HAYALLERİN ÜLKESİ

26.05.2017
HAYALLERİN ÜLKESİNDE
 
Güneş sonsuzluğa kucak açarken
Kral cennet bahçesini insanlara sunarken
Cehennemin vakti de gelip çatmış
Vezirler kralı sırtından bıçaklamış
Tahtla bedenine kılıçlar saplanmış
Kan tanrıları tahtı kutsamış
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
İnsanlar sefalet içinde
Gün gün büyüyor ölüler kervanı
Güneş bile terk etmişken umutları
Karanlık esir almış bulutları
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
Caddeler,dükkanlar kapalı
Duyuluyor meydanlarda köpek çığlıkları
Rüzgarın uğultusu sarıyor taş kulakları
Gecenin geçmişten getirdiği hayaletler
Sarıyor etrafları
Kimse sokağa çıkamıyor
Duyuluyor ölü ruhların kahkahaları
 
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
Küçük çocuklar
Yeni doğan bir bebeğe yetecek kadar
Korkarak yanan bir şöminenin önünde
Karanlığa bakarak büyüyor
Güneşin terk ettiği bu günde
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
İlham perisi dağlara kaçmış
Mor şeytanı karanlık kucaklamış
Kulaklar korkuya yer açmış
İnsanlar ağaç kovuklarına kaçmış
 
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
 
 
 
 
 
Karanlık çökünce gündüze
Çobanlar inlere kaçmış
Kurt sürüleri almış başını,
Kayalıklarda konaklamış
Koyunlar savunmasız kalmış
Yaşlı köpek huysuzlanmış
Masumlar korumasız kalmış
Kurtlar korkusuz
 
Hayallerin ülkesinde,
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
Düzen harap olmuş,
Kralın yücelttiği
Rezillikten alıp vezir ettiği
Kuş tüyünden yastıklarda uyuttuğu
Kuş sütünden tatlılarla beslediği
Leş kokan güçlüler ordusu
Sırtlarından bıçaklıyorlar
Hayallerin ülkesinde birbirlerini
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
Sokaktaki köylü bile
Kuyudaki ölü bile
Kral olmak istiyor hayallerin ülkesinde
Düşman ülkelerin kralları
İstedikleri gibi paylaşıyor limanları
Yeni ordular işgal için yaklaşıyor
Bencil tanrıların gaddar kılıcı
Hayallerin ülkesinde
Alıyor saf ruhları
 
Hayallerin ülkesinde
Güneşin cesedi
Gecenin üstünde
 
İnsanlar korkar oldu
Evlerinin kapısının önünde bile görülmeye
Leş kargaları,kemikleri sıyırıyor kapılar önlerinde
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstüne
 
Çare arıyor,bilge ruhlar bedenler
Sayfaları tozlanmış tarih kitaplarında
Yeni bir kral arıyor, yüce şövalyeler
Cesur kılıçların saplandığı sarp kayalıklarda
İnsanlar dua ediyor yüce tanrılarına
 
Hayallerin ülkesinde
Gece büyüyorken
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
 
Vicdanlar yeni bir kral gelmeli diyor
Önce vezirleri tek tek ipe geçirmeli
Sonra şövalyeleri ona sadakat yemini etmeli
Güneşinin kaybettiği ülkeye
Kralının kaybettiği ülkeye
Adalet geri gelmeli
 
Yüce olacak bir kral
Harabelerin içinde büyümeli
Yüce kralın cesedini
Anıt bir bahçeye gömmeli
Bir kral gelmeli
Hayallerin ülkesine
Bir kral insanlara
Güneşi vaat etmeli
Son umut eden
Umudu zapt etmeli
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi
Tahtın üstünde
 
 
 
 
2
 
Işıklar sızmaya korkarken, kısık ateşle yanan bir şömineden
Bir umut şarkısı duyuluyor, ardında kısık gözler görülen pencerelerden
Umut görünmüyor, bacalardan tütüyor
Tüten dumanla gece bulanıklaşıyor gözlerde
 
Hayallerin ülkesinde
Ölüler tahtların üstünde
Yaşayanlar korkunun eşiğinde
 
Hayaletler naralar atıyorlar güneşin gidişiyle
Kısık sesleri herkesten daha çok işitiliyor,
Karanlığın gelişiyle, umudu yüreğinde saklayanlar susuyor
Hayallerin ülkesinde, fısıltılar korkuyor
Kralın tahtın üstündeki leşi kokuyor.
 
