İBRAHİM SAĞIR
1936 yılında Balıkesir, Gönen İlçesi Paşaçiftlik Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Bandırma’da bitirdi 1955 de Hv. Asb. Tek. Okulu’na girdi. 1957 de Türk Hava Kuvvetleri’nde göreve başladı. İzmir, Eskişehir, Malatya, olmak üzere toplam 27 yıl hizmet ettikten sonra 1984 yılında emekliye ayrıldı.
Şiir yazmaya ortaokul ikinci sınıfta başladı. Türkçe öğretmeni Haşim Nezihi OKAY’ın teşvik ve yardımını gördü. İlk şiirleri 1953 yılında 20.Asır Dergisi’nde, Behçet Kemal ÇAĞLAR’IN yönettiği “GENÇ ŞAİRLER” sayfasında yayınlandı. Daha sonra Hayat, Türk Edebiyatı, Çağrı, Çınar, Size, Edebiyat Güncesi, Gülpınar, Sevgi Yolu, Bayatı (Azerbaycan), Simav Anadolu, Ozan, Oltu’dan Selam, Feyiz, Size, Somuncu Baba, Kümbet, Ihlamur. Yansıma. Simav Anadolu. Güneysu, Ardıç, Sızıntı, Kültür Dünyası, Yalaka Mizah dergisi, Hazan, Bizim Kuşak, gibi pek çok edebi dergi, gazete ve antolojilerle de şiirleri okuyucu ile buluştu.
Şiir çalışmalarına emekli olduktan sonra yerleştiği Eskişehir’de devam etti. Türk edebiyatına katkıda bulunmak adına 1992 tarihinde 7 arkadaşı ile birlikte “ESKİŞEHİR ŞAİRLER DERNEĞİ” ni kurdu.
İbrahim SAĞIR sadece şiir yazmadı, aynı zamanda şiir yazmaya çalışanlara büyük yardım ve katkıları oldu. 1992 yılında, sonraları ŞİİR AKADEMİSİ diye bahsedilen Eskişehir Şairler Derneği’ni altı arkadaşı ile birlikte kurdu. 1993 yılından beri bu derneğin başkanlığını yürütüyor. 5 Şiiri Türk Sanat Müziği formatında bestelendi, ”Kırıkkale Üniversitesi” şiiri Üniversite marşı olarak bestelendi.
1997 yılında Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Nasır TEKİN tarafından “İbrahim Sağır’ın Hayatı ve Şiirlerinin Tasnifi” adı altında, 2001 yılında da Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat fakültesi öğrencisi Hasan KILIÇ tarafından “İbrahim Sağır ve Duygu Kervanı Adlı Şiir Kitabının İncelenmesi” adı altında bitirme tezi hazırlandı. 2007 Yine Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğrencisi Banu ÜNLÜ Tarafından “Şair İbrahim SAĞIR’IN Hayatı, Edebi Kişiliği ve BİR KAPIDAN BİR KAPIYA İsimli şiir kitabının İncelenmesi” adı altında bitirme tezi. ve yine 2013 yılında yine Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ömer Ölmez tarafından” İbrahim Sağır’ın Hayatı, Edebî Kişiliği ve Yayımlanmamış Şiirlerinin İncelenmesi.” Adı altında bitirme tezi Dekanı Sayın Prof. Dr. Halil BUTTANRI tarafından kabul edilmiştir.
Âşık sanatını dünyaya tanıtıp, bu değerli sanatın gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunması nedeniyle, Azerbaycan’da faaliyet gösteren “ULDUZ ÂŞIKLAR BİRLİĞİ” tarafından fahri üyeliğe kabul edildi. Yine Azerbaycan’da faaliyet gösteren “Kitap Evi İçtimai Birliği” ile “Mahseti Şairler Meclisi” ve “Mahseti Jurnalı” İdare Heyeti tarafından fahri diploma ile taltif edildi.
İhsan IŞIK’ın yayınladığı “ Türkiye Yazarlar Ansiklopedisinde, Arslan TEKİN’İN yayımladığı “ EDEBİYATIMIZDA İSİMLER ” Antolojisinde, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı’nca yayınlanan “ TÜRK DÜNYASI EDEBİYATÇILARI ANSİKLOPEDİSİ”NDE ve “ Türkiye’de Kim Kimdir? Antoloji”sinde biyografileri yayınlandı.
Beş çocuk babası olan İbrahim SAĞIR, kuruluşundan hemen sonra seçildiği Eskişehir Şairler Derneği Başkanlığı görevini hâl
ŞİİR HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM
Zamanın getirdiği teknolojik rehavet insanoğlunun ruh dünyasını allak bullak etti. Adeta insanı kolaycılığın potasında eritti, kendine yabancı kıldı. İnsanı günübirlik telaşelerin girdabında ki bir gazel yaprağının iradesi dışındaki başıboşluğuna itti. İnsanı düşünemez, hayal kuramaz hale getirdi. Romantik tarafını törpüledi, dışladı.
Millî değerlerinden çağdaşlık adına kopmalar, .sarsıntılar, zafiyetler meydana geldi.
Şiir maceramız asalet ve asliyetinden, zengin kültür hazinesinden, uzaklaşarak sonu meçhul bir mecraya sürüklendi. Böylesi bir ortamda ne bir Mevlana, ne bir Yunus, ne bir Fuzulî, ne bir Nabî, ne bir Nedim, ne bir Şeh galip, ne bir Yahya Kemal, ne bir Mehmet Akif, ne de bir Necip Fazıl, ne de Faruk Nafiz Çamlıbel çapında şair yetişmez, yetişemez. Çünkü o muhteşem devirlerin sanat anlayışını terk ettik. Batıda yeşeren akımların sığ sularında kulaç atmayı çağdaşlık adına en önemli bir görev olarak algıladık.
Bu zaman diliminde şair o kadar bol ki, sayısına bereket ve üstelik her şiir yazan üstat. Şiirle nesir arasındaki fark ortadan kalktı. Duygularını kâğıda döken herkes şairi bilinir oldu.
Şiiri zor ve asil bir sanat dalı olarak kabul etmeyenlerin ve şiiri ciddi bir iş olarak görmeyenlerin yazdıkları, uyuyan bir insanın sayıklamalarına benzer. Yapılan iş ne olursa olsun, ortaya konulanın bilinçli olarak üretilmesidir. Şiirde önemli olan söylenen değil, söylenenin nasıl söylendiğidir. Yazmayı ve konuşmayı bilen herkes isterse şiir yazabilir ya da kendi çapında bir şeyler söyleyebilir; ama yazdıkları gerçekten şiir olur mu? Söylenilenin bir formu, bir derinliği ve etkileyiciliği yoksa ona şiir denmez. Zamanımızda sanat adına çıkan dergilere baktığımızda, şiiri bir deşarj olma hali sayan insanlarla; dolu olduğu görülmektedir. Şiir yazmaya çalışan ama bilgi ve kültür eksikliğinden dolayı, şiiri düzyazıya yaklaştıran insanların yazıları ile karşılaşmaktayız. Bu da şiire gönül bağlayan insanların şiiri ne kadar anladığının göstergesidir. ses ve söyleyiş sanatıdır. Söyleyiş derken özgünlük demek istiyoruz. Yani iyi şair ele aldığı bir temayı herkesten farklı, kendine has bir üslupla ile ifade etmelidir. Ses sanatıdır derken şiirdeki müzikaliteyi, başka deyişle ahengi kastediyoruz. Şiirde ahenk unsurları; ölçü (aruz, hece), kafiye, redif, aliterasyon, asonans, ritim ve kelime tekrarlarıdır.
“Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur. Kendisinde başlar, kendisinde biter. Bütün soyluluğu da buradan gelir”. Der (Valéry)
Biz de diyoruz ki: Şiir, Sözün sihre dönüşmesidir. Şiir sezgidir. Şiir tebliğ değil telkindir. Telmihtir. Şiir kalpten gelen duygu tufanının kelimeler halinde dilden dökülmesidir.
. Farklar, farklar, farklar dağlar kadar farklar var klasik şiirimiz ile çağdaş şiir arasında. Klasik şiirdeki Söz sanatları, Estetik, musiki ve tenasüp harmanını bulmanın imkânı yok bugünkü şiirde. Divan şiirimizdeki okuyucuyu sarıp sarmalayan, güzellik ve letafeti, hayal vadilerinde kanatlandıran duygu atmosferini bugünün çağdaş şiirinde bulmak mümkün değil. Aramakta zaten abesle iştigal olur. Katılırsınız, katılmazsınız ben şiir anlayışım hakkındaki samimi duygularımı ifade edeceğim. Bugünkü çağdaş şiir anlayışımı ikinci dünya savaşından sonra Fransa’da meydana çıkan Dadaizm akımının bizdeki yansıması olarak değerlendiriyorum.
Geçmişin değerlerini hor gören ve o değerlere karşı bir başkaldırı olarak yorumluyorum.
Kendi şiir ummanımızda yelken açmak yerine, o değerlerle yeni ufuklara doğru yol almak yerine batının sığ gölcüklerinde kürek çekmeye çabalamak hamakatı olarak görüyorum.
Bizim medeniyetimiz gönül medeniyeti, batının medeniyeti her şeyi maddeye bağlayan ve huzuru maddede arayan ruhsuz bir medeniyet. Öyle olduğunu bile bile kendimizi batının her şeyini taklit etme şuursuzluğu ile bir mecburiyet zincirine bendetmişiz düşünce ifademizi. Eskiyi reddederek çağdaş olmak yerine eskiye bağlı kalarak çağın söylemlerini terennüm etmek daha akıllıca olur gibi geliyor bana .
Şiirimiz maalesef medyanın elinde bir gösteri metaı hâline geldi şiir diye halka sunulan o artistik yazıları elinize alın ve şiir kıstaslarına göre bir silkeleyin ve eleyin elinizde şiir namına hiçbir şeyin kalmadığını esefle göreceksiniz. Bana göre garipçilerle başlayan Türk şiirindeki bozulma ve hece ölçüsüne hayır aruza hayır kuralsızlığa evet macerası gele gele bizi bu noktaya taşıdı. Cümleleri bir kâğıda alt alta dizmek şiir, yan yana sıralamak nesir olduğu bir anlayışın hükümranlığında Susmaktan başka bir alternatif kalmıyor bize desem acaba acziyetin bir ifadesine sığınmak mı olur? Ama mutlak gerçekte maalesef
İBRAHİM SAĞIR
ÖDÜL LİSTESİ
BİRİNCİLİK İKİNCİLİK: ÜÇÜNCÜLÜK: MANSİYON: JÜRİ ÖZ. ÖD.: DİĞER TOPLAM
8 2 6 8 1 1 26
DUYGU KERVANI KİTABIM HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
BİR KAPIDAN BİR KAPIYA ŞİİR KİTABIM HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
ŞİİRLERİMİN YAYIMLANDIĞI KİTAPLAR
HAKKINDA YAPILAN SÖYLEŞİLER