HAYÂLLER ŞAİRİ HAYÂLÎ BEY

03.09.2016

HAYÂLLER ŞAİRİ HAYÂLÎ BEY
 
Erdem KONUR
 
ÖZET
 
       XIII.yüzyıl ile XIX.yüzyıllararasında ürünlerini veren Divan Edebiyatı,Türk kültür ve edebiyat hayatımızda önemli bir yere sahiptir.İlk örneklerini XIII. yüzyılda veren Divan Edebiyatı,XIV.yüzyıldan itibaren ise İran Edebiyatı'nda işlenen konuları da bünyesine dâhil etmiştir.En parlak dönemlerini XVI. ve XVII.yüzyıllarda yaşayan Divan Edebiyatı'nın son büyük temsilcisinin ise XIX.yüzyılda yaşamış olan Şeyh Galip olduğu kabul edilir.
 
       Yukarıda kısaca değindiğimiz Divan Edebiyatı'nın önemli temsilcilerinden,belki de en önemlilerinden biri de XVI.yüzyılda yaşamış,devlet kademelerinde görev almış ve bu dönemde şiirler yazmış olan Hayâlî Bey'dir.
 
       İşte bu makalede, Hayâlî Bey'i anlatmaya çalışacağız.Makalemiz Hayâlî Bey'in Hayatı,Sosyal Kişiliği ve Edebi Kişiliği olmak üzere üç bölümden oluşmuştur.
 
1)   GİRİŞ:
 
A)Hayatı
 
       Asıl adı Mehmed olan olan Hayâlî Bey, "Bekâr Memi" lakabıyla da tanınmıştır.Selanik'in 40 km kuzeydoğusundaki Yenice'de dünyaya gelmiştir. Döneminde o bölgede yetişenlerin,iyi şair olduğuna inanılırdı.
 
       Hayâli Bey,henüz 13-14 yaşlarındayken güzel şiirleriyle şöhret yakalamıştır. Hayâlî Bey daha sonra,Haydârî ve Kalenderilerin şeyhi olan, Baba Ali Mest-i Acemî'nin cezbesine kapılarak bu tarikata intisap etmiş ve onlarla seyahata başlamıştır. Baba Ali Mest-i Acemî,Hayâlî Bey'i tasavvuf düşüncesi noktasında yetiştirmiştir.(Edebi Kişiği, bölümünde bunu daha detaylı göreceğiz)
 
       Hayâlî Bey,1520'li yıllarda derviş olarak İstanbul'a gelmiştir. Dönemin kadısı Sarı Gürz Nureddin Efendi,Hayâlî Bey'i fark etmiş ve böyle eli yüzü düzgün bir gencin Kalenderiler'in arasında dolaşmasının uygun olmayacağı gerekçesiyle onu Kalenderiler'in arasından alarak devrin emniyet müdürü diyebileceğimiz, Şehir Muhtesibi Uzun Ali'ye teslim etmiştir. Uzun Ali,Hayâlî Bey'e medrese dersleri vermeye başlamıştır. Daha sonra Hayâlî Bey,Defterdâr İskender Çelebi'nin himayesini görmüş ve yakınlarında bulunmuştur. İşte tam da bu dönemde,Hayâlî Bey,Defterdâr İskender Çelebi ve İbrahim Paşa'ya kasideler sunmuş ve dikkatleri iyice üzerine çekmiştir.
 
       Yukarıda anlattığımız eğitimlerden geçen,dönemin devlet terbiyesi ve ilimlerini tamamen öğrenen Hayâlî Bey, nihayet padişahın huzuruna çıkabilecek seviyeye gelmiştir. Devrin padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile tanışan Hayâlî Bey,hoş ve nükteli sohbeti ile Sultan Süleyman Han'ın sevgisini kazanmış ve Kanuni Sultan Süleyman Han'ın dostu olmuştur. Hayâlî Bey'in bu dostluğu, vefat edinceye kadar sürmüş ve vefat edene kadar Kanuni Sultan Süleyman'a en yakın şair olmuştur. Hayâlî Bey, Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte Irakeyn Seferi'ne katılarak Bağdat'ın fethine katılmıştır.Hayâlî Bey'in bu sırada Fuzûlî ile de tanıştığı rivayet edilir.
 
       Padişaha dostluğu ve yakınlığı ile döneminde oldukça dikkat çeken Hayâlî Bey, döneminde sıkça kıskanılan ve imrenilen şairlerden olmuştur. Düşmanlarının da etkisi neticesinde bir müddet sonra Sultan Süleyman ve Hayâlî Bey arasına soğukluk girmiştir. Bu soğukluktan sonra ise Hayâlî Bey, bir sancakbaşılık isteyip Edirne'ye gitmiş ve burada 1557 yılında vefat etmiştir.
 
       Hayâlî Bey, dönemin önemli tezkirecileri tarafından, "Sultânü'ş-Şu'arâ (Şairler Sultanı)","Melikü'ş-Şu'arâ(Şairler Meliki)",
 
       "Rûmîli Şairlere Serdar(Rumelili Şairlere Önder)" ve "Hayâlî-i Meşhûr (Şöhretli Hayâlî)" diye nitelendirilmiştir.
 
       Dönemin şairlerinden Arşî,Hayâlî Bey'in vefatına "Sözü dilde, hayali gözde kaldı" beyitiyle tarih düşmüştür.
 
B)Sosyal Kişiliği
 
       Hayâlî Bey'in yakın arkadaşı Âşık Çelebi,onun yakışıklı olmakla birlikte giyim,kuşama ve dünya malına önem vermeyen biri olduğunu belirtir. Gelibolulu Âlî ise,eli sıkılığından bahsederek öldükten sonra çocuklarına büyük bir miras bıraktığını nakleder. Gelibolulu Âlî Bey'in Hayâlî Bey'i anlatırken,"eli sıkı" demesini Hayâli Bey'in cimri olduğu manasında anlamak doğru olmaz.Bu, Hayâlî Bey'in yaşarken parasının çok olduğunu ancak onun dünya malına tamah etmediğini gösterir.
 
       Bununla birlikte şairin,Ömer ve İbrahim adında iki oğlunun olduğu ve karısının erken vefat ettiği kaynaklarda zikredilmektedir.
 
       Hayâli Bey'in şöhreti sadece yukarıda anlatılanlarla sınırlı kalmamış,şöhreti ülke dışına da taşmıştır. Safevi Devleti şahlarından, Şah Tahmasb'ın olduğu bir mecliste Hayâlî Bey'in üç beyitinin okunması üzerine Tahmasb bu beyitlere hayran kalmış ve kaldırdığı kadehini "Hayâlî Bey'in şerefine" diyerek içmiştir.(Bazı edebiyat tarihçileri,bu olayı,Kanuni Sultan Süleyman Han ile Hayâlî Bey'in arasına soğukluk girmesinin nedeni olarak göstermiştir.)
 
C)Edebi Kişiliği
 
      Divan edebiyatının en başarılı şairlerinden olan Hayâlî Bey'in şiiri,ilham,hayal ve imgelerden oluşmaktadır. Hayali Bey'in şiirlerinde parlak,ince imgeler, yeni buluşlar, renkli betimlemeler ve akıcı bir söyleyiş hakimdir.
 
       Hayâlî Bey'in bir tarikata intisap ettiğini ve bu tarikatta derviş olduğunu yukarıda belirtmiştik. İşte bu özelliği,Hayâlî Bey'in şiirinde de kendisini göstermektedir. Zaten Hayâlî Bey'in şiirlerine hakim olan unsur ve düşünce de tasavvuf düşüncesidir. Şair bu tür şiirlerini coşkulu,akıcı,ince fikir ve hayallerle süslemiş, orijinal benzetme ve kurgularla örmüş, renkli tasvirlerle süslemiştir.
 
       Hayâlî Bey'in aşağıdaki naklettiğimiz "Bilmezler" redifli gazeli yukarıda zikredilen özellikleri yansıtması bakımından oldukça önemlidir:
 
1) Cihân–ârâ cihân içindedir, arayı bilmezler
 
O mâhiler ki deryâ içredir, deryâyı bilmezler
 
(Dünyayı süsleyen Tanrı dünyanın içindedir, ama insanlar onu aramasını bilmezler. Tıpkı denizin içinde olup da denizin ne olduğunu bilmeyen balıklar gibi.)
 
 
 
2) Harabat ehline dûzah azabın anma ey zâhid
 
Ki bunlar ibn-i vakt oldi gam-ı ferdayı bilmezler
 
(Ey ham sofu, meyhanede oturup burayı meskenedinenlere cehennem azabından, çekecekleri cezalardan sözeline. Bunlar vaktin oğlu oldular, geleceğin akıntısını çekmezler)
 
 
 
3) Şafak-gûn kan içinde dâgını seyr etse âşıklar
 
Güneşde zerre görmezler felekde ayı bilmezler
 
(Âşıklar kıpkızıl kan içindeki yaralarına baka baka güneşi zerre kadar görmezler, gökyüzünde ay olduğunu bile farketmezler.)
 
