24.05.2011
HATIRA- ANI – NEDİR.
Tarihi, edebi, siyasi, sanatçı ve askeri kimliğe sahip olan kimselerin kendi hayatını, yaşadığı devrede şahidi olduğu ya da duyduğu olayları edebî değer taşıyan bir dille anlattığı yazılara anı (hatırat) denir. Bir başka deyişle, özümüzde bir iz bıraktığı için unutulmayan ve anılmaya değer bulduğumuz olayları anlatan yazı türüdür.
Ruhbilim terimi olarak anı, daha önce bilinçte bulunmuş olanın yine bilince gelmesini kapsar. Anımsamadan farkı, daha önce bilinçte bulunmuş olduğundan açık seçik bilinmesidir. Eskiden yaşamış olduğumuzu iyice bildiğimiz bir olay anı'mızdır, ama bunu açık seçik bilmiyor ve eski deyişle "hayal meyal hatırlıyorsak" anımsıyoruz demektir. Bilinçte yansıyan herhangi bir nesne ya da olay belleğe geçip saklanmakla anı'laşır. Anılar, ruhbilimsel anlamın dışında, insanı, tarihsel geçmişine bağlayan bilgilerdir. Örneğin herhangi bir nesne ya da olayı gerektiğinde kullanmak üzere bellekte saklamaya anıda tutma (İng. Retention) denir.
Günlüklerden farklı olarak hatıratlar hayatın bir kesitini belli bir süre sonra anlatan yazılardır. Günlükler günü gününe yazıldığı ve bir gün içindeki yaşananlara yer verdiği halde hatırat anlatılacak olanların bitmesinden bir müddet sonra hem de hayatın beş on yıl gibi bir sürecini ele alabilecek bir dönemini dahi içerebilir. ( BKZ Günlük ( Günce- Ruzname- Günlük Yazı Türü Özellikleri Tarihçesi Günce Örnekleri) Günlüklerde ele alınan konular, genellikle sadece yazan kişiyi ilgilendirmekle sınırlı kalabilecek toplumu ilgilendirmeyecek çoğu kez de olay bile sayılamayacak çok sıradan rutin konuları içerirken hatıralar toplum, tarihi ve belli bir dönemde yaşayan herkesi ilgilendirebilecek düzeyde konu ve olayları içerebilir. Hatırat yaşanmakta olanları değil yaşanmış ve bir müddet sonra önemli hale gelmiş konulara değinir.
HATIRA VE OTOBİYOGRAFİ
Hatırat, yapısı gereği Otobiyografi ile de karıştırılabilir. Otobiyografiden, dışsal olaylara verdiği önem ile ayrılır. Anıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır. Otobiyografide yazar öncelikle kendi hayatını konu edinirken; anı çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış ya da bu olayların yakın gözlemcisidir.
Otobiyografi yazarı kendi hayatını anlatmayı esas alırken anı belirli bir dönemde kendi yaşadıkları da dâhil; o döneme damga vuran kişi, olay toplumsal durum, olaylara yön veren kişilere vb ye de yönelmek, gözlemlemek, değerlendirmek zorundadır.
Hatıra türünde sürükleyici bir olay olmadığı için hatıratlarda Üslubun önemi bir kat daha artar. Okurun sıkılmaması için hatırata yazarına okuru sıkmadan anlatmak ödevi düşer bunu başarma için de hatırat yazarı Üslubunun güzelliğine diğer türlerden daha fazla önem vermek zorunda kalır. “Yazarın kelimeleri zengin ve yoğun çağrışımlarla doldurup kendini ortaya koyması şeklinde söyleyebileceğimiz bu meziyet hatıralarda daha bir önem arz eder. Zira karşınızda tahkiyenin sürükleyiciliğini sağlayan merak unsurları yoktur. Bir anlatıcı, sizi geçmişe yolculuğa çağırmaktadır. Dili ne kadar akıcı ve anlam açısından dolgun; anlattığı dünyanın veya şahısların tanıtımı ne denli maharetli ise kılavuzluğu o nispette kabul görür.” ( SAMET AĞAOĞLU’NUN HATIRALARI, Ertan ÖRGEN )
Edebiyat sahasının en yaygın türlerinden biridir. Bu türde verilen eserlerin çok değişik sahalarda oluşu, ona belli bir sınır çizme imkânını zorlaştırır. Anıların önde gelen özelliği, yazarının hayatının belli bir kesitini alması ve çok sonra yazıya dökülmesidir.
İçlerinde anı türünün özelliği bulunabilecek seyahatname, sefaretname, muhtıra, tezkirelerimiz , menkıbe, günlük, otobiyografi ve tarih türleri ile anı türünü karıştırmamak gerekir. Bu türlerin her birinin yazılış gayeleri ayrıdır. Ortak özellikleri ise yaşanmış olaylar üzerine kurulmuş olmalarıdır. Ancak bu özellik, onları birbirinin yerine koyma sebebi olamaz.
Anıların, tarihî gerçeklerin açıklanması sırasında, önemli yardımları dokunur. Anı; tarih değilse de, tarihe yardımcıdır. Devirlerin özelliklerini anlatan anılar, o devrin tarihini yazacaklar için önemli birer belge niteliğindedir. Bundan ötürü, anı yazarı, anılarını yansıtırken tarihî gerçeklerin bozulmamasına çok dikkat etmelidir.
Anı (Hatırat) ile günlük, en çok karıştırılan iki türdür. Bu iki türün en önemli ayrılığı günlüklerin yaşanırken, anıların ise hayatta ya da ömrün sonunda kaleme alınmalarıdır.
Her ne sebeple kaleme alınırsa alınsın anı türünde dürüstlük, samimiyet ve sorumluluk duygusu ön plânda tutulmalıdır. Anı yazarken önce konu tespit edilmeli; sonra ya günü gününe tutulan notlar ya da hafızada saklanan olaylar zinciri, plâna göre düzenlenmelidir. Anı yazılırken süslü sanatlı bir anlatımdan kaçınmalı; açık, sade ve akıcı bir üslûp kullanılmalıdır. Duygu ve düşünceler, içtenlikle gerçeği yansıtmalıdır.
ANI İLE GÜNLÜĞÜN BENZER VE FARKLI YANLARI
Günlük tutan yazar, sıcağı sıcağına o günün olay, yaşantı ve düşüncelerini aktarırken; anı yazarı, tarih olmuş eski zamanların olaylarını belleğe ya da belgelere dayalı olarak ortaya koyar. Bu bakımdan anı metinleri yalnızca hatırlanabilen, unutulmayan, kaydedilebilen olayları içerdiği için tarihi aynen aksettirmekten uzaktır, büsbütün objektif olması beklenemez. Toplumların sosyal hayatlarında anı aktarmak önemli bir gelenektir. Özellikle yaşlı insanlar kendilerinden daha genç kimselere daha önce görüp geçirdiklerini, yaşadıkları ilginç olayları anlatırlar. Anı yazma geleneği, Tanzimat Döneminde, kimi devlet adamlarında batıdaki meslektaşlarına olan özentiden başlamış ve giderek günümüze kadar gelmiştir.
1 - Anı da günlük gibi bir kişinin başından geçen gerçek yaşantılardan kaynaklanan yazı türüdür.
2- Günlük yaşanırken anı ise yaşandıktan sonra yazılır.
3- Anılar, yazarların yaşlılık çağlarında yazdıkları ve yaşamları boyunca karşılaştıkları olayları nesnel bir şekilde ortaya koyan yazılardır. Günlükler ise daha öznel, derin, içten ve ruhun derinliklerinden kopup gelen Anlık duygu ve düşünceler hâkimdir.
4- Anı yazılarının anlatım açısından kurgusal niteliklere sahip olduğunu da söyleyebiliriz Günlükler ise kurgudan uzak yoğun düşüncelerin toplamıdır.
HATIRA TÜRÜNÜN YAZILMA NEDENLERİ
(1) Geçmişi bir kez daha yaşamak ve yazma alışkanlığı kazandır. Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
(2) Anıları unutulmaktan kurtarıp, bellekte iz bırakan olay ve olgular anlatılır. Toplumu da ilgilendiren bir sürece kalıcılık kazandırılır. Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
(3) Anıyı oluşturan olay, durum, yerler, kişiler vb başkalarının bilgisine, yararına sunulur. Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar
(4 Kamuoyu önünde aklanmaya çalışmak, pişmanlığı dile getirip içini boşaltmak, günah çıkarmak.
5 Gelecek kuşaklara geçmişten sonuçlar çıkarıp sunmak. Gerektiği zaman bir eleştiride bulunmak.
6 İnsanoğlunun; yaşantılarını, deneyimlerini başkalarıyla paylaşmak gereğini duymak. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 375)
HATIRAT- ANI LARIN ÖZELLİKLERİ
Anı yazıları yaşanmakta olanı değil, yaşanmışı konu alır. Anılar ya günü gününe tutulan notlardan yararlanılarak ya da yaşanan olaylar anımsanarak sonradan yazılır. Her iki durumda da anılar yaşandıktan çok sonra kaleme alınır.
Anılarda gözlem esastır.
Mesleki yaşamında başarıya ulaşmış veya şöhreti yakalamış bazı kişiler anılarını yazarlar. Anılar bu konumdaki kişilerin özel tarihleridir.
Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar.
Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır anıların.
Anılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler de verir. Bu bakımdan anılar tarihe ışık tutan kaynaklar arasında yer alır. Yaşanmış olayların gizli kalmış bazı yönlerini açığa çıkarır. Ancak bunlar, olaylara kişisel bakış açısıyla kaleme alınmış olduklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilemez ve nesnel bir belge niteliği taşımaz.
Anılar sonradan kaleme alındığı için olaylar üzerinden çok zaman geçmiş olur. Kişi bu zaman içinde değişim geçirebilir, olaylara bakış açısı değişebilir. Dolayısıyla anılar yazıldıkları andan bakılarak kaleme alınır. Bu bilgiden hareketle anıların mutlaka gerçeği anlattığı söylenemez, onlara sağlam tarihi belgeler olarak bakılamaz. Unutulma veya yanlış aksettirme olasılığına sahiptirler.
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya [email protected]
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın