Neyin yankısıydı bu, neyin seyri?
İlahi bir acıydı adeta mevsimin eteklerinden
Dökülen yaşlarda saklıydı izdiham
Bir tabu ise kırılan
Bir revnak acı belki de yüreğe kurulan.
Mevsimsizdi benim sevgim
Mesnetsiz ithamlar doğuran cihandan da uzak kılındığım.
Lakin rüzgârın da aşkın da ta kendisi
Duygularımın yokken ırkı
Bir tebessümdü işte dilemması hüznün
Kırağı çalan gecede saklı onca müzmin yargı
Köhne bir ev iken çöken üstüme
Enkaz olmanın da kaçınılmazlığı
Elbet her mevsimsiz sevdiğimde.
Latifti gün,
Günü doğuran tebessüm
Tesirli bir bombaydı aşk infilakı yakın
Yerin göğün sığmadığı sığdıramadığı
Kaygan bir zeminde taş sektirdiğim
Bazense taşa tutulduğum
Elbet ekmekti uzattığım
Asılı kaldığım göğünse müdavimi
Salkım saçak duygularımla pervasız masallar yazdığım.
Künyesi sessizliğin
Kum saati idi içimdeki devingen mizaç
Her şerde bile vardı madem hayır,
Gel gör ki itiraz hakkımın olmadığı
Her hayır, diyemediğim
Sevgiydi zannımca makul olan
Müşküle her düştüğümde
Meşgule verdiğim yüreğimde
Saklı nice gizem.
Aklın ermediği bir kör döğüşü belki de
Elbet içimden gelen şapkama gizlenen
Sevdalı bir çiçek
Göğün de ritmiydi elbet
Bir yağan bir duran sağanak
Dehşetengiz bir kabustan uyanmak kadar
İstikrarla sevdiğim
İman gücümde saklı huzur
Hüznüme talip olmasa da evren
Tebessüm ekiyordum ben
Dokunduğuma binaen
Belki de sevmekti kendimi alabildiğince
Yine konduramadığım içimdeki müzmin bedeviye
Bir zaafsa kendime ırak
Bir duyguysa kendime kurduğum tuzak
Şahlanan duygular ki mahcubiyet
Yüklü bir ferman elbet severek çıktığım o İlahi Kat.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın