Hemcinslerin Tarihi 8

16.01.2024

Böylece özel mülkiyetçi alan, kolektif güç ve kolektif sahipliğin muktedir oluş "zımnına atfın" tersi olan söylemle tanımlanacaktı. Neydi kolektif atıf? 


Üretim ilişkisi bazında ve üretilenleri tüketme bazında ortaklıktı, beraberlikti. Mülk sahibi de bu atıfta hareketle kendine "ortak tanımayan" bir sahip oluş şeklini ilan edecekti.


Özel mülkiyet demek; kolektif tasarruflu kolektif iradenin, kolektif gücün, mülk sahibi eline geçmesi demekti. Bu güç zehirlenmesi nedenle kendisine ortaklar tanımaması demekti.


Doğadaki yaşam şekli bir türden değildi. Gerek bedensel olarak gerek dıştan sosyal ilişkiler temelinde gelişemeyen ölür.


Bir türden olmayan yaşam biçimleri içinde ihtiyacın dıştan ve doğada belli bir bölge içinde yapılan sağlama düzeyindeki gelişmeci eğilimlerin eylem birlikleri ortaklaşma ortaya çıkıyordu. 


Gelişmeci eğilim demek kendisini sürdürecek kesikli sürekliliği olan bileşim ve çözülmelerle ortaya konan sarmal hareketlerdi.


Gelişmeyi çıkmaz sokağa götürmeyecek olan gelişme düzeyiydi. Enerjinin akışını tıkamayan güç birlikleriydi. Güç birliği benzer hareketleri ve benzer sonuçları paylaşmayı gerektiriyordu.


Kolektif alan böyle doğuyordu. Bu başlangıç içinde özel mülkiyet gibi dağıtıcı ayrıştırıcı tutumun gelişmeci etki düzlemi ortaya koyması pek mümkün değildi. 


Özel mülkiyetçi alan belli bir kolektif alan birikimi ile kolektif gücün sömürüsü ortaya konmadıkça meydana çıkamazdı. 


Evrenin dokusu birleşme çözülme ve kolektif özellik kazanmış çözümlerle yeniden birleşme eğilimleriyle gelişmeci olarak vardı. Aksi halde gelişemeyen düşünce ve oluşum ölür.


Kulluk sistemi kişinin mülk sahipliğini ezelden ebede değişmeyen yazgılar diye tanımlar. Buna kader demekle gelişmeci düzlemden çıkmaz sokağa sapar. Ve ölümü ile burun buruna gelir. 


Köleci sistem burun buruna geldiği ölüm sürecini dolanarak, kıvırarak aşmaya çalışır. Böylece hayatiyetini sürdürür. Örneğin, köleci sistem faiz haram der. 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar