İcaz Nedir İcâz Sanatı Az Sözle Çok Mana

21.05.2017
 
 

İc’âz Sanatı

İc’az sanatı Türk edebiyatında söylemesi zor anlamı derin, uzun ve zengin bir ifadeyi, kısa bir cümle veya dize ile ama çok bariz ve kolay anlaşılır şekilde ifade etme manasını karşılayan söz sanatlarından biridir.

KONU BAŞLIKLARI

 İc’âz  Osmanlıca yazılışı Sözlük Anlamları

Osmanlıca yazılışı :  ايجاز   İc'âz

Kadın eşarbı. Başörtü.[2] Sözü kısa söyleme.  Az sözle çok mana anlatma. Az söz ile pürüzsüz ve kusursuz olarak çok mana ifade etme. Vecizlik, az sözle çok manalar ifade etme. Veciz anlatma, özlü söyleme. (Arapça)[3]

İc’âz  Kelimesinin Kökeni:

İc’az Arapça kökenlidir. Arapçadaki   izin verme, geçit verme manasına gelen “ cvz “ kökünden  gelir.  İcāzat  إجازة  "geçit verme, geçmesi için yol verme, izin verme"  cawāz جواز  "geçme" sözcüğünün ifˁāl vezni (IV) masdarıdır. [1]

Edebiyatta  İc’az  Sanatı

Eski edebiyatta ifade üç türlü olarak görülmüştür:

  1. Sözü ( lafzı)  az manası çok  (   Bu tip söze  İc’az  denir)
  2. Manası az sözü çok                  ( Bu tip sözlere İtnâb denir )
  3. Sözü ( lafzı) manası derecesinde ( Bu tip sözlere de müsavat denmiştir)

icâz kelimesinin sözlük anlamları   "sözü kısaltmak", “ Az sözle çok şey ifade etmek, sözü en özet ama en anlaşılır hali ile söylemek,  Çok manaya gelen kısa cümlenin hali” şeklindedir.

icâz kelimesinin anlamını ve sanatını ifade edebilecek en bariz tarif şu şekilde olabilir:  Söylemesi zor anlamı derin, uzun ve zengin bir ifadeyi, kısa bir cümle veya dize ile ama çok bariz ve kolay anlaşılır şekilde ifade etme san'atı.

İcâz, daha ziyade, atasözü vecize ve şiirler için geçerli olan ve buralarda karşımıza çıkan bir söz sanatıdır.  Yukarıdaki tariflere uyan dize, cümle, vecize veya atasözlerinde icaz sanatı ortaya çıkmış demektir.

 İcâz esas olarak manada aranır. Bu nedenle her kısa ifade icazlı olamaz.  İcaz,  şekilde değil, ifadede olabilen özlülük ve kısalıktır.  Îcaz "az sözle çok anlam ifade etme" sanatı olmasına rağmen ifadesi amaçlanan anlam ne ise onu da tam olarak ifade etmelidir. Aksi takdirde maksat hâsıl olmamış demektir.  Bir ifade az, öz ve kısa bir ibare ile asıl söylenmek isteneni ifadeye yetiyorsa söze güzellik katan bir icazdır ve söze güzellik katmıştır.  Bir ibare  kısa , az ama ifadeyi izah maksadını karşılamıyorsa   bu bir , îcâz-ı muhill (=anlamı bozan îcâz)  veya ihtisâr-ı muhill (=anlamı bozan kısaltma)  dır. îcâz-ı muhill (=anlamı bozan îcâz)  veya ihtisâr-ı muhill bir meziyet değil ifade için kusurdur.

İcâzlı ifade ve ibareler kurabilmek bir meziyet kabul edilse bile  "ifadesi amaçlanan anlamın gereği ne ise o kadar sözle ifade etmek"  en doğru yöntemdir.   İcaz yapmak için manadan ödün vermek kusur kabul edilir.

İcâzlı sözlere mucez, veciz veya vecize denilir. Veciz ve icâzlı sözlerde, bir sözün ya manası çok, sözü az; ya sözü çok, manası az, ya da manası sözüne eşit olur. Bunlardan birinciye icaz ( manası çok), ikinciye itnab ( manası az,  sözü çok) , üçüncüye de musavat ( manası ve akla getirdiği manası eşit derecede olan)  [4] denir. . Îcâz ya da itnâb olduğu belirsizlik olan sözler  "müsâvât"  kabul edilir. [5]

Du'âyile sözü hatm idelüm zîrâ hakîkatde
Sözün gevher olursa yegdür itnâbından     Nefi

Dua ile sözü kısaltıp icaz yapalım zira söz inci gibi değerli olursa, "îcâz" "itnâb"dan kıymetlidir.

