Halk Şiirinden Seçmeler

25.03.2015



EŞREFOĞLU- İLAHİ (TASAVVUF VE TEKKE ED.)

 

Yüceleden döndüreyim

Alçaklara gönül seni

Alçaklardan alçaklara

İndireyim gönül seni

 

Başımın terkin urayım

Başımı yolda koyayım

Ne kim olursam olayım

Koymıyayım gönül seni

 

Yürüyeyim yana yana

Aşk odun urayım cana

Bakmıyayım masivaya

Geçireyim gönül seni

 

Dost gamın alayım başa

Yürüyeyim kalka düşe

Vasfı dile gelmez işe

Uğradayım gönül seni

 

KÖROĞLU- KOÇAKLAMA (SAZ ŞİİRİ)

İki koçak bir araya gelende

Görelim ne işler meydan içinde

Kesilir kelleler boşalır kanlar

Yığın olur leşler meydan içinde

 

Oklar uçup gider şahanlar gibi

Mert de aşıp gider arslanlar gibi

Kılıçlar oynaşır ceylanlar gibi

Kesilir ne başlar meydan içinde

 

Yiğitler çağrışır yaman gün olur

Allah Allah derler yüksek ün olur

Cerha cerha döğüşicek hûn olur

Hasmın arar koçlar meydan içind

 

Köroğlu’yum mehdim merde yiğide

Koçyiğit değişmez cengi düğüne

Serse serpe gider düşman önüne

Ölümü karşılar meydan içinde.

 

PİR SULTAN ABDAL- DEYİŞ (TEKKE ED.)

Güzel âşık cevrimizi

Çekemezsin demedim mi

Bu bir rıza lokmasıdır

Yiyemezsin demedim m

 

Yemiyenler kalır nâçâr

Gözlerinden kanlar saçar

Bu bir demdir gelir geçer

Duyamazsın demedim mi

 

Bak şu âşıkın haline

Ne gelse söyler diline

Can ü başı Hak yoluna

Koyamazsın demedim mi

 

Pir Sultan Ali şahımız

Hakk’a ulaşır rahımız

On ik’imam penahımız

Uyamazsın demedim m

 

KARACAOĞLAN- SEMAİ (SAZ ŞİİRİ)

Ala gözlü benli dilber

Usul söyle söz ederler

Gönül suyun akıtırlar

Gözlerimi buz ederler

 

Turnalar katarla yürür

Yaylayı ummanı bürür

Cümle dalımı soldurur

İlkyazımı güz ederler

 

Güzel gerek öğülmeğe

Düven gerek döğülmeğe

Yiğit gerek övülmeğe

Şu dağları düz ederler

 

Karac’oğlan der sınandım

İçtim meyi aşka kandım

Her güzeli yârdır sandım

Bir yaramı yüz ederle

 

EMRAH- SEMAİ, TÜRKÜ (SAZ ŞİİRİ)

Gönül gurbet ele çıkma

Ya gelinir ya gelinmez

Her dilbere meyil verme

Ya sevilir ya sevilmez

 

Yöğrüktür bizim atımız

Yardan atlattı zatımız

Gurbet ilde kıymatımız

Ya bilinir ya bilinmez

 

Bahçemizde nar ağacı

Kimi tatlı kimi acı

Gönüldeki dert ilâcı

Ya bulunur ya bulunmaz

 

Deryalarda olur bahri

Doldur ver içem zehri

Sunam gurbet elin kahrı

Ya çekilir ya çekilmez

 

Emrah der ki düştüm dile

Bülbül figan eder güle

Güzel sevmek bir sarp kale

Ya alınır ya alınmaz

 

RUHSATİ-GÜZELLEME (SAZ ŞİİRİ)

 

Keklik gibi taştan taşa sekerek

Gerdan açıp gelişini sevdiğim

Sağa sola taksim etmiş örgüsün

Onar onar bölüşünü sevdiğim

 

On altıya karar verdim yaşını

Yenice sevdaya salmış başını

El yanında yıkar gider kaşını

Tenhalarda gülüşünü sevdiğim

Sarsardı gül benzim soldu diyerek

Hasret kıyamete kaldı diyerek

Hani Ruhsati de n’oldu diyerek

Arayıp da buluşunu sevdiğim

 

 

Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber

 

Sana bir sözüm var diyemiyorum

Bilmem deli miyim mecnun gezerim

Sırrımı ellere veremiyorum

Derdimi ellere diyemiyorum

 

İnce belini tatlı dilini sevdiğim

Kırılsın kollarım duramıyorum

 

Helal olsun al yanaktan emdiğim

El uzatıp gonca gülün derdiğim

İnce belini tatlı dilini sevdiğim

Kırılsın kollarım duramıyorum

 

Al yanaktan emdicağzım azıktır

Tarama zülfünü göynüm bozuktur

Öksüzüm garibim bana yazıktır

Iradı yollarım göremiyorum.    Neşet Ertaş

 

 

- Ela Gözlü Nazlı Yari

Ela gözlü nazlı yari

Görem dedim göremedim

Boş kalmıştır kavil yeri

Varam dedim varamadım

 

Gönlümün gülü nerede

Engeller durmaz arada

Emine'yle ben murada

Erem dedim eremedim

 

Şeker kaymak tatlı dili

Kınalamış nazik eli

Koynundaki gonca gülü

Derem dedim deremedim

 

Şahinim yok çıkam ava

Ne yaptımsa aldım hava

Kuşlar gibi ben bir yuva

Kuram dedim kuramadım

 

Gel derdini bana anlat

Ben kimlere edem minnet

Dediler ki bağın cennet

Girem dedim giremedim

 

Mehmet Ali asıl adım

Ferrahi'yi pirle kodum

Gurbet elden dönem dedim

Duram dedim duramadım

 

Yükün aldı yine kervan

Gönül sen de boşa kıvran

Emine'yle dem-i devran

Sürem dedim süremedim   Aşık Ferrahi

 

İşte gidiyorum çeşm-İ siyahım – 

 

İşte gidiyorum çeşm-İ siyahım

Önümüze dağlar sıralansa da

Sermayem derdimdir servetim ahım

Karardıkça bahtım karalansa da

 

Haydi dolaşalım yüce dağlarda

Dost beni bıraktı ah İle zarda

Ötmek İstiyorum viran bağlarda

Ayağıma cennet kiralansa da

 

Bağladım canımı zülfün teline

Sen beni bıraktın elin diline

Güldün Mahzuninin berbat haline

Mervanın elinde parelense de          Mahzuni Şerif

 

Koklaya Koklaya

 

Gel yarim yeter bekledim

Gülü koklaya koklaya

Gözlerime yaş ekledim

Seli koklaya koklaya

 

Bir derdime bin ekledim

Aşkın boynuma yükledim

Seherde haber bekledim

Yeli koklaya koklaya

 

Gurbet gezdim adım adım

Asla olmadı muradım

Sırma saçın hatırladım

Teli koklaya koklaya

 

Reyhani'yim bak zamana

Kara bağrım yana yana

Kerem oldum Aslı Han'a

Külü koklaya koklaya     Aşık Reyhani

 

 

Birgün

Deli gönül sana bir çift sözüm var

Göç eder kervanın göçersin birgün

Kimse bu mekânda edemez karar

Ecel şerbetini içersin bir gün.

 

Deli gönül dalga vurur coş gibi

Geçer gider ömrün hayal düş gibi

Can dediğin bu kafeste kuş gibi

Sen de bu kafesten uçarsın birgün.

 

Ey dertli Daimi sen de gidersin

Şu yalan dünyayı ya sen n’idersin

Helal haram demez alıp yutarsın

Emel defterini açarsın birgün.        Aşık Daimi

 

 

Vatan Özlemi

 

Gönül, gurbet elde hacılık nedir?

Sılayı rahmeyle vatan varimiş.

Heman Mekke'de mi varmış Beytullah?

Her kande ararsan hem-civar imiş?

 

Yaktıkça firkate pervane, gönül

Düşer bülbülgibi şivane gönül

Sanardım usanmış divane gönül

Meğer eğlencesi nazlı yar imiş

 

HIFZI der nideyim görünmez bağlar

Geçti aramıza dumanlı dağlar

Sılada sevdiğim dolukmuş ağlar

Vatandan ayrılmak çetin kar imiş  Kağızmanlı Hıfzı

 

 

 

DÜŞMANA

 

Ehli İslam olan işitsin bilsin

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

İsterse Uruset neki var gelsin

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Guşananın gılıcı geyinin donu

Gavga bulutları sardı her yanı

Doğdu goç yiğidin şan alma günü

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Asker olan bölüh bölüh bölünür

Sandınız mı Gars galası alınır

Boz atlar üstünde gılıç çalınır

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Kavga günü namert sapa yer arar

Erolan göksünü düşmana gerer

Cemi ervah biznen meydana girer

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Beni Asfer'dir bilin Urus'un aslı

Orman yabanisi balıhçı nesli

Hınzır sürüsüne dalıp gurt misli

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Hele Alosman'n görmemiş zorun

Din gayreti olan tedarik görün

At tepip baş kesin düşmanı kırın

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

 

Şenlik ne durursuz atları minin

Sıyra gılıç düşman üstüne dönün

Artacahtır şanı bu Alosman'n

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana  AŞIK ŞENLİK

 

KAYNAKÇA: M. Fuat KÖPRÜLÜ, Saz Şairleri. Cahit ÖZTELLİ, Halk Şiiri Antolojisi, Şükrü ELÇİN, Halk Edebiyatına Giriş; Halk Edebiyatı Araştırmaları, Saim SAKAOĞLU, Dadaloğlu, Ercişli Emrah, Bayburtlu Zihni,

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar