HAYIRLA RAMAZAN’A VEDA EDERKEN (2)…

12.06.2018

Yazımızın bu içeriğinde amel kısmına değinmek istedik ki, daha çok hayırlı niyetlerle seneye ramazana Hak Teâlâ bizleri ulaştırsın. Âmin.
Orucun Faziletleri
Hz. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Âdemoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ Hazretleri (bir hadis-i kutside) şöyle buyurmuştur: “Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti.” “Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.”
Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: “Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa “ben oruçluyum!” desin ve ona bulaşmasın.”[1]
Yine Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: "Kim Allah Teâla yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.”[2]
Ebu Ümâme (r.a.) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resȗlü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfatlandırsın. “Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.”[3]
Sehl İbnu Sa'd (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez.”[4] Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade var: “Oraya kim girerse ebediyen susamaz.”
Hz. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.”[5]
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.): “Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Ramazanı tazim için Şaban!" Tekrar soruldu: “Hangi sadaka efdaldir?” “Ramazanda verilen!” cevabını verdi.”[6]
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) namaz kılmazdan önce birkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su yudumlardı.”[7]
Mu'az İbnu Zühre (r.a.) anlatıyor: “Bana ulaştı ki, Resûlullah (s.a.s.) iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: "Allahümme leke sumtü ve ala rızkıke eftartü. (Ey Allah’ım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)”[8]
Mervan İbn-u Salim, Hz. İbn-u Ömer’den (r.a.) naklediyor: “Resûlullah (s.a.s.) orucunu açınca şöyle derdi: “Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşallah Teâlâ sevap kesinleşti.”[9]
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah. (s.a.s) buyurdular ki: “Kim yalanı ve onunla ameli terk etmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur.”[10]
Yine Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Biriniz yemeğe davet edilince, oruçlu ise: “Ben oruçluyum. Desin.”[11]
Ümmü Ammâre Bintu Ka'b (r.a.) anlattığına göre: “Resûlullah (s.a.s.) yanına girmiştir. Ammare yemek ikram edince, Aleyhissalâtu vesselâm: “Sen de ye!” demiş, kadın: “Ben oruç tutuyorum” deyince Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Oruçlu kimse, başkasına ikramda bulunur ve yemeğinden başkaları yerse, onlar yedikleri müddetçe melaike aleyhimüsselam oruçluya rahmet duasında bulunurlar.” Bir başka rivayette şöyle denmiştir: “Oruçlunun yanında oruçsuzlar yemek yiyecek olursa, melekler oruçluya rahmet okurlar.”[12]
Teravih Namazı
Hz. Ebu Hureyre’nin (r.a.)  anlattığına göre: “Resûlullah (s.a.s.) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. Bu maksatla derdi ki: “Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir.” Resûlullah (s.a.s.) bu tavsiyesi herhangi bir değişikliğe uğramadan- vefat etti. Bu durum (teravihin ferden kılınması) Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanında böylece devam etti, Hz. Ömer'in hilâfetinin başında da böyle devam etti.”
Bir rivayette şöyle gelmiştir: “Kadir gecesinin, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse geçmiş günahları affedilir.”[13]
Teheccüt Namazı Sonrası Dua
Hz. İbnu Abbâs (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) teheccüt namazı kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okurdu: "Allah’ım, Rabb’imiz! Hamdler sanadır. Sen arz ve semâvatın ve onlarda bulunanların kayyumu ve ayakta tutanısın, hamdler yalnızca senin içindir. Sen semâvatın ve arzın ve onlarda bulunanların nurusun, hamdler yalnızca sanadır. Sen haksın, vaadin de haktır. Sana kavuşmak haktır, sözün haktır. Cennet haktır, cehennem de haktır. Peygamberler haktır, Muhammed (Aleyhissalâtu vesselâm) de haktır. Kıyamet de haktır. Allah’ım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Hasmına karşı senin (burhanın) ile dâva açtım. Hakkımı aramada senin hakemliğine başvurdum. Önden gönderdiğim ve arkada bıraktığım hatalarımı affet. Gizli işlediğim, aleni yaptığım, benim bilmediğim, senin benden daha iyi bildiğin hatalarımı da affet! İlerleten sen, gerileten de Sensin. Senden başka ilah yoktur.”[14]
İtikâf Bilinci
Ebu Saîd (r.a.) anlatıyor: “Biz Hz. Peygamber (s.a.s.) ile birlikte Ramazan'ın orta on gününde itikâfa girdik, yirminci günün sabahı olunca eşyalarımızı evlerimize taşıdık. Resûlullah (s.a.s.) bir hutbe irad etti ve sonra şunu söyledi: “İtikâfa girmiş olanlar, itikâf mahallerine dönsünler. Zira bu gece bana Kadir gecesinin hangi gece olduğu gösterilmişti, sonra unutturuldu. Siz, son onda ve tek gecelerde arayın. Ayrıca bu gece kendimi su ve çamur içinde secde eder gördüm.” Resûlullah (s.a.s.) itikâf mahalline dönünce, o günün sonuna doğru hava bozdu. Mescit o sıralarda üzeri dallarla örtülmüş çardak şeklindeydi. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) burnu ve burun yumuşağı üzerinde su ve çamur bulaşığını gördüm. Bu gece 21. gece idi.”[15]
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.s.) her Ramazanda on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği yılda ise yirmi gün itikâfa girdi.”[16]
Biraz da, Temizlik Bilinci…
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Cuma günü abdest alan kimse bununla fazilet kazanır. Bu, güzel bir ameldir. Farzı da yerine getirmiş olur. Kim de guslederse, gusül daha faziletlidir.” İbnu Abbas (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) Ramazan bayramında da Kurban bayramında da guslederdi.”
Sohbet şerefine eren Fakih İbnu Sa'd (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) Ramazan bayramında, Kurban bayramında, Arife gününde yıkanırdı. O günlerde yıkanmalarını aile halkına emrederdi.”
Eveeett! Bayram Bilinci
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi.”[17]
Hz. Ali (r.a.) demiştir ki: “Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce bir şeyler yemen sünnettendir.”[18]
Büreyde (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.), ramazan bayramı namazında bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban bayramında ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi.”[19]
 
