Kûşe-i Meyhaneden Gelmez
Hayalinden gelir gam hatıra cananeden gelmez
Sitem hap âşinalardan gelür biğâneden gelmez
Haset avkatına ol ârif-i âlemi şinasin kim
Elinden cam düşmez kûşe-i meyhaneden gelmez
Umarsın bir nüvaziş açtığın bin zahm için amma
Bu insaniyet ey dil gamze-i cananeden gelmez
Misal-i halka tuttum gûşumu ebvab-i âfaka
Sade-yi nağme-i ayş ü tareb her haneden gelmez
N’ola küstah olursa pîş-i gülde bülbül ey Nabî
Müra’at-i edeb dest ü dil-i mestaneden gelmez
Günümüz Türkçesiyle;
1-Üzüntü bizim gönlümüze her zaman sevgilinin hayalinden gelir, kendisinden gelmez. Zulüm hep bildik dostlardan gelir, yabancılardan gelmez.
2-Dünyayı bilen o ârif kişinin sürdüğü ömre kıskançlıkla bakalım, çünkü onun elinden kadeh hiç düşmez, kendisi de meyhane köşesinden hiç ayrılmaz.
3-Sevgilinin yan bakışının açtığı bin yaraya karşılık olarak hiç değilse bir kez okşamasını beklersin, fakat, sevgilinin yan bakışından bu kadarcık bir insanlık bile gelmez.
4-Kulağımı halka misali ufukların kapılarına tuttum. Anladım ki zevk ve eğlence nağmesinin sesi her evden gelmez.
5-Ey Nâbî! Bülbül, gülün önünde küstahlaşırsa bunda şaşılacak ne var? Edebe uymak, sarhoşun elinden gelmez. Onun yapabileceği bir şey değildir bu.
Davut Işıker
7 years ago