Hakkari İli Dosyası

16.04.2013

 

HAKKARİ


YÜZÖLÇÜMÜ: 9.521 km²

NÜFUS: 235.841

İLÇELER:  Çukurca, Şemdinli, Yüksekova.

(Eski adı: Çölemerik, Süryanice: Akkare), Hakkâri ilinin merkezi olan şehirdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin en güney doğusundadır. İl merkezinin denizden yüksekliği 1.720 m' dır. Merkez, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca ilçelerine bağlı 4 Belde, 122 Köy, 368 Mezra, bu yerleşim birimlerinde şehir merkezlerinde 239.455, kırsal kesimde 97.126 toplam 336.581 nüfus bulunmaktadır.[1] Ters lalesi, Uludoruk Buzulu, Cilo Dağları, Zap Suyu ve kaya resimleri ile ünlüdür.


il güneyden Irak, doğudan İran toprakları; kuzeyden Van'ın Başkale, Gürpınar ve Çatak, batıdan Siirt'in Pervari ve Şirnak, güneybatıdan Mardin'in Silopi ilçeleriyle çevrilidir. l topraklarını, doğudan İran sınır dağları; kuzeyden Başkale ovaları, Karadağ, Nordüz Platosu, Terma Dağı; batısında ise Tanin dağları gibi doğal sınırlar kuşatır. 

Yaklaşık %88'ini dağların oluşturduğu Hakkâri illinde toprakların %86'sı tarıma elverişlidir. Bununla birlikte ekili - dikili alanın il alanı içindeki payı ancak %1,4’tür.  Hakkâri Türkiye'nin en sarp ve dağlık yörelerinden biridir. Türkiye'nin en uzun buzulu Uludoruk’u ( uzunluğu 4 km dir. )da üzerinde taşıyan Cilo dağı Türkiye'nin ikinci yüksek doruğudur.  (4.136 m)

 

 Hakkari kaya resimleri: Resim alıntı: https://www.hakkarim.net/



TARİHİ

 

Hakkari bölgesindeki Sat dağları ile Yüksekova vadisinde yapılan bilimsel araştırmalar, çok ilginç sonuçlar vermiş, bu bölgedeki mağaralar ve mağara girişlerinde ilk çağlara ait kaya resimlerine rastlanmıştır

M.Ö. 7000'li yıllara kadar uzanan Hakkâri’nin güneydoğusundaki Gevaruk vadisinde 2600 metre yükseklikteki kayalara kazınmış 1.000 dolayında resim bulunmuştur. Bunların çoğu, bir tür dağ keçisini ve ve hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleridir, Resimler, kayaların yüzeyindeki koyu kızıl renkli katmana sert taşlarla kazınarak yapılmıştır. Bu kayalar, sarkan buzulların da etkisiyle, zamanla aşınmıştır. Bu kaya resimleri, Hakkâri insanının, Neolotik Dönemde avcılığın yanı sıra, hayvancılık ve tarımla da uğraştığını ortaya koymaktadır. Guveruk ve Tırşin yaylalarındaki kaya üstü resimleri, yaklaşık olarak  M.Ö.  6.000-1.000 yıllarına tarihlendirilmektedir. Resimlerin büyük bir kısmını, Dağ keçileri, bizon, çeşitli av hayvanları avda kullanılan tuzak sahneleri, sihir ile ilgili motifler, stilize edilmiş şekiller ve eski yarı-göçebe Türk boylarının da kullanmış oldukları amblemler meydana getirmektedir

 ( İÖ.401) bölgeden geçen Yunanlı yazar ve ünlü seyyah Ksenephon Onbinlerin Dönüşü adlı eserinde " Karduklar" denilen bir kavimden söz eder.  Asur ve Urartu kaynakları Ö IX. yy'den başlayarak, ülkelerini "Biznili Ülkesi" olarak adlandırmışlardır. Ancak, eski Ön Asya'da Urartu adı daha yaygın bir biçimde kullanıldığı için bu ad zamanla, "Bianili" adının yerini almıştır. [2]

Asur'un başkenti Ninova (Musul) da Hakkari – Bahdinan dağlarının güney eteklerinin çok yakınındaydı ve Hakkari aşiretlerinin de içinde yer aldığı Nairi Aşiretleri; İ.Ö. 9. yüzyılın başlarında kurulan Urartu Aşiret Konfederasyonunun güney kanadını oluşturuyordu. ;Hurri kökenli Zagros boylarının Asur'a karşı direniş merkezleri de Tuşpa (Van) olacaktı.

Hakkâri kalesinde tesadüfen bulunan 13 stelin; İ.Ö 13. ve 9. Yüzyılları arasında yörede egemen olan ve Nairi aşiretler birliği içinde önemli bir yeri olan ve güçlü konumundan dolayı Asur ordularının hedefi olan Hubuşkia krallıklarına ait olabilecekleri görüşü ağırlık kazanmıştır. [3]

Hakkari çevresinde yerleşik "Özgür Aşiretler" ve yöresel krallıkların orta çağda siyasal yaşamlarını "Bağımsız Beylikler" biçiminde sürdürdükleri tarihi belgelerde yazılıdır. Bölgede kurulan imparatorluklar; aşılmaz Hakkari coğrafyasındaki "Bağımsız Beylikler"i iyi ilişkiler ve iç işlerine karışmamak koşuluyla yanlarında tutabildiler. Bu statü 16. yüzyılın başlarında Osmanlı – İran İmparatorlukları arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı (1514) sonrasında da korundu. Hakkâri Beyliği Çaldıran Savaşına katılmamış ve tarafsız kalmayı tercih etmiştir.[4] Mevlana İdrisi Bitlisi'nin Osmanlı Padişahı Yavuz sultan Selim'e bazı Kürt Beyleri için önerdiği Muhtariyet politikası en üst düzeyde Hakkâri Beyliğine de tanındı.

Hakkâri hükümdarlarından İbrahim Han Bey (I.) Kanuni Sultan Süleyman ile İran Savaşına katılmış ve büyük hizmetlerde bulunmuştur. Kanuni sultan Süleyman gösterdiği yararlılıklarından dolayı İbrahim Han Beye kendi adına para basma ve hutbe okutma konusunda yazılı emirname vermiş ve Hakkari Hakimi "Sahib-i Sikke" olarak ün kazanmıştı. 17. yüzyılın başlarında yönetimde bulunan Zekeriya Bey de Osmanlı Hanedanıyla altı maddelik bir anlaşma gerçekleşmiş; anlaşmanın 4. maddesiyle özerklik statüsü yenilenerek korunmuştur. Bu yarı bağımsız statü 18. yüzyılın ortalarına kadar sürdü. Hakkâri Beyliği bu tarihten sonra zayıflama sürecine girdi. İstanbul Sarayı 1847 yılında gerçekleşen Bedirhan Bey (Botan Beyi) İsyanına destek verdiği gerekçesiyle son Hakkâri Beyi Nurullahın da tasfiyesine karar verdi. İki yıl İran'ın Beresor Kalesine sığınan Nurullah Bey 1849 yılında Osmanlı güçlerine teslim oldu. Kürt beyliklerinin tasfiyesiyle bölgede meydana gelen siyasi boşluğu dini misyona sahip aileler doldurdu. Hakkâri coğrafyasında Nehri Ailesi siyaset sahnesine çıktı. Nehri ailesinde Seyit Ubeydullah 1880 yılında İran Kürdistan'ını kurtarmaya yönelik bir isyan başlattı. İsyan kısa sürede beklenmedik bir şekilde yayıldı. İran – Osmanlı devletlerinin telaşa kapılarak yakınlaşmaları ve Ruslarla İngilizlerin de devreye girmeleriyle birlikte isyan güçleri dağıldı. Şemdinli'ye dönen Seyit Ubeydullah Osmanlı güçlerince yakalanıp Mekke'ye sürgüne gönderildi ve 1883 yılında Mekke'de öldü. 

 


İLGİ ÇEKİCİ YERLERİ:

 

Cilo Dağı, Gevaruk, Peştazare ve Trişin Kaya Resimleri, Dirheler, Hakkâri, Bay ve Dez Kaleleri, Hırvata Kent Kalıntıları, Meydan Medresesi. Taş Köprü, Kırmızı Kümbet Mezarlığı, Kaya Resimleri, Koç Heykeli, Meydan Medresesi, Halil Kilise

 



TARİHİ MEKANLARI

 

ÇAY KALESI

Şehrin güneyinde 7-8 km. uzaklıktadır. Kale sarp ve kayalık bir tepe üzerinde yer alır. Kayalıkları merdiven gibi yapılmış olup buda çıkışı kolaylaştırmaktadır.

Kale büyük ölçüde tahrip olmuş durumdadır. Ancak en üst kesiminde moloz taslar ve hurasan harcı ile tutturulmuş duvar izlerine rastlanmıştır. Etrafa dağılmış seramik parçalarından demir çağından ortaçağ sonlarına kadar burada yerleşimin olduğuna işarettir. Tuğla ve seramikler dışında üzerinde harç ve süslemeler olan bir taş parçası ile üzerinde kazınmış ters lale motifler kalenin diğer kalıntılarını teşkil eder.

 

ZEYNEL BEY MEDRESESİ

Medrese Hakkâri’nin Gülereş mahallesinde dere kenarındadır.

Kanuni sultan Süleyman ve II. Selim’in iltifatına mazhar olmuş olan nail olmuş Zeynel bey tarafından yaptırılmıştır. Zeynel Bey 1560-1578 yılları arasında Hakkâri’de kalmış medreseyi de bu tarihler arasında yaptırmıştır. İranlılarla yapılan bir savaşta 1585 şehit düşen Zeynel Bey’in naşı medresenin avlusuna gömülmüştür.

Medrese 22.20x117.20 m. ölçülerinde dikdörtgen bir alandadır.  Ancak ortada bir avlu ve bunun dört tarafına sıralanan medrese odaları yer anlaşılabilmektedir. Kuzey kösesinin ortası avluya gitmekte, giriş bölümünün iki yerinde köselerde birer oda yer almaktadır. Bunlardan kuzey batıdaki Zeynel Beye ait mezarın bulunduğu oda olabilir. Avlunun olduğu ve bati kenarlarında ikişer, güney tarafında üç oda yer alır. Odalar kare ve dikdörtgen planlı olup üzerlerinde beşik tonuz ile örtülüdür. Medresenin tamamında moloz tas ve yontma taslar kullanılmıştır.

Hakkari merkez biçer mahallesinde bulunmaktadır. Vakıflar genel müdürlüğü tarafından 1984 yılında yapılan onarımdan sonra ayaktadır. Medresenin giriş kapısındaki kitabenin üzerinde H.1112.M.1700-1701 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede kim tarafından yapıldığı belirtilmemekle beraber, Hakkari hükümetinin yöneticisi olan İzzetin oğlu İbrahim Bey tarafından yapılmış olabilir.

 


Resim alıntı: https://www.hakkarim.net/




MEYDAN MEDRESESİ

Medrese 23.40mx18.25m dış ölçülere sahip kareye yakın dikdörtgendir. Avlulu, iki katli ve iki kanatlı medreseler grubuna girmemektedir. Yapıya güney cephesinin güneyinde girilmektedir.

Avlunun dört yanını iki kat halinde revaklar dolanmaktadır. Alt kat revaklari değişik başlık ve şekilleri olan sütunlara ikinci kattakiler ise payelere oturmaktadırlar. Revak gözleri sivri kemerli, bölümleri ise tonoz örtülüdür.

Düzgün kesme taslarla yapılmış yapının güney cepheyi hareketlendiren tas yaprak, sivri kemerli bir görüntü seklindedir. Kapı köseden helezonik yivli bir kaval silme ve bunu takip eden mukarenasli bir bordürle kuşatılmıştır. [5]

 


KIRMIZI KÜMBET ZAVİYESİ

Güleres baba mahallesinde mezarlığın bulunduğu sırtın güney tarafında yer almaktadır. Günümüzde yapı oldukça harap ve yıkılmış vaziyettedir. Kalan duvar kalıntılarından planını belirtmek mümkün olmuştur.

Yapı, doğu bati doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, 16.50mx11.80m dış ölçülere sahiptir.

 


HALİL KİLİSESİ

Hakkâri’ye 10 Km mesafede ana yol kenarındaki Halil mevkiindedir..Nasturiler ait olan yapının, hangi tarihte kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Kilise6.70mx13.70m dış ölçülerine sahip, doğu batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı ve iki bölümden oluşmaktadır. Doğudaki ikinci bölüme birinci daha büyük olan birinci bölümden iki kapı vasıtasıyla geçilmektedir. Kapılardan biri ortaya yakın yerde sivri kemerli bir girinti içerisinde, sivri kemerli bir açıklık seklinde, diğeri ise güney kösesinde sivri kemerli açıklık biçimindedir.

 


KELAT SARAYI

Şemdinli'ye 17 km uzaklıktaki eski ilçe merkezi Nehri'nin güney batısında dere kenarında kurulmuştur. Saray(konak) büyük ölçüde yıkılmış olup halen ayakta kalan iki kemer ve bir duvar bulunmaktadır.

Üç katlı ve muntazam bir yapı olduğu günümüzde güney duvarı kısmen ayakta kalmış diğer kısımları tamamen yıkılmıştır. Yapının kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve üç katlı olduğu anlaşılmıştır.

İç içe kademelendirme yapan sivri kemerli açıklığa sahip kapı dıştan taşıntılı kuşatma kemeri ile sınırlandırılmıştır. Konağın ayakta kalan kalıntılarında duvarların düzgün kesme taşlar kalkandan ( kireç taşı ) yapılmıştır. Mahalli Kaynaklara göre Seyit Ahmet Sıddık tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.

 


KAYME SARAYI

Saray, Nehri'deki eski yerleşmelerin kuzey tarafında, yer almaktadır. iki katlı yapılmış olan saray,18.80+24m.ölçülerinde kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Günümüzde sarayın kuzey ve batı duvarları ekseriyetle, doğu ve güney duvarları kısmen ayakta kalabilmiş, örtüsü tamamen yıkılmıştır.

Yapının zemin ve birinci katları birbirinin aynı, ortada dikdörtgen iki salon ile bulunduğu batı taraflarında sıralanmış dörder odadan meydana gelmiştir. Sarayın kuzey ve güney cephelerinde ortalarına açılmış kapılardan girilmekte, odalara hem salondan hem de birbirlerinden geçmektedir.

Kapı kuşatma kemerinin sağ ve sol üst köşelerine birer kitabe yerleştirilmiştir. Kitabeler mermer üzerine ikişer satır halinde sülüs hatla yazılmıştır. İçteki odaların bölme duvarlarında moloz taş malzeme kullanılmıştır. Cephelerindeki düzgün kesme taş işçilik dikkat etmektedir. Nehri'deki Kayme sarayı 1909-1911 tarihleri arasında inşa edilmiştir.

Kitabelerde, yaptırana ilişkin herhangi bir isim yer almamakla beraber Seyit Übeydullah'ın oğlu Seyit Abdullah tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir.

 



GEZİLECEK YERLER


Merkez İlçenin kuzeyindeki Karadağ üzerinde yer alan Seyithan Golaşın ve Golan Gölleri ile Berçelen yaylası da ilin görülmeye değer yerlerindedir. Merkez İlçeden Berçelan Yaylası'na 18 km'lik otomobil, 2 km'lik yaya yoluyla ulaşılabilmektedir.
İlin yabanıl doğal yapısının özgün örneklerinin görülebileceği bir yöre de Zap Suyu Vadisi'dir. Zap Vadisi'nde dağlardan yuvarlanarak gelen büyük kayalar, doğal köprüler oluşturmuştur.

İlçeyle Irak sınırı arasındaki kalan bölümünde çok özgün, bir eşi bulunmayacak güzelliği vardır. Vadinin 39'uncu km'sinde Şine kayalıklar yer almaktadır. Şine yöresinde Beytüşşebap'a giden yolun 110 km'sinde ise Melise Suyu ile Çeman Düzlüğü ve koruluğuna ulaşılır. Bu yöre de yeşilliği ile ilin ilginç yörelerinden biridir.[6]

Berçelan yaylası ve çevresi dağcılık, kayakçılık, doğa yürüyüşü imkânlarına, güzel floraya sahip bir alandır. Berçelan yaylası diğer yaylalar gibi yöre halkının yazın hayvanlarını otlatmak ve ürünlerini değerlendirmek için göç ettikleri, geleneksel kara çadırları ile yaşadıkları bir yayladır. Berçelan yaylasının batısında bulunan Golan yaylası yörenin en önemli kayak merkezi olabilecek bir konumdadır.[7]

Hakkari'nin kuzey batısındaki Karadağ, orta kesimindeki Cilo Buzul dağları ve Güneyindeki Sat dağları Dağ turizmi için en önemli bölgelerdir. Bu dağlarda bulunan krater (Buzul gölleri) gölleri de ayrı bir çekim unsuru olmaktadır.




İçmeler ve Kaplıcalar

Hakkâri, içmeler ve kaplıcaların fazlaca olduğu bir il değildir. İlin tek şifalı su kaynağı, Beytüşşebap İlçesi'ne 4 km uzaklıktaki Ilıcak Köyü'nde yer alan Zümrüt Kaplıcalarıdır. Bileşiminde kükürt bulunan 36 derece sıcaklıktaki su, saniyede 1 lt kaynamaktadır. Mafsal romatizması ve kalp yetmezliği hastalıklarına yararlı olan kaplıca suyunun, kısırlığı tedavi edici bir özelliği olduğunu da söylenmektedir. Hakkâri'ye 136 km uzaklıktaki kaynağın yanında, banyolu ve ikisi açık biri kapalı 3 havuzu bulunan bir motel vardır.

 

Göller

Hakkâri'de özellikle Cilo, Sat ve Karadağ üzerinde buzul ve krater gölleri bulunmaktadır. Bu dağların yaklaşık 2.600m'den yüksek yerlerinde Özellikle kuzey yamaçlarında büyüklü, küçüklü buzul yalakları görülür. Buzul yalaklarından bazıları kapalı çanak biçimindedir. Bunların en önemlisi Gelyana Gölü'dür.

 


Zap Vadisi

Havaril Dağları'nın güney yamaçlarından başlayan, Zap Vadisinin başlangıçta fazla dar değildir. Başkale yakınlarında vadi daha da genişler.

Bu geniş taban üzerinde Başkale Vadileri oluşmuştur. Daha sonra Hakkâri il sınırları içine giren vadide bu düzlüklerdir, Vadi, Nehil Vadisi ile birleşinceye dek sınırda da olsa sürer. Zap Vadisi Cilo Dağı'nın kuzeyinde Nehil Vadisiyle birleştikten sonra güneybatıya döner. Genişçe bir yay çizerek Altın Dağlarıyla Samur Dağları arasında geçer ve Çukurca yöresinde Irak topraklarına girer.



  

https://www.hakkarim.net/kilim/3011.jpg


HAKKARİ KİLİMLERİ



Anadolu kilimleri, desen özelliklerinin pek çoğunu Orta Asya 'dan getirmiş, 13. Yüzyılda Selçuklular döneminde geliştirmiş ve zamanla her bir yöreye göre kişilik kazandırmıştır. Bir bakıma kilim kadar üzerindeki desen de kültür mirasının kendisidir. Hakkâri kilimlerinde çeşitli hayvan, çiçek ağaç gibi figüratif motiflerin yanı sıra soyut motifler de yer alır. Kıskançlık ve korkuların; "Kurt ayağı" ve "Akrep" motifi ile, muhabbeti, sevgiyi, sohbeti ve faniliği, "Muhabbet Kuşu" motifi ile, erkekliği, yiğitliği ve kavgacılığı; "Koç Boynuzu" motifi ile dile getirirken, bitki ve çiçek figürleri bereketi, üretkenliği ve mutluluğu ifade etmiştir. "Gelin Kız" da denilen "Eli Belinde" adlı motif gene üretkenliği ve kısmeti simgeler. Hayat ağacı figürü ise ölümsüzlüğün simgesidir. Bunun gibi birçok duygu ye düşünce değişik motifler ve sembollerle anlatılmaya çalışılmıştır. Motiflerin oluşturduğu desenler de belli bir hikayeyi ye olayı anlatmaktadır.


