İFTİRA VE SONU
Hoca Ahmed Yesevî’nin şöhreti,
Tutmuş idi artık dört bir ciheti.
Savran halkı kadirbilmez, nadandı,
Hoca Ahmed Yesevî’ye düşmandı.
Günden güne hiddetleri artardı,
İçlerinde bitmez kinleri vardı.
Düşünüp, taşınıp karar verdiler,
Haince, alçakça plan kurdular.
Bir sığırı parçalayıp gizlice,
Tekkenin içine koydular gece.
Müritler bahçede, sohbette idi,
Şeyh Ahmed Yesevî halvette idi.
Mevsim yazdı, bu sebepten dolayı,
Müritler de görmediler olayı.
Ertesi gün kadıya başvurdular,
Alçakça bir iftira uydurdular.
Bir öküzlerinin çalındığını,
Kesilip yüzülüp alındığını,
Görmüş gibi sanki kan izlerini,
Yesevî’nin tekkesinde yerini.
Söyleyip, kadıyı inandırdılar,
Yalanlarıyla onu kandırdılar
Madem öyle dersiniz sözünüzü,
Arayın tekkede öküzünüzü.
Diyerek o kadı verdi fetvayı,
Onlara inanıp çözdü davayı.
Hep birlikte tekkeye yöneldiler,
Yesevî’nin huzuruna geldiler.
Bizim, öküzümüz kayıp dediler,
İçeride aramak istediler.
Yesevî onlara şöyle söyledi,
“Girin itler, girin köpekler dedi.”.
Çoğunluğu içeriye girdiler,
Köpek olup öküzü bitirdiler
Dışarda kalanlar bu hali gördü,
Şeyhin eteğine yüzlerin sürdü.
Tövbe edip cümlesi af diledi,
Yesevî af edip dua eyledi.
İt olanlar tekrar insana döndü,
Şeyhin kerameti açık göründü.
İbrahim Sağır