Hattusaş (Boğazkale, Boğazköy)
Hattuşa/Boğazköy, İç Anadolu'nun kuzeyinde, antik Kappadokya bölgesinin kuzey kenarında yer alan geç Tunç Çağı döneminde Hitit ler’e MÖ 17. ile 13. yüzyıllar arasında başkentlik yapmış olan bir şehir kalıntısıdır. Boğazköy (Hattuşaş) Çorum’un 80 km. güneybatısında, Hattuşaş Çorum 'un Sungurlu ilçesinin güneydoğusunda, Boğazkale ilçesinin 4km doğusundadır. Ankara 'ya uzaklığı ise 208 kmdir. Boğazköy (Hattuşaş) Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda, ovadan 300 m. Yükseklikte kaya kütleleri ve dağ yamaçları ile çevrili olan kuzey ve batıda derin yamaçları üzerindeki devasa bir doğal terasın üzerinde kurulmuştur. Şehir kuzey tarafından açık, diğer kısımları surlarla çevrilidir.
Hitit Devletinin başkenti olan Hattuşaş, Hitit mimarlık ve sanatının odak noktasıdır. Hattuşaş sözcüğü Hattus sözcüğünden yani Hatti insanları anlamına gelmektedir. Kentte İ.Ö.XIX.-XVIII. yüzyıllarda Hititlerden önce Hattilerin yaşadığı ve burada bir Asur ticaret kolonisinin (Karum) bulunduğu, kentin kuzeyindeki Büyük Tapınak çevresinde Alman heyeti tarafından yapılan kazılarda açığa çıkarılan kalıntılar ve diğer buluntulardan anlaşılmıştır.[1] Hattuşaş, Hititler döneminde başkent olmuştur. Hattuşaş UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir.[2]
Güneyde yer alan Yerkapı Bayır: Alıntı Vikipedi, Hattuşaş'ın kısmen onarılan Hisarları. Ressim, Alıntı
KAZILAR
1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınan Hattuşaş ilk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından tespit edilerek dünyaya tanıtılmıştır. Bu kalıntılarla Hitit devleti arasında ilk kez bir bağ kuran kişi Sayce'tır. Hattuşaş’ın bulunması ve Sayce’nin tespitleri ile Hitit’lerin merkezinin Suriye olduğu kanısı ortadan kalkmış olur. 1882'de Carl Human ile Otto Puchstein ile Boğazköy'de Halen Pergamon Müzesinde bulunan Yazılıkaya'nın kalıplarını da çıkarmışlardır. [3] 1905 yılında ise Makridi ve H. Winckler Boğazköy'ü gezmişler ve 1917 yılına kadar devam eden kazı çalışmalarını yürütmüşlerdir. [4]1932 yılında ise Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt Bittel tarafından başlanılan sistemli kazılara II. Dünya savaşı sırasında bir süre ara verildikten sonra, yeniden başlanmış ve 1978 yılına kadar çalışmalar aralıksız sürdürülmüştür. [5]1978 yılından 1993 yılına kadar Dr. Peter Neve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarını, 1994 yılından itibaren Dr. Jurgen Seeher üstlenmiştir.[6]
Aşağı Şehir Büyük Tapınağı'nın kalıntıları. Ressim, Alıntı Vikipedi,
TARİHÇESİ
Hattuşaş’ın yayıldığı alan oldukça geniştir. Uzun zamandan beri yapılan kazılarda 5 kültür katı ortaya çıkmıştır. Bu katlarda Hatti, Asur, Hitit,Firig , Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntılar bulunmuştur.[7] Bu verilere bakılınca Hattuşaş’ın Bizans dönemine kadar iskân gördüğü ortaya çıkmaktadır.
