GÜZEL HATIRLANMAK
2018 Esas Der etkinliğindeyiz. Ben İsviçre’de yaşadığımdan bütün etkinliklere katılamıyorum... ama her zaman gönlüm can arkadaşlarım, hocalarımladır. O etkinlikteki şiir yarışmasında ben de jüri üyesiydim. Seve seve koştum.
Edebiyat ve Sanat Akademisi sayfasında paylaşılan şiir ve yazılardan tanıdığımız hocalarımızın yanı sıra ilk defa tanışacaklarımız da vardı.
Dörtyol’da yaşayan hocalarımız büyük bir misafirperverlik örneği gösterip hepimizle ayrı ayrı ilgilenmişlerdi.
Şahin Teberik Hocamla da orda tanışmıştık. Her an her yerdeydi. Herkesle ilgileniyor, yüzünden tebessüm eksik olmuyordu. Ona her yaştan arkadaş, ya “Öğretmenim” ya da “Dostum” diye sesleniyordu.
Otobüsle Hassa’ya giderken de camdan gördüğümüz kadarıyla, çevreyi tanıtmıştı. Arada bazen “Burası benim okulumdu... bakın burası da kızımın evi, burası Hükümet Konağı... “ Hatay Devlet Hastanesinin önünden geçerken “Burası da...” deyip susmuştu. O kocaman merhamet dolu yüreği konuşmasına izin vermemişti. Ben atılmış “Afrin’de yaralanan Mehmetçiklerimize ilk bakan hastane değil mi?” diye sormuştum. Çünkü orası sadece bir Devlet Hastanesi olmaktan çıkmıştı o zamanlar. “Çocukları ilk buraya getirdiler. Buralar alışık değildir böylesi durumlara... ama halk koştu, yaralı askerlerimize bir şeyler yapmak istedik. Sadece kan bağışı yapabildik. Öyle ki kan verme izdihamı yaşandı. Elimizden de başka bir şey gelmiyordu zaten.” dedi. “İşte burası da bizim hastanemiz” demek o kadar zordu onun için, sıcak ve taze anılarla gözleri dolu dolu olmuştu.
Tuğba Hanım’a “Kızım” diye hitap etmişti görür görmez. Bizlere de “Öğretmenim” le başlayan tanıdıkça “Kardeşim” le devam eden samimiyeti ile yaklaşmıştı.
Biz hanımlar, yolculuk sırasında azıcık naz yapıp bir benzin istasyonuna girmek isteyince arkamızdan gelmiş, marketten aldığımız bisküvitleri, kahveleri kaşla göz arasında ödemiş, “Siz misafirimizsiniz, paranız burda geçmez.” demişti.
Hassa Belediyesinde topluca fotoğraf çektirirken kısa bir zamanda 50 kilo vermiş, hafiflemiş biri olarak herkesten önce ön tarafa diz çöküp öyle poz vermiştim. Şişmanken yapmam mümkün olmayan bir hareketti. Yıllardır büyük ağırlık taşımaktan hantallaşmış dizlerim, pratik olarak kalkmayı başaramamıştı. Durumu kimseye belli etmemeye çalışıyor, acı içinde kıvranıyordum. Yakınlarda bir destek bulsam tutunup kalkacağım. Başımı çevirince Şahin Hoca’yı gördüm. Uzanıp koluna girdim. O anda sağlamca durdu, kalkmamı bekledi. Ben kalkınca “Teşekkürler hocam, zorda kalınca kime uzanacağımı biliyorum artık.” dedim. Hafifçe gülümsedi; “ Faniyiz kardeşim, dostlarımız bizi güzel şeylerle ansınlar isteriz. Siz de beni böyle hatırlayacaksınız demek ki...” dedi.
Dün... bütün gün, sizin haberinizi alıp yıkıldığımdan beri uzanınca tutunacağımı bildiğim o sağlam kolunuzu andım. Sizi ben de öyle hatırladım hocam.