Yağmur yağmadan evvel onarmalı çatıyı
Tam işe koyulmuşken, biri çalmış kapıyı.
Merakta kalmış Hoca, “Kim o?” diye seslenmiş;
Adamcağızın biri: Hoca hele gel! Demiş.
“Hayırdır” demiş Hoca, “şimdi iş sırasında
Kim bilir ne derdi var? Bu derdin arasında.”
“Daha işim de çoktu, kiremitler bekliyor
Ah bu yaşlılık yok mu? Yüreğim de tekliyor.”
Zar zor inmiş aşağı, kalmış nefes nefese
Büyük merakla gitmiş, onu çağıran sese.
“Buyur efendi!” demiş, ne istiyorsun? Söyle;
Beni ta çatılardan niye indirdin böyle?”
Adam bükmüş boynunu “Hoca, tek bir şey derim
Allah rızası için bir sadaka isterim.”
Hoca çok kızmış amma, ona belli etmemiş
“Hadi efendi sen de yukarıya gel!” demiş.
Tırmanmışlar çatıya, soluklanmışlar biraz
Hocamızda bir eda, bir tavır; biraz da naz:
“Efendi demek benden bir sadaka istersin?
Hadi git, güle güle! Sana da Allah versin.”
Esat ANIK