Hattuşaş'taki ilk gelişme dönemi büyük bir yangınla sona ermiştir; bu yangının sorumlusu Kuşşara kralı Anitta olmalıdır. Hattuş sehri MÖ. 1700'lerde Kusaralı kral Anitta tarafından tahrip edilir ve lanetlenir; ancak şehrin konumu, su kaynaklarının bolluğu gibi etkenler, kısa zamanda yerleşmecileri yeniden buraya çekmiş olmalıdır.[8]
Belgelere göre hemen bu tahripten sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında yeniden yerleşime açılan Hattuşaş 1600'lerde Hitit devletinin başkenti olmuştur; kurucusu tıpkı Anitta gibi Kuşşara kökenli olan I. Hattuşili'dir.[9]
Hattuşaş başkent olduktan 2 km. genişliğindeki şehir saray, tapınak ve mahalleleriyle M.Ö 13. yüzyıldaki haline kavuşmuştur. hem içte hem de dışta üç önemli Hitit kralı etkin olmuştur. II. Şuppiluliuma'nın son dönemlerinde (M.Ö. 1190) ekonomik sıkıntılar ve iç karışıklıklar nedeniyle yıkılan Hitit devletinden sonra Boğazköy 4 yüzyıl boyunca terk edilmiştir. Daha sonra buraya Frig yalılar (M.Ö. 8. yy. ortaları) yerleşmiştir. Hellenistik ve Roma Döneminde (M.Ö. 3. - M.S. 3. yy.) Hattuşaş küçük surla çevrili bir beylik merkezi, Bizans Döneminde ise bir köy durumundadır.[10]
FOTOGRAF: © Kültür Bakanlığı
HATTUŞAŞ’IN KENT PLANI VE YERLEŞİM ALANLARI
Hattuşaş Kenti: Aşağı kent, Yukarı Kent, Büyük Kale (Kral Kalesi), Yazılıkaya'dan oluşmaktadır. Hattuşaş'ın kuzeyde kalan kısmına "Aşağı şehir", güneyde kalan kısmına "Yukarı Şehir" denir. Aşağı şehrin Hattuşaş’nın ilk yerleşim bölgesidir ve aşağı şehrin oluşum zamanı MÖ 2 bin 300′lü yıllara uzanmaktadır. İmparatorluğun büyümesiyle aşağı şehre bitişik olarak yukarı şehir oluşmaya başlamış, Hattuşaş’nın bugünkü görkemli yapısı ortaya çıkmıştır. [11]
MÖ III. binden
itibaren oluşan yerleşimler genellikle Büyükkale çevresinde oluşmuştur. Aşağı Şehir’de
gerçekleşen yerleşmeler ise Asur
Ticaret Kolonileri
Çağında ve MÖ 19. ve 18. Yüzyıllarda oluşmuştur. [12] Şehrin adına ilk kez bu
çağa ait yazılı belgelerde rastlanmıştır. Hattuşaş’ta bulunan en önemli
kalıntılar Kral Sarayı, iki katlı Arşiv Yapısı (3500 çivi yazılı tablet
bulunmuştur.) , Hitit Dönemi'nden kalma dört tapınak, anıtsal kapılar (Kral
Kapısı, Sfenksli Kapı, Aslanlı Kapı, Poternli Kapı ve Batı Kapısı), Tanrı
"Teshup" 'un tapınağıdır.
Foto: https://www.tatilkutusu.net/hattusas/
YUKARI ŞEHİR
Hattuşaş'ın "Yukarı Şehir" kesimi 1 km² den daha büyük bir yüzölçümü sahip, eğimli bir arazidir. Bu alan M.Ö. 13. yüzyılda Geç İmparatorluk Çağında gelişen Yukarı Şehir’in bir bölümü yalnızca tapınak ve kutsal alanlardan oluşur. Yukarı Şehir güneyden çeviren bir surla donatılmıştır. Surların üzerinde 5 kapı mevcuttur. Şehir surunun en güney ucundaki ve kentin en yüksek noktasında bastion ile sfenksli kapı yer almaktadır. Diğer dört kapıdan güney surunun doğu ve batı ucunda karşılıklı Kral Kapısı ve Aslanlı Kapı yer almaktadır.
Yukarı Şehir'de görülen yapılaşma üç evrelidir. Yukarı Şehir, "Mabedler Mahallesi" olarak bilinen alan sfenksli kapıdan; Nişantepe ve Sarıkale'ye kadar uzanır. Bu alanda çeşitli evrelere ait birçok tapınak açığa çıkarılmıştır. Tapınak planlarının genel karakteri, bir orta avludan girilen ve birer dar ön mekân ile derin ana mekânlardan oluşan kült odaları grubunun yapıyı biçimlendirmesidir.
Tapınaklarda ele geçen malzemeler beş gruba ayrılmaktadır.