 
 
4)   Hamide kadlerine rişte-i eski takıp bunlar
 
Atarlar tîr-i maksûdi nedendür yayı bilmezler
 
(Bu âşıklar, yay gibi iki büklüm olmuş boylarına gözyaşı ipliğini takıp, istek okunu hedeflerine atarlar. Ama yayın neden yapılmış olduğunu düşünmezler bile )
 
 
 
5)   Hayalî fakr şalına çekenler cism-i uryânı
 
Anunla fahr ederler atlas u dîbâyı bilmezler
 
(Hayâlı, çıplak vücûtlarını yoksulluk şalına saranlar, bununla öğünürler. Bunların atlas ve diba gibi değerli kumaşlarda gözleri yoktur)
 
 
 
       Hayâlî Bey'in önemli özelliklerinden bir diğeri ise,derinlik ve renklilik üslûbunu Osmanlı şiirine sokmuş olmasıdır. Hayâlî Bey'in "idi" redifli gazeli bu derinlik ve renkliliğe en önemli örnektir:
 
1) Mecnûn kaçan ki aşk eline pâdişâh idi
 
Ahi alem figânı tabi gam sipâh idi
 
(Mecnûn aşk eline sultân olduğu zaman, âhı;bayrağı, feryadı;davulu, çektiği gam ise askeri idi.)
 
2) Mecnûn belâ vilâyetine şehriyâr iken
 
Jûlîde mûlar üstine çetr-i siyah idi
 
(Mecnûn belâ ülkesine sultân iken karmakarışık saçları üs tüne kurulmuş kara bir çadırdı.)
 
...
 
5)   Nâgeh Hayâlı Leylî güzer eyleye deyu
 
Mecnûn teninde yer yer elif doğrı râh idi
 
(Hayalî! Leylâ ansızın gelir de geçer diye,Mecnûn'un vücudunda yer yer elif gibi doğru yollar vardı )
 
 
 
2) SONUÇ
 
       Bu makalede,kültür ve edebiyat hayatımızın önemli bir dönemini kapsayan Divan edebiyatının önemli temsilcilerinden,tarihçiler tarafından "Muhteşem Yüzyıl" olarak adlandırılan XVI.yüzyılda yaşamış olan Hayâlî Bey'i, hayatı, sosyal kişiliği ve edebi kişiliğinden yola çıkarak tanıtmaya çalıştık. Divan edebiyatının önemli temsilcilerinden (hatta bana göre Divan şiirinin başarılı beş şairi arasına kesinlikle girebilecek) kapasite ve birikime sahip olan Hayâlî Bey, hayatı boyunca devrin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman Han'ın sürekli yakınlarında bulunmuştur. Kanuni Sultan Süleyman Han ile birlikte Irakeyn Seferine de katılan Hayâli Bey, şairliğinin yanı sıra önemli bir devlet adamıdır.
 
       Hayâli Bey'in şiiri ise ,derin anlamlar ve oldukça orijinal hayallerle süslüdür. Şiirinin ana teması tasavvuf olan şair,hakikat ve mecaz noktasında bambaşka bir aleme geçmiş ve şiire yepyeni bir üslup getirmiştir.
 
       Hayâlî Bey şiirinde, bütün bunların dışında mahalli unsurları, atasözlerini ve deyimleri de kullanmıştır.
 
       Sonuç olarak,Hayâlî Bey'i tek bir cümle ile anlatırsak,şunu söylememiz isabetli olacaktır. XVI.yüzyılda Fuzûlî'yi bir yana bırakırsak, devrin diğer şairlerini, şiir konusunda,başarısıyla geçmiştir demek,yanlış olmayacaktır.
 
 
 
KAYNAKÇA
 
1) ŞENTÜRK A. ve KARTAL A. (2014),"ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ",İstanbul:Dergah Yayınları
 
2)BATUR,S. (2005), "DİVAN ŞİİRİ -Seçmeler-",İstanbul:Altın Kitaplar
 
3)BAHADIR S.(2012),"HAYÂLÎ BEY’İN BİLİNMEYEN GAZELLERİ",Turkish Studies 921-946
 
4)https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/
 
5)KURNAZ C. (1996), "Hayâlî Bey Divânı’nın Tahlîli", İstanbul:M.E.B. Yayınları

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar