logo
  1. Anasayfa
  2. Kategoriler
  3. Hakkımızda
  4. İletişim
ESERLER

Arama sonucu yok

KayıtGiriş

Arama sonucu yok

KategorilerYAZILARMakaleII. Abdülhamit İngilizlere neden sığındı?

II. Abdülhamit İngilizlere neden sığındı?

05.03.2021
 
 

 tıklayınız.


Sultan Iı. Abdülhamit İngilizlere Niçin Sığındı? | Hüseyin Çelik

www.huseyincelik.net › sultan-ii-abdulhamit-ingilizlere...
www.huseyincelik.net › sultan-ii-abdulhamit-ingilizlere...
  1. Önbellek
SULTAN II. ABDÜLHAMİT İNGİLİZLERE NİÇİN SIĞINDI? (1). 19 Temmuz 2019, Cuma, 13:56. Kişisel internet sitesinde "Sultan II. Abdülhamit İngilizlere niçin sığındı?
 
  http://www.huseyincelik.net/sultan-ii-abdulhamit-ingilizlere-nicin-sigindi
 
profileMete Han
1
0
Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya daGiriş Yapın
metehan486
Mete Han4 years ago
@metehan486 | Abdülhamid tahtını, servetini bırakmadı. Kendi ekibi başta kardeşi Sulatan Reşat tahttan indirtti. Çünkü Osmanlı borç batağındaydı borçlarını ödeyemiyordu. Abdülhamid ise devletin parasıyla ingiltere bankalarından hisse senetleri alarak üstüne geçirmişti . Eşleri , çocukları ve sarı renk bir çanta dolusu mücevherleriyle birlikte Selaniğe sürgün edildi. Çantayı kızına emanet etmişti . Orada bir köşkte zorunlu ikematkaha tabi tutuldu. Kızı yazdığı hatıralarda babasının çantasındaki mücevherleri eşleri ve çocuklarına bölüştürüdüğünü kendine düşen payla Pariste bir köşk aldığını ve kalanıyla geçindiğini yazıyor. Borçlar ödenemiyordu Düyunu Umumiye ilan edilmiş, 1876'da II. Abdülhamit padişah olduğunda devlet gelirlerinin yüzde 80'i bile dış borçları ödemeye yetmiyordu. Bu nedenle öncelikle memurların, emeklilerin ve bakanların aylıkları düşürüldü. Bu düşük memur aylıkları bile ancak dört-beş yıl gecikmeyle ödenebildi. (Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, s. 274-275). 93 Harbi sonrasında, 1878'de, Yeşilköy'e kadar gelen Ruslar, yüksek bir savaş tazminatı istediler. Böylece Osmanlı, yılda 35.000.000 kuruştan 100 yıllık bir borç altına daha girdi. (Shaw, s. 275). 1878'de Kıbrıs Adası bir miktar para karşılığında İngilizlere kiralandı. 1878 Berlin Kongresi'nde, alacaklı devletler Osmanlı'ya, İstanbul'da -Osmanlı maliyesini yönetecek- çokuluslu bir mali komisyon kurulmasını kabul ettirdiler. (Doğan Avcıoğlu, Türkiye'nin Düzeni, Birinci Kitap, s. 126-127) Ekonomik bağımlılık beraberinde siyasal bağımlılığı getirdi. Devlet içinde devlet: Düyunu Umumiye 1881'de İngiliz, Fransız, Avusturyalı, Alman, İtalyan alacaklı temsilcileri ile Osmanlı temsilcileri İstanbul'da uzun görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler sonunda Osmanlı borçları -ödenebilecek biçimde– yeniden yapılandırıldı. II. Abdülhamit, 20 Aralık 1881'de (Hicri takvime göre 28 Muharrem 1299'da) Muharrem Kararnamesi'ni yayımladı. Bu kararname ile Osmanlı'nın toplam 237.138.819 lira dış borcu, 141.505.309 liraya indirildi. Başka bir hesapla Osmanlı'nın toplam 4.568.841.250 frank dış borcu, 2.660.930.850 franka indirildi. (Parvus Efendi, s. 37,38, 233). Muharrem Kararnamesi'ne göre İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Hollandalı, Avusturyalı