile dolanıp durmaktadır.
Ben sana “Sakın o zülfe dolaşma” demedim mi ey gönül. Vây gönül, vây bu
gönül, gönül ey, ey vây gönül.
2-Hoş kokulu saçının büklümlerinden murat umar, bu arzu yoluna
rüzgâr gibi yıllarca koşar, o da (gönül) ben hastayı senin gibi anmadı, Vây
gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
3-Feleğin zehrini kadehlerle içerim, cefâ dikeni bağrımı hançerlerle
doğradı. Ben de dilberlerle yarış edeyim demezdim, Vây gönül, vây bu gönül,
gönül ey, ey vây gönül.
4-Sevgilinin arkasına takılan rakipler köpek sürüsünden de çok, o sitem
edici sevgili bize yâr olmadı yazık! Bir hercâi dilberi sevgili yaptı yazık! Vây
gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
5-Sevda bizi arzu yoluna toprak etti ne yapalım, bu yasemin kokulu saç
ayaklar altına aldı ne yapalım bizi güzeller başka türlü kul edinmezlerdi, ne
yapalım. Vây gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
6-Bu uzun saçı okşamaya gücüm yetmedi, gönül papağanı senin şeker
dudağına sırdaş oldu, eğer bu gönlüm vazgeçerse ben çoktan vazgeçerim, vây
gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
7-Gönül yüzünün valsını candan daha çok isterken, bir anını iki cihana
da üstün görürken bir servi boyluya akan sudan daha hızlı aktı, vây gönül,
vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
8-Ben bu arzu yoluna başımı fedâ edeyim demiyordum, aşk neyi ile
gam çengine arkadaş olayım demiyordum, aşk kopuzunu kırıp vazgeçeyim
diyordum, vây gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.
9. Ahmedi’m, aşk kitabı benim adımla okunur, aşk hengâmesi sözlerimin
yakıcılığı ile hareketlidir. Aşk elbisesi boyuma gönül elinden biçilmiştir. Vây
gönül, vây bu gönül, gönül ey, ey vây gönül.