Her Dem Aşk” şirine Eleştiriden öte tahlille anlamlı kılmak bu güzelliğinin içinde olmak katılımcı olmak ve anlaşılır kılmak için az çabamla bir gülümseme…
Bu aralar bu sitemizde öylesine güzel şiirler kaleme alınıyor ve öylesine gönlü güzel kardeşlerimiz üye olarak şiirler yazıyorlar ki, okumaya yorumlamaya tahlil etmeye vakit bulamıyorum, yazdıkları şiirlerin gönül güzelliklerinin deryasında gezmekten mutluluk duymaktan. Bu siteyi böylesine güzel yapan yönetici ve tüm kardeşlerime teşekkürler ediyorum. Bu gün zorlanacağım bir şiirle Yunus Lâçin kardeşimin” Her Dem Aşk” şirine tahlilden öte anlamlı kılmak bu güzelliğinin içinde olmak katılımcı olmak ve anlaşılır kılmak için az çabamla bir gülümseme bırakarak izninizle köşeme çekilmek istiyorum.
Şair sıradan olmaz sıradan olmak insanı şair yapmaz, şairde fardındalık bir fark olunca şair oluyor, buda uzun zaman ve meşakkatli bir yolda sıkıntılar içinde sabırla yürümek ve yazmakla olur.” Çiçeklerin en alımlısı uçurumun kenarında açar ve zalim sevgili, hep onu ister. Vuslatın sırrı ise ona ulaşmadadır ve uçurumun dibi bu uğurda can vermiş bahtsız kahramanlarla dolu.(Ali Akbaş –Hece Taşları Dergisi 33.sayı “)gerçekten aşk böyle bir şeydir, sevgili isterse uçurumun kenarında, uçurum çiçeğini ister ve âşıkta ölümü göze alarak yola çıkar ya aşk yolunda ölür, ya da oralarda gezmeyen aşkı bilmeyen nefreti taşıyan gibi ölür, ama âşık aşk yolunda ölmeyi seçer, aşksız o ölüdür yârin istediği gönlündeki bir değerdir açan çiçeğin kokusudur, soldurtmak istemez.
Hemhal bir yar ile yarelendim biçare,
Hemdem hasbihalle harelendim ne çare,
Sekerat-ı halde ölüm, ruha yekpare,
Her dem aşktır can, lakin ölüme ne çare.
Bu halimle bu hal ile yani aşk ile aşkın istediği benden beni alarak sadece aşkın bende var olduğu haliyle ben bir yâr ile yaralandım/sevdim/ ama korkum onunla bir ömür yaşadıktan öldükten sonra kıyamet uzun sürerde kavuşmam uzar diyerekten, ben çaresiz kimseyim, birlikte yaşadığım o yar ile bir şeyleri başarmak için kımıldadıkça(Harelenmek) çırpındıkça kul çaresizdir bir konuda, oda ölümdür, ölümün sarhoşluğu-sekerat- aklı baştan alan o hali ruhumuzun kopmaz bir parçasıdır ayrılmazıdır, nefes her daim aşkla can bulur canlanır, lakin aşk ölüme çare değildir diyerek şair Yunus kardeşim bunun sancısını olunmazlığını böylesine enfes mısralarla dizelerle anlatmaktadır. Ölen ruhtur aşk değil, ölen bedendir ruh değil, böylesine enfes dizelere mısralara hayran kalıyorum. Kul değimlidir çaresizlikle sınanan ve çaresizliğini bilsin Rabbine arz etsin diye sınanan… Ölüm sonsuz âleme açılan bir kapı yâr önce ölürse âşık bu kapı kendisine geç alırsa, bunun sancısına sabırla dayansa da dayanamamazlığını anlatan kardeşime teşekkürler ediyorum.
Levh-i mahfuzda Allah’a dedik ya ‘Bela’,
Narın da hoş, nurun da hoş, eyvallah ‘Kaza’
Aşk öyle ateş ki, demi cennetten çıkma,
O manayı âdem, aşk-ı ilahta anla.
Levh-i Mahfuz; Muhafaza edilen kitap, yazılı olan “Her yaşadığımızın kaderimizde belli olduğu bir gerçektir. Biz daha o olayı yaşamadan önce o olay Allah Katında yaşanmıştır ve bilgisi de tüm detayları ile Allah Katındaki Levh-i Mahfuz isimli kitapta yazılıdır. Ancak, Allah her insana sanki olayları değiştirmeye, kendi karar ve seçimine göre hareket etmeye imkânı varmış gibi bir his verir. Örneğin insan, su içmek istediğinde bunun için "kaderimde varsa içerim" diyerek oturup beklemez. Bunun için kalkar, bardağı alır ve suyunu içer. Gerçekten de kaderinde tespit edilmiş bardakta, tespit edilmiş miktarda suyu içer. Ancak, bunları yaparken kendi iradesi ve isteği ile yaptığına dair bir his duyar. Ve hayatı boyunca bu hissi her yaptığı işte yaşar. Allah'a ve Allah'ın yarattığı kaderine teslim olmuş bir insan ile bu gerçeği kavrayamayan bir insan arasındaki fark şudur: Teslimiyetli olan insan, kendi yaptığı hissini yaşamasına rağmen, bunların tümünü Allah'ın dilemesi ile yaptığını bilir. Diğeri ise, her yaptığını kendi aklı ve gücü ile yaptığını zannederek yanılır. Kadere iman eden bir insan, başına gelen hiçbir olaydan dolayı üzülmez, ümitsizliğe kapılmaz. Bunun yerine son derece tevekküllü, teslimiyetli ve daima huzurlu olur. Çünkü Allah insanların başlarına gelen her şeyin önceden belli olduğunu, bu nedenle başlarına gelen zorluklara üzülmemelerini ve kendilerine verilen nimetlerle şımarmamalarını emretmiştir. (Hadid Suresi, 23) İnsanın karşılaştığı zorluklar da, elde ettiği başarı ve zenginlikler de Allah'ın takdiri iledir. Bunların hepsi Rabbimizin insanları denemek için kaderlerinde önceden belirlediği olaylardır. Bir ayette bildirildiği gibi,"... Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir". (Ahzab Suresi, 38)“İşte burada yazılı olan kitapta hani ruhlar yaratıldığında Allah'ın "Ben sizin Tanrı'nız değil miyim?" sorusuna ruhların verdikleri "evet" cevabımız var ya. Verdiklerinde vermediklerinde çilende verdiğin nurunda (İslam-Kur’an-İman-Âlemlere Rahmet Peygamber…) hoş başımız üstünde sabırla çileyi çekeriz nurunla yol alırız, kararda hükümde emirde sendendir, aşkın öylesine güzel bir ateştir ki cennetten çıkan hoşluğu esintisi güzelliği ile bizlere hayatımıza dünyamıza huzur mutluluk veriyor. İşte ey insan ey âşık aşk Âlemlerin Rabbinden gelmiştir ona hürmet et ona uy ve böyle anla demektedir kardeşimiz, bayağı bir uzun emekle hazırlanmış bir şiir, ben bayağı yoruldum ter döktüm yazarken, emeklerine gönlüne sağlık.
Maverâ sis perdesi, bir durak, bir nefes,
Sırrı hilkati, ‘Kün fe-yekün’ diyen bir ses,
Aşk- ı âdem hercai, canfesten bir kafes,
Kadim bir aşk varsa, ‘Allah bes, baki heves.’
Mavera-öte- ahiret şimdi bakılınca görülmese de orası sonsuz yaşamak için son durak uzun soluklu sonsuz nefesleri alacağımız bir âlem, Sırrı Hilkat-yaratılış sırrı-yaratılışımızın sırrı dünyaya gelmek Âlemlerin Rabbi Allah c.c emrine uymak güzellikleri yaşamak aşkla, insanı aşkla sevmek yanına varmak sarmak derdine derman olmak… İşte Âlemlerin Rabbi” ol “deyince oldurandır(‘Kün fe-yekün’) yaratandır, bu sırrı hakikati bil, bunu gönlünün derinliklerinde duyarsın dinlersen. Oysa aşkı tam anlamıyla idrak edemeyen âdem- Hercai insan-Hercai“ Hiçbir şeyde kararlı olmayan veya konudan konuya geçiveren “.Canfes” Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş“ her şeyin üstünü örten bir kafes gibi örterek gizlese de, Kadim- “Başlangıcı olmayan, eski, ezelî “ bir aşk varsa bu aşk yolunda ayrılık hasret varsa ey kul vazgeçme devam et, zorluğu görünce gevşeme sabırla devam et çünkü “ Bes”- Kâfi. Yeter. Yetişir.- Kim kâfi, Allah c.c,kim yeter, Allah c.c.kim yetişir Allah c.c.kul bittim dediğinde Âlemlerin Rabbi kuluna” Yettim” demez mi? Der ve Âlemlerin Rabbi her şeye yeter… İşte hevesine uyma aşkla ol aşkla sev aşkla bana doğru yürü, yolda ayağın taşa takılır, düşersin kaybolursun ama ben seninleyim, seni kaldıran benim bulduran benim seni sınamaktayım, sana yardımcı olacağım az sabır az sabır, sürekli-baki-sabır.” Kadim bir aşk varsa, ‘Allah bes, baki heves.’ “ şu kısa mısra içinde dünyayı âlemi insanı anlatmaktadır, bu mısraları ortaya çıkartan önce Rabbime şükür, sonra onu vesile eden kardeşime teşekkürler ederim, çaba olmayınca bu kelimeler meydana çıkmaz, ter akıtılmayınca meydana çıkmaz…
Aşk deyip beşere aldanma Edip Yunus!
Dünya denilen şey, şemsten kopan bir fanus,
İnsan dediğin ne; toprak, kan, his ile us,
Efsunlu ‘‘bir’’ yoldur aşk, ya dinle yahut sus.
Yunus kardeşim kendine söylemektedir dikkatli ol sende ey şair Yunus, aşk diye aşkı bilmeyenlerin hevesi Aşk bilenlerin dedikleri aşk değildir, dünya çıkarları ile doludur, karşısındaki sevdiği sevmeyince kızan hatta dayak atan, gülmeyince dünyası kararan hatta sevdiceğinin dünyasını karartan çıkarları sen aşk deseler de aşk bilme, aşk karşılıksız gönülde gül yetiştirmek vermektir, ağlatsa da güldürmektir… Dünya dediğimiz şems-güneş-kopan ona uyunca yakan yıkan mutluluk vermeyen, iyilik yapınca izin vermeyen sıkan… Süslerle süslenmiş bir fener alayıdır önümüzde geçen ve bizi kandırarak geçici güzellikleriyle peşinde sürükleyen, aman dikkat et diyerek kendisini ve bizleri uyarmaktadır. İnsan dediğin nedir? Topraktan yaratılan toprağa gömülen, damarlarında kan, gönlü ile hisleri duyan hisseden, birazda akıl kıymetini bilirse. İşte büyülü büyüleyici olan dünya değil aşktır büyüleyici olan büyüleyen bu yol aşktır, insanları sevdiren, dertlere koşturan yaraları sardıran… Aşk bir yoldur yürüdüğümüz bu yol, ya aşkı dinle onunla ol ya vazgeç, ya da sus aşkın nağmelerini açan güllerinin güzelliklerine bak kokusunu al başka gereksiz bir söz söyleme. Yunus kardeşime teşekkürler ederim bu enfes şiiri ile hafızamızı tazelemeye vesile olduğu için sizler adına teşekkürler ederim, kusurum varsa af ola, mutlu bir gülümseme ile ben köşeme çekiliyorum izniniz olursa. Selamlarımla.
Mehmet Aluç