1- Seramikler,
2- Aletler,
3- Silahlar,
4- Kült objeleri,
5- Yazılı belgeler.
Yukarı Şehir'in girişinde, Büyükkale'nin hemen önünde yer alan Nişantepe ve Güneykale'de Hitit sonrası yapılaşmalar dikkat çekicidir ve bu M.Ö. 7-6. yüzyıla tarihlenen Firig yerleşmesidir.
Kuzey ve güney binası dışında önemli bir yapı da Batı Binası ve Saray Arşividir. Arşivde yaklaşık 3300 adet bulla ve 30 çivi yazılı tablet bulunmuştur.[13]
Güneykale'deki yapılaşma ise II. Şuppiluliuma tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu alanda geniş bir gölet ile üç ayrı noktasında üç yapı mevcuttur. Oda 2'nin duvarlarının üçü de kabartmalarla bezelidir. Karşı duvardaki ana tasvirde sola dönmüş, uzun elbiseli bir figür vardır. Yuvarlak başlığı üstünde kanatlı bir güneş kursu bulunmakta, sol elinde litus, sağ elinde ise ankh motifini tutmaktadır. Doğu duvarında Şuppiluliuma'ya ait kabartma vardır. Karşısındaki batı duvarında ise hiyeroglif kitabe yer almaktadır.[14]
BÜYÜK TAPINAK
Büyük Tapınak da denilen 1 no. lu tapınak 65 x 42 m. boyutları ile Hattuşa şehrinin en büyük yapısıdır. Tüm çevresini saran depo odaları ile birlikte 14.500 m² lik bir alanı kaplamaktadır. Duvarların yaklaşık 1,5 metre yükseklikteki iyi işlenmiş kireçtaşı bloklardan oluşan kaide kesimleri günümüze ulaşmıştır.
Hattusas'ta kuzey şehrin merkezini oluşturan Büyük Mabet, Hati'nin Fırtına Tanrısı ve Arinna Şehri Güneş tanrıçasının evi olarak yapılmıştır. Büyük Mabet, Aşağı Şehir mahallelerinden duvarlar ile ayrılmaktadır. Büyük Mabet'in, ekonomik bir merkez olarak da kullanıldığı çıkarılan büyük küplerden anlaşılmıştır. Kalıntılardan büyük mabette bir arşivin de olduğunu ortaya koymuştur. [15]
BÜYÜKKALE
Kentin asıl merkezini Büyük Kale teşkil eder. Büyük Mabet’in bulunduğu yer ise aşağı şehir bölgesidir. Büyükkale üzerinde Büyük Kral'ın sarayı vardı ve buranın kuzeybatısındaki yamaçtan vadinin aşağısına kadar, batı tarafında kuvvetli bir surla korunan şehir uzanıyordu. Ayrıca Kuzey Şehir ile Büyükkaya'nin da kısa süre sonra surla çevrilerek şehre katıldığını gösteren birçok kanıt vardır. Şehrin boyutları 0,9 x 1,2 km. kadardı. Bir süre sonra güneydeki yükseltiler üzerinden 3,3 km. uzunluğunda yeni bir surun inşasıyla şehrin büyüklüğü iki katına çıkarılmıştı. Bu alanda, aralarında birçok tapınak bulunan çok sayıda büyük yapı inşa edildi ve Büyük kale’deki kral sarayında köklü bir tadilat yapıldı. [16]
Kalede arşiv odaları, depo odaları, büyük kabul salonu, su kültü ile ilgili bina ve kutsal mekânlar yer almaktadır.[17]
YER KAPI
Şehrin en güneyinde ve en yüksek noktasında Yerkapı bulunur. Batıdan Aslanlı Kapı'dan, doğuda Kral Kapı'dan geniş bir yay çizerek şehrin en yüksek kesimine ulaşan sur burada yapay olarak yığılmış toprak setin üzerinden geçer. Bu setin üstünde tam ortada sur Sfenksli Kapı ile kesintiye uğrar. Yerkapı adını, Hattuşa'da bugün hala içine girilebilen tek poternden alır. Bu tünel yapay toprak set yığılmadan önce bindirme tekniğinde yapılmıştır. Yığma toprak setin dış tarafındaki yüksekliği yaklaşık 35 metre, uzunluğu 250 metre ve tabandaki genişliği yaklaşık 80 metredir. Döşemenin her iki yanında, setin üzerine çıkan dik merdivenler bulunur. Bu merdivenler, setin savunma amaçlı olmadığını açıkça göstermektedir
Yerkapı setinin üzerinde ortada Sfenksli Kapı yer alır. Diğer büyük şehir kapıları gibi bu kapının iki yanında kuleler bulunmaz. Kapı bir kulenin içinden geçer. Sfenksli Kapı adını, kapı pervazlarında bulunan dört Sfenks'ten alır.[18]
Aslanlı Kapı
Yukarı Şehrin güneybatı kesiminde güney surunun iki görkemli kapısından biri
olan Aslanlı Kapı bulunur. Hattuşa'nın diğer büyük şehir kapılarında olduğu
gibi bu kapının da asıl kapı odasının iki yanında 15 x 10 m. boyutlarında
dörtgen planlı iki kulesi vardır. Kapı adını, dışta pervaz bloklarına işlenmis
iki aslan heykelinden alır.[19]
Yazılıkaya Tapınağı
Hattuşaş ören yerinin 2 km. kuzeydoğusunda yer alan Yazılıkaya Tapınağı, önünde Hitit mimari özelliklerinin yansıtıldığı iki kaya odadan oluşmaktadır. Hattuşa’nın en büyük ve etkileyici kutsal mekânı, olan yer şehrin dışında yüksek kayalar arasında saklanmış Yazılıkaya Kaya Tapınağı’dır. Yazılıkaya, MÖ 13. yüzyılda yapılmış Hitit açık hava tapınağıdır. Tapınak’ta 90’tan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya yüzeyine işlenmiştir.[20]
Yazılıkaya Tapınağı’nın kayalığa yapılmış olan bu odaları "Büyük Galeri" (A odası) ve "Küçük Galeri" (B Odası) adıyla anılmaktadır.
HATTUŞAŞ TA SON DURUM
Hattuşa ve Alacahöyük’te çıkarılan tarihi eserler Çorum daki müzelerde sergilenmektedir. , Çorum müzesi, Alacahöyük Müzesi, Boğazköy Müzesi buralardan çıkartılan eserlerin sergilendiği müzelerdir. Bu müzeler Hattuşaş ve Alacahöyük kazılarından çıkartılan eserlerin sergilendiği alanlar olarak ziyaretçilere açıktır. ( Bkz: Alacahöyük Müzesi )
Yaklaşık yüzyılıdır süren kazılardan sonra Hattuşa ta mabetlerin onarımı sfenkslerin ve kalelerin tamir ve bakım sürecine girilmiştir. Kazı ve onaraım ekibinin başkanı olan Doç. Dr. Schachner, “Hattuşa şehrinin surlarının canlandırıldığı kerpiçten yapılan surların sıvasında zaman zaman dökülmeler olduğunu belirterek, surların da restore edilmeye başlandığını… “Restorasyon çalışmaları kapsamında geçen yıl Almanya’dan getirilen Boğazköy Sfenksi’nin bir kopyasını yapma projelerinin olduğunu… Yer Kapı’da bulunan sfenkslerin birer kopyasının yapılacağın bu sfenks kopyalarının doğal ortamına konulacağını , “ ifade etmektedir. [21] Aşağı şehir surunun büyük tapınak bölgesindeki bir kısmın restore edilerek, ziyarete açılmasını hedeflenmektedir.
Basında yer alan haberlere göre Çorum’da Alman Arkeoloji Enstitüsü adına kazı çalışmalarını yürüten Doç. Dr. Andreas Schachner, Hattuş’ta yapılan 2011 kazılarında aşağı şehir bölgesinde ziyarete açık olan poternli kapıya benzeyen 10 tane daha gizli yer altı geçidi bulunduğu belirmiştir. [22]
Hattuşaş’ta bir yandan kazılar devam ederken, bir yandan yeni bulgulara
ulaşılırken diğer yandan da şehrin eski görkemini ortaya koyacak yenileme çalışmaları
yapılmaktadır.
İLGİLİ SAYFALA
İliniz, ilçeniz hatta köylerinizin,
doğal güzellikleri hakkında yazılar yazabilir, Turistik, tarihi ve doğal
güzellikleri fotoğraflarınız ile paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM
veya s_kuzucular@hotmail.c