HAYVAN ÇİFTLİĞİ'NE DAİR DEĞERLENDİRME

29.02.2024



KİTABIN ADI: HAYVAN ÇİFTLİĞİ

YAZARI: GEORGE ORWELL

Can Yayınları, 49. Baskı, Roman

1.Basım: 2001

49.Basım: Ocak 2017, İstanbul

İngilizce aslından çeviren: CELÂL ÜSTER

Kapak tasarımı: Utku Lomlu

Okumaya Başlama: 31 Ocak 2024/28 Şubat 2024


Yazar Hakkında Bilgi:

“GEORGE ORWELL, 1903’te Hindistan’ın Bengal eyaletinin Montihari kentinde doğdu. Ailesiyle birlikte İngiltere’ye döndükten sonra, öğrenimini Eton College’de tamamladı. Gerçek adı Eric Arthur olan Orwell, 1922-1927 yılları arasında Hindistan İmparatorluk Polisi olarak görev yaptı. Ancak İmparatorluk yönetiminin içyüzünü görünce istifa etti… İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yazdığı Hayvan Çiftliği, Stalin rejimine karşı sert bir taşlamadır. Orwell’in en çok tanınan yapıtlarından Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, bilimkurgu türünün klasik örneklerinden biri olmanın yanı sıra, modern dünyayı protesto eden bir romandır. Burma Günleri ise, Orwell’in Burma’daki (bugünkü Myanmar) İngiliz sömürgeciliğini dile getirdiği ilk kitabıdır. Orwell 1950’de Londra’da öldü.”

                                                                                                (Kaynak: Kitabın 7.sayfası)


Eser Hakkında Bilgi:

“İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer ünlü eseridir. 1940’lardaki ‘reel sosyalizm’ in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

Hayvan Çiftliği’nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıktır…

Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.” (Kaynak: Kitabın arka kapağından)


“Sunuş” tan Satırlar:

“Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük, değerli olduğu ölçüde kırılgandır da… Evet, Hayvan Çiftliği, korkunç sonla biten bir ‘peri masalı’dır.” (15.s.)

Kitaptaki Kahramanlar:

.Beylik Çiftlik’in sahibi Bay Jones

.Koca Reis (Kır erkek domuz. On iki yaşında, bilge ve babacan görünen heybetli bir domuz)

.Bluebell, Jessie ve Pincher (üç köpek)

.Tavuklar, güvercinler, koyunlar, inekler, Boxer ve Clover (kısrak, iki araba atı)

. Beyaz keçi Muriel, Benjamin (Eşek; çiftliğin en yaşlı, en huysuz hayvanı, Boxer’a hayran)

.Yavru ördekler, Mollie (beyaz kısrak), kedi, evcil kuzgun Moses

.Snowball ve Napoléon (iki genç erkek domuz)

                         “Bütün kitaplar eşittir;

                          ama bazı kitaplar

                          öbürlerinden daha eşittir.”

                                                      (Sunuş, Celâl Üster)

 

 

 

              MASALIMSI ANLATIMLA HAYVANLAR DÜNYASINDAN İNSANLARIN DÜNYASINA

                                               GERÇEKÇİ BİR BAKIŞIN ESERİ

                                                      “HAYVAN ÇİFTLİĞİ”

 

              Alışmışızdır ve bir bakıma benimsemişizdir de insanı insanla anlatmaya… İnsanların başkahramanlar olmasına ve insanın her türlü davranışını, deneyimini, maceralarını doğrudan insan portreleriyle anlatmaya ve bu yaklaşımla yazılan eserleri okumaya… Tabii fabllar ve masallarda, alıştığımız bu anlatım biçiminin dışına çıkılarak, şahıs kadrosu, insan dışı varlıklardan da seçilir. Bir kişilik yüklenir insan dışı varlıklara: Kargaya, tilkiye, aslana, karıncaya, ağustos böceğine; bazen bitkilere… Onlar aracılığıyla farklı insan kişiliklerine dikkat çekilir ve okura bir ahlâk dersi verilmesi amaçlanır. George Orwell, işte bu anlatım özelliğinden yola çıkarak ve kendi ifade ve kurgu gücüyle  seçtiği hayvan kahramanlar aracılığıyla okurlarına insana dair gerçekleri anlatmış. Eserin türü roman ama fablın özelliklerinden de yararlanarak okurlarına farklı bir dünya sunmuş: İçinde insanların da olduğu ama hayvanların hâkimiyet kurmaya çalıştığı masalımsı bir düzen kurgulamış.

              Eserde; insan olarak, “ rahatına düşkün, efendi bir adam” olarak tasvir edilen Bay Pilkington ve “kabadayı ve kurnaz bir adam” olarak tanıtılan Bay Frederick var. Olaylar, diyaloglar, çekişmeler, romanın kurgusu gereği adı geçen bu insan kahramanlar arasında değil de hayvan kahramanlar arasında geçmektedir. Napoléon, Snowball, Benjamin ve diğer hayvanlar arasında. Bir müddet sonra onların hayvan kimliğini değil de kişilik özelliklerini görmeye başlıyorsunuz. Temsil ettikleri kişiliklerin çatışmalarıyla yaşanan gerilimin bir tanığı oluyorsunuz. Tıpkı farklı kişiliklere sahip insanlar arasında yaşanan çatışmalarda olduğu gibi. İnsan dışı varlıkların da hırslarına kapıldıklarını ve zayıf olanların da ezildiklerini, sömürüldüklerini okuyorsunuz George Orwell’ın kaleminden. Onların aralarında da tartışmalar, çekişmeler ve hâkimiyet kurma düşüncesi baş gösteriyor. Tıpkı insanlar arasında olduğu gibi...

 

                 “Hayvanlar, ‘Oyunuzu Snowball’a atın, haftada üç gün çalışın.’ ve ‘Oyunuzu Napoléon’a atın, hiç aç kalmayın!’ sloganları altında iki hizbe ayrılmışlardı. Hiziplerin dışında kalan tek hayvan Benjamin’di” (65.s.)

                 “Siyah Minorca cinsi üç pilicin önderliğindeki tavuklar, Napoléon’un buyruğuna kararlılıkla karşı koydular.” (91.s.)

                    Çiftlikte liderlik mücadelesi-savaşı verilir. Napoléon ve Snowball arasında yaşanan liderlik mücadelesinde Napoléon’un girişimleri başarıyla sonuçlanır. Bir taraftan liderlik savaşı, bir taraftan kandırılan, yanıltılan, sömürülen diğer hayvanlar… Her bir mücadele, çekişme, çiftlikteki yaşam koşullarını ağırlaştırır. “Bütün insanlar düşmandır!/ Bütün hayvanlar yoldaştır!” sloganı aslında hayat buldu denemez. Hayvanlar da birbirine düşman kesilir ve tehdit olmaya başlar. Yani hayvanların kumaya çalıştıkları adaletli düzen de büyük ölçüde hayata geçirilemez.

                   

                    “Gerçi güçlüklerin ardı arkası kesilmiyordu, ama hayvanlar artık eskisine göre çok daha onurlu yaşadıklarını düşünerek bir ölçüde avutuyorlardı kendilerini.” (126.s.)

                    “Bu arada çiftlik zenginleşmiş, ama her nedense hayvanların hayat koşulları değişmemişti; tabii domuzlarla köpekleri saymazsak.” (137.s.)

 

                      Hayvan Çiftliği romanı; hayvanların insanlara adalet, eşitlik adına bir başkaldırışını anlatıyor olsa da aslında insanların yaşadığı farklı siyasal düzenlerdeki yanlış işleyişlere olan eleştirel bakışı yansıtılmaya çalışılıyor. George Orwell, işte bu eleştirel bakışını, farklı bir kurguyla ortaya koyuyor. Yönetenler-yönetilenler arasındaki ilişkilere dikkat çekiyor bir anlamda. Adaletin, eşitliğin hâkim kılındığı bir düzenin kurulmasındaki güçlükleri başkişileri hayvanlar olan bir romanla anlatmaya çalışmış.

                     Farklı bir kurguyla, eleştirel bir bakışla ve fabl türünün anlatım özelliklerinden yararlanarak insanı, insanların kurduğu düzeni hayvanlar aracılığıyla sunmuş okurlarına. Tiyatronun şu tanımından esinlenerek şöyle ifade etmek isterim: “İnsanı insana insanla” değil, “insanı insana” hayvanla anlatan bir kurguyla kaleme almış eserini. Napoléon’la, Snowball’la, Boxer’la, Benjamin’le… Çiftlikten yükselen sesler, hayvanlar arasında yaşanan çekişmeler, savaşlar;  aslında dünyanın düzenine George Orwell gözüyle bakışın bir yansıması.

                     

                      “O günden sonra İngiltere’nin Hayvanları şarkısı bir daha hiç duyulmadı. Onun yerine, şair Minimus başka bir şarkı bestelemişti…

                        Yeni şarkı, her pazar bayrak göndere çekildikten sonra söyleniyordu. Ama nedense hayvanlar, bestesini de, güftesini de, İngiltere’nin Hayvanları kadar sevememişlerdi.” (104.s.)

        

                      Hayvan Çiftliği; çok okunan, adından çokça söz ettiren bir eser. Bu özelliğinden dolayı okunması gerektiği gibi hayvanların gözüyle insanlara bakışın çarpıcı bir örneği olduğu için de okunması gereken bir roman. Alışılmışın dışında bir bakışın, kurgunun ve sorgulayışın romanı diyebileceğimiz sürükleyici bir eser. George Orwell, farklı bir dünyaya, eleştirel, sorgulayıcı bir bakış kazandırmaya çalışarak davet ediyor okurlarını. Daha çok, insana insanca bir bakış ama aslında her canlıya güzel bir bakışla ve anlayışla yaklaşmayı başarmaya çalışmanın insanca yanına dikkat çekiyor. Unutmayalım ki bu dünya sadece biz insanların değil! İnsana da hayvana da temel haklar noktasında yaklaşmanın bir gereğidir bu bakış.

                          İyi okumalar!  

                                                                                                                                                         29.02.2024                     

 

ESERDEN BÖLÜMLER:                        

       

“Bütün insanlar düşmandır!

  Bütün hayvanlar yoldaştır!” (26.s.)

 

 “Savaş savaştır. En iyi insan, ölü insandır.” (57.s.)

 

“Benjamin’e göre, açlık, zorluk ve hayal kırıklığı hayatın değişmez yasalarıydı.” (138.s.)

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar