Hafız –ı Kütub Nedir

17.06.2016

 

Hafız –ı Kütub

Osmanlıca yazılışı : hâfız-ı kütüb  كتب حافظ

Hafız –ı Kütub  eski dilde  kitapları hıfz eden, kitapların hafızı manalarına gelen bir tamlamadır.  Hafız kelimesi, bir şeyin anlamını bilmeden  ezberleyen kimse,  kutub ise eski dilde kitaplar manasına gelir.  Bu   kelime tamlamasının günümüzdeki tam karşılığı, kütüphaneci, kitap saklayan, kitapları koruyan kişi veya kişiler  anlamındadır.

Hafız: Muhafaza eden. Muhafız, ezbere bilen, Kuranı ezbere bilen ve okuyan, Kutub ise kitaplar anlamına gelir. Hafız –ı Kütub ,Osmanlı vakıf kütüphanelerinde görevlendirilen kişilere verilen ad dır.

Sözlük anlamı: Kitapları hıfzeden,  saklayan, kütüphane me'muru, kütüphaneci, kitap sakmanı Şeklindedir.

Hafız –ı Kütup: Kitap yurtlarında  ve kütüphanelerde  kitapların sınıflandırılması, fihristlerinin yapılması, tamamlanması gibi işlerle görevli olan kütüphanecilik  eğitimi almış olan, kütüphanecilere denmiştir.

 Osmanlı kültüründe  15. Yy dan itibaren vakıf kütüphaneleri oluşmaya başlamış,  vakıflarda kurulan kütüphanelerdeki görevli kimselere de Hafız –ı Kütup  adı verilmiştir.  Hafız –ı Kütupların görevlendirildiği ilk vakfiye   Fâtih Sultan Mehmed vakfiyesidir.  “Bu vakfiyedeki bir kayda göre hâfız-ı kütübün “esâmî-i kütüb-i mu‘tebereye ârif, müderris ve muîd ve müstaiddînin muhtaç oldukları kütübün tafsîline vâkıf olması” gerekmektedir.”[1]

Vakıf veya diğer yerlerdeki kütüphanecilerin rast gele seçilmeyeceği 16 yy dan sonra Hafız-ı Kütüp seçilecek kimselerde aranacak şartların çeşitlendiği fark edilir. “Bir emîn ve dindar, müstakîm ve sâhib-i vakār, kendisine emanet edilen kitaplara hıyanet etmeyecek kimse tayin oluna. Hâfız-ı kütüb olan kimse ilm ü ma‘rifette haberdar olup siyânet-i kütübde bî-ihtiyâr ola. Evrâk-ı kütübü berk-i hazân gibi her tarafa dağıtan bir cahil olmaya”.[2]

Zamanla vakıf kütüphaneleri dışında açılan kütüphanelerdeki çalışanlara da  Hafız –ı Kütub  adı verilmiştir. Hafız –ı Kütublar sadece kütüphanelerdeki kitapları belli yerlere yerleştiren ve koruyan kimseler olmayıp , kitapların içeriklerini de bilen kişiler olmuşlardır.  

 

 Kaynakça

  • [1] İsmail E. Erünsal, HÂFIZ-ı KÜTÜB, TDİA, cilt: 15; sayfa: 95

  • [2] İsmail E. Erünsal, HÂFIZ-ı KÜTÜB, TDİA, cilt: 15; sayfa: 95

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da