ve Osmanlı alacaklıları ile Galata Bankerlerini temsilen toplam 7 üyeden oluşan Düyunu Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi kuruldu. Düyunu Umumiye Meclisi'ni oluşturan bu 7 üye 5 yıllık sürelerle seçilecekti. Kurumun başkanlığını, beşer yıllığına, sırasıyla İngiliz ve Fransız delegeleri yapacaktı. Muharrem Kararnamesi ile 1879'da kurulan Rusum-u Sitte İdaresi kaldırıldı. Daha önce buraya aktarılmış olan devletin temel gelirleri Düyunu Umumiye'ye aktarıldı. Osmanlı'nın Düyunu Umumiye'ye bıraktığı temel gelirler şunlardı: 1- Tuz ve tütün tekeli 2- Damga pulu vergisi 3- Alkollü içkiler vergisi, 4- Edirne-Samsun-Bursa İpek Öşrü 5- İstanbul ve birçok bölgenin balık vergisi 6- Tömbeki vergisi 7- Kimi vilayetlerin koyun vergisi 8- Gümrük gelirleri 9- Kazanç vergisine göre ortaya çıkacak fazlalık. Osmanlı'nın temel gelirlerinin üçte birine el koyan Düyunu Umumiye, Ocak 1882'den itibaren devlet içinde devlet gibi çalışmaya başladı. Kurum, aslında hükümetten ayrı, yabancıların kontrolünde bir özel şirketti. (Parvus Efendi, s. 38) Düyunu Umumiye Meclisi, şirket yönetim kurulu gibi yapılandı. Kurumun İstanbul'da bir genel müdürlüğü vardı. 1897'de Cağaloğlu'nda yapılan gösterişli bir binada (şimdi İstanbul Erkek Lisesi) çalışmalarını yürütüyordu. İstanbul'daki 4 merkez müdürlüğü ile taşra müdürlükleri bu genel müdürlüğe bağlıydı. Kurumun, 1898 sonunda toplam 26 bölge müdürlüğü, 720 il ve ilçe müdürlüğü vardı. Müdürler ve yönetici personel özellikle Avrupalılardan oluşuyordu. Düyunu Umumiye, Osmanlı'nın birçok yerinde şubeler açtı. Binlerce memur istihdam etti: 1 Mart 1912'ye kadar 8.931 memur çalıştırdı. Bunların 5.652'si sürekli, 3.253'ü geçici memurlardı. Bu memurlara çok iyi maaş verdi. Ancak ne gariptir ki, bu özel şirketin memurları aynı zamanda “devlet memuru” niteliği taşımaktaydı ve devletten “emekli maaşı” alma hakkına sahipti. Dahası, burada çalışan yabancılara bile emekli maaşı vermek için ayrıca bir sandık kurulmuştu. (Parvus Efendi, s. 75) Düyunu Umumiye, Osmanlı Maliye Nezareti'nin yanında ikinci bir maliye bakanlığı gibiydi. Çok büyük bir geliri yönetiyordu: Kurulduğunda 2.552.000 Osmanlı lirası kadar bir geliri kontrol eden kurum, 1911-1912'de 8.258.000 Osmanlı lirası kadar bir geliri kontrol ediyordu. Yani, bütün Osmanlı gelirlerinin yüzde 31.5'i Düyunu Umumiye'nin kontrolündeydi. (Parvus Efendi, s. 38) Düyunu Umumiye'nin gelirleri zamanla Osmanlı'nın tüm borcunu kapatacak duruma geldi. Fakat Düyunu Umumiye bu parayla Osmanlı borçlarını kapatmak yerine, Avrupa bankalarından tahviller aldı. Osmanlı'nın çıkardığı hazine tahvillerini alıp Osmanlı'ya kaynak sağlamaktan özellikle kaçındı. Ara sıra Osmanlı'ya faizle “avans” verdi. Bunun karşılığında bazı öşür gelirlerine “güvence” olarak el koydu. Böylece Osmanlı, zaten kendisine ait olan bir paraya, faiz ödeyerek ve öşür gelirlerini ipotek ettirerek ancak sahip olabildi. Osmanlı, 1911'de Trablusgarp'ta İtalyanlarla savaşırken, Düyunu Umumiye, aynı yıl “İtalyan eshamı” satın aldı. Böylece Osmanlı parasıyla Osmanlı'nın düşmanına bile yardım etti. Düyunu