Karagöz koşarak Hacivat'ın evine varır, hızlı hızlı kapıyı çalar. Nefes nefese kalmıştır, soluklanmadan.
-Ha ha hacı atım...
Hacivat pencere çıkar, soluk soluğa kalan Karagözü görür.
-Buyur Karagözüm, nefes nefese kalmışsın az soluklan hele.
-Çok çok ayıp utanmadan söylüyorsun, ben miyim kapıyı suratına kapatan?
-Yok, Karagözüm yok az soluklan dedim.
-Yılan mı soktu dedin? Doktora gittin mi?
Karagözünde anlamamazlığa vurduğunu anlar Hacivat, aynı kendisi gibi.
-Bit için doktoramı gittin?
-Ne biti Hacivat'ım?
-Sen dedin ya, bitinle bize gelme, bize de serpersin.
-Beni çok mu seversin?
-Evet, karagözüm hamurun üstüne un serperim.
-Bende o zaman içeriye girerim.
-Gir Karagözüm gir, sensin bu gönlüme çilingir.
-Kaçtı mı sizin beygir? Düşeydin sende peşine.
-Geri gelir Karagözüm, sen karışma Allah’ın işine.
- Az yiyeydin Hacivat’ım nohut mu kaçtı dişine?
-Karışma diyorum Allah’ın işine. Beygir nasıl kaçtıysa gidişine geri gelir.
- Bizim hanım beygir arama işini ne bilir?
-Çok konuştuk karagözüm. Kapattık perdeyi eylemedik viran, Kul Mehmet’in kusuru varsa af ola, devamı derseniz hele bir yarın ola.
Mehmet Aluç/Kul Mehmet