Hâyide ve Hâyide Eda Nedir Şiirde Çok Duyulmuş Söz Kullanma Kusuru
Osmanlıca yazılışı: hâyîde : خايده
Hâyide Farsça kökenli bir sözcüktür. Farsçadaki ve Osmanlıcaya geçmiş olan anlamları: Çiğnenmiş. Ağızdan ağıza dolaşmış, dillerde sakız olmuş, bayat söz manalarındadır.
hâyîde-gû: bayağı söz, bayağı söz söyleyen, bayağı sözler kullanan şâir.
hâyide suhen: bayat söz, çok konuşulan şeylerden konuşma
hâyide edâ: bayat söz kullanma tavrı
Hâyide sözcüğü edebiyatta ağızdan ağıza çok dolaşan, duyulmasından gına gelinmiş, herkes tarafından kullanılmış, çok duyulmuş, çok sık tekrar edilen söz demektir. Edebiyatta ve özellikle şiirlerde bazı sözlerin çok sık kullanılmasına rahatsız edecek söz nazarı ile bakılmış ve bu tür sözlerin şiirlerde kullanılması bir kusur sayılmıştır.
Divan edebiyatında önemli şairler ağızdan ağıza çok kullanılmış, çok tekrar edilmiş sözleri kullanmaktan kaçınmışlar, bikri mana ( bakir manalar ) kullanmaya çok önem vermişlerdir. Özellikle Sebk-i Hindi şairleri bikri manaya ve bikr-i mazmun bulmaya ( bakir mazmun ) özel önem vermişler çok sık kullanılan sözler yerine bakir sözler, bakir manalar, keşif hayaller, icat benzetmeler kullanmayı üstün bir vasıf olarak kabul etmişlerdir. Şairlerin özgün ifadeler ve hayaller kullanması kıymetli kabul edilirken karşıt uygulamalar ise “hâyîde edâ” olarak kabul edilir.
Onlara göre şiirlerinde sade ve hâyîde manalar çok olan şair vasıfsız şair olmaktadır.
Yeniler her âh ile Ken’an ahd-i elesti
Âhım aceba nefhâ-i hâyide mi sandın Ken’an Rıfai
Elest yeminini her âh edişinde tekrar eder Ken’an. Sen bunu gelişigüzel tekrar edilen boş bir lakırdı mı sandın?
Hâyîde edâya sanma kim el
Bir kerre daha demişler evvel Şeyh Galib
Geçinür ma'ni-i hâyîde ile
Lafz-ı meşhûr-ı cihân-dîde ile Nâbî
Ağzına almaz eğer kand-i mükerrer olsa
Laf-t hâyîde-i tûtî-i şeker-hâ-yı sühan ...