Ramazan Sonrası Bonus- Şevval Orucu
Hz. Eyub (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yıl orucu tutmuş olur.”[20]
 
[1] Buhari, Savm 2, 9, Libas 78; Müslim, Sıyâm 164 (1151)
[2] Tirmizi, Cihâd 3, (1624).
[3] Nesâi, Sıyam 43, (4, 165)
[4] Buhari, Savm 4, Bed'ü'l- Halk 9; Müslim, Sıyâm 166, (1152); Nesâi, Sıyam 43, (4, 168
[5] Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mâce, Sıyâm 45, (1746)
[6] Tirmizi, Zekat 28, (663)
[7] Ebu Dâvud, Savm 22, (2556); Tirmizi, Savm 10, (694)
[8] Ebu Davud, Savm 22, (2358)
[9] Ebu Dâvud, Savm 22, (2357)
[10] Buhari, Savm 8, Edeb 51; Ebu Dâvud, Savm 25, (2326); Tirmizi, Savm 16, (707)
[11] Müslim, Sıyâm 159, (1150); Ebu Davud, Savm 76, (2461)
[12] Tirmizi, Savm 67, (784, 785, 786).
[13] Buharî Terâvih 1, Müslim, Müsâfirîn174 (759); Ebu Dâvud, Salât 318, (1371)
[14] Buhâri, Teheccüt 1, Daavât 10 Tevhid 8, 24, 35; Müslim, Salâtu'l-Müsâfirin (199)
[15] Buhârî, Fadlu Leylet'l-Kadr 2, 3, İtikaf 1, 9, 13; Müslim, Sıyâm 213, (1167)
[16] Buhârî, İ'tikaf 17; Ebu Dâvud, Savm 78, (2466). İbnu Mâce, Sıyâm 58, (1769)
[17] Buhari, Iydeyn 4, Tirmizi, Salât 390, (543)
[18] Tirmizi, Salat 382; (530); İbnu Mâce, İkamet 161, (1296)
[19] Tirmizi, Salât 390, (542)
[20] Müslim, Sıyâm 204, (1164); Tirmizi, Savm 53, (759); Ebu Dâvud, Savm 58, (2432).
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Selami Çavuşoğlu

Selami Çavuşoğlu

6 years ago

bilgi veren yazılar bilgiye ihtiyaç duyanlar için önemli. Yazanların eline sağlık.