Hayallerin ülkesinde
Ölüler tahtların üstünde
Yaşayanlar korkunun eşiğinde
 
Kralı öldürmek için gözleri dönen vezirler
Köşe başlarında birbirlerinin peşindeler
Bıçaklar kınlarında değil, bıçaklar eski dostların sırtında
Gecenin dayanılmaz ayazında, sıcak kan kokusu havada
Hayallerin ülkesinde,
Katiller tutarken köşe başlarını
Ölüm herkesin peşinde
ÖLÜ
 
Zaferin adıyla verilen bir şölen varken salonda
Cinayet silahı olma onuru
Bahşedilmişti yemek yenilmek için masaya konulan bıçaklara
İlk darbeyi yediğinde, ayağa kalkmak için çok geçti
Darbelerle yığılırken tahtının üstüne, yaşam ondan vazgeçti
Ölümünün üzerinden saatler geçti
Salondaki büyücü, soytarıyı bir şeytana çevirdi
Kralın ölümünü gördüğünde soytarı
Ağlayarak kralını terk etti
İhanete kucak açan bir beden
İhanetin daha büyüğünü, vezirlere vaat etti
 
Tahtın üzerinde
Geçmişte kudretini izlediği köşkünde
Karanlığın gelişini seyrediyordu
Güneşin tutunduğu beden
Ellerinden kayıyordu
 
Hayallerin ülkesinde
Karanlığın miladı
Tahtın üzerinde
 
Sessiz sözler veriyordu karanlığa
Tahtın üstündeki harabenin, manzarası adına
İşitilmeyen hıçkırıkları, duyan bir insan dahi yoktu
Ölü olan kralın cesedini
Tahttan ayıran yoktu
 
Tahtları, tabut mu olurdu krallarına
Yoksa krallar, talip mi olurlardı  tahta oturduklarında tabutlarına
Oysa gözleri iman etmişti onun, sevginin yarattığı aydınlığa
Ruhu teslim olmuştu güneşin getirdiği sıcaklığa
Karanlığı o çağırmamıştı
Karanlık onu kendine çağırmıştı.
 
Hayallerin ülkesinde
Bir soytarının iksirinde
Karanlık kralın aklını bulandırmıştı
 
Hayallerin ülkesinde
Bir soytarının kıskançlığı ile
Karanlık kralı dostlarına bıçaklatmıştı
Gece getirirken ayazı
Gün kaçırmışken bütün adamlarını
Hayallerin ülkesinde
Kralın cesedi tahtın üstünde
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
YAŞAYAN ÖLÜ
 
Bir kolu dokumazken diğerine
Ruhu neden, terk etmemişti onu kaderine
Ölümün soğukluğunu hissetse de, bıçakların kederinde
Gözleri barındırıyordu , yaşamanın hayalini de
 
Hayallerin ülkesinde
Kralın ruhu
Ölüm meleğinin pençelerinde
 
Çökerken son defa gözbebekleri
Bir defa daha açtığında, gözlerini
Biliyordu neyin başına geleceğini
Nasıl atlatacaktı yüzleşeceği o ölüm meleğini
Ölüp dirilmek kolaydı
Peki ya ölünü, ölüm meleğinin ellerinden alabilmek
En derin kuyulardan, cesedini çıkarabilmek
Ruhunun gücü yeter miydi, bunu bedensiz yapmaya
Sessiz verilen sözlerin gücüyle, bedenleri yıkmaya
Gecenin hizmetkarları
Ölüm meleğinin zindanlarında
Ruhunu bağlayacakken duvarların dört bir tarafına
Hangi güçle karşı koyacaktı,
Ölümün fısıltılarına
 
 
 
 
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar