HALFETİ
Halfeti Gaziantep'in eski bir ilçesidir. Tabelalar Halfeti’nin Gaziantep il merkezine 120 km uzakta olduğunu bildiriyor. Kitaplara bakarsanız Halfeti’nin biri Arğıl diğeri Yukarı Göklü olmak üzere iki kasabası, 35 köyü ve 34 mezrasının olduğunu okursunuz. 2000 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin nüfusu 33 bin 467 kişidir.
Halfetilinin aksanı Gaziantep aksanıyla büyük ölçüde aynıdır. Çünkü 1920 Fransız işgalinde bazı Gaziantepliler, Yavuzeli, Araban ve Halfeti'ye göç etmiştir.
Halfeti'ye Urfa üzerinden Bilecik ve Antep'e doğru giden yolun tarafından gittik. Halfeti, Gaziantep-Şanlıurfa karayoluna (İpekyolu) 40 km uzaklıkta asfalt yol ile bağlanır. Fırat’ın sahil yolundan Birecik'ten Halfeti'ye gitmek daha güzel olacakmış. Fakat Fırat’ın yardığı dağın zirvesine giden yoldan gitmek nasip oldu bize. Fırat manzaralı yoldan Halfeti’ye ulaşmayı başka vakte erteleyip, Bilecik'e ulaşmadan bu yoldan gitmeyi seçtik.
Ülkemizde iki tane Halfeti ilçemiz olmuş. Biri eski, biri yeni iki tane Halfeti var. Halfeti’nin yenisine hiç girip bakmadık bile. Görmeyi istediğimiz Halfeti, eski Halfeti.
Bilecik baraj suları eski Halfeti’yi gömmüş, eskisinden kaçanlar da yenisini dağa kurmuş. İki Halfeti arası yaklaşık on kilometre. Eski Halfeti, vadi dibinde sular ile boğulunca; yenisini bu vadisinin tepesine çıkarmışlar. Belli ki bir kere daha boğulsun istememişler.
Yeni Halfeti, dar vadiden çok sıkılmış olacak ki bu geniş düzlüğe çıkmış. Eski Halfeti’yi ise Fırat artık zapt etmiştir. Eski Halfeti'ye ise kanyonun en tepesinden döne döne gidersiniz. Dağların en tepesinden Fırat’ın yuttuğu vadi içindeki Halfeti’ye birden bire inmeyiniz. Her virajda her kareyi doya doya seyrediniz.
Vadiyi daha görmeden yalçın kayalar gözükür. Bu kayalar, "Önce bana bakın diye" ihtişamla donanmışlar, Halfeti’nin zirvesinde pek heybetli oturmuşlar. Bu kayalar arasından karşı kanyonda yarılmış koca bir dağ görürsünüz. Karşıdaki bu sarp dağın parçası bu taraftadır. Bir dağı iki parçaya ayıran bu zalım Fırat, şimdi ise iki dağın ayağını deşeliyor. Bellki bir vakte kadar bunları da uçuracak!
Fırat’ın yardığı dağın iki yakası da yırtık, iki dağ bir divanenin zulmüne fiğan ediyor. Zalim Fırat asırlarca bir dağı böylece yarmış. Ben
diyeyim üç yüz metre, siz de deyin beş yüz metre, bir dağı ikiye bölüp
ortadan vadi çıkarmış. Bizim geldiğimiz yaka Harran'a bakan yakadır. Bu yakanın dikleşmesi Bilecik'e kadar sürer. Karşı dağın Kuzeyinde Anadolu dik gözükür. Suriye'ye bakan yanı birden bire alçaklaşır.
Karşı dağın etekleri Zeugma’ya ulaşıyor. Zeugma'ya inen dağlar alçalmaya devam edip, Suriye'yi görür görmez tamamen alçak oluyor. Bu dağın doğu yakası, Harran'a kadim komşudur. Harran'ı düzde görenler Harran'ı alçak sanıyor. Halbuki ne denli yüksek, bu kanyon belli ediyor. Bu kanyondan bakar bakmaz, Harranın yüksekliğinin ölçüsünü görürsünüz. Alçak gönüllü Harran'ın rakımı hayli yüksekmiş. Meğer ki tevekkülünden yerle yeksan görünürmüş! Kayaların arasından karşı kanyona bakarken aklıma Ferhat da geldi. Şu durduğum yere gelip Halfeti'ye bakmış mıdır? Dağları yarma fikirini Ferhat sanki burdan bulmuş.
Vadiye bekçilik yapan bu muhteşem kayalıklar muhafız kıtası gibi gelenlere selam durur. Kayaların görkeminden vadideki güzelliğin resitali belli olur. Bu kayalar arasında avlanan tilkiler de var. Boyu bir bucuk metrelik Anadolu ejderleri belki bu kayalıktadır. Bu Kayalar üzerinde alıcı kuşlar dolanır. Tepenizde ya bir kartal, ya da çaylak görürsünüz. Kayaların üzerinden şahin sesleri de gelr. Alıcı kuşlar buradan Bilecik'e doğru uçar. Şüphesiz ki bu manzara kuşlara da cazip gelir. Kim bilir şahin gözüyle bu kanyon nasıl gözükür. Turnaların dolaştığı, kelaynağın ürediği, kuşların en çok sevdiği manzara Halfeti'dedir. Halfeti’nin kayaları küme küme yalçın durur. Kayaları geçer geçmez yolu fır fır dönersiniz. Her virajdan bir dönemeç düşe düşe inersiniz. Halfeti’ye iner iken suların oyduğu kanyon ihtişamla boy gösterir. Kanyonun en dibindeki göl suyu da gözükürken, Halfeti’nin manzarası kare kare gelecektir.
Fırat'ın yardığı kanyon baraj gölüyle dolunca Halfeti’nin sokakları sular ile boğulmuştur. Şüphe yok ki bu son hali Halfeti’ye çok yakışmış, eskisinden birkaç kere daha da güzel olmuştur. Halfeti’de karşı yamaç Ferhat gibi dimdik durur. Bu yamacı Şirin gibi sanki biraz eğilmiştir. İki aşığı ayıran vadiye gözyaşı dolmuş. Biriken gözyaşlarından Halfeti bile boğulmuş.
Kanyonların dibindeki gölün suyu yem yeşildir. Kimi yerde göl suları gökten bile mavi durur. Ola ki Ferhat'ın gözü maviden mavi dökerken, yeşil gözlü Güzel Şirin yaşın yaşın ağlamıştır. Gölün rengi akşamları kan rengine dönüşüyor. Halfeti’ye giden herkes bu sebebi biliyordur. Bilirler ki batan güneş bu hal üzre kanamıştır.
Gölde duba restoranlar, gölde jet ski yapanlar, bir garip çelişki kurar. Kadim geçmişle muhatap Harran’dan indikten sonra, Halfeti’nin bu haleti görene çok garip gelir. Harranlı kadim Halfeti’i, yeni yetme dubalara, garp icadı atm ve edepsiz jet skilerle, süslü püslü vapurlarla şaşkın şaşkın bakmaktadır. Harranlı kadim Halfeti bu çakma aksesuarla hayli komik görünüyor. Halfeti, şark köşesinde jet ski kiraya veren harranlı gibi duruyor. Halfeti bu hali ile özgün bir senaryo için bir snopsis yazdırıyor. Şarklı eve, garplı gelin, şaşkın adetler getirmiş. Urfa tipi damda yatıp, Venedikli gondol tutmuş. Yeni yetme bu göl ile yeni yetme moda çıkmış. Şeyhimiz şark köşesinde mırrasını yudumlarken, garplı gelin göl suyunda jet skiyle fink atıyor.
Halfeti, Harranlı köylüden doğan garbistanlı genç gibidir. Dileyene şark köşesi, dileyene garp köşesi bir vadinin tabanında iki dünya oturmuştur. Halfeti, şark ile garb'tan garip bir dünya kurmuştur. İki kültür çok görkemli bir doğada kavuşmuşlar, Halfeti’nin kucağında bir vadiye sıkışmışlar.
Tarihi, doğal
güzellikleri, zirvesindeki kayaları, bağrı yarılmış dağları, muhteşem
silüetleri üstüne bu turistik aktivite cazibeyi arttırıyor. Halfeti, yakınlarındaki Zeugma, Bilecik, Urfa ve Fırat’ın bahş ettiği enfes manzaralar ile özge bir güzellik olmuş. Halfeti, yöreye
özgü menüleri olan duba restoranları, yürüyüş parkurları, tekne turları, atm
gezileri, jet skileri karşısında, özgünlüğünü muhafaza eden Harranlı görüntüsü
ile hem modern, hem de nostaljiyi bir arada buluşturan farklı
bir cennet olmuştur. Duba restoranda yenen her ne olur ise olsun zaten lezzetli gelecek. Göl içinde bu manzara acıyı bal eyleyecek.
Fırat
nehrinden tutulan 30 40 kg ağırlığındaki şapur balığını, o yöreye özgü haşhaş
kebabını, Urfa kebabını, Antep işi yemek veya kebap türlerinden seçmiş olursanız olun hepsi de güzel gelecek. Gölde yüzen restoranta manzaraya dalıyorken yemek ile zihin yormak zaten mümkün olamıyor. Yemek yerken kemancıyla darbukacı da damlıyor. Urfa'nın etrafı dumanlı dağlar diyerek zaten buhar olursunuz.
İlçenin iskelesindeki tekneler nehir boyunca gezdirip beş kilometre uzaklıktaki Rumkale’ye de götürüp kanyonların arasında ihtişamla genişleyen Fırat kıyılarındaki manzarayı gösteriyor. Yaklaşık bir saat süren turlar sonunda görülmesi gereken her yeri görüyorsunuz.
" Halfeti Kaymakamlığı ve Halfeti Belediyesi’nin desteğiyle bir çok yere bilgilendirme panoları hazırlanmış bu panolardan Halfeti de yapılan etkinliklerden pansiyonlardan, otellerden tarihi yerlerden ve Halfeti de sunulan hizmetler ve faaliyetlerden haberdar olabiliyorsunuz. Halfeti, de jet ski yapabilir, tekne turuna çıkabilir, duba restoranlarda yemek yiyebilir, yürüyüş parkurlarında yürüyebilir, avcılık yapabilir, kuş gözlem noktalarından doğayı izleyebilir, yapılan eğlencelere ve festivallere katılabilirsiniz." ( hurriyet.com.tr/seyahat/21538191.asp)
Halfeti'nin il merkezinden uzak olması ve yeterli bir yol ağına sahip olmaması ulaşım ve turizm yönünden önemli bir sorun olarak karşısında bulunuyor.
HALFETİ'DE GEZİLİP GÖRÜLECEK MEKANLAR VE TARİHİ YERLER
Rum Kale
Rumkale, Birecik Ovası 'nın ve Halfeti'nin kuzeyinde, Fırat Nehri'nin kıyı kesiminin Şanlıurfa yoluna bakan bir tepe üzerindedir ve Birecik'i kuzeyinden ve kuzeydoğusundan sınırlar. XX. yüzyılın başlarında bir kaza halinde idi ve kazanın merkezi de Halfeti kasabası idi. Rumkale, Asurlular döneminde Şitamrat ismiyle tanınmıştır.
Kanterma Mezrası Hanı
Kesin bir tarihi bilinmeyen yapı yöre halkı tarafından "Selçuklu Hanı " olarak isimlendirilmiştir. Avlu ve kapalı bölümden oluşan karma tipte bir han olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Süsleme öğelerinin kullanılmadığı büyük boyutlu kesme taşlardan inşa edilen tarihi yapının malzeme ve teknik özellikleri ortaçağa ait bir han olduğunu düşündürür
Aziz Nerses Kilisesi
12 Yüzyı lın sonlarında Rumkale de ölen Patrick Nerses(Nerses Şnorhali) tarafından veya onun anısına inşa edilmiştir. Urfa’nın İmadeddin Zengi tarafından ele geçirilmesi üzerine yazdığı Manzum mersiyesi ile tanınan Bu kişi 1166–1173 arasında Rumkale Ermeni Katalikosluğu görevinde bulunmuştur.
Sur içinde, kalenin güneyinde yer alan kilise, 1292'ye kadar Ermeniler tarafından Katolikosluk makamı olarak kullanılmıştır.
Barşavma Manastırı
13 yüzyı lda Rumkale de yaşayan Yakubi Azizi Barşavma tarafından kendi adına inşa ettirdiği manastırdır. Yapının birbirine bitişik iki yapısından bazı bölümler günümüze kadar gelebilmiştir.
Manastırın inşasında büyük bloklar halinde kesme taşlar, düzgün kesme taşlar, kemer ve örtü sisteminde ise tuğla görünümü verilmiş kesme taşlar kullanılmıştır. Manastırın içinde ayrıca bir kuyuda bulunmaktadır.
Norhut Kilisesi
İlçenin Norhut köyünde yer alan, üç nefli bazilika planlı V. Yüzyıl Bizans Dönemine tarihlenen bir kilise kalıntısıdır. Önemli bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.
Tarihçe
MÖ 855 yılında Asur kralı III. Salmanassar tarafından zapt edildiği zaman Şitamrat adını taşıyordu. Yunanlılar bunu değiştirerek Urima adını vermişlerdir. Süryaniler ise Kal'a Rhomeyta ve Hesna the Romaye adlarını kullanmışlardır. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Kal'at-ül Rum adı takılmıştır. 2. yüzyılda Bizanslıların eline geçince bu kez Romaion Koyla adını almıştır.
1280 yılında Beysari komutasındaki Memluk ordusu tarafından kuşatılmış, sonuç alınamayınca şehirdeki Hıristiyan mahalleleri beş gün süreyle yağmalandı. 1290 yılında bu kez Memluk Sultanı Eşref tarafından feth edildi. Ve son kez Memluklar tarafından tamir edilen şehre Kal'at-ül Müslimin adı verildi. Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçen şehir, zamanımızda da kullanılan
Urumgala ve Rumkale adlarını alarak 1954 yılında ilçe haline getirilmiştir. ( https://tr.wikipedia.org/wiki/Halfeti )
Coğrafi Yapı
Yağışın yeterli olduğu yıllarda, küçük baş hayvan beslenmesinde elverişli bir bitki örtüsü bu görüntüyü önemli ölçüde değiştirir.İlçenin Güneyin de bulunan Yeşilözen, Fıstıközü,
Bulaklı ve Kavaklıca köylerinde sulu tarım yapılmasınaelverişli bir arazi yapısı görülür. İlçenin iklimi Fırat nehrinin etkisiyle bir mini klima oluşturur. Akdeniz iklimi karakteri gösterir.
Nufüs ve Ekonomik Durum
2008 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sayımına göre İlçenin toplam nüfusu 39.861 kişidir. Bu toplam nüfusun 9.609 kişi ilçe merkezinde, 5.982 kişi Yukarıgöklü kasabasında, 3.184 kişi Argıl Kasabasında ve 21.086 kişi diğer köylerde yaşamaktadır..Bu duruma göre nüfusun %24,10'nu ilçe merkezinde, %15'i Yukarıgöklü kasabasında % 8'i Arğıl kasabasında %52,9'u da diğer köylerde yaşamaktadırlar. Toplam Nüfus aşağıda listelenmiştir. Bölgede en çok yetiştirlilen tarım ürünlerinden biri de fıstıktır. ( https://www.halfeti.gov.tr/kay-halfeti.asp )
ATV SAFARİ KEYFİ
Halfeti'de ATV Motorlarla Safari keyfi yapabilirsiniz. İki farklı parkur olmak üzere bu parkurlardan rehber yardımıyla gezinize heyecan katabilirsiniz.
DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ ve TEKNE TURLARI
Halfeti'nin eşsiz doğasında kanyonlar arasında tarihi Rumkale,
Batıköy’ e gidip gezebilirsiniz. Adını
memluk komutanı "Çekem" den alan Çekem mahallesi görülmesi gereken
yerlerdir. İskeleden irili ufaklı
teknelerle turlara katılabilirisiniz. Halfeti’nin
yürüyüş parkurlarında dolaşabilir, kanyonların zirvelerine tırmanabilir, kayalar arasında gezebilir, bu kayalara
tırmanabilir vadiyi ve kanyonları kuş bakışı izleyebilirsiniz
KAYNAKÇA
hurriyet.com.tr/seyahat/21538191.asp
https://tr.wikipedia.org/wiki/Halfeti )
( https://www.halfeti.gov.tr/kay-halfeti.asp
)
Türkiye'nin Başlıca Gezilecek Yerler