Hakkâri yöresinde dokunan kilimler onu dokuyan boyun veya aşiretin adını alır. Belli bir aşiretin adını alan kilim bir başka aşiret tarafından dokunsa bile ilk dokuyan aşiretin adıyla anılır. Jirki, Herki gibi aşiret adıyla dokunduğu gibi kişi isimleriyle de dokunmaktadır. Gülhanife, Gülsarya gibi. Bazen de kilime işlenen desenlere göre isim alır; Gülhezar Gülgever, Lüleper gibi. Hakkâri kilimleri arka arkaya çift sıra halinde gerilmiş çözgü ipliklerinin arasında çapraz olarak önden ve arkadan atkı, ipliklerinin geçirilmesiyle dokunur. Hem çözgü, hem de atkı iplikleri yünden yapılmaktadır. Hakkâri kilimlerinde çözgü sıklığı, 40/tel, atkı sıklığı ise 230/dm. adettir. Bu sıklık kilimlerin kalitesini ve duruşunu etkilemektedir. Hakkâri kilimlerinin bir başka önemli Özelliği de geleneksel olarak da 1.30 x 2.00 cm. boyutlarında olmasıdır. Ortalama büyüklük 2 m2. Ortalama ağırlık ise 7.700 / kg./ m2. 'dir. Hakkâri yöresi kilimlerinde kullanılan beş temel renk göze çarpmaktadır. Kırmızı ve bordoya yakın ton, lacivert, kahverengi, siyah, beyaz. Yeşil, sarı ve mavidir. ( Alıntı: https://www.hakkarim.net)


KAYNAKÇA



  • [1] Türkiye İstatistik Kurumu 2012 genel nüfus sayımı veriler". 28 Ocak 2012 tarihinde erişildi.
  • [2] https://www.hakkarim.net/
  • [3] https://www.hakkari.bel.tr/index.php?sayfa=sayfa&id=11
  • [4] https://www.hakkari.bel.tr/index.php?sayfa=sayfa&id=11
  • [5] Yrd. Doç Dr. Mehmet Top,  Meydan Medresesi, https://www.hakkarim.net/
  • [6] https://www.hakkarim.net/
  • [7] https://www.hakkari.gov.tr/Portal.asp?X=KTR



İLGİLİ SAYFALAR

  • ADANA'NIN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ
  • ADIYAMAN, TARİHİ VE TURİZMİ
  • AFYON'UN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ
  • AĞRI'NINTARİHİ TURİZMİ VE TURİSTİK YERLERİ
  • Aksaray'ın Tarihi ve Turistik Yerleri
  • Amasya'nın Tarihi ve Turistik Yerleri
  • Ankara'nın Tarihi ve Turistik Yerleri
  • Antalya'nın Tarihi, Turizmi ve Antik Yerleri
  • Artvin'in Tarihi, Turizmi, Yayla ve Vadileri
  • Aydın'ın Tarihi, Turizmi , Antik ve Doğal Güzellikleri
  • Balıkesir:Tarih, Turizm ve Gezilecek Yerler
  • Bartın'ın Tarihı Turizmi , Görülecek Yerleri
  • BATMAN'IN TURİZM, TARİH VE DOĞASI
  • Bayburt'u Gezelim mi?
  • Bilecik'i Gezelim mi?
  • Bingöl ve Güzellikleri
  • BİTLİS'İ GEZİP GÖRELİ,M
  • BOLU'YU GEZİP GÖRELİM
  • BURDUR'UN TARİH DOĞA VE KÜLTÜRÜ
  • Bursa'yı Gezip Görelim
  • Çanakkale: Tarihi, Turizmi ve Doğası
  • Çankırı'nın Tarihi Turistik ve Doğal Güzellikleri
  • Çorum , Tarihi, Turizmi ve Doğal Güzellikleri
  • DENİZLİ , TARİH TURİZM VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ
  • Elâzığ Tarih Turizim Doğal ve Diğer Özellikleri
  • Erzurum'un Tarihi Turizmi ve Doğal Güzellikleri
  • Eskişehir İli Tarihi Turizmi Doğal Güzellikleri

İliniz, ilçeniz hatta köylerinizin, doğal güzellikleri hakkında yazılar yazabilir, Turistik, tarihi ve doğal güzellikleri fotoğraflarınız ile  paylaşabilirsiniz.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Vahit  Çiçek

Vahit Çiçek

6 years ago

Sizde şiir severmisiniz