Umumiye Osmanlı'nın Trablusgarp Savaşı sonrasında alacağı savaş tazminatına da el koydu. (Parvus Efendi, s. 63-65, 243, 244) Doğan Avcıoğlu'nun ifadesiyle, “Düyunu Umumiye, ülkenin iktisaden sömürülmesine çalışan Avrupa sermayesinin bekçiliğini yapmıştı.” (Avcıoğlu, s. 132) Düyunu Umumiye'nin ekonomiyi kontrol etmesi nedeniyle oluşan “güven ortamında” Osmanlı Avrupa'dan daha uygun koşullarda borç bulabildi. II. Abdülhamit döneminde, 1886-1908 arasında 19 yeni borç antlaşması daha yapıldı. 12.000.000.000 kuruş borç alındı. Kesintiler nedeniyle bunun ancak 10.800.000.000 kuruşu ele geçti. (Shaw, s. 277-279). 1903'te Osmanlı borçları yeniden yapılandırıldı. O sırada 101.500.000 liraya inmiş olan borçlar, 57.800.000 liraya indirildi (Eldem, s. 263). Borç miktarı azaldı, ama yıllık ödemeler hiç azalmadı. Çünkü tutarı azaltılan borçların faizleri arttırıldı. Bu reformun iyi yanı, Düyunu Umumiye'nin, 2.157.375 lirayı aşan gelirin yüzde 75'ini Osmanlı'ya bırakacak olmasıydı. (Parvus Efendi, s. 234) 1914'e geldiğinde Osmanlı'nın toplam 153.700.000 lira dış borcu vardı. Bu borç I. Dünya Savaşı sonunda 303.700.000 liraya çıktı. Üstelik bu borçların sterlin, frank, markla ödenmesi gerekiyordu. Jandarmalı Tütün Rejisi Düyunu Umumiye, tuz tekelini kendisi işletti. Tütün tekelini ise 30 yıl boyunca iki yabancı bankanın kontrolündeki “Tütün Rejisi”ne bıraktı. Tütün Rejisi, 1883'ten itibaren her yıl elde ettiği kârdan 750.000 lirayı Düyunu Umumiye'ye verecek, kendisi de yüzde 8 kâr alacaktı. Bunlar düşüldükten sonra kalan gelir ise Düyunu Umumiye ile Osmanlı arasında paylaşılacaktı. Daha önce serbest olan tütün üretimi, alımı, satımı tamamen “Tütün Reji”sinin tekeline bırakıldı. Reji, tütün alım fiyatlarını çok düşük, satış fiyatlarını yüksek tutunca kaçak tütün ticareti arttı. Reji, kaçak tütün ticaretine karşı bir kanun taslağı hazırlayıp Osmanlı'ya kabul ettirdi. Osmanlı, 2 Mayıs 1885'te kaçakçılıkla mücadeleyi Reji'ye bıraktı. Reji, kaçakçılarla mücadele etmek için kendi jandarmasını kurdu. Osmanlı, bu tütün rejisinin jandarmasına silah taşıma ruhsatı da verdi. Jandarma ile kaçakçılar arasında yaşanan çatışmalarda çok sayıda insan öldü. Reji, zaman zaman Osmanlı'ya yüzde 6 ve yüzde 12 faizle “avans” verdi. Parvus Efendi'nin hesaplamalarına göre Reji, Osmanlı'ya her yıl 500.000 lira kaybettirdi. Sultan Reşat borçlarını bir kısmını II. Abdülhamidin ingiliz bankalarındaki hisse senetlerine el koyarak ödetti. Abdülhamit vermemek için direndi ancak ya canın ya malın deyince vermek zorunda kaldı. Selanik işgal edilince II: Abdülhamit İstanbula getirildi. Orada yaşamını sürdürdü eceliyle öldü. İstanbula gömüldü.
1
logo

Edebiyat Sanat Akademisi, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir yolculuk sunar. Kelimelerin büyüsüne kapılın, sanatın derinliklerine dalın ve edebiyatın büyük mirasıyla buluşun.

instagramfacebooktwitteryoutubelinkedin
AnasayfaKategorilerHakkımızdaDuyurularİletişim
HakkımızdaSıkça Sorulan SorularKullanım ŞartlarıKişisel Verilerin KorunmasıÇerez ve Aydınlatma Metni

Copyrights © 2019 ESA Tüm hakları saklıdır. Developed By InnovByte.