İcâzlı sözlerde manayı kısa söylemek önemli bir husustur fakat en dikkat edilmesi gereken ise kısaltmanın anlamı güçleştirmemesi hususudur. Buna icaz-ı muhil denir.  Az sözü derin veciz ve yüklü anlamla ifade etmeye ise  makbul icaz denir

Sihr etdigini senden işitdim yine Nef’î
Yoksa sözünü hep senin i’câz sanırdım.   (Nef’î ,322)

Sâhir-i mu’ciz-kelâmız şâ’ir-i şûhuz Fehîm
Ne füsûna râgıbız ne mâ’il-i efsâneyiz.   (Fehim 482)

 

Îcâz, îcâz-ı hazif ve îcâz-ı kısar olmak üzere ikiye ayrılır:

İcâz-ı hazif:  (eksiltmeyle yapılan îcâz)  Anlaşılır halde bırakmak kaydıyla bir ibare, deyim, söz, cümle veya dizeden anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcüklerin atılması yoluyla yapılan İcaz türüdür. Bu tür îcâzlarda, ibarede eksiltme yapıldığının da belli olması ve eksiltildiği halde maksadın anlaşılması  şarttır. [6]

Bu  tip îcâzlar, estetik kaygılar ve vezin gereği yapılır.

“Kâh nalına vurdu, kâh mıhına vurdu ama en sonunda becerdi."  İbaresini “Kâh nalına, kâh mıhına, sonunda becerdi." [7]Şeklinde söylemek hazf yapılmış  ( söz eksiltilmiş) icazlara örnektir.

Bir pâreye bini âferinin
Pâpûşu atıldu Gevherî'nin     (Ziya Paşa)

Şair burada "pabucu dama atıldı' deyimini "pabucu atıldı" diye kısaltmış ve İcâz-ı hazif yapmıştır.

“Yükseğe kadar okumadım, ortadan ayrıldım”  cümlesi de buna örnek olabilir.  Ankara, Atina’ya nota verdi ibaresinde Hükümetler söylenmemekle İcâz-ı hazif yapılmıştır.

Îcâz-ı kısar: Az ve öz söz söylendiği halde anlama bakımından da maksadı tam olarak ifade eden türdeki icazlardır.  İbarede eksiltme yapılmadan az söze çok anlam sığdıran; "sözün az, anlamın çok olduğu “ icaz türüdür. [8]

 

BEYİTLERLE İC’AZ SANATI ÖRNEKLERİ

“Cihan vatandan ibarettir itikâdımca”

“Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi” Yahya Kemal

Bârika-i hakîkat müsâdeme-i efkârdan çıkar.   Namık Kemal

Şane-i zülfü sühandır itiraz.  Cevdet Paşa [9]

Aşkımı yazmağ istersem noktası bir kitâb olur
Şevkimi söylesem eger zerresi âfitâb olur   Nev‘î

Şefkati çok lutfu çok insana ihsânı kesîr
Vasfının yüz binde birin yazamaz yüz bin debîr    Taşlıcalı Yahyâ

Hayder-i Kerrârıyam meydân-ı nazmun Bâkiyâ
Nevk-i hâme zü’l-fekâr u tab’ Düldüldür bana        (Bâkî, 109)

“Birinin kârı zarardır birine “
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi    Muhibbi (Kanuni)

 

 KAYNAKÇA

  • [1] https://www.etimolojiturkce.com/arama/%C4%B0CAZ
  • [2] https://www.osmanice.com/osmanlica-12208-nedir-ne-demek.html
  • [3] https://www.luggat.com/icaz/1/1
  • [4] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, s.
  • [5]  M. A. YEKTA SARAÇ, https://islamansiklopedisi.org.tr/icaz--belagat
  • [6] Tahir’ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati, Enderun Kitapevi, İst.., 1973, s.58
  • [7] M. A. YEKTA SARAÇ, https://islamansiklopedisi.org.tr/icaz--belagat
  • [8] Tahir’ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati, Enderun Kitapevi, İst.., 1973, s.58
  • [9] Tahir’ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati, Enderun Kitapevi, İst.., 1